Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/231 E. 2023/318 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
4-… – T.C.No:…, …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29.03.2022 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin, davalı borçlulardan alım satım ilişkisinden kaynaklı alacağının mevcut olduğunu, davalıların, davacı müvekkili ile araç alım satımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, ancak, taahhüt edilen araçların müvekkili davacıya teslim edilmemesi nedeniyle, icra takibi başlatıldığını, icra takibinin başlatılmasına sebebiyet veren davalıların, borçlu oldukların bilmelerine rağmen icra takibine itiraz ettiklerini ve takibin durduğundan bahisle; Fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haklı davalarının kabulü ile; Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasına davalılar tarafından yapılan haksız itirazın iptaline ve icra takibinin tüm davalılar yönünden devamına, takibe konu alacağa takip tarihinden itibaren ticari reeskont-iskonto faizi yürütülmesine, takibe konu likit alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … 29.04.2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı-alacaklı görünen tarafından aleyhine açılan icra takibinde borca itiraz ettiğini, davacı-alacaklı görünene böyle bir borcunun bulunmadığını, ödeme emrine göre borç muhtevatı olarak araç satış bedelinden kalan bakiye borç adı altında işbu icra takibinin haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olarak açıldığını, icra takibine konu olan borcun kendi borcu olmadığını, fakat şirket ortakları olan …’nun kızı ve …’nun ise eşi olmasından dolayı alacaklı tarafından kötü niyet göz edilerek şahsının icra takibine konu ederek almadığı bir parayı, cebri icra yolu ile ödetme yöntemine girdiğinden bahisle; Sözde alacağın gerçek ve mevcut bir alacak olmadığından talep edilen esas alacağın faiz, her türlü fer’ilerine ve tüm harç ve sairlerine de itiraz ettiğini, alacaklı görünene yetkilisi bulunduğu şirketin ve şahsının böyle hiçbir borcu bulunmadığından, borcun tamamınına, faize, faiz oranına, işlemiş faize ve her türlü ferilerine açıkça itiraz ettiğini, gerek şirket yönünden gerekse şahsı yönünden bildirir itirazının neticesinde takibin durdurulmasını, davacının tarafına yönelttiği davasının husumet yönünden usule ve esasa ilişkin tüm noktalardan reddine ve davacının kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Ticaret Limited Şirketi adına yetkilisi ve davalı asil … tarafından mahkememiz dosyasına sunulan 29.04.2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davalı … Ticaret Limited Şirketi; Arabuluculuk tutanağı usulüne uygun düzenlenmediğinden … Ticaret Limited Şirketi namına davanın reddini talep ettiğini, davacı tarafından her ne kadar yetkilisi olduğu şirkete karşı icra takibinde bulunulmuş ise de iddia ettiği borcun muaccel olmadığını, davacının istemi üzerine 28.12.2021 tarihinde toplantı neticesinde protokol yapıldığını, 3.943.500,00 TL alacak karşılığı tedarikten kaynaklanan sıkıntı sebebiyle, teslim edilemeyen araçlar karşılığında mülkiyeti Av…. ait olan, Bursa … … Mahallesinde bulunan 2.250.000,00 TL değerinde bağımsız bölümün devrine karar verildiğini, belirtilen adreste kain taşınmazın devrinin davacının istemi ve talebi üzerine … devrine karar verildiğini, bakiye kalan bedel paranın gönderildiği şahısların … , … , … , … Ticaret Limited şirketi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, ismi belirtilen şüpheli şahıslardan tahsilat yapıldığı takdirde alıcı taraf …’a ödeneceğine tanıklar huzurunda karar verildiğini, son yapılan 28.12.2021 tarihli tutanak gereğince tahsilatın yapılmasının şartı olup, borcun ne zaman ödeneceği hususunda herhangi bir tarihin kararlaştırılmadığına borcun temerrüde düşürülmesi için de herhangi bir ihtar çekilmediğinden muacceliyet şartının oluşmadığını, borçlunun mütemerrit olmasının ancak alacaklının ihtarı ile mümkün olduğunu, ihtarın, alacak