Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/659 E. 2022/525 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte bulunan “Tazminat” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İşbu söz konusu dijital çizimler davacı tarafından 2015 yılında çizilmiştir. “Konya Serisi” adı altında oluşturulan söz konusu seri müvekkil tarafından çizilmiş ve 2015 yılında grafik tasarımcıların ortak platformu olan *… net’de paylaşıldığı, söz konusu dijitat çizimler müvekkil tarafından *… .com’ adresinden zaman mührü alınarak hakları koruma altına alındığı, işbu sebeple çizimlerinin bütün kullanım hakları davacıya ait bulunmadığı, 03/09/2021 tarihinde sosyal medyada … .tr adlı instagram sayfasının ve … adlı şirketin yetkilisi …’ın yapmış olduğu paylaşımı gören müvekkil söz konusu tablolarda kendi dijital çizimlerinin olduğunu fark ettiği, İşin aslını öğrenmek isteyen davacının … ile irtibat kurduğu, … ise söz konusu tabloları … Tic. Ltd. Şirketine ait olan … Sanatsal Tablo ve Çerçeve’den aldığını beyan ettiği, olayın neticesinde Müvekkil … şahsına ait olan dijital çizimlerin …’ın sahibi olduğu … Tic. Ltd. şirketine ait desenlio.com adlı sitede dijital çizimlerinin basılmış olduğu tabloların satıldığını fark ettiği, İşbu çizimler hem desenlio.com adlı sitede hem de davalı …’ın dükkanında satıldığı, Çizimlerinin izinsiz satıldığını öğrenen davacının suç duyurusunda bulunduğunu, Bu çalışmaların … Tiç, Ltd. Şirketine ait olup internet kanalı ile satış yapılan desenlio.com adlı sitede satışının yapıldığına dair deliller işbu dosya içerisinde . Asliye Ceza Mahkemesine sunulduğunu açıklanan sebeplerle davalı tarafın menkul ve gayrimenkullerinin üzerine teminatsız olarak dava değeri tutarında ihtiyat-i tedbir konulmasını davacının maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1.000TL maddi tazminat ile davacının uğramış olduğu manevi çöküntü nedeniyle 25.000,00 TL manevi tazminatın haksız fillin gerçekleştiği tarih olan 03/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline katar verilmesini verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı tarafın menkul ve gayrimenkullerinin üzerine teminatsız olarak dava değeri tutarında ihtiyat-i tedbir konulmasını davacının maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1.000TL maddi tazminat ile davacının uğramış olduğu manevi çöküntü nedeniyle 25.000,00 TL manevi tazminatın haksız fillin gerçekleştiği tarih olan 03/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline katar verilmesini talep etmiştir.
7251 sayılı kanunun 61. Maddesine göre “2/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 156’ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.“(1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı ayrıca “… Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. Maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519 komisyon sözlemesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ima 554 havale hakkındaki 555 ile 560, saklama sözleşmelerinin düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurulara ve ödünç ara verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın tacir işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığını ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. Maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında kooperatifler Kanununu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu(m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalarda bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranaz. TTK’nın 4/1. Bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgimi olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. Maddesine göre, er iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. Maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğer için de tacir iş sayılması, davanın niteliğinin ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yanızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak bu mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yanızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür…”(Y. Hgk 10.02.2016, … -… E, … Sayılı İlamı) ile 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, ayrıca Hakimler ve Savcılar Kurulunun ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarına ilişkin 24/03/2005 tarih, 188 sayılı kararı ile yine Hakim ve Savcılar Kurulunun 26/03/2014 tarih, ve 141 sayılı kararı ile düzenlemeler yapıldığı ve yine Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 30/05/2018 tarih, 839 sayılı kararı ile “… Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlere; a) Bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, b) İki asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye hukuk mahkemesinin, c) İkiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin bakmasına…” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği görülmektedir.
Aynı zamanda Sınai Mülkiyet Kanunu Bakımından Açılacak Davalar Ve Özellikleri;
Sınai mülkiyet hakkı, marka, çoğrafi işaret, tasarım, patent ve faydalı modelleri kapsar (6769 s. K. m. 2, 1/I).
