Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/370 E. 2022/586 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR: 1-
2-
3-
4-
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ:
DAVA : Ticari Şirket (Fesih ve Tasfiye İstemli)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılmış bulunan “Ticari Şirket (Fesih ve Tasfiye İstemli)” davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin 05.05.2022 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; …(baba) ve …(anne)’ın evli olduğunu, evliliklerinden …, …, …, …, … ve … isimli 3 oğulları ve 3 kızları olmak üzere toplam 6 çocukları olduğunu, … doğumlu baba …’ın 09/02/2022 tarihinde 81 yaşında vefat ettiğini, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin 19/04/2022 tarih … Esas … Karar sayılı veraset ilamına göre eşi ile 5 çocuğunu ve torunları olan 4 müvekkilini mirasçı olarak bıraktığını, başkaca mirasçısının olmadığını, oğul … doğumlu olan … …’ın ise babası …’dan önce beklenmedik şekilde 18/05/2013 tarihinde 44 yaşında vefat ettiğini, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin 31/10/2013 tarih … Esas … Karar sayılı veraset ilamına göre eşi ile 4 çocuğu olan müvekkillerini mirasçı olarak bıraktığını, başkaca mirasçısının olmadığını, eş …’ın eldeki davada mirasçılık sıfatı olmadığından kendi adına dava olamadığını, baba … ve 3 oğlunun gıda sektöründe eşit olarak 1/4’er pay üzerinden ortaklaşa ticari faaliyette bulunarak beraber çalışarak beraber kazandıklarını, baba ve oğulları 1/4’er hisse yani %25’er eşit hisse itibariyle ortak olacak şekilde 04/01/1995 tarihinde … San. ve Tic. A.Ş.’ni kurduklarını, kanunen 5 ortakla anonim şirket kurulabildiğinden oğullar %25’er olan paylarının %1’erini (toplam %3 hisseyi yani şirketin 10.000 hissesinden 300 hissesini 300/10.000 hisseyi) inançlı işleme dayalı olarak anneleri … üzerinde göstererek 5 ortaklı olarak davalı şirketin kurulduğunu, dava dışı … San. ve Tic. A.Ş.’nin kuruluştaki toplam 10.000 adet hissesinin 2.500 adedi (%25) babaya, 300 adedi (%3) anneye, 2.400’er adedinin (%24’eri) de üç oğulun olduğunu, anne üzerindeki %3 tamamen sembolik ve yasal zorunluluk ürünü olduğunu, anne … üzerindeki %3 payın 1/3’ü yani %1’i müvekkillerinin miras bırakanı … …’a dolayısıyla müvekkillerine ait olduğunu, sözün özü aslında mirasbırakan … … ve dolayısıyla müvekkillerinin dava dışı şirketin gerçekte %25 oranında ortağı olduğunu, dava dışı şirketin sermaye artırımlarında vs. bu sermaye oranlarının uzun süre korunduğunu, aslında oğulların sermaye paylarında hiçbir değişiklik olmadığını, dava dışı şirketin ticari ve ekonomik olarak büyümesi için gerek sağlığında müvekkillerinin miras bırakanı … … gerekse onun ölümünden sonra müvekkillerinin tüm emek ve gayretlerini şirket işlerine tahsis ettiklerini ve şirketin hacim olarak ciddi bir seviyeye getirildiğini, dava dışı şirketin sermayesinin en son 10.000.000,00 TL’sına çıkarıldığını ve şirket sermayesinin beheri 10,00 TL’den 1.000.000 adet paya ayrıldığını, sermayeden 250.000 adet pay baba …, 30.000 adet pay anne …, 240.000 adet pay …, 240.000 adet pay …, 60.000 adet pay …, 45.000 adet pay …, 45.000 adet pay …, 45.000 adet pay … … ve 45.000 adet pay …’a ait olduğunu, görüldüğü üzere mirasçı olan müvekkillerinin payları toplamının 240.000 adet olduğunu bunun da %24 oranına tekabül ettiğini, ancak yakın zamanda 250.000 adet pay sahibi olan baba … 10.000 adet hissesini ve anne … da inançlı işlemle uhdesinde bulunan 30.000 adet hissenin tamamını olmak üzere toplam 40.000 adet