Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılmış bulunan “Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)” davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 05.09.2022 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesi dilekçesinde; Müvekkili şirketin … San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanı ile Konya Ticaret Sicilinin … sicil sırasında 1988 yılında kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin zaman içinde adres, unvan ve nevi değişikliği yaparak bugünkü unvanını aldığını ve ve 2017 yılından beridir Beyşehir Ticaret Sicilinin … sicil sırasında kayıtlı olduğunu, davalı … ise zaman içinde 2015 yılında müvekkili şirkete ortaklardan pay devralmak suretiyle ortak olduğunu, müvekkili şirketin 29/07/2016 tarihli genel kurul toplantısında davalı …’ün müvekkili şirketi temsil ve ilzam etmek üzere 3 yıllığına yönetici seçildiğini, 30/07/2019 tarihli genel kurul toplantısına kadar yöneticiliğini sürdürdüğünü, davalı … müvekkili şirkette yöneticilik yaptığı sıralarda; şirketin muhasebe ve finansman işlerine baktığını, bu görevini yaparken vergi, SGK ve kredi işlemleri nedeniyle kasten şirketi zarara uğrattığından bahisle; Müvekkili şirketin uğradığı mağduriyet nazara alınarak mümkünse takdiren teminatsız olarak değil ise müvekkilinin karşılayabileceği makul bir miktar teminat karşılığı davalı tarafın her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile ekonomik değeri olan her türlü hakları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı olmak ve işbu davaya belirsiz alacak davası olarak bakılmak ve alacak belirlenince dava değeri belirli hale getirilmek ve eksik harç da tamamlanmak kaydıyla şimdilik ( 3 x 30.000,00 ) = 90.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini, yapılmış ve yapılacak her türlü harç, yargılama gideri ve mahkememizce belirlenecek rayiç değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememiz dosyasına UYAP sistemi üzerinden sunmuş olduğu 17.10.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu edilen taleplerin zamanaşımına uğradığını, süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunduklarını, TTK 560. maddesinde yöneticinin sorumluluğuna yönelik tazminat taleplerinin 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, davacı vekilinin dava konusu yaptığı üç vakıadan ilk ikisinin 2016 yılı içerisindeki sözde eylemlere dayandırıldığını, 5 yıllık uzun zamanaşımı süresi uygulansa dahi talepler zamanaşımına uğradığını, üçüncü vakıanın ise davacı şirketin kefili olduğu kredi sözleşmesine dayandırıldığını, bu durumda kredinin tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımının geçmiş olduğu ve aslında kredinin imzalanma tarihinde öğrenilmiş sayılacağından taleplerin 2 yıllık zamanaşımına tabi olacağı ve her durumda taleplerin zamanaşımına uğradığının, ancak her durumda kefalet olayının taraflar arasında akdolunan 30.07.2019 tarihli “Hisse Devri Protokolü”nün (EK-1) 5. Maddenin “Kefaletler” başlıklı 5.1 (a) alt maddesinde ifade edilmekle en son sözleşmenin tarihi olan 30.07.2019 tarihinde öğrenilmiş sayılacağının ve dava tarihi itibariyle de 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunun, TTK 557. maddede de ifade edildiği üzere şirketin zarara uğratılma iddiası varsa, bunun muhatabı müteselsilen tüm yönetim kurulu ve denetçilernin olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu olduğu dönemlerde münferiden yetkili yönetim kurulu başkanı dava dışı … dururken, davanın müvekkiline üstelik sadece müvekkiline açılmasının davacı tarafın niyetini ifşa ettiğini, ilginç olan yönetim kurulu başkanı aleyhine dava açılmak bir yana, onun tarafından müvekkili aleyhine işbu davanın açılmasının düşünülmüş olması olduğunu, zira işbu dava öncesi arabuluculuğa … adına da başvurulduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemlerde yapılan şirket genel kurul toplantılarında hem yönetim kurulu raporları hem de bilanço ve gelir tabloları ibra edildiğini, öte yandan ekli 05.07.2019 tarihli, şirket ortakları ve yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalı ekstreye (EK-2) rağmen ve işbu davanın açılması kötüniyetli hareket edildiğini gösterdiğini, söz konusu cari hesap ekstresinde …’ün 05/07/2019 tarihinde hissesi haricinde şirketten 1.428.145,27 TL alacağının bulunduğunu, yine taraflar arasında aktedilen 30.07.2019 tarihli “Hisse Devir Protokolü’nün 6. maddesinin 6.1 alt maddesinde müvekkilden alınan 464.000 USD’nin ödeme planının düzenlendiğini, bu borçlara rağmen dava dilekçesinde davacı şirketin ödeme gücünün bulunmasına rağmen borçların ödenmediğinden dem vurulmasının