Yukarıda belirtildiği üzere, Sınai Mülkiyet Kanunu, Daha önce çeşitli KHK’larda dağınık bir şekilde düzenlenen sınai mülkiyete dahil olan hakları tek bir kanunda toplamış ve 156. maddesinde, bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkemenin, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi olduğu ön görülmüştür. Ancak bu Kanun dışında bazı kanunlarla da fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi görevli kılınmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka, lisans, çoğrafi işaret, tasarım, patent ve faydalı modellerin korunması bakımından çeşitli dava açma olanakları tanınmış ve korunması bakımından çeşitli dava açma olanakları tanınmış ve Kanunun 149 vd. Hükümlerinde bütün sınai mülkiyet hakları bakımından ortak düzenlemeler getirilmiştir (ayrıca bkz, 6769 s. K. m. 25-27; 50-51; 78-79; 138-139). Buna göre, sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bedine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değişitirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarıyla tamamen veya özet olarak ilen edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.(Prof. Dr. … ,Prof. Dr. … , Prof. Dr. … , MEDENî USUL HUKUKU, 3. Baskı, … HUKUK YAYINLARI)
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. Maddesi; (Değişik birinci fıkra: 22/12/2016-6769/189 md.) Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu Kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme, Sınai Mülkiyet Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerdir. Bu Kanun kapsamında açılacak hukuk davalarında mahkeme, davacının iddianın doğruluğu hakkında kuvvetli kanaat oluşturmaya yeter miktar delil sunması hâlinde, korunmakta olan eserler, fonogramlar, icralar, filmler ve yayınları kullananların, bu Kanunda öngörülen izin ve yetkileri aldıklarına dair belgeleri veya tüm yararlanılan eser, fonogram, icra, film ve yayınların listelerini sunmasını isteyebilir. Belirtilen belge veya listelerin sunulamaması tüm eser, fonogram, icra, film ve yayınların haksız kullanılmakta olduğuna karine teşkil eder”
Diğer taraftan Yargıtay . Huskuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında özetle; ” dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması… Ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir… 5846 sayılı FSEK’in düzenlediği ilişkilerden doğan davalarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gibi 551, 555 ,554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları kamu düzenine ilişkindir ve Temyiz dahil yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. İhtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. ”
5846 sayılı FSEK’in düzenlediği ilişkilerden doğan davalarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri görevli olduğu gibi 551,555,554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. Mahkemelerin görevi kanunla düzelenmiş olup, görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın he aşamasında re’sen dikkate alınır, ihtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
Bu durumda, dava dilekçesindeki açıklamalara, taraflar arasındaki patente dayalı davalar ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, davalıya isnat edilen eylemin davalının patentten doğan hakların kapsamında kalıp kalmadığının tespiti açısından 556 sayılı KHK hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmekte olup, uyuşmazlığın çözümünde fikri sınai haklar hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK’nın 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Somut olayımızda; davacı yan dava dilekçesinde HAKLARININ KORUMA ALTINA alındığını, taleplerinin dayanak maddelerinin FSEK maddelerine dayandırdığı, olayın cezai yönü itibariyle Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi olarak görevli ve yetkili Konya . Asliye Ceza Mahkemesinden davalı aleyhine hüküm tesis edilmiştir. Ceza hükmün tesisinde sevk maddesinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 84. Adde atfı ile hüküm verildiği anlaşılmakla mahkememizin görevli olmadığı, yasal düzenlemeler, öğretideki görüşler, emsal ilk derece ve Yüksek Yargıtay ilamları da dikkate alınarak mahkememizin görev alanına girmediği anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine Konya . Asliye Hukuk Mahkemelerinin ( Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin) görevli olduğuna dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : GEREKÇESİ DAHA SONRA AÇIKLANMAK ÜZERE;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Konya . Asliye Hukuk Mahkemelerinin ( Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya . Asliye Hukuk Mahkemelerine ( Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin) GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2022

Katip … Hakim …