Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/389 E. 2022/647 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :
Konya . İcra Dairesi : …

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … –
2- … – …
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Menfi Tespit ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Davalı-alacaklı …, diğer davalı-borçlu … ve dava dışı … hakkında Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takip ve haciz işlemleri gerçekleştirmiş olup davacı-üçüncü şahıs müvekkiller … ve …’a; davalı-borçlu …’un müvekkiller nezdindeki mal, hak ve alacaklarının haczi için İİK madde 89 gereğince birinci ve ikinci haciz ihbarnameleri tebliğ edilmiş, işbu haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilmediği gerekçesi ile borcun/malın davacı müvekkillerin zimmetinde sayıldığına dair üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş, işbu üçüncü haciz ihbarnamesi ile üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde borcun icra dairesine ödenmesi veya malın teslim edilmesi gerektiği ya da yine aynı süre içerisinde menfi tespit davası açılabileceği bildirilmiştir. Bu durum üzerine davalı-borçlu …’a herhangi bir doğmuş ve doğacak borçları bulunmayan, yine borçlu ile aralarında alacak-borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ve ticari ilişkisi bulunmayan, borçlunun doğmuş ve doğacak herhangi bir malını kendileri nezdinde bulundurmayan davacı müvekkillerin, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep ettikleri işbu menfit tespit davasını süresi içerisinde ikame etme zarureti hasıl olmuştur. Davalı-borçlunun, müvekkiller uhdesinde herhangi bir malı, hak ve alacağı bulunmamaktadır. Yine davalı-borçlunun, müvekkillerden ileriye dönük olarak doğması muhtemel herhangi bir hak ve alacağı/malı da olmadığı gibi ileride doğacak hak ve alacakların/malların haczi de mümkün değildir. Müvekkillerin, davalı-borçluya doğmuş veya ileride doğması muhtemel bir borcunun olmaması, müvekkiller ile borçlu arasında alacak-borç ilişkisi doğuran/doğuracak herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmaması ve ileride doğacak hak ve alacakların da haczinin mümkün olmaması, müvekkiller nezdinde borçluya ait herhangi bir mal bulunmaması ve bulunma ihtimalinin de olmaması nedenleriyle işbu menfi tespit davasını ikame etme zarureti hasıl olmuştur. Davacı müvekkillerin, davalı-borçlu …’a borcunun olmadığı ve aralarında herhangi bir alacak-borç ilişkisi doğran hukuki ve ticari ilişkisinin bulunmadığı tanık beyanları ile de ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda davacı müvekkillerin, davalı-borçlu …’a herhangi bir borcunun olmadığının ve uhdelerinde herhangi bir mal, hak, alacak ve istihkakın bulunmadığının tespiti ile işbu davanın kabulüne karar verilmesini talep ederiz. Yukarıda detaylı şekilde açıkladığımız nedenlerle; davalı-alacaklı …’ın, haciz ihbarnameleri ile kötüniyetle, haksız ve hukuka aykırı tahsilat yapmaya çalışması nedeniyle davacı müvekkillerin, davalılara herhangi bir borcunun olmadığının ve davacı müvekkiller nezdinde davalı-borçlunun herhangi bir hakkının, alacağının, malının ve istihkakının bulunmadığının tespiti için İcra ve İflas Kanunu 89. maddesi 3. Fıkrasında belirtilen süre içerisinde ikame edilen işbu menfi tespit davasının ikame ile kabulüne karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olmuştur. ” şeklinde dava açılmıştır.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ” Davalı-alacaklı …, hakkımda ve dava dışı … hakkında Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takip ve haciz işlemleri gerçekleştirmiş olup davacı abim … ve davacı annem …’a haciz ihbarnameleri gönderilmesine neden olmuş, bu ihbamameler hedeniyle de abim ve annem aleyhime bu davayı ikame elmiştir. Ancak belirtmem gerekir ki; davacı abimin ve davacı annemin bana herhangi bir doğmuş ve doğacak borçları bulunmamakta olup yine davacılar abim ve annem ile aramda alacak-borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ve ticari ilişki bulunmamaktadır. Tarafıma ait doğmuş ve doğacak herhangi bir malım da yine abimin ve annemin nezdinde bulunmamaktadır. şöyle ki; davacı annemin ve davacı abimin bana doğmuş ve doğacak herhangi bir borçları bulunmamakta, hiç bir hak ve alacağım ile hiçbir malım annemin ve abimin nezdinde bulunmamaktadır, Davacı … annemdir. Davacı annem bu yaşına dek herhangi bir işte çalışmamış, bugüne kadar geçimini babam sayesinde sağlamıştır, herhangi bir malı, birikimi veya kazancı bulunmayan biridir. Annem, halen de babamın emekli maaşıyla geçinmektedir. Benim davacı annemle aramda yalnızca anne-oğul ilişkisi vardır. Yani annem ile aramda alacak-borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ve – ticari – ilişki bulunmamaktadır. Davacı annemin bana borcu bulunmamaktadır, hiçbir hak ve alacağım davacı annemin hezdinde değildir, davacı annem nezdinde bulunan ve bulunacak hiçbir malım da bulunmamaktadır. Diğer davalı …, bunu bildiği halde haksız ve kötüniyetli şekilde davacı …’a yalnızca annem olması nedeniyle ihbamameler gönderilmesine neden olmuştur. Davacı … da abimdir. Abim ile aramda yalnızca abi-kardeş ilişkisi vardır. Yani davacı abim ile aramda alacak-borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ve ticari ilişki bulunmamaktadır. Davacı abimin bana borcu bulunmamaktadır, hiçbir hak ve alacağım davacı abimin nezdinde değildir, davacı abim nezdinde bulunan ve bulunacak hiçbir malım da bulunmamaktadır. Diğer davalı …, bunu bildiği halde haksız ve kötüniyetli şekilde davacı …’a Yalnızca abim olması nedeniyle ihbarnameler gönderilmesine neden olmuştur. Yani davacı annem …’un ve davacı abim … ‘un, bana hiçbir borçlarının olmadığına, benim onlar nezdinde doğmuş ve doğacak hiçbir hak ve alacağımın bulunmadığına ve hiçbir malımın onların nezdinde bulunmadığına ve bulunma ihtimalinin de olmadığına yönelik iddia ve beyanları doğrudur ve kabul ediyorum, işbu kabul beyanımın Sayın Mahkemenizce yargılamada dikkate alınmasını talep ediyorum. Davacı annemin ve davacı abimin, işbu davayı ikame etmesine tarafım neden olmamıştır benim bu davanın açılmasına neden olacak herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. İzah ettiğim ve Mahkemenizce fe’sen gözetilecek sebeplerle yardgılama giderlerinden ve vekalet ücretinden tarafımın sorumlu tutulmamasını Sayın Mahkemenizden talep ederim.” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne müzekkere yazılarak davacı ve davalıların esnaf odası kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise kaydının ne zaman yapıldığı, kaydı var ise halen devam edip etmediği sorulmuş, gelen cevabi yazıya göre davacı ve davalılardan herhangi birinin esnaf kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkememiz ara kararına binaen Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak tarafların tacir kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise ne zaman kayıt yaptırdığı ve kaydının halen devam edip etmediği sorulmuş olup, gelen cevabi yazıda ise taraflardan herhangi birinin tacir kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Konya Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan gelen müzekkereye göre ise taraflardan herhangi birinini vergi mükellefiyetinin bulunmadığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin davalılar aleyhine 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davası açtığı, bir kısım davalıların cevap dilekçesini ibraz ettiği görülmüştür.
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Eldeki dava ile ilgili olarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK’nın 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır hükümleri bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK.4.maddesinde tahdidi olarak sayılan dava türlerinden olmadığı gibi davacının ve davalıların gerçek kişi olduğu, tacir olmadığı, dosyadaki tüm tarafların ticari işletme ile ilgili hususlardan da olmadığı, eldeki davanın MENFİ TESPİT davası olduğu davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olayımızda davanın menfi tespit davası olduğu, davacı ve davalıların ticari işletme ile ilgili olmadığı (oda kayıtları ve vergi kayıtlarına göre tarafların tacir olmadığı) ve tüm dosya kapsamı ve kanunun yukarıdaki maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde (Y. HGK 10.02.2016, … E, … Sayılı İlamının da aynı doğrultuda olduğu görülmüş, (… ; Ticaret Mahkemesi’nin görev alanını belirleyen ilam)) Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.