gülünç olduğunu, davacı şirketin öncesinde var olduğunu iddia ettiği kredibilitesinin müvekkilin sahibi olduğu şirketin kredi borcuna kefilliği nedeniyle zarar gördüğü ve kara listeye alındığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen 3 vakıanın da gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin alacaklarını ödememek ve en azından ödemeyi geciktirmek amacıyla 6-7 yıl öncesi gerçek dışı vakıalara dayanıldığından bahisle; Davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle olmazsa esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları delilleri ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş, Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, İzmir Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ve … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin ticari kayıtları, davacı şirket hakkında özellikle 2016 yılına ilişkin ödenmesi gereken SGK borçlarının bulunup bulumadığı, borçları var ise bu borçların ödenip ödenmediğinin, ödeme yapılmış ve yapılacak ödemelerin ve konu hakkında düzenlenmiş tüm bilgi ve belgelerin onaylı suretleri SGK İl Müdürlüğü’nden, Davacı … Ticaret Anonim Şirketin kefili olduğu, asıl borçlusunun/borçlularının davalı …, dava dışı …, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.'(İzmir Tic. Sic. No:…)nin ve/veya … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin olduğu tüm kredi sözleşmeleri istenilmiş, ayrıca kredi borçlarının ödenip ödenmediği, davacı şirkete karşı kat işlemi veya icra takibi vs. başlatılıp başlatılmadığı, davacı şirketin kara listeye alınıp alınmadığı, kefili olunan kredi borçlarının kim tarafından ne zaman ödendiklerini gösterir bilgi ve belgelerin … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğü’nden, … A.Ş.’nden, davacı … Ticaret Anonim Şirketi’nin kefaletleri nedeniyle kredi borcundan kaynaklı kredi notunun düşürülüp düşürülmediği, davacı şirketin kara listeye alınıp alınmadığı, kefaletlerin kredi kullanmasına engel olarak görülüp görülmediği ve varsa konu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin… A.Ş.’den, … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğü’nden, … Bankası’ndan, dava şirketin ticari kayıtları, davacı şirketin vergi kayıtları dosyamız içerisine celbedilmiştir.
Dava; Şirket yöneticisinin sorumluluğuna bağlı tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, şirketin … San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanı ile Konya Ticaret Sicilinin … sicil sırasında 1988 yılında kurulmuş bir şirket olduğunu, şirketin zaman içinde adres, unvan ve nevi değişikliği yaparak bugünkü unvanını aldığını ve ve 2017 yılından beridir Beyşehir Ticaret Sicilinin … sicil sırasında kayıtlı olduğunu, davalı … ise zaman içinde 2015 yılında şirkete ortaklardan pay devralmak suretiyle ortak olduğunu, şirketin 29/07/2016 tarihli genel kurul toplantısında davalı …’ün şirketi temsil ve ilzam etmek üzere 3 yıllığına yönetici seçildiğini, 30/07/2019 tarihli genel kurul toplantısına kadar yöneticiliğini sürdürdüğünü, davalı … şirkette yöneticilik yaptığı sıralarda; şirketin muhasebe ve finansman işlerine baktığını, bu görevini yaparken vergi, SGK ve kredi işlemleri nedeniyle kasten şirketi zarara uğrattığından bahisle; Şirketin uğradığı mağduriyet nazara alınarak mümkünse takdiren teminatsız olarak değil ise davacı şirketin karşılayabileceği makul bir miktar teminat karşılığı davalı tarafın her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile ekonomik değeri olan her türlü hakları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı olmak ve işbu davaya belirsiz alacak davası olarak bakılmak ve alacak belirlenince dava değeri belirli hale getirilmek ve eksik harç da tamamlanmak kaydıyla şimdilik ( 3 x 30.000,00 ) = 90.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak şirkete ödenmesine karar verilmesini, yapılmış ve yapılacak her türlü harç, yargılama gideri ve mahkememizce belirlenecek rayiç değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı tarafın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Anonim şirketlerde kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 553. maddesinde; ” (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./28.md.) kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. (3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” şeklinde, TTK’nun 555.maddesinde;”(1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. (2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır. ” şeklinde, TTK’nun 560.maddesinde; “(1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.”şeklinde düzenlemeler yapıldığı görülmüştür.
