Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/256 E. 2022/414 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH :
Mahkememizce verilen 19.03.2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararına karşı davacı tarafın istinaf talebinde bulunduğu, dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04.02.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile mahkememiz kararının kaldırılarak dosya mahkememize iade edilmekle, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp yapılıp bitirilen açık yargılaması sonucunda:
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 31.12.2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından Almanya başta olmak üzere birçok ülkede; yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği garantileri ile bir banka gibi davranılmak suretiyle binlerce Türk vatandaşından mevduat topladıklarını, 2000 yılından itibaren şirket temsilcileri tarafından paraların geri ödenmesinin durdurulduğu, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalı tarafça yatırılan para karşılığında ortaklık durum belgesi ve hisse senetleri verildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde paranın iade edilmediğini ve sürekli kar payı verileceği ve paranın iade edileceği vaatleri ile oyaladıklarını, şirket yetkilileri aleyhinde yapılan şikayetlerden dolayı dolandırıcılık, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak v.b. suçlardan şirket yöneticileri hakkında kamu davası açıldığını, ayrıca SPK tarafından soruşturmalar yapıldığını, soruşturma raporu içeriğinde toplanan paraların usulüne uygun kayıtlara geçmediğini, halka açık bir şirket olmasına rağmen şirket hisselerinin binlerce kişiye satıldığının tespit edildiğini, davacının davalı şirkete ortak olmadığını ve yatırdığı paraları geri alamayacağını anlaması üzerine de bu davayı açtığını beyan ederek, davalılar tarafından SPK, TTK, Bankalar Kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümleri doğrultusunda geçerli bir hisse senedi devri yapılamayacağının tespit edilmesine, müvekkilinin davalı şirkette hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespitine, müvekkilinden paranın istendiği an geri ödeneceği ve yüksek faiz garantisi verilerek tahsil edilen toplam 18.700 DM(9.561,15 Euro)karşılığı 30.605,24 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tahsil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara dava dilekçesinin ve duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davalıların davaya karşı herhangi bir cevap vermedikleri ve duruşmaya katılmadıkları gibi kendilerini vekil ile de temsil ettirmedikleri görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Taraflar; Nüfus kayıtları, takbis kaydı, bilirkişi raporu, döviz kurları, ortaklık durum belgesi, tahsilat ve ödeme belgeleri, TBMM Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Raporu, SPK denetleme raporları, davalı şirketin tüm defter ve kayıtları, davalı şirketin veya şirketlerin yöneticileri hakkında açılan ceza dava dosyaları, ticaret sicil kayıtları delil olarak bildirmişlerdir.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden getirtilen kayıtlara göre; Davalı şirketin … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, sicil kaydının halen faal olduğu, şirketin kuruluştaki unvanının “… Anonim Şirketi” iken 30.12.2005 tarihinde “… Anonim Şirketi” olarak değiştirildiği anlaşılmıştır.
Dosyamız Mali müşavir bilirkişi …’a tevdi edilerek davalıya ait defter ve kayıtlar ve SPK’nın 25.03.2015 tarihli yazı ekinde yer alan CD’ler üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği; Mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenerek dosyamıza sunulan 28/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda;
SPK tarafından 25/03/2015 tarihli yazısı ekinde gönderilen CD’lerde yer alan tablolarda davalı şirkete yatırılan paralar ile çekilen paralara ilişkin tabloların bulunduğu, bu tablolara göre; Davacının;
“…” listesindeki bilgilere göre 26.04.2000 tarihinde … nolu makbuz ile … A.Ş.merkezine 18.700 DM (18.700 DM ÷ 1.95583 = 9.561,15 Euro) para yatırdığı,
Dava tarihi itibariyle EURO Döviz kurunun 3,1944 TL OLDUĞU, davacı tarafından davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir ihtarnamenin bulunmadığı hesaplamanın dava tarihindeki EURO döviz kuru üzerinden yapıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 19.03.2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararına karşı davacı tarafın istinaf talebinde bulunduğu, dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04.02.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile mahkememiz kararının kaldırılarak dosya mahkememize iade edildiği, mahkememizce Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı’na müzekkere yazılarak; 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Karanamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41 maddesi ile yasal düzenleme yapıldığı ve 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren” “25/03/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” eklenen geçici 4/2.maddesi gereğince; Davalı … A.Ş.(Vergi No:…)’nin Sermaye Piyasası Kanunu ve yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamına giren şirketlerden olup olmadığının, mahkememizde benzer davalar bulunduğundan Sermaye Piyasası Kanunu ve yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamına giren şirketlerin isimlerini gösterir listenin mahkememize gönderilmesinin istenildiği, gelen yazı cevabında davalı şirketin 19.04.2022 tarihi itibariyle halka arz edilmiş sayılan ve borsada işlem gören şirketler arasında yer almadığının bildirildiği görülmüştür.
Dava; Taraflar arasında geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının ve verilen paranın istirdadını sağlamaya yönelik alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının; davalılar tarafından SPK, TTK, Bankalar Kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümleri doğrultusunda geçerli bir hisse senedi devri yapılamayacağının tespit edilmesine, davalı şirkette hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespitine, paranın istendiği an geri ödeneceği ve yüksek faiz garantisi verilerek tahsil edilen toplam 18.700 DM(9.561,15 Euro)karşılığı 30.605,24 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tahsil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ettiği, davalı tarafın davaya karşı herhangi bir beyanda bulunmadığı,
Taraflar arasında ki uyuşmazlık konularının; davacının davalı şirkete (ve alt grup şirketlerine) para yatırıp yatırmadığı?, yatırmışsa ne zaman ve ne kadar yatırdığı?, davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı?yatırılan bedellerin iadesinin istenip istenemeyeceği?, istenebilirse kalan alacağının ne kadar olduğu?, kalan alacak varsa uygulanması gereken faiz başlangıç ve türünün ne olması gerektiği?, davada hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçip geçmediği? ve davacının 6100 s. HMK’nin 84. maddesi gereğince teminat yatırmak zorunda olup olmadığı? Hususlarında olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; TMK’nun Dürüst davranma ile ilgili 2. Mad., 818 sayılı BK’nun haksız fiil ile ilgili 41.mad.(6098.TBK’nun 49.mad., Hile ile ilgili 28. mad.(6098 sayılı TBK’nun 36.mad), Rızadaki fesadın bertaraf edilmesi ile ilgili 31.mad.(6098 sayılı TBK’nun 39.mad.), zamanaşımı ile ilgili 60.mad.(6098 sayılı TBK’nun 72.mad), Borçlunun temerrüdü ile ilgili 101. mad.(6098 sayılı TBK’nun 117.mad.), 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2 ve 3. mad., 6762 sayılı TTK’nun gecikme faizi ile ilgili 141.mad., temsil salahiyeti ile ilgili 321/4.mad., şirketin kendi hisse senetlerini satın alması ile ilgili 329.mad., pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ile ilgili 405/2.mad., hisse senetleri ile ilgili 409.mad., hisse senetlerinin devri ile ilgili 415 ve 416.mad., pay defteri ile ilgili 417.mad., kar payı ile ilgili 470.mad., kar payının istirdadı ile ilgili 473. mad., 6102 sayılı TTK’nun ticari mümessil ve vekiller ile ilgili 368. mad., temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanı ile ilgili 373. Mad. ile 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 503. maddelerindeki düzenlemelerin değerlendirilmesinin gerektiği,
Davacının UYAP Mernis ve Takbis kayıtlarının çıkartılması sonucu, Türkiye’de yerleşim yeri adresi bulunduğundan, HMK’nun 85/1-b maddesi gereğince, davacıdan teminat alınmasına gerek bulunmadığı HMK’nun 84. maddesindeki şartların gerçekleşmediği, HMK’nun 114. Maddesinde tahdidi olarak sayılan dava şartlarının davacı yönünden mevcut olduğu,
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi ve davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı ve davalı şirkete yatırılan paraları isteyip isteyemeyeceği yönünden yapılan incelemede;
Davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin tespit edilmesinin gerektiği, Davacı tarafın davalılar tarafından istenildiği an paranın geri verileceği ve her yıl yüksek kar payı (faiz, getiri vb.) elde edileceği vaatleriyle kendisinden para tahsil edildiğini ileri sürdüğü, hilenin, bir kimseyi bir irade beyanında bulunmaya özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için kasten hatalı bir kanaat uyandırma veya zaten mevcut olan bir hatalı kanaati koruma ve sürdürme eylemi olduğu, sözleşmenin taraflarından birisinin özen ve karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğünü kasten ihlal ettiği, hilenin aynı zamanda haksız fiil oluşturacağı, para toplama amacıyla “Ortaklık Durum Belgesi”, “Hisse Senedi” gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini ödemeden kaçınmaları gözönünde bulundurulduğunda; yine Yargıtay . HD.nin 10/09/2018 gün ve … E. … K. sayılı ilamında “Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve davalı şirketlere verilen paranın tahsili istemine ilişkin olup… Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arandığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır (Bkz. Prof Dr. … , Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50). 818 sayılı BK’nın 28. maddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
Dairemizden geçen emsal dosyalardan davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu’na kendilerinin verdikleri 09.02.2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılarda ortak olunan şirkete verilen sermaye katılım bedelleri ile kişiler arasındaki hisse değişimine ilişkin ödeme ve tahsilatlara dair bir takım listeler eklenmiştir. Her ne kadar davalı şirketler hissedarlar arası hisse devri sırasında devreden hissedarın tahsil ettiği miktarların telefon, mektup ve sair yöntemlerle yapılan araştırma sonucu tespit edildiğini, tahsil edilen paranın şirket kasasına girmediğini savunmuşlarsa da, SPK’ya sunulan sözkonusu yazı ekindeki listelerin hiçbir dava dosyasına davalılar tarafından sunulmamış olması, 14.09.2000 tarihli SPK denetim raporunda aynı kişiler ve aynı yöntemlerle yurtdışında para toplandığı, bu toplanan paraların davalılar tarafından kayda alındığı, hava yoluyla paraların Türkiye’ye nakledildiği, organize şekilde hareket edildiği şeklinde tespitlere yer verilmesi, yine 09.05.1999 tarihli tutanakta … Havalimanı Dış Hatlar Geliş kapısında yapılan kontrolde …’a ait çanta içinde TL, DM cinsi yüksek miktarda para ile altın bilezik gibi emtianın tespit edilmesi, …’un imzalı ifadesinde, … şirketinin Almanya’daki temsilcisinin hisse senetlerini sattıktan sonra paraları ve altınları Türkiye’deki … şirketine götürmesi amacıyla kendisine teslim ettiğini ifade etmiş olması karşısında davalı şirketlerce ikincil kayıtlar tutulduğunun kabulünün gerektiği, yine pek çok dosyaya sunulan davalı … imzalı mektupta ortaklıktan ayrılmak isteyenlerin üç ay önce bildirmeleri halinde paralarını alabileceklerinin belirtilmesi birlikte değerlendirildiğinde, … Grubu şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla “Ortaklık Durum Belgesi”, “Hisse Senedi” gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığı, böylelikle davalıların haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda bahsi geçen SPK yazıları ekindeki listeler de incelenip değerlendirilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde kabulü karşısında taraflar arasında hukuki ilişkinin Anonim Şirket ortaklığına dayalı olmadığı, hile haksız fiiline dayalı para tahsili konusunda olduğu, davacı tarafın yatırdığı parayı haksız fiil hükümlerine göre davalı taraftan talep edebileceği,
Diğer davalı şirket yöneticisinin sorumlu olup olmadığı; Davacı taraf davalı şirket veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticisi olan davalı gerçek kişi … yönünden; şirket yöneticinin basiretli davranmayarak veya haksız fiilde bulunarak davacı tarafa zarar verdiğinden şirket yöneticisinin sorumluluğu gereği paranın iadesinden sorumlu tutulmasını istediği, Yargıtay . Hukuk Dairesi 17/06/2016 tarih … Esas … Karar sayılı ve birçok yerleşik ilamında; “……………………3-Öte yandan olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 336. maddesi uyarınca davalılar …, … ve … hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi de doğru değildir. Zira 6762 sayılı TTK nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK ‘nın 321/son maddesinde de temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalıların da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olarak gerek MK ‘nın 50. maddesi gerekse de TTK ‘nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendilerine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalılar yönünden dahi husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir………..” şeklinde kabul edildiği, TBMM, SPK, Hazine Müsteşarlığı ve Teftiş Kurulu raporlarında ayrıntılı olarak belirtildiği gibi davalı şirketin davacı ve benzeri kişilerden aldığı paraları usulüne uygun defterlerine kaydetmediği, bu kişilerle ilişkilerini ikincil kayıtlar tutmak suretiyle takip ettiği nazara alındığında davalı gerçek kişinin/kişilerin şirket yöneticisi olması sıfatıyla TTK’nun 371/5 ve TMK’nun 50. Maddesi gereğince şirketle birlikte davacıya karşı sorumlu olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ile ilgili Delillerin Değerlendirilmesi;
İddia ve savunma TMK’nun 6.Maddesi çerçevesinde değerlendirildiğinde;
Davacı tarafın istendiğinde iade edilmesi vaadiyle davalıya para verdiği iddiasını ispatlaması gerektiği,
Bu konuda davacı tarafından dava dilekçesine ekli olarak sunduğu belge ve delillerin tek başına alacağın varlığını ispatlar nitelikte olmadığı, SPK tarafından da dosyamıza gönderilen CD kayıtlarında, davalı şirketin listelere göre davacıdan tahsil olarak gösterdiği bedellerin, belirtilen tarihlerde davacıdan tahsil edildiği, davalı tarafından SPK’ya sunulan bu listelerin davalı şirket aleyhine delil teşkil edeceği, Mali müşavir bilirkişi …’ın ayrıntılı olarak yazdığı ve mahkememizce hükme esas alınan 28/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…” listesindeki bilgilere göre 26.04.2000 tarihinde … nolu makbuz ile … A.Ş.merkezine 18.700 DM (18.700 DM ÷ 1.95583 = 9.561,15 Euro) TOPLAM 9.561,15 EURO’yu adı geçen şirkete yatırdığı bildirilmiş olup bu miktar yönünden davacının iddiasını ispatladığı,
Davalı tarafın yasal bir hukuki ilişkiye dayanmadan aldığı parayı iade ettiğini ispatlaması gerektiği;
Davalı tarafın davaya karşı herhangi bir cevap vermediği ve herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, bilirkişi tarafından davalı defter kayıtları ve SPK’dan gelen CD’ler üzerinde yapılan incelemelerde davalının herhangi bir ödemesinin tespit edilemediği,
Neticede; davacının davalıya 9.561,15 Euro yatırdığı, davalı tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı,
Dava tarihi itibariyle davacının davalı şirketten; 9.561,15 Euro bakiye alacağının bulunduğu,
Temerrüdün; Muaccel bir borcun ifa tarihinin taraflarca kararlaştırıldığı hallerde bu tarihte böyle bir tarihin taraflarca kararlaştırılmaması halinde alacaklının ihtarıyla gerçekleşeceği, davacı tarafın, dava dilekçesinde ödeme tarihinden itibaren faizi işletilmesini talep ettiği, ancak davacı tarafın davalıya yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğin inancı ile para yatırdığı, gerek 818 sayılı BK’nun 101. Maddesi ve gerekse dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 117. Maddesinde belirtilen şekilde dava açmadan önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edemediğinden temerrüdün dava tarihinde gerçekleştiği,
Faiz türünün; Davacı avans faizi uygulanmasını talep ettiği, taraflar arasındaki ilişki ticari ilişki olduğundan, avans faizi uygulanması gerektiği,
Davacının kalan alacağının Euro cinsinden hesap edilmesine rağmen, 6098 sayılı. TBK.nin 99. maddesi gereğince tercihini TL yönünde kullanıp, alacağının TL karşılığını istemesi karşısında,
Dava/(temerrüt) tarihinde TCMB efektif satış kurunun 1 EURO=3.1944 TL olduğu, davacının esas aldığı satış kurunun 1 EURO=3.2010 TL olduğu, dava(temerrüt) tarihindeki TCMB efektif satış kuru olan 1 Euro=3.1944 TL kuru davalı tarafın lehine olduğu, hesaplamanın buna göre yapılması gerektiği,
Davacının dava tarihi itibariyle bakiye alacağının (9.561,15 EUROx3.1944)=30.542,14 TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-Davacı ile davalı taraf arasında ortaklık ilişkisi olmadığının TESPİTİNE,
2-30.542,14 TL’nin dava tarihi olan 31/12/2015 tarihinden itibaren işletilecek AVANS faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.086,33 TL harçtan peşin alınan 522,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.563,66 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarfına mecbur kalınan toplam 554,47 TL ilk yargılama harcı ile 121,30 TL İstinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça sarfına mecbur kalınan istinaf öncesi 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 307,40 TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında ve sonrasında yapılan 128,75 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.436,15 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.433,19 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan 44,40 TL istinaf karar harcının Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04.02.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı doğrultusunda talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
8-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28.06.2022

Başkan Üye Üye Katip

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.