hakkının sağladığı ifayı talep yetkisinin olağan kullanma yöntemi olduğunu, Türk Borçlar Kanunun 118.maddesine göre temerrüde düşen borçlunun, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlü olduğunu, borcun geç ifasından kaynaklı zarar giderim şartının, kusura bağlı olup müvekkili şirketin yapılan suç duyuruları sebebiyle herhangi bir kusurunun bulunmadığından bahisle; Takibe, borca ve tüm fer’ilerine, faize, alacağa ve alacağa işleyecek faize müvekkili şirket namına itiraz ettiklerini, icra takibin durdurulmasını, icra inkar tazminatının reddine, davacının kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı asil …; Arabuluculuk tutanağı usulüne uygun düzenlenmediğinden şahsı yönünden davanın reddini talep ettiğini, alacaklı görünen tarafa borcunun bulunmadığını, şahsı ve alacaklı arasında herhangi bir ticari yada şahsi ilişki bulunmadığından, böyle bir borcunun da bulunmadığını, iddia edilen borcun kendi borcu olmadığından bahisle; Talep edilen sözde alacağın gerçek ve mevcut bir alacak olmadığından talep edilen esas alacak, faiz, her türlü fer’ilerine ve tüm harç ve sairlerine de itiraz etiğini, alacaklı görünene yetkilisi bulunduğu şirketin ve şahsının böyle hiçbir borcunun bulunmadığını, borcun tamamınına, faize, faiz oranına, işlemiş faize ve her türlü ferilerine açıkça itiraz ettiğini, gerek şirket yönünden gerekse şahsı yönünden bildirir itirazları neticesinde takibin durdurulmasını, davacının tarafına yönelttiği davasının husumet yönünden usule ve esasa ilişkin tüm noktalardan reddine, davacının kötü niyet tazminatına çarptırılmasını, şahsı ve yetkilisi olduğu şirket yönünden takibin iptalini gereklerinin takdir ve ifasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı … (… ) UYAP sistemi üzerinden mahkememiz dosyasına sunmuş olduğu 08.05.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Etkin bir arabuluculuk yapılmadığından, davacı tarafın ıslak imzalı bir arabuluculuk tutanağı da sunamadığını, öncelikle davanın dava şartı yerine getirilmediğinden usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafın tarafına ve şahsına yönelttiği suçlamaları kabul etmediğini, alacaklı görünen tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın, her ne kadar anne ve babasını olaya dahil etmiş ise de babası …’nun, … Otomotivin bir müşterisi olup, … bankasında bulunan hesabı incelendiğinde babasının hesabına araç bedelleri gönderdiğini, davacının, babası ve annesine iftira attığını, alacağı tahsil maksadıyla anne ve babasından bu parayı tahsil edebilme düşüncesiyle anne ve babasını olaya dahil ettiğini, davacının tüm ticareti ve iletişiminin kendisi ile olduğunu, dosyaya HTS kayıtları geldiğinde, anne ve babasının, kendisinin ve davacının dosyaya HTS kayıtları geldiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, işbu davada husumetin Noura Otomotiv Danışmanlık Ticaret Limited Şirketine yöneltilmesinin gerektiğini, iddia edilen alacak borç ilişkisinin muaccel olmadığı gibi, muaccel olmayan bir borç için icra takibi yapılmasının gerektiğini, davacının Türk Ticaret Kanunu kapsamında ihtarlar ve ihbarların noterler aracılığı ile yapıldığını, iddia edilen muaccel bir borcun bulunmadığını, tahhütlerde araçların teslim edileceği tarihlerin de belli olmayıp muacceliyet şartının müvekkili şirket açısından da bulunmadığından bahisle; Davacının haksız davasının usul ve esastan reddine, taleplerinin kabulüne karar verilmesini, şahsı yönünden takibin iptalini, davacının kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları deliller, Konya .İcra Dairesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası, İstanbul .Ağır Ceza Mahkemesi’nin E…. -… /… sayılı UYAP dosyası, tarafların ticari, vergi ve esnaf kayıtlarının bulunup bulunmadığına ilişkin ilgili kurumlara yazılan yazılarımıza ilgili kurumlarca verilen yazı cevapları, davacı tarafından davalı … (… )’nun hesabına gönderilen ödemelere ilişkin belgeler, davaya konu araçlara ilişkin trafik kayıtları ilgili kurumlardan mahkememiz dosyası içerisine celbedilmiş ve dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyamız içerisine celbedilen Konya .