Uygulama ve öğretide Yönetim kurulu üyelerinin, kanunda veya esas sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ederek, şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına vermiş oldukları zarar neticesinde doğrudan ve dolaylı zarar nedeniyle sorumluluk davasının açılabileceği kabul edilmiştir. (Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı benzer doğrultudadır.)
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 22/05/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”Dava, davacı şirketin önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalıya verilen avansları tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İşbu dava, niteliği itibarıyla yöneticinin sorumluluğu davasıdır. 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Fakat, anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddi sonucunu doğurmamalıdır. Ayrıca somut olayda davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 13/06/2022 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;” Dava, Anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu istemine ilişkindir.10.08.2010 dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 309/son maddesinde “mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkının, davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle müruruzamana uğrayacağı, şu kadar ki fiilin cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzamanın tatbik olunacağı” hükmü getirilmiş, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK 560 maddesinde de, zamanaşımı yönünden aynı hüküm sevk edilmiştir…Islah tarihi itibariyle TTK 560 maddesinde düzenlenen 2-5 yıllık zamanaşımı süreleri geçmiş olup, yerel mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden ve tartışılmadan davalının eyleminin salt cezayı müstelzim olduğu ve 15 yıllık uzamış ceza zamanaşımına tabi bulunduğu gerekçesiyle davalının zamanaşımının def’inin reddi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, ıslahla arttırılan bölüm yönünden davalının temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi’nin 08/09/2021 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;” Dava, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış olan, anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan davalıların sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı tarafça davacının zararı ve sorumluları öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık sürede davanın açılmadığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu savunularak zamanaşımı def’in de bulunulmuş, mahkemece, davanın açıldığı tarih itibariyle TTK 560. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesi ile, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. 6102 Sayılı TTK’nun 560. Maddesinde ise “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” düzenlemleri mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta; … Esas sayılı dosyası ile açılan davada ibraz edilen dava dilekçesinde de davacının, işbu dosyada ileri sürdüğü aynı/benzer sebeplere dayandığı nazara alındığında, ileri sürülen nedenlerle 2014 yılı ve öncesinde şirketin zarara uğradığını bilmediğinin kabul edilemeyeceği, yine davalı yönetim kurulu üyeleri hakkında bir ceza soruşturması veya kovuşturması olduğuna dair dosyada delil bulunmadığından Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımı süresinin uygulanma imkanının da olmadığı, mahkemece de belirtildiği üzere TTK 560. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” şeklinde karar verilmiştir.
Beyşehir Ticaret ve Sanayi odasından gelen 19/09/2022 tarihli müzekkere cevabı ekinde bulunan ayıtlar kapsamından uyuşmazlık dönemleri itibariyle davalı …’ün davacı şirketin ortaklarından olduğu, davacı şirketin 29/07/2017 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında şirket ortaklarından … ve davalı …’ün yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, 26/04/2017 2016 yılına ait ve 16/10/2018 tarihli 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantılarının yapıldığı, şirketin bilanço ve gelir tablolarının oy birliği ile kabul edildiği, 30/07/2019 tarihinde 2019 yılına ait olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığı, davalının davacı şirkette bulunan 22.500 paya karşılık 2.250.000,00 TL değerindeki hissesini devrettiği ve …’un 3 yıl süre ile yönetim kurulu başkanlığına seçildiği görülmüştür.
Davacı şirket tarafından dava başında davalı hakkında sorumluluk davası açılması konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmaması nedeniyle, bu eksikliğin giderilebilir dava şartı olması nedeniyle mahkememizce davacı şirkete süre verilmiş, davacı şirketin 25/11/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak bu konuda karar alınmış ve genel kurul kararı dosyaya sunulmak suretiyle 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme gereğince bu konudaki eksiklikler giderilmiştir.
Davalının süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğu, mahkememizce 6100 sayılı HMK’nun 142.maddesi kapsamında zamanaşımı def’i yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacı taraf dava dilekçesinde davalının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde özellikle 2016 yılına ilişkin vergi incelemesi geçiren davacı şirket hakkında vergi cezaları kesildiği, sgk borçlarının ödenmemesi nedeniyle ve davacı şirketin menfaati olmadığı halde çeşitli bankalardan kredi çekmek suretiyle davacı şirketi kefil yapılarak davacı şirketin ağır zarara uğradığını iddia ettiği, bahsedilen iddialara ilişkin kayıtların ilgili yerlerden celbedildiği, 6102 sayılı TTK’nun 560.maddesi gereğince şirket yöneticilerine karşı açılacak sorumluluk davasının davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağının düzenlendiği, davalı hakkında ceza soruşturması veya kovuşturmasına yönelik işlem yapıldığının taraflarca ileri sürülmediği, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uzamış ceza zamanaşımının uygulanmayacağı, dava tarihi itibariyle davalının yönetim kurulu üyesi olduğu, 29/07/2016- 05/09/2017 yılları arası dönem için azami zamanaşımı süresi olan 5 yıllık sürenin geçtiği, yine vergi dairesi’nden gelen kayıtlar kapsamında davacı şirket hakkında 22/01/2020 tarihinde vergi incelemesi yapıldığı ve davacı şirketin bu tarih itibariyle bu durumu öğrendiği, SGK tarafından gönderilen kayıtlar kapsamından davacı şirketin SGK borcu nedeniyle 04/09/2019 tarihinde haciz işlemi uygulandığı, dolayıyla davacı şirket tarafından bu tarih itibariyle sgk borçlarının varlığının öğrenildiği, yine bankadan gelen kayıtlar kapsamında kredi borcu nedeniyle yapılandırma yapıldığı, taraflar arasında 30/07/2019 tarihinde hisse devri protokolü yapıldığı, bu protokolde de kredi kefilliğine ilişkin sözleşmenin 5.1-a maddesinde düzenleme yapıldığı, taraflar arasında görülen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es. Sayılı dosyasından Adli Tıp Kurumundan alınan 05.09.2022 tarih ve … no’lu raporla hisse devir protokolünde herhangi bir sahteciliğin tespit edilemediğinin bildirildiği, bu tarih itibariyle kredi kefilliğinin davacı şirket tarafından öğrenildiği, 05/09/2017 dava tarihi 05/09/2022 tarihleri arası oluşan zarar için de 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, kaldı ki davalının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemler itibariyle davacı şirketin şuan ki yönetim kurulu başkanı …’un yönetim kurulu başkanı olduğu, davalının yönetim kurulu üyesi olduğu 29/07/2017-30/07/2019 tarihli dönem için davacı şirketin zarara uğrayıp uğramadığını bilebilecek durumda olduğu, zararı bilmediğinin kabul edilemeyeceği, zarar tarihleri, 30/07/2019 tarihli hisse devir sözleşmesi tarihi, davacı şirketin şuan ki yönetim kurulu başkanının o dönem içinde yönetim kurulu başkanı olduğu yapılan işlemlerden bilgi sahibi olduğu ve olması gerektiği hususları da değerlendirildiğinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin her halde geçtiği anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince; Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.536,98 TL harçtan mahsubu ile davacı tarafça fazladan yatırıldığı anlaşılan 1.357,08 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davacıdan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/4.maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31.01.2023
Başkan Üye Üye Katip
* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.