Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/559 E. 2023/268 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ve müvekkili arasında yapılan yazılı güneş enerjisi santral (ges) sözleşmesine istinaden müvekkiline ait konya ili, … ilçesi, … mevkii, … ada, … parselde bulunan taşınmaz üzerine güneş enerjisi sistemi inşa edilmesi için taraflar anlaştıklarını, davalı işleri eksik veya hatalı, yahut hiç imal etmediğini, sözleşme kapsamında Panellerin 71,5 KW üretim gücü olması gerekirken davalı tarafından takılan panellerin üretim gücü 69,6 KW’dır yani olması gerekenden daha düşük güçte/sayıda panel takıldığı, davalı tarafından 5 adet eksik panel takıldığı, panellerin 220 adet X 325 Watt üretim güçlü panel yani toplamda 71,50 KW (71,500 Watt) güç üretecek şekilde olması gerekirken; mevcut halinde 160 adet X 435 Watt üretim güçlü panel yani toplamda 69,60 KW (69,600 Watt) güç üretimi gerçekleştiği, ayrıca sözleşme kapsamında 70 KW gücünde invertör takılması gerekirken davalı tarafından 60 KW gücünde invertör kurulum işlemi gerçekleştirildiği, davalı tarafından yapılan sözleşmenin üzerinden henüz yeni 1 yıl geçmişken ve güneş enerji sisteminin kurulmasının daha birinci yılı olmasına rağmen (sözleşmenin imzalanma tarihi ve güneş enerji panellerinin kurulumu arasında zaman farkın dikkate alındığında.) haricen (Güneş Enerji Şirketlerine) yaptırdığı, ölçümlerde elan verimlilik oranının %80-90’larda olduğunu takribi %10-20 oranda değişen üretim kayıplarının olduğunu (ölçüm esnasında çevresel faktörlerin etkisi dahil) öğrenmiş bu bakımdan panellerin kurulmasının üzerinden henüz çok kısa bir zaman geçmesine rağmen bu denli bir verim kaybının olağanın dışında olduğu, davalı tarafından sunulan hizmetin kusurlu olarak sunulduğunu, müvekkili tarafından yapılan bu ölçüm ve incelemeler sırasında davalının aslında sözleşmede takması gereken/banka kayıtlarına girmiş panellerin kullanılmadığı görüldüğünü, sözleşme ve banka işlemlerinden açıkça anlaşılacağı üzere müvekkil güneş enerji panellerinin kurulması işlemlerinde kredi kullandığını, bahse konu kredi işlemlerinin sağlanması aşamasında enerji santrali incelenmiş ve kurulan her bir panelin fatura ve panel seri numaraları banka kayıtlarına alındığını, ancak davalı her nasılsa banka kayıtlarında yer alan/ bildirmiş olduğu panellerden farklısını kurduğunu, anlaşılan davalı tarafından banka yetkililerinin gerekli inceleme ve kontrolleri yapmasının / kredinin sağlanmasının ardından bu paneller değiştirildiğini, davamızın kabulünü, davalı işletmenin eksik veya hatalı yahut hiç imal etmediği işleri nedeniyle yol açtığı 25.000,00 -TL’nin, (Fiili Ödeme tarihindeki) güncel rayiç bedellerinin, zararların meydana geliş tarihlerinden (işlerin eksik veya hatalı, yahut hiç imal etmemesinden) itibaren işleyecek avans faizi ile taraflarına ödenmesini, faiz ve Fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava açılmıştır

Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; Şantrali sözleşmesine göre müvekkili şirket tarafından gerekli ımalatlar gerçekleştırılmış ve ilgili GES gerekli onaylar alınarak eksiksiz olarak davacıya teslim edildiği, açılan dava haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca ilgili sistemin onay aşamasında projeye özel olarak ekleme yapılarak teslim edilmek zorunda kalınmış olup ilgili proje belirlenen bedelden yüksek bir bedele mal olmuş ve fatura edildiği, bu konuda da sebepsiz zenginleşme için hukuki işlem başlatılacak olduğu, davacı dilekçesinde davalı şirketin projeye ek olarak bir kamera ve güvenlik sistemi kuracağını beyan ettiği, bu husus gerçek dışıdır ve sözleşme kapsamında böyle bir husus bulunmadığı ve bu konuda sunular tanık beyanını kabul etmediklerini, bu iddianın ispatı için yazılı delil bulunmamakta olup tanık beyanına muvafakatimiz bulunmadığını, borçlunun davalı şirkete halen borcu bulunmadığı, kabul etmemekle birlikte davalı şirket tarafından böyle bir jest yapılacak olsa bile borcunu ödemeyen ve borcunu ödememek için haksız ve kötü niyetli talep ve davalar açan bir müşteriye zaten böyle bir fazladan imalatın yapılmasını talep etmek de hayatı olağan akışına aykırı olduğunu, davacının, davalı şirkete olan borcunu ödememek için mesnetten yoksun ve gerçek duruma aykırı olarak açmış olduğu dava ve taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin haksız olan davacıya yükletilmesini, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememiz ara kararına binaen Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak tarafların tacir kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise ne zaman kayıt yaptırdığı ve kaydının halen devam edip etmediği sorulmuş olup, gelen cevabi yazıda ise davacı …’nın tacir kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca Konya Karapınar Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne müzekkere yazılarak davacının esnaf odası kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise kaydının ne zaman yapıldığı, kaydı var ise halen devam edip etmediği sorulmuş, gelen cevabi yazıya göre davacı …’nın kayıt ve terk bilgilerinin bulunduğunu bildirilmiştir.
Konya Karapınar Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan gelen müzekkereye göre ise davacı …’nın vergi mükellefiyetinin bulunmadığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin davalı aleyhine Tazminat davası açtığı görülmüştür.
6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesi; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. (2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır. 2. Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler.” 5. Maddesi gereğince; “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (4) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.”
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114. ve 115. maddelerinde düzenlendiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Eldeki dava ile ilgili olarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK’nın 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır hükümleri bulunmaktadır.
HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK’nın 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Somut olayımızda davanın Tazminat davası olduğu, davacının ticari işletme ile ilgili olmadığı (oda kayıtları ve vergi kayıtlarına göre davacının tacir olmadığı) ayrıca Mahkememizce yapılan UYAP sorgusunda davacının SGK hizmet dökümleri incelendiğinde herhangi bir kayda rastlanmadığı anlaşılmakla tüm dosya kapsamı ve kanunun yukarıdaki maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde (Y. HGK 10.02.2016, … E, … Sayılı İlamının da aynı doğrultuda olduğu görülmüş, (özü; Ticaret Mahkemesi’nin görev alanını belirleyen ilam)) Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kanun yoluna başvuru halinde bu başvurunun reddi halinde red kararının veya görevli yargı yerinin belirlenmesi halinde bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurması halinde dava dosyasının Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, bu süre içerisinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı , davalının/vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2023

Katip Hakim