Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/565 E. 2022/677 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VASİSİ :
DAVALI : … – T.C.No:…, …
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacı tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan “Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)”davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı 09.08.2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Kendisinin, … Tic, Ltd. Şti.’nin kurucusu olduğunu, 2008 yılında hafif bir depresif rahatsızlık geçirdiğini, bu dönemde eşi olan davalı …’ın, fabrikada işlerin yürütülmesi ve müşterilerle iletişimin kesilmemesi gerekliliğinden bahsederek kendisine “Şirket hislerini bana devret ben de sonra sana iade ederim” diyerek kendisinin tedavi gördüğü dönemde şirket hisselerini kendi üzerine aldığını, söz konusu hisse devri için şahsına tek bir kuruş dahi ödemediğini, davalı …’ın, kendi içinde bulunduğu rahatsızlıktan da istifade ederek hiçbir bedel ödemeksizin şirketi tamamen kendi üzerine geçirdiğini, davalı …’ın, ev hanımı olup hiçbir meslek ve zanaat ile alakası olmayan ve özellikle devre konu şirketin faaliyet alanıyla ilgili en küçük bir bilgi birikimi olmayan birisi olduğunu, sadece bu durumun bile yapılan devrin gerçek bir devir olmadığını ispat ettiğini, kendisinin davalı …’tan ısrarla hisselerini iade etmesini talep etmiş ise de şimdiye kadar davalı …’ın, asla ama asla şirketi hisselerini kendisine iade etmediğini, kendisinin hisselerinin kendisine iadesi konusunda ısrar edince davalı …’ın kendisine kumpas kurduğunu ve kendisini kendine vasi tayin ettirdiğini, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kendisini dinlemeksizin duruşmaya çağırmaksızın … E. sayılı dosyada eşi …’ı kendisine vasi tayin ettiklerini, Prof. Dr. … tarafından verilen epikriz raporunda ruh sağlığında herhangi bir problem olmadığının tespit edildiğini, yine Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından hakem hastane vasfında olan (raporuna itiraz yolu kapalı olan hastane) Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini ve oradan da şahsına vasi tayinine gerek olmadığı yönünde rapor çıktığını, Sulh Hukuk Mahkemesi hakem hastane vasfında olan Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinin şahsına vasi tayin edilmesine gerek olmadığı yönündeki raporundan sonra şahsı hakkındaki vesayeti kaldırılacağının, kendisine bu şekilde kumpas kurarak şirket hisselerimi devralan ve kendisini vasi tayin ettiren davalı …’a karşı boşanma davası açtığını, söz konusu boşanma davası Konya . Aile Mahkemesi … E. sayılı dosyasında derdest olduğunu, Bu nedenle de kendileri ile arasında husumet ortaya çıktığını, buna istinaden Konya . Aile Mahkemesinin talebi ile Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin eşi …’ı vasilikten aldığını ve onun yerine Konya Barosu Avukatlarından Av. … (… Sicil Numaralı) isimli avukatı şahsına vasi tayin ettiğini, davalı …’ın, şirket hisselerini iade etmeyeceğini ve şirketi oğlu … veya güvendiği bir başka şahıslara devredeceğini beyan ettiğinden bahisle; Davalı …’a yapılan şirket hisse devrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 14.10.2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının Konya .Sulh hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kısıtlandığını, kısıtlı davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, hal böyle iken yargı makamları nezdinde bir davanın yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafın, müvekkiline karşı aynı konuyu ve taleplerini içerir davayı ve dahi aynı mahiyette bir dilekçe ile Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yöneltildiğini, davacı ile müvekkili arasında arabulucuk sürecinin başlamadığını, yürümediğinin, dolayısıyla eksikliğin giderilmesinin de mümkün olmadığını, davanın usulden reddinin elzem olduğunu, davacı tarafın eşi olan müvekkiline 23.06.2008 tarihinde sattığını, işbu satışın Konya .Noterliği’nin 21805 yevmiye numaralı ortaklar kurulu kararı olarak onandığını, hakeza yine Konya .Noterliği’nin aynı tarihli … yevmiye numaralı onamı ile müvekkili …’ın 20 yıl süre ile şirket yetkilisi olarak atandığının oy birliği ile karar alındığını, … Ticaret Ltd. Şti.’nin ortaklık paylarına ilişkin yürütülen bu devir sürecinin şekli şartlar yönü ile tam ve eksiksiz olduğunu, davanın zamanaşımı yönü ile reddinin gerektiğini, davacı tarafın şirket hisselerini müvekkiline emaneten devrettiğini, sonradan iade alacağını iddia ettiğini, bu iddiaların hiçbir şekilde kabul edilebilir olmadığını, devir sözleşmesinde bu hususa ilişkin bir ibarenin de bulunmadığını, davacının, davalı müvekkili olan eşinin kendisine kumpas kurduğunu, bu vesile ile kendisine vasi tayin edildiğini, rehin tutulduğunu, esasında sağlıklı bulunduğunu ifade ettiğini, bu iddiaların vaki mahkememiz dava dosyası ile alakasının bulunmadığını, zira devirin 2008 yılında yapıldığını, vesayet dosyasının ise 2021 yılında açıldığını, müvekkilinin hiçbir şekilde davacıya kumpas kurmadığını, eşinin iyileşmesi için çabaladığını, elinden gelen tüm maddi manevi imkanları da bu yönü ile seferber ettiğinden bahisle; fazlaya ilişkin hakları ve sair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve yersiz olarak açılan davacının davasının usul yönünden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları delilleri ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtları, kuruluş sözleşmesi, ortaklarının isim ve soyisimleri ile payları, yönetim kurulunda bulunan kişilerin isim ve soyisimleri, genel kurul kararları ile yönetim kurulu kararları, şirket hisse devrine ilişkin kayıtlar (devir sözleşmesi, genel kurulca alınan kararlar, sözleşmeler) v.s. tüm bilgi ve belgelerin birer örnekleri dosyamız içerisine celbedilmiştir.