hisseyi torunları olan … TC kimlik numaralı (torun) …’a hem diğer mirasçılardan mal kaçırmak için muvazaalı olarak hem de inançlı işlemi hepsi bildikleri halde kötü niyetli olarak devrettiklerini, inançlı işlem gereği 30.000 paydan 1/3’ü olan 10.000 adet pay üzerinde tüm müvekkillerinin ve ayrıca muris muvazaası gereği 10.000 adet paydan miras payları toplamı olan 4/32 oranına isabet eden 1.250 adet pay üzerinde (… hariç) torun olan müvekkillerinin her türlü talep ve dava hakları saklı olduğunu, zaten inanç ve muvazaaya konu hisseler hakkında müvekkillerinin anne … ve torun …’a karşı Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında sözü geçen hisselerin aidiyetinin tespiti vs. davası açtıklarını, baba ve 3 oğlunun kurdukları dava dışı şirket üzerinden kazanılan paralarla alınan malvarlığı değerleri eşit şekilde ortaklar adına olacak idi ise de mallar ağırlıklı olarak baba veya büyük oğulları veya onların eş ve çocukları adına tescil edildiğini, bunda baba ve büyük evladın ve dominantlık rollerinın etkili olduğunu, davalı şirket üzerinden ve ayrıca muvazaanın özel bir şekli olan perdenin aralanması teorisi nedeniyle diğer şirketler üzerinden ortaklar …, …, … veya bunların eş ve çocuklarına temin edilen malvarlığı değerleri ile ilgili müvekkillerinin yasal haklarının saklı olduğunu, ancak hepsinin ve tüm aile bireylerinin tapu, trafik, banka vs…. kuruluşlardan aktif ve pasif malvarlıkları araştırıldığında ve ayrıca bu malları nereden kazandıkları zabıtaca yerinde araştırıldığında ve tanıklar dinlendiğinde ortaya çıkacağını, böylelikle şirketin içinin boşaltıldığının anlaşılacağını, dava dışı şirket ve yöneticilerinin daha başlangıçtan itibaren şirketi keyfi olarak yönettiklerini ve müvekkillerinin mirasbırakanı olan ortaklardan … … 2013 yılında ölünce müvekkillerini dışladıklarını, ortakların bilgi alma ve inceleme hakkı olmasına rağmen şirket işlerine bakmalarına ve şirketin ticari kayıt ve belgelerine ulaşmalarına izin dahi verilmediğin, yöneticilerin şirket ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda oldukları halde buna riayet etmediklerini ve yöneticilerce hep diğer ortakların veya onların yakınlarının ceplerinin doldurulduğunu, müvekkillerinin miras bırakanı … … ve müvekkillerinin geçmişteki emek ve gayretleri bir kalemde silinir hale geldiğini, kazanılan paraların kayıt dışı yöntemlerle ikincil muhasebeye tabi tutulduğunu, faturasız ve belgesiz işler için kılıf da uydurulduğunu, gelen paralar gerçek kişilerin banka hesaplarına gelecek, satılan mallara fatura kesilmeyecek, son dönemde de işi resmiyete dökebilmek için gölge şirketler kurulduğunu, gelen paraların da doğal olarak gölge şirketlere geleceğini, kanunen yasak olmasına rağmen ve hiç de ihtiyaç yokken, şirket yöneticileri ve diğer ortakların şirkete olan özen ve bağlılık yükümlülüklerini ve rekabet yasaklarını görmezden gelerek bir erdem ve anlayış içeren bu kurallara rağmen hem de aynı faaliyet alanına sahip Konya Ticaret Sicilinin … sicilinde kayıtlı … Tic. Ltd.Şti.’ni 22/09/2017 tarihinde ticarete tescil ettirdiklerini, bu da yetmemiş olmalı ki dava dışı şirketin yöneticileri ve diğer ortaklar yine aynı faaliyet alanına sahip Konya Ticaret Sicilinin … sicilinde kayıtlı … Tic. Ltd.