Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/77 E. 2022/491 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Tazminat ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” 14.01.2012 tarihinde dava dışı … Tic. İth. İhr. Ltd. şirketine ait … sevk ve idaresindeki … – … (çekici ile çekilen) plakalı aracın önünde seyretmekte olan dava dışı … Tic.Ltd.Şti’ne ait davacı …’in sevk ve idaresindeki iş makinasına arkadan çarpması sonucu trafik kazası meydana gelmiştir. İşbu trafik kazasına bağlı olarak davacı müvekkil beyin kanaması geçirmiştir. Kaza sonrasında sağ pnömotoraks travmatik sak, sağ radius kırığı ve sağ dirsek çıkığı tespit edilmiş olup greft konulmuştur. Uzun süre iş göremez hale gelen davacı müvekkil meydana gelen kaza sonucu travmatik beyin sendromu geçirmiş olup travmatik beyin hasarı teşhisi konulmuştur ve neticede çalışamaz hale gelmiştir. Ayrıca ömür boyu bir başkasının bakımına muhtaç olduğu Ereğli . Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyası kapsamında alınan raporlar ile sabittir. İş bu kazada sevk ve idaresindeki araçla müvekkilin kullandığı iş makinesine arkadan çarpan dava dışı … asli kusurludur. 2918 sayılı kanunun 84.maddesinin d-bendi gereğince arkadan çarpan asli kusurludur. Somut olayda dava dışı … davacı müvekkile arkadan çarparak haksız fiile sebebiyet vermiştir. 20918 sayılı kanunun 84-d maddesi trafik kazalarında asli kusur sayılan haller başlıklı ilgili madde aynen ‘araç sürücüleri trafik kazalarında; arkadan çarpma, hallerinde asli kusurlu sayılırlar’ demektedir. Dava dışı … işvereni … Tic. İth. İhr. Lim Şirketi’ ne ait olan araç ile bu kazaya sebebiyet vermiş olup 2918 sayılı kanunun 85.maddesi açıkça ‘Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’ demektedir. Kazaya sebebiyet veren araç davalı sigorta şirketi tarafından 23.05.2012 bitiş tarihli … nolu poliçe ile sigortalanmıştır. Bu sebeple davalı, müvekkilin zararını, sorumluluğu oranında tazminle yükümlüdür. Sigorta şirketine yapılan başvuru ve arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlandığından mahkemenize başvurmak gerekmiştir.” şeklinde dava açmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ” dava görevsiz mahkemede açıldığından davanın usulden reddi gerekmektedir. Huzurdaki dava haksız fiilden doğan zararın tazminine ilişkin olup görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Dava konusu hiçbir şekilde ticari unsur taşımamaktadır, işbu dava ticaret mahkemelerinin görev alanına girmemektedir. dava, yetkisiz mahkemede açıldığından usulden reddi gerekir. Huzurdaki dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat taleplidir. Haksız fiillerden kaynaklanan bu tür maddi tazminat davaları, kazanın gerçekleştiği yer, şirket merkezi veya işlemi yapan şubede açılabilir. Buna göre işbu davada İstanbul Mahkemeleri yer bakımından yetkilidir. Ancak huzurdaki işbu dava yetkili mahkemeler yerine, dava ile hiçbir ilgisi bulunmayan yetkisiz KONYA mahkemelerinde ikame edilmiştir. Bu nedenle davanın usulden reddi gerekir. huzurdaki dava süresinde açılmamıştır. bu nedenle zamanaşımı def’ini ileri sürmekteyiz. Bilindiği üzere, TTK 1420’nci maddesinde göre; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar”. ZMMS sözleşmesinden kaynaklanan davalar, 6102 sayılı TTK.nun 1420’nci.maddesi gereğince 2-10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. ZMMS Genel Şartlarının C.8 maddesinde de zamanaşımı süresi ise iki yıl olarak düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’na göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Zarar sigortalarında, tazminatın ne zaman muaccel olacağı hususunda ise 6102 S.TTK.md 1446 ve 1427 uygulanır. Bu madde hükümlerine göre, zamanaşımı süresinin başlangıcı, alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan beş günlük ihbar tarihinin son günüdür. Dava konusu kazanın 14.01.2012 tarihinde gerçekleştiği, dolayısıyla zarar görenin, huzurdaki başvurunun iki yıllık zamanaşımı süresinin bitiminden sonra yapıldığı tespit edilmiştir. Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle Sayın Mahkemenin öncelikle zamanaşımı itirazını değerlendirmesi ve davacıların tazminat taleplerinin zamanaşımına uğraması sebebiyle davanın usulden reddini talep etmekteyiz. KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmemiştir. davanın usulden reddi gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97.Madde “ Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yapılmıştır. 02.08.2016 tarihinde Genel Şartlarda yapılan değişiklik kapsamında B.2.2.1.maddesinde; “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.” Davacı vekili tarafından sunulan uygun yönetmelik uyarınca alınmış bir Sağlık Kurulu Raporu mevcut değildir. İşbu nedenle KTK 97 kapsamında usulüne uygun evraklarla şirkete başvuru yapmaması nedeniyle davanın HMK 114 -115 maddeleri gereği dava şartı noksanlığından usulden reddi gerekmektedir. poliçe ve teminat limitinden doğan sorumluluk aşağıdaki gibidir. Dava dilekçesinde bahsi geçen kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı araç, müvekkil şirkete 23/05/20211-2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalıdır. İşbu poliçe kapsamında şahıs başına maddi tazminat limiti 200.000 TL ile sınırlıdır. müvekkil sigortacı şirket, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabilir. Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin meydana gelen zarardan sorumluluğu ancak sigortalının kusuru kadardır. Bahse konu kazada ise sigortalının ve davacının kazaya ilişkin kusur oranları da belirlenmemiştir. Kaza Tespit Tutanağı konusunda uzman kişiler tarafından tutulmamış olup bu tutanak uyarınca belirlenen kusur oranları kabul edilemez. Sigortalının olaydan sonra vermiş olduğu ifade de dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlenmesi gerekmektedir. Bu sebeplerle mezkur kazada kusur oranlarının uzmanlar tarafından belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerekmektedir. “bakıcı gideri” sürekli sakatlık tazminatı içerisinde değerlendirilmelidir. ayrıca olarak bakıcı gideri tazminatı hesaplaması ve bu hesaplamaya esasen hüküm kurulması hatalı olacaktır. Başvuranın talep etmiş olduğu bakıcı gideri tazminatı teminat dışı olup reddedilmesi gerekmektedir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının “Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” kapsamında bakıcı gideri, sürekli iş göremezlik teminatı kapsamında yer almaktadır. Ayrıca Genel Şartların Sağlık Giderleri Teminatını düzenleyen maddede bakıcı giderlerinin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu ve sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiği düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca başvuru sahibinin bakıcı gideri talebine ilişkin müvekkil Sigorta Şirketinin sorumluluğu bulunmadığından bu yöndeki talebin reddi gerekmektedir. Bu gerekçelerle de haksız olarak talep edilmiş bulunan “bakıcı gideri” tazminatının reddini talep etmekteyiz. Davacının maluliyetinin tespiti için atk tarafından muayene edilerek uygun yönetmelik çerçevesince rapor düzenlenmelidir. Davacının maluliyetinin 14.01.2012 tarihli kaza neticesinde oluştuğuna dair uygun yönetmelik gereğince alınmış maluliyet raporları bulunmamaktadır. İşbu nedenle davacının ATK tarafından muayene edilerek davaya konu kaza sonucu meydana gelen yaralanmanın maluliyet üzerindeki etkisinin belirtilmek suretiyle sürekli sakatlık kurul raporu alınmasını talep ederiz. ZMMS Genel Şartlarına göre sürekli sakatlık; (Genel Şartlar A.5. c. Sürekli Sakatlık Teminatı) c) Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır. Mevzuata uygun olarak rapor hazırlanması için başvuranın sadece trafik kazası nedeniyle oluşan özür oranının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevkini bu mümkün olmadığı takdirde ise rapor vermeye yetkili tam teşekküllü devlet ve ya Üniversite Eğitim Araştırma hastanesinden mevcut evrak üzerinden değil de kazazedenin bizzat muayene edilerek rapor alınması gerekmektedir. Aynı zamanda maluliyet zararının hesaplanabilmesi için, öncelikle kazazedenin kaza ile maluliyeti arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve kaza sebebiyle maluliyetin oluşup oluşmadığının raporda belirtilmesi gerekmektedir. İlliyet bağı tespit edilmeyen ve kişinin daha önce de mevcut olabilecek maluliyeti de söz konusu olabileceğinden bu durumun netleşmesi gerekmektedir. Davacının faiz talebi hukuka aykırı olup, tarafımızca kabulü mümkün olmamakla birlikte talep edebileceği faiz türü yasal fazi, faiz başlangıç tarihi ise dava tarihidir. ” şeklinde cevap verilmiştir.
Davacı vekilinin mahkememizin 21/09/2022 tarihli duruşmasındaki beyanında; “Uyuşmazlık tespitine ilişkin bir diyeceğimiz yoktur, olay trafik iş kazasıdır, davacı müvekkilimiz … İnşaatta sigortalı işçi olarak çalışırken kaza meydana gelmiştir, Davalı tarafla sulh olmamız mümkün değildir, dilekçemizde belirttiğimiz delillerin toplanmasını, tahkikata geçilmesini talep ederiz” dediği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK’nın 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK’nın 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nın 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
5510 Sayılı kanunu 13/1 maddesinde ( İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.) hükmünün bulunduğu Yüksek Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 29/12/1981 Tarihli, 11284/15904 sayılı ilamı ile yine Yüksek Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 13/10/1987 Tarih, 5024/5139 Karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu, görev konusunda … Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. Maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519 komisyon sözlemesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ima 554 havale hakkındaki 555 ile 560, saklama sözleşmelerinin düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurulara ve ödünç ara verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın tacir işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığını ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. Maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında kooperatifler Kanununu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu(m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalarda bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranaz. TTK’nın 4/1. Bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgimi olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. Maddesine göre, er iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. Maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğer için de tacir iş sayılması, davanın niteliğinin ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yanızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak bu mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yanızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür Y. Hgk 10.02.2016, … -… E, … Sayılı İlamının da emsal nitelikte olduğu ( Ticaret Mahkemesi’nin görevi yönünden) , mahkememiz dosyasının, dosya içerisine ibraz edilen SGK inceleme raporları ve müzekkere cevapları ile davacıya ait tüm raporlar ve KYOK kararlarının incelenmesi neticesinde davacının GEÇİRDİĞİ TRAFİK İŞ KAZASI nedeniyle malul kaldığı anlaşılmakla (Yargıtay . HD’nin 13/11/2019 tarih, … Esas, … K. Sayılı ilamı özü; trafik iş kazasında görevli mahkeme İŞ MAHKEMESİDİR.) somut olayımızda ise; tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu, dosya kapsamına göre ve SGK’nın 11/10/2012 tarihli raporunun içeriği ve sonuç kısmının 1 ve 2 nolu maddeleri, davacı yan beyanları birlikte değerlendirildiğinde huzurdaki davanın konusu iş kazası olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya İş Mahkemesine gönderilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli KONYA İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022

Katip Hakim

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.