Dava; Davacı … tarafından davalı …’a yapılan limited şirket hisse devrinin hile nedeniyle iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının; Kendisinin, … Tic, Ltd. Şti.’nin kurucusu olduğunu, 2008 yılında hafif bir depresif rahatsızlık geçirdiğini, bu dönemde eşi olan davalı …’ın, fabrikada işlerin yürütülmesi ve müşterilerle iletişimin kesilmemesi gerekliliğinden bahsederek kendisine “Şirket hislerini bana devret ben de sonra sana iade ederim” diyerek kendisinin tedavi gördüğü dönemde şirket hisselerini kendi üzerine aldığını, söz konusu hisse devri için şahsına tek bir kuruş dahi ödemediğini, davalı …’ın, kendi içinde bulunduğu rahatsızlıktan da istifade ederek hiçbir bedel ödemeksizin şirketi tamamen kendi üzerine geçirdiğini, davalı …’ın, ev hanımı olup hiçbir meslek ve zanaat ile alakası olmayan ve özellikle devre konu şirketin faaliyet alanıyla ilgili en küçük bir bilgi birikimi olmayan birisi olduğunu, sadece bu durumun bile yapılan devrin gerçek bir devir olmadığını ispat ettiğini, kendisinin davalı …’tan ısrarla hisselerini iade etmesini talep etmiş ise de şimdiye kadar davalı …’ın, asla ama asla şirketi hisselerini kendisine iade etmediğini, kendisinin hisselerinin kendisine iadesi konusunda ısrar edince davalı …’ın kendisine kumpas kurduğunu ve kendisini kendine vasi tayin ettirdiğini, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kendisini dinlemeksizin duruşmaya çağırmaksızın … E. sayılı dosyada eşi …’ı kendisine vasi tayin ettiklerini, Prof. Dr. … tarafından verilen epikriz raporunda ruh sağlığında herhangi bir problem olmadığının tespit edildiğini, yine Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından hakem hastane vasfında olan (raporuna itiraz yolu kapalı olan hastane) Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini ve oradan da şahsına vasi tayinine gerek olmadığı yönünde rapor çıktığını, Sulh Hukuk Mahkemesi hakem hastane vasfında olan Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinin şahsına vasi tayin edilmesine gerek olmadığı yönündeki raporundan sonra şahsı hakkındaki vesayeti kaldırılacağının, kendisine bu şekilde kumpas kurarak şirket hisselerimi devralan ve kendisini vasi tayin ettiren davalı …’a karşı boşanma davası açtığını, söz konusu boşanma davası Konya . Aile Mahkemesi … E. sayılı dosyasında derdest olduğunu, bu nedenle de kendileri ile arasında husumet ortaya çıktığını, buna istinaden Konya . Aile Mahkemesinin talebi ile Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin eşi …’ı vasilikten aldığını ve onun yerine Konya Barosu Avukatlarından Av. … (… Sicil Numaralı) isimli avukatı şahsına vasi tayin ettiğini, davalı …’ın, şirket hisselerini iade etmeyeceğini ve şirketi oğlu …’ın veya güvendiği bir başka şahıslara devredeceğini beyan ettiğinden bahisle; Davalı …’a yapılan şirket hisse devrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiğini, davalının, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava konusu şirket hissesinin devredildiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 520.maddesinde; “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez.” şeklinde düzenleme yapıldığı, benzer düzenlemenin 6102 sayılı TTK’nun 595. Maddesinde de yapıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 20/09/2017 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;” Dava, limited şirket hisse devir işleminin ticaret siciline tescil ve ilanına ilişkin olup, limited şirket hisse devri 24.05.2010 günü yapılmış olduğundan somut olayda 6762 sayılı TTK 520. maddesinin uygulanması gerekmektedir. TTK m. 520’ye göre limited şirket hisse devrinin gerçekleşmesi için devrin noterde yapılması, esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip ortakların dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve ayrıca devrin şirket pay defterine işlenmesi gerekmektedir. İlgili şekilde yapılmayan pay devri, şirkete karşı hüküm ifade etmeyeceği gibi ilgililer arasında da hüküm ifade etmez. Davacı, dava dilekçesinde noterde devir işleminin yapıldığını, karar defterine işlendiğini ve fakat pay defterine devrin işlenmediğini bildirmiştir. Bu durumda devrin tamamlanması için gerekli işlemlerden biri eksik olduğundan pay devri gerçekleşmemiştir. Pay devri gerçekleşmediğinden bu devrin ticaret siciline tescil ve ilanı yapılamaz. Ayrıca devir 24.05.2010 günü yapılmış olduğundan 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesinin uygulanması hatalı olup, devrin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Anılan düzenleme ve Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında Limited Şirket hisse devrinin üç aşamalı olacağı, limited şirket hisse devrinin noterlikte yapılması, esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip ortakların dörtte üçünün devre muvafakat vermesi ve devrin şirket pay defterine geçirilmesi gerekmektedir.
Limited şirket hissesini devir edenlerle devir alanlar arasında hisse devir sözleşmesine dayalı davalarda zamanaşımını düzenleyen devir tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 126/4. Maddesinde;” Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur:(Ek bent: 29/06/1956 – 6763/41 md.) Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar.” şeklinde düzenleme yapıldığı, TBK’nun 147. Maddesinde de benzer düzenlemenin yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 05/11/2015 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı ilamında; “Dava, limited şirket hisse devir sözleşmelerinin hile nedeniyle feshi ile şirketin davalılar adına hükmen tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlık şirket ile ortakları arasında olmayıp sözleşmeden kaynaklandığı gerekçesiyle zamanaşımı süresi 10 yıl kabul edilerek zamanaşımı def’i reddedilerek, sözleşmelerin iptal nedeni olarak gösterilen vergiye esas borcun hisse devir tarihinden önce 2006 yılına ait olduğunun 19.11.20011 tarihli vergi inceleme raporu ile anlaşıldığı, ihbarın 26.10.2011 tarihinde davacı Seda Dağdır’a yapılması ile borca batıklık durumunun anlaşıldığı, öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık sürede davanın açıldığı kabul edilerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, limited şirket hissesini devir edenlerle devir alanlar arasında hisse devir sözleşmesine dayalı işbu davada zamanaşımı mülga BK.nun 126.maddesinde ( TBK. 147m.) düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Limited şirketlerde pay devri usulü mülga 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesinde düzenlenmiş olup, “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, devre ilişkin mukavelenin yazılı şekilde yapılmış ve imzasının noterce tasdik edilmiş olması ve ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır.” hükmünden de anlaşılacağı üzere birbirini takip eden üç işlemin yapılması halinde pay devri gerçekleşir. Bu durumda, pay devri şirket pay defterine tescil ile tekemmül ettiğinden zamanaşımının başlangıç tarihi de devrin pay defterine tescil tarihinden başlar.” şeklinde kabul edilmiştir.
Buna göre limited şirket hisse devrine ilişkin davalarda zamanaşımının hisse devrinin pay defterine tescilinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmıştır.
İrade sakatlıklarına ilişkin düzenlemelerin hisse devrinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga BK’nun 20.ve devam eden maddelerinde düzenlendiği(6098 sayılı TBK’nun 30.vd. Eden maddeleri) Mülga BK’nun 28.(TBK’nun 36.)maddesinde;” Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz. Üçüncü bir şahsın hilsine düçar olan tarafın yaptığı akit lüzum ifade eder. Şu kadar ki diğer taraf bu hileye vakıf bulunur veya vakıf olması lazımgelirse, o akit lazım olmaz.” şeklinde, Mülga BK’nun 31.(TBK’nun 39.) maddesinde; “Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder. Hile ile haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 17/12/2019 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı ilamında;” Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin … Esas- … Karar sayılı dosyası davacısı … ….’ın bu dosyaya sunduğu 02/10/2015 havale tarihli dilekçesinde “davalı İrfan ..’ın kendisini kandırarak şirketin çoğunluk hissesine sahip olduğunu, çoğunluk hissesine sahip olunca kendi evladını tanıyamadığını, şirket genel kurulunu toplamadığını” beyan ettiği, davacı …..’ın davalı İrfan ….’ın davaya konu hisseleri hile ile devraldığı hususunu 02/10/2015 tarihinde öğrenmiş olup, bu tarihten itibaren bir yıl içerisinde dava açması gerekirken TBK 39. maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süreyi geçirdikten sonra 13/04/2017 tarihinde bu davayı açtığı, hisse devrine ilişkin Denizli . Noterliği 06/12/2012 tarih…. yevmiye numaralı sözleşmesinin 6102 sayılı Yasa’nın 595 maddesindeki koşullara uygun olduğu, hisse devri bedelinin nakden ve tamamen ödendiği gerekçesi ile davanın TBK 39. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.Antalya Bölge Adliye Mahkemesince, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına davacının sunduğu 02/05/2010 havale tarihli dilekçenin içeriğine göre davacının aldatıldığını bildiği, davanın TBK’nın 39. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, dava hile ve aldatma iddiası ile irade sakatlığı hukuksal nedenine dayalı olup, konusu suç oluşturan hususta yemin teklif edilemeyeceği, kaldı ki mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği değerlendirildiğinde davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, dava hisse devrinin iptali, olmadığı takdirde hisse devir bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, basit yargılama usulüne tabi olduğundan yargılama sırasında ayrıca sözlü yargılama için duruşma günü verilmesinin gerekmediği gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Davaya konu dava dışı … Tic, Ltd. Şti.’nde davacı şirket ortaklarından iken Konya .Noterliği’nin 23/06/2008 tarih ve … yevmiye nolu “Limited şirket Hisse Devri” sözleşmesi ile 39.990 adet her biri 25,00 TL değerindeki hissesini 999.750,00 TL bedelle davalı …’a her türlü hak ve sorumlulukları ile birlikte devrettiği, devir bedelinin alındığı, hisse devrinin şirket ortaklar kurulunun 23/06/2008 tarih ve 20 sıralı kararı ile onandığı, 23/06/2008 tarihinde şirket pay defterine kaydının yapıldığı, böylelikte 6762 sayılı TTK 520. ve 6102 sayılı TTK’nun 595. Maddelerinde düzenlenen aşamaların tamamlandığı görülmüştür.
Davalı tarafın derdestlik itirazının değerlendirilmesinde;
Yargıtay . Hukuk Daire’sinin 25/06/2019 tarih ve … Es. … Kar.ilamı ile;”…Derdestlik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ı maddesinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre önceden açılmış bir dava devam etmekte iken aynı konuda yeniden dava açılamaz, buna rağmen açılırsa yeni dava usulden reddedilir. Bunun için, aynı davanın iki kere açılmış olması ve birinci ile ikinci davanın aynı olması gerekir. Aynı dava olduğunu söyleyebilmek için, birinci ile ikinci davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Mahkeme, yaptığı, inceleme sonucunda, iki davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varırsa ikinci davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verir.(…, Baki; İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları,2017,s.140-141)….” şeklinde kabul edildiği, mahkememizce açılan davanın limited şirket hisse devrinin iptali davası olduğu, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es. Sayılı dosyasından açılan davanın hisse bedelinin tahsili davası olduğu, her iki davanın konularının aynı olmadığı, bu nedenle davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı Tarafın zamanaşamı def’ine yönelik yapılan değerlendirmede;
Dava konusu edilen hisselerin limited şirket pay defterine 23/06/2008 tarihinde kaydının yapıldığı, dava tarihi itibariyle BK.nun 126.maddesinde ( TBK. 147m.) düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davalının zamanaşımı def’inin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde; davalının “şirket hisselerini bana devret ben de sana iade derim” diyerek hisseleri üzerine aldığını, davalının kendisine kumpas kurduğunu, şirket hisselerinin iadesini istediğinde kendisine vasi atandığını iddia ettiği, davacının bu iddiası değerlendirildiğinde davacı tarafın kendi muvazaasına değil hile hukuksal nedenine dayalı dava açtığı, mülga BK’nun 20.ve devam eden maddelerinde düzenlendiği(6098 sayılı TBK’nun 30.vd. Eden maddeleri), Mülga BK’nun 31.(TBK’nun 39.) maddesi dikkate alındığında davacının 2021 şubat ayında kendisi İstanbul’a götürdüklerini beyan ettiği tarih bile öğrenme tarihi olarak dikkate alınsa dahi dava tarihinden geriye doğru 1(bir) yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, 6100 sayılı HMK’nun 142. Maddesi gereğince hakdüşürücü sürenin dava şartı olup zamanaşımı def’inden önce incelenmesi gerektiği, davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla davanın hakdüşürücü sürenin geçmesi nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hakdüşürücü sürenin geçmesi nedeniyle usulden reddine REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7/2.maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı asil ve vasisi ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13.12.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.