Şti.’ni 18/01/2018 tarihinde ticaret tescil ettirdiklerini, dava dışı şirketin 27 yıl önce 1995 yılında kurulduğunu, yaptığı genel kurul toplantısının sayısı bir elin parmaklarını geçmediğini, Şirket genel kurullarında şirketin gidişatı vs. (yolsuzluklar) görüşülmesin diye toplantılar yapılmadığını veya sınırlı gündemlerle şeklen yapılmakta veyahut elden gezdirme yöntemiyle yapıldığını, şirketin tamamen amaçlarından ve ana sözleşmesinden sapmış ve başka amaçlara hizmet eder hale getirildiğini, bundan sonra da amacına uygun faaliyette bulunamayacağını, şirketin kötü, yanlı ve belli menfaat odaklarının menfaatleri doğrultusunda yönetildiğini, ortak olan müvekkillerinin tamamen görmezden gelinerek yok sayıldığını, müvekkillerinin azınlık noktasına getirildiğini, dava dışı şirketin yolsuz işlerin açığa çıkmaması için, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak ve hiçbir haklı gerekçesi de olmaksızın yıllardır tek kuruş kâr payı dağıtmadığını (olması gerekenden daha az kâr payı dağıtılsaydı bile durum aynı olurdu), kâr dağıtmama ve hele hele gerçek kârı gizlemenin haklı sebeple fesih nedeni olduğunu, dava dışı şirketin yöneticilerinin ve diğer ortakları ile müvekkilleri arasında başlayan kavgalı ortam baba …’ın ölümü ile iyice arttığını ve artık katlanılmaz seviyelere geldiğini ve artık tamamen suç derecesinde eylemler başladığını ve ve konuşma ve uzlaşma ortamının kaybolduğunu, dava dışı şirket yöneticileri ile diğer ortakların, adeta bezdirme ve sindirme politikası uygulayarak ortaklığın nimetlerinden müvekkillerini uzak tuttukları gibi müvekkillerinin şirketle tüm bağlarını da kestiklerini, ortaklık paylarını ucuza kapatarak müvekkillerini tamamen şirketten atmak istediklerini, bu arada halen şirketin içini boşaltarak şirketin sürekli zarara uğratıldığını ve müvekkillerinin çıkma paylarını azaltma taktiği güttüklerini, bu nedenlerle davalı şirketin tespit keşfi yoluyla malvarlığının tespitini, davalı şirketin taşınmaz, taşıt ve diğer malvarlığı değerlerinin satış ve devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, davalı şirkete yönetici kayyımı atanmasını ve yönetici kayyımı atanmaz ise davalı şirket yönetim kurulunun yaptığı tüm işlemlerin yönetici kayyımının onayına tabi tutulmasını ve bu talebinde kabul edilmemesi halinde davalı şirkete denetim kayyımı atanmasını ve kayyım ücretlerinin davalı şirket bütçesinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçelerinde özetle; Davacı tarafın; TTK.hükümlerine göre kurulmuş ve aktif olarak ticari faaliyetini devam ettiren … Tic. Ltd. Şti. nin haklı sebeplerin varlığı iddiasıyla feshedilmesi ve tasfiyesi talebi ile iş bu davayı açtığını, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yine işbu davanın dürüstlük kuralı ve iyiniyetten de yoksun olup, hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmadığının, davanın reddinin gerektiğini, büyük baba …’ın vefatından sonra davacıların bütün davranış ve tutumlarının değiştiğini, oysa ki, davacıların 9 yıl boyunca maddi ve manevi tüm isteklerinin, taleplerinin müvekkili firma tarafından karşılandığını, bir an için bile davacıların hiçbir taleplerinin geri çevrilmediğinin, halen daha iaşeleri ve taleplerinin gerçekleştirildiğini, ev faturalarının dahi müvekkili firma tarafından ödenmeye devam ettiğini, davacıların hukuki çehreden ve mahiyetten uzak dilekçelerinde bahse konu yaşandığı iddia olunan tüm olguların mizansenden ibaret olduğunu, bu zamana kadar 9 yıl boyunca bu iddialarını dile getirmeyen davacıların şikayetlerini işbu dava ile gündeme getirmelerinin düşündürücü ve kötü niyetin göstergesi olduğunu, 60 yılı aşkın süredir ticari faaliyetini aralıksız ve daima büyüyerek ticari hayatını sürdüren müvekkili firmanın feshinin talep edilmesinin açıkça kötü niyetin göstergesi olduğunu, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dava ile büyük baba rahmetli …’dan kalan mirasın paylaşımı adına “Ortaklığın Giderilmesi” davasını açtıkları işbu davayı açmalarının da davacıların kötü niyetli olduğunun bir diğer göstergesi olduğunu, davacılarının iddialarının aksine müvekkili firmanın tüm genel kurullarında yer aldıklarını, işbu genel kurulların ve istişare toplantılarında, bizzat katılım sağlandığı gibi kendilerini temsil etmiş/ettirmişler ve alınan her karardan detaylıca bilgi sahibi olduklarını, tüm kararlarda ve genel kurullarda bizzat imzalarının yer aldığını, bunca haksızlığın olduğu iddia edilen şirkette sözde hiçbir husustan haberdar olmadıklarını ispat etme külfetinin davacılarda olduğunu, dava dilekçesinde ayrımcılık yapıldığı gibi izlenim yaratılmaya çalışılan torun …’a yapılan hisse devirlerinin, tamamen aile için dengenin sağlanması adına gerçekleştirildiğini, zira davacılara sağlanan imtiyazlardan rahatsızlıkların vuku bulması üzerine tamamen denkleştirmek için torun …’a hisse devri yapıldığını, …’ın kendi istek ve arzusuyla torun …’a %3 hisse devrini yaptığını, %1 hisse oranını ise büyük baba …’ın kendi isteği doğrultusunda torun …’a devredildiğini, davacıların ayrımcılığa tabi tutulması gibi mesnetsiz ithamlarının izahattan yoksun olduğunu, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının ve işbu davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiğini, iş bu davanın usul ve yasaya aykırı surette açıldığını, zira davacıların veya merhum büyük baba …’ın davalı … Ltd. Şti. firmasında hiçbir zaman hissedar veya kurucularından olmadıklarını, davacıların …’ları karıştırdıklarını, dolayısıyla davacıların müvekkili firma aleyhine talep ve dava haklarının bulunmadığından, işbu davanın husumet yönünden reddine karar verilmesinin gerektiğini, yine işbu davanın zaman aşımı yönünde de reddine karar verilmesinin gerektiğini, haklı sebeple fesih davasının, dürüstlük kurallarına uygun olarak, uygun bir süre içinde açılmasının gerektiğini, davacıların müvekkili firmanın tüm faaliyetlerine, her daim istedikleri şekil ve şartlarda kendilerine tanınan maddi ve manevi olanaklara karşın her noktasına hakim olmalarına karşın objektif iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturacak mahiyette 9 yıl sonra işbu davayı açmalarının kabul edilebilir olmadığını, zira bahse konu hususlardan her daim haberdar olan davacıların 9 yıl sonra işbu dava ile çalışan tüm aktifleriyle günümüz ekonomik koşullarında faaliyetini durdurmak istemelerine hukuken itibar edilmemesinin gerektiğini, davacıların mevcut koşullar altında meşru haklarının bulunmadığını, işbu dava ile talep edilen hususların tamamı hakkın kötüye kullanılması çerçevesinde değerlendirilmesinin gerektiğini, davacıların, müvekkili firmanın feshine ilişkin taleplerinin yersiz olup, hiçbir haklı neden veyahut gerekçelerinin bulunmadığını, şirketin feshine hükmedilebilmesi için, şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalkmasının gerektiğini, hal böyle iken, şirketin devamını ortadan kaldırabilecek hiçbir hususun bulunmadığından bahisle; Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; Davacıların hissedarı veya hak sahibi olmadıkları halde işbu davayı ikame etmeleri kaşısında davanın usul ve esastan reddine, öncelikle 11.05.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarımızın kabulü ile kaldırılmasını, sayın mahkemeniz bu konuda aksi kanaatte ise tedbir konulması talep edilen mal varlığının ciddiyeti karşısında teminat oranının da bu oranda artırılmasını, müvekkili firmanın kayyım denetimine tabi tutulmasına ilişkin kararın kaldırılmasına, davacıların davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı davanın doğru ve haklı beyanlarımız doğrultusunda esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiyeler tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş, davalı şirketin ticari kayıtları, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası dosyamız içerisine celbedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacıların, …(baba) ve …(anne)’ın evli olduğu, evliliklerinden …, …, …, …, … ve … isimli 3 oğulları ve 3 kızları olmak üzere toplam 6 çocukları olduğu, … doğumlu baba …’ın 09.02.2022 tarihinde 81 yaşında vefat ettiği, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 19.04.2022 tarih … Esas … Karar sayılı veraset ilamına göre eşi ile 5 çocuğunu ve torunlarını mirasçı olarak bıraktığı, başkaca mirasçısının olmadığı, oğul 1969 doğumlu olan … …’ın ise babası …’dan önce beklenmedik şekilde 18.05.2013 tarihinde 44 yaşında vefat ettiği, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 31.10.2013 tarih … Esas … Karar sayılı veraset ilamına göre eşi ile 4 çocuğu olan davacıların mirasçı olarak bıraktığını, başkaca mirasçısının olmadığı, eş …’ın eldeki davada mirasçılık sıfatı olmadığından kendi adına dava olamadığı, baba … ve 3 oğlunun gıda sektöründe eşit olarak 1/4’er pay üzerinden ortaklaşa ticari faaliyette bulunarak beraber çalışarak beraber kazandıkları, baba ve oğullarının 1/4’er hisse yani %25’er eşit hisse itibariyle ortak olacak şekilde 04/01/1995 tarihinde … San. ve Tic. A.Ş.’ni kurdukları, kanunen 5 ortakla Anonim Şirket kurulabildiğinden oğulların %25’er olan paylarının %1’erini (toplam %3 hisseyi yani şirketin 10.000 hissesinden 300 hissesini 300/10.000 hisseyi) inançlı işleme dayalı olarak anneleri … üzerinde göstererek 5 ortaklı olarak davalı şirketin kurulduğunu, dava dışı … San. ve Tic. A.Ş.’nin kuruluştaki toplam 10.000 adet hissesinin 2.500 adedi (%25) babaya, 300 adedi (%3) anneye, 2.400’er adedinin (%24’eri) de üç oğulun olduğu, anne üzerindeki %3 tamamen sembolik ve yasal zorunluluk ürünü olduğu, anne … üzerindeki %3 payın 1/3’ü yani %1’i davacıların miras bırakanı … …’a dolayısıyla davacılara ait olduğu, sözün özü aslında mirasbırakan … … ve dolayısıyla davacıların dava dışı şirketin gerçekte %25 oranında ortağı olduğu, dava dışı şirketin sermaye artırımlarında vs. bu sermaye oranlarının uzun süre korunduğu, aslında oğulların sermaye paylarında hiçbir değişiklik olmadığı, dava dışı şirketin ticari ve ekonomik olarak büyümesi için gerek sağlığında davacıların miras bırakanı … … gerekse onun ölümünden sonra davacıların tüm emek ve gayretlerini şirket işlerine tahsis ettikleri ve şirketin hacim olarak ciddi bir seviyeye getirildiği, dava dışı şirketin sermayesinin en son 10.000.000,00 TL’sına çıkarıldığı ve şirket sermayesinin beheri 10,00 TL’den 1.000.000 adet paya ayrıldığı, sermayeden 250.000 adet pay baba …, 30.000 adet pay anne …, 240.000 adet pay …, 240.000 adet pay …, 60.000 adet pay …, 45.000 adet pay …, 45.000 adet pay …, 45.000 adet pay … … ve 45.000 adet pay …’a ait olduğunu, görüldüğü üzere mirasçı olan müvekkillerinin payları toplamının 240.000 adet olduğunu bunun da %24 oranına tekabül ettiği, ancak yakın zamanda 250.000 adet pay sahibi olan baba … 10.000 adet hissesini ve anne … da inançlı işlemle uhdesinde bulunan 30.000 adet hissenin tamamını olmak üzere toplam 40.000 adet hisseyi torunları olan … TC kimlik numaralı (torun) …’a hem diğer mirasçılardan mal kaçırmak için muvazaalı olarak hem de inançlı işlemi hepsi bildikleri halde kötü niyetli olarak devrettiklerini, inançlı işlem gereği 30.000 paydan 1/3’ü olan 10.000 adet pay üzerinde tüm müvekkillerinin ve ayrıca muris muvazaası gereği 10.000 adet paydan miras payları toplamı olan 4/32 oranına isabet eden 1.250 adet pay üzerinde (… hariç) torun olan davacıların her türlü talep ve dava hakları saklı olduğu, zaten inanç ve muvazaaya konu hisseler hakkında davacıların anne … ve torun …’a karşı Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında sözü geçen hisselerin aidiyetinin tespiti vs. davası açtıkları, baba ve 3 oğlunun kurdukları dava dışı şirket üzerinden kazanılan paralarla alınan malvarlığı değerleri eşit şekilde ortaklar adına olacak idi ise de mallar ağırlıklı olarak baba veya büyük oğulları veya onların eş ve çocukları adına tescil edildiği, bunda baba ve büyük evladın ve dominantlık rollerinın etkili olduğu, davalı şirket üzerinden ve ayrıca muvazaanın özel bir şekli olan perdenin aralanması teorisi nedeniyle diğer şirketler üzerinden ortaklar …, …, … veya bunların eş ve çocuklarına temin edilen malvarlığı değerleri ile ilgili davacıların yasal haklarının saklı olduğu, ancak hepsinin ve tüm aile bireylerinin tapu, trafik, banka vs…. kuruluşlardan aktif ve pasif malvarlıkları araştırıldığında ve ayrıca bu malları nereden kazandıkları zabıtaca yerinde araştırıldığında ve tanıklar dinlendiğinde ortaya çıkacağını, böylelikle şirketin içinin boşaltıldığının anlaşılacağını, dava dışı şirket ve yöneticilerinin daha başlangıçtan itibaren şirketi keyfi olarak yönettiklerini ve davacıların mirasbırakanı olan ortaklardan … … 2013 yılında ölünce davacıları dışladıklarını, ortakların bilgi alma ve inceleme hakkı olmasına rağmen şirket işlerine bakmalarına ve şirketin ticari kayıt ve belgelerine ulaşmalarına izin dahi verilmediği, yöneticilerin şirket ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda oldukları halde buna riayet etmedikleri ve yöneticilerce hep diğer ortakların veya onların yakınlarının ceplerinin doldurulduğu, davacıların miras bırakanı … … ve davacıların geçmişteki emek ve gayretleri bir kalemde silinir hale geldiği, kazanılan paraların kayıt dışı yöntemlerle ikincil muhasebeye tabi tutulduğu, faturasız ve belgesiz işler için kılıf da uydurulduğu, gelen paralar gerçek kişilerin banka hesaplarına gelecek, satılan mallara fatura kesilmeyecek, son dönemde de işi resmiyete dökebilmek için gölge şirketler kurulduğu, gelen paraların da doğal olarak gölge şirketlere geleceğini, kanunen yasak olmasına rağmen ve hiç de ihtiyaç yokken, şirket yöneticileri ve diğer ortakların şirkete olan özen ve bağlılık yükümlülüklerini ve rekabet yasaklarını görmezden gelerek bir erdem ve anlayış içeren bu kurallara rağmen hem de aynı faaliyet alanına sahip Konya Ticaret Sicilinin … sicilinde kayıtlı … Tic. Ltd.Şti.’ni 22/09/2017 tarihinde ticarete tescil ettirdiklerini, bu da yetmemiş olmalı ki dava dışı şirketin yöneticileri ve diğer ortaklar yine aynı faaliyet alanına sahip Konya Ticaret Sicilinin … sicilinde kayıtlı … Tic. Ltd.Şti.’ni 18.01.2018 tarihinde ticaret tescil ettirdikleri, dava dışı şirketin 27 yıl önce 1995 yılında kurulduğu, yaptığı genel kurul toplantısının sayısı bir elin parmaklarını geçmediğini, Şirket genel kurullarında şirketin gidişatı vs. (yolsuzluklar) görüşülmesin diye toplantılar yapılmadığını veya sınırlı gündemlerle şeklen yapılmakta veyahut elden gezdirme yöntemiyle yapıldığını, şirketin tamamen amaçlarından ve ana sözleşmesinden sapmış ve başka amaçlara hizmet eder hale getirildiğini, bundan sonra da amacına uygun faaliyette bulunamayacağını, şirketin kötü, yanlı ve belli menfaat odaklarının menfaatleri doğrultusunda yönetildiğini, ortak olan müvekkillerinin tamamen görmezden gelinerek yok sayıldığını, müvekkillerinin azınlık noktasına getirildiğini, dava dışı şirketin yolsuz işlerin açığa çıkmaması için, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak ve hiçbir haklı gerekçesi de olmaksızın yıllardır tek kuruş kâr payı dağıtmadığını (olması gerekenden daha az kâr payı dağıtılsaydı bile durum aynı olurdu), kâr dağıtmama ve hele hele gerçek kârı gizlemenin haklı sebeple fesih nedeni olduğunu, dava dışı şirketin yöneticilerinin ve diğer ortakları ile davacılar arasında başlayan kavgalı ortam baba …’ın ölümü ile iyice arttığını ve artık katlanılmaz seviyelere geldiğini ve artık tamamen suç derecesinde eylemler başladığını ve ve konuşma ve uzlaşma ortamının kaybolduğunu, dava dışı şirket yöneticileri ile diğer ortakların, adeta bezdirme ve sindirme politikası uygulayarak ortaklığın nimetlerinden davacıları uzak tuttukları gibi davacıların şirketle tüm bağlarını da kestiklerini, ortaklık paylarını ucuza kapatarak davacıları tamamen şirketten atmak istediklerini, bu arada halen şirketin içini boşaltarak şirketin sürekli zarara uğratıldığını ve davacıların çıkma paylarını azaltma taktiği güttüklerini, bu nedenlerle davalı şirketin tespit keşfi yoluyla malvarlığının tespitini, davalı şirketin taşınmaz, taşıt ve diğer malvarlığı değerlerinin satış ve devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, davalı şirkete yönetici kayyımı atanmasını ve yönetici kayyımı atanmaz ise davalı şirket yönetim kurulunun yaptığı tüm işlemlerin yönetici kayyımının onayına tabi tutulmasını ve bu talebinde kabul edilmemesi halinde davalı şirkete denetim kayyımı atanmasını ve kayyım ücretlerinin davalı şirket bütçesinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalının davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyası içerisine celbedilen Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre; Dava dışı …’ın 1.000 pay ile 500.000,00 TL sermaye ile %50, …’ın 920 pay ile 460.000,00 TL sermaye ile %46 ve …’ın 80 pay ile 40.000,00 TL %4 hisse sahibi oldukları, şirketin kurucu ortaklarından … TC. Kimlik numaralı 80 paya sahip … ile şirketin kurucularından … TC kimlik numaralı 80 paya sahip …’ın davacıların murisi … TC kimlik numaralı müteveffa …’ın torunu oldukları, sahip oldukları hisseleri 29/04/2022 ve 12/04/2022 tarihlerinde …’a ve …’a devrettikleri, müteveffa …’ın davalı şirkette herhangi bir ortaklığının bulunmadığı, davacıların dava tarihi itibari ile davalı şirkette paylarının bulunmadığı, davacıların davalı şirket ile aralarında herhangi bir bağları bulunmadığı, dolayısıyla davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, husumetin varlığı veya yokluğunun taraflarca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmese bile mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla davacıların aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
5- Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7/2.ve 13. Maddelerine göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’ne VERİLMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacılar vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01.11.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.