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Alacaklısının … , borçlularının …, … Ticaret Limited Şirketi, … ve … olduğu, araç satış bedelinden kalan bakiye 1.693.500,00 TL alacaktan kaynaklı icra takibi yapıldığı, Örnek 7 ödeme emrinin davalı-borçlulara tebliğ edildiği, davalı-borçlu … yönünden 06.01.2022 tarihinde, diğer davalı-borçlular …, … Ticaret Limited Şirketi, … yönünden ise 07.01.2022 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davanın; İİK.67.maddesine bağlı itirazın iptali davası olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, davalı borçlulardan alım satım ilişkisinden kaynaklı alacağının mevcut olduğunu, davalıların, davacı ile araç alım satımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, ancak, taahhüt edilen araçların davacıya teslim edilmemesi nedeniyle, icra takibi başlatıldığını, icra takibinin başlatılmasına sebebiyet veren davalıların, borçlu oldukların bilmelerine rağmen icra takibine itiraz ettiklerini ve takibin durduğundan bahisle; Fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haklı davalarının kabulü ile Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasına davalılar tarafından yapılan haksız itirazın iptaline ve icra takibinin tüm davalılar yönünden devamına, takibe konu alacağa takip tarihinden itibaren ticari reeskont-iskonto faizi yürütülmesine, takibe konu likit alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalıların davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminat hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Konya .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından alacaklı … tarafından, borçlular …, … Ticaret Limited Şirketi, … ve … aleyhine araç satış bedelinden kalan bakiye 1.693.500,00 TL alacaktan kaynaklı ilamsız icra takibi yapıldığı, Örnek 7 ödeme emrinin davalı-borçlulara tebliğ edildiği, davalı-borçlu … yönünden 06.01.2022 tarihinde, diğer davalı-borçlular …, … Ticaret Limited Şirketi, … yönünden ise 07.01.2022 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce re’sen seçilen Öğretim Üyesi – SMMM bilirkişisi Prof.Dr….’ya dosyamızın tevdi edilerek; Davalı şirketin 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerinde uyuşmazlık konuları ile sınırlı olmak ve taraflar arasında yapılan 28.12.2021 tarihli protokolde isimleri geçen kişiler tarafından şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında rapor düzenlenmesinin istenildiği, Öğretim Üyesi – SMMM bilirkişisi Prof.Dr…. tarafından düzenlenen 20.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığını, 2021 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin zamanında yapılmadığını, 2022 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdik süresinin ise henüz dolmadığını, davalı şirketin 2021 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin zamanında yaptırılmamış olması, defterin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun tutulmaması (sermaye taahhüdü ile ilgili kaydın sonradan yapılması, hesapların işleyişine uygun hesaplar kullanılmaması) nedeniyle sahibi lehine delil niteliği bulunmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı şirketin 2021 yılı yevmiye defterinde, davacı …’dan gelen dava konusu tahsil edilen paraların, 120.04 Alıcılar-… hesabında kayıtlı bulunduğunu, ancak, bu tutarlar dışında davalı şirket kayıtlarına göre davalının davacıdan alacaklı durumda olduğundan, 31.12.2021 tarihi itibariyle davalı şirketin davacıdan alacağı olan 61.900,00 TL … hesabına virman yapılarak devredildiğini, bu işlem sonucunda 31.12.2021 yılı sonu itibariyle davacıya ait hesap kalanının sıfır olduğunu, 2022 yılında da davacıya ait bir kaydın bulunmadığını, mahkemece yapılan görevlendirmede belirtilen husus olan, taraflar arasında yapılan 28.12.2021 tarihli protokolde isimleri geçen kişiler tarafından şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında, davalı şirket defterlerinde yapılan incelemede, bu kişilerden sadece … adına kayıt bulunduğunu, davalı şirket kayıtlarına göre, bu kişilerden … avans niteliğinde olduğu düşünülebilecek toplam 19.566.450 TL ödeme yapıldığı, bu kişinin ise 30.09.2021 tarihinde 92.000 TL ödeme yaptığı, bu işlemler sonucunda 31.12.2021 tarihi itibariyle bu kişiden toplam 19.474.450 TL alacaklı durumda olunduğunu, bu tutarın 31.12.2021 tarihinde … hesabına virman yapıldığı, protokol tarihi olan 28.12.2021 tarihinden itibaren bu kişi veya kişilerden herhangi bir ödeme alınmadığının, davalıların davacıya devredilen taşınmazın devrine ilişkin iddialarının, mezkur taşınmasın piyasa rayiç bedelinin tespiti ve Konya C.Başsavcılığınca yürütülen soruşturma v.s. hususlara ilişkin beyanlarının uzmanlık alanları dışında olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacı … ile davalılardan … arasında 1 adedi 06.12.2021, 7 adedi 17.11.2021 tarihli olan, davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında imzalanan 8 adet taahhütnamenin bulunduğu, taahhütnamelerde araçların teslim edilememesi halinde … banka hesabından yatırılan bedelin aynen ve nakden alıcıya şirket namına iade edileceği ve alıcı tarafça herhangi bir yoksun kalma kâr veya zarar ziyan adı altında bir bedel veya cezai şart talep edilmeyeceği, alıcı tarafça ücretin istemi halinde 7 işgünü içinde peşin ve nakden olarak alınan bedelin aynı şekilde nakden ve peşin olarak geri iade edileceğinin belirtildiği, yine davacı … ile davalılardan … arasında 28.12.2021 tarihli protokol düzenlendiği, diğer davalılardan … protokolde taraf olarak, … hazirun olarak isim ve imzalarının bulunduğu, porotokol gereğince daha önce (06/12/2021 ve 17/11/2021 tarihlerinde yapılan) taahhütname kapsamında araç satışına ilişkin olarak taahütnamede plakaları yazılı araçların bedelinin alındığı ancak tedarik sıkıntısı nedeniyle araçların tesliminin yapılamadığı, teslim edilememiş araçların karşılığında mülkiyeti … ait Bursa … Ma… parsel … nolu bağımsız bölümde bulunan 2.250.000 Türk Lirası değerinde bağımsız bölümün devrine karar verildiği, taşınmazın devrinin …’ın istemi üzerine … devrine karar verilmiş olup, bakiye kalan bedel 1.693,500,00 TL bakiye bedel paranın gönderildiği şahıslar … , … , … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup, ismi belirtilen şüpheli şahıslardan tahsilat yapıldığı takdirde alıcı taraf …’a ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 06.12.2021, 7 adedi 17.11.2021 tarihli araç satış sözleşmesi, 28.12.2021 tarihli protokol düzenlenmesi, davacı tarafından sözleşme bedelinin davalı şirkete ödenmesi ve protokol gereğince protokolde bahsedilen taşınmazın devri konusunda esasen bir uyuşmazlığın bulunmadığı, taşınmaz dışında davalı tarafından davacıya iadesi gereken 1.693.500,00 TL’nin iadesi konusunda uyuşmazlığın bulunduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 133.maddesinde; “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 28/12/2021 tarihli protokolün daha önce yapılan araç satışına ilişkin 8 adet taahhütname adı altında düzenlenen anlaşmaların hükümlerini ortadan kaldıran yeni bir anlaşma olduğu, bu kapsamda son protokolün 6098 sayılı TBK’nun 133. Maddesinde düzenlenen borcun tecdidi (borcun yenilenmesi) mahiyetinde olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu protokol kapsamında çözümlenmesi gerekmiştir.
Borcun ifa zamanı alacaklının borcun ifasını talep yetkisini kullanma imkanının başladığı anı ifade eder.Bu andan sonradır ki borçlu, alacaklının ifa talebine uymak zorundadır.Bu anlamda ifa anın gelmesine borcun muaccel olması denir. Borcun nezaman ifa edileceği belirlenmişse buna vade denir.Vadesi gelmemiş borçlar kural olarak doğar doğmaz muaccel olur. Vadeli bir borcun ise vadesi gelene kadar ifası istenemez. (Prof.Dr…. /Prof.Dr…. , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1-1, İstanbul, 2020, s.335.)
İfa zamanına ilişkin olarak 6098 sayılı TBK’nun 90.maddesinde;” İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.” şeklinde, TBK’nun 170.maddesinde;”Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa, sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur. Aksi kararlaştırılmamışsa, geciktirici koşula bağlı sözleşme, ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder.” şeklinde, TBK’nun 173. maddesinde; Sona ermesi önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılan sözleşme, bozucu koşula bağlanmış olur. Bozucu koşula bağlanmış sözleşmenin hükümleri, koşulun gerçekleştiği anda ortadan kalkar. Aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça sona erme, geçmişe etkili olmaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 11/11/2013 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;” Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 149 – 155. maddeleri arasında şarta bağlı borçlar düzenlenmiştir. Şart, bir sözleşmenin varlığının veya hukuki sonuçlarının gerçekleşeceği kesin olmayan gelecekteki bir olaya bağlanmasıdır. Şayet sözleşmenin hukuki sonuçlarının doğması şarta bağlanmışsa erteleyici (taliki) şart, sona ermesi şarta bağlanmışsa bozucu “infisahi” şart söz konusu olur. Şartın gerçekleşmesi tarafların iradesine, taraflarla birlikte üçüncü şahsın iradesine veya dış olaylara bağlanabilir. Erteleyici şarta bağlı sözleşme, şartın gerçekleşmesinden önce tarafları bağlar. Ancak sözleşmenin sonuçları şartın gerçekleşmesiyle birlikte doğar. Şart gerçekleşinceye kadar sözleşme hükümleri askıda olup, alacaklının ifayı isteme hakkı, borçlunun da ifa yükümlülüğü başlamaz.” şeklinde kabul edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi’nin 18/02/2021 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı ilamında;” Buna göre uyuşmazlığın çözümü için takip tarihi itibarıyla alacağın muaccel olup olmadığı, sözleşmede ödeme için öngörülmüş olan şartın gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek gerekmektedir. TBK’nda sözleşme serbestliği ilkesi gereğince tarafların ifa zamanını serbestçe kararlaştırabilecekleri düzenlemiştir. Bu husus TBK’nın 90. Maddesinde “ifa zamanı taraflarca karalaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur” denilerek belirtilmiştir. TBK’nın 170. Maddesinde geciktirici koşul, 173. Maddesinde bozucu koşul düzenlenmiş olup, kanunda, doktrinde ve uygulamada şarta bağlı sözleşmelerin geçerli olduğu, erteleyici (taliki) ve bozucu (infisahi) şart olmak üzere iki tür şartın bulunduğu kabul edilmiştir. Şayet sözleşmenin hukuki sonuçlarının doğması şarta bağlanmışsa erteleyici (taliki) şart, sona ermesi şarta bağlanmışsa bozucu “infisahi” şart söz konusu olur. Şartın gerçekleşmesi tarafların iradesine, taraflarla birlikte üçüncü şahsın iradesine veya dış olaylara bağlanabilir. Erteleyici şarta bağlı sözleşme, şartın gerçekleşmesinden önce tarafları bağlar. Ancak sözleşmenin sonuçları şartın gerçekleşmesiyle birlikte doğar. Şart gerçekleşinceye kadar sözleşme hükümleri askıda olup, alacaklının ifayı isteme hakkı, borçlunun da ifa yükümlülüğü başlamaz. (Yargıtay HD … E., … K.) Bu ilkeler ve kanun hükümleri kapsamında somut olay incelendiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu, sözleşmede ücret ödeme borcunun ifasının erteleyici şarta bağlandığı (kurtarma yapılan gemi donatanından davalının ödeme alması şartına) anlaşılmaktadır. Yine dosya içinde bulunan belgelerden söz konusu kurtarma hizmeti nedeniyle davalının gemi donatanından ödeme almadığı, bu nedenle dava dışı donatan hakkında takip yaptığı, İzmir . İcra dairesinin 21/02/2018 tarihli yazısından … E. Sayılı dosyasında yapılan takipte ilgili geminin satışı ile sıra cetveli neticesinde dosyaya intikal eden 559.270,70 TL’nin 08/12/2017 tarihinde davalıya ödendiği anlaşılmaktadır. Bu husus taraflar arasında ihtilafsız olup, mahkeme kabulü de bu yöndedir. Buna göre dava itirazın iptali olup, davalı borçlunun takibe itirazı alacağın muaccel olmadığı yönünde olduğundan ve takip dayanağı alacak erteleyici (taliki) şarta bağlı olup takip tarihi itibarıyla şart gerçekleşmediğinden ortada takip tarihi itibarıyla istenebilir bir alacak bulunmamaktadır. Buna göre davalı borçlu takibe itirazında haklı olup itirazın iptali davasının reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” şeklinde kabul edilmiştir.
Borcun ifa zamanının (muacceliyetin) gelecekte gerçekleşmesi beklenen bir olguya bağlandığı hallerde, söz konusu olgunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sözleşme kurulduğu sırada kesin olarak bilinen bir durum olmadığından, bu hallerin koşul olarak nitelenmesi mümkündür. Ancak buradaki koşul, asla Türk Borçlar Kanunun 170 vd maddelerinde düzenlenen anlamda borcun hükümlerini doğurması açısından bir koşul niteliğinde değildir. Aksine, hükümlerini doğurduğu kesin olan bir borcun ifa zamanının tayin edilmesinin, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önceden kesin olarak bilinmeyen ama gerçekleşmesi beklenen bir olguya bağlanması söz konusudur. Bu sebepledir ki, TBK m 170 vd hükümlerden kıyasen yararlanılabilir. Bizatihi bu olgunun belirsiz vade olarak nitelenmesi de, -belirsiz vadenin özelliği dikkate alındığında- tam olarak yerli yerine oturmamaktadır. Çünkü belirsiz vade olan hallerde olgunun gerçekleşeceği kesindir, sadece ne zaman gerçekleşeceği tam olarak bilinmemektedir. Örneğin hasat zamanı ya da bağ bozumu kesin olarak gerçekleşeceği beklenen olgulardır; ama mevsimsel şartlara göre bu olguların tam olarak hangi tarihte gerçekleşeceği konusunda kesin bir tarih verilemez. Oysa hakedişin onaylanması, inşaat ruhsatının alınması, faturanın kesilmesi, malın teslim edilmesi gibi olgular bakımından, bu olguların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin olarak sözleşme kurulduğu sırada bilinen bir durum değildir.(… , İstanbul Hukuk Mecbuası, 77/1,s.276)
Taraflar arasında düzenlenen 28/12/2021 tarihli protokolün”bakiye kalan bedel 1.693,500,00 TL bakiye bedel paranın gönderildiği şahıslar … , … , … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup, ismi belirtilen şüpheli şahıslardan tahsilat yapıldığı takdirde alıcı taraf …’a ödeneceği” hükmünün TBK’nun 90,170 ve 173. Maddeleri ile yüksek yargı kararları ve doktrin görüşleri kapsamında taraflar arasında kararlaştırılan bakiye borcun gelecekte gerçekleşmesi beklenen, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sözleşme kurulduğu sırada kesin olarak bilinmeyen ama gerçekleşmesi beklenen bir olguya bağlandığından erteleyici şarta (Taliki şarta) bağlı olduğu, mahkememizce protokol kapsamında ismi geçen kişilerden herhangi bir tahsilatın yapılıp yapılmadığı hususunun davalı şirketin ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespiti yoluna gidildiği, SMMM bilirkişisi Prof.Dr…. tarafından düzenlenen 20.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda; bu kişilerden herhangi bir ödemenin alınmadığının tespit edildiği, bu nedenle takip tarihi itibariyle şart gerçekleşmediğinden davalı şirket yönünden istenebilir bir alacak bulunmadığı, dolayısıyla davalının takibe geçmede hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın varlığının 6100 sayılı HMK’nun 114 ve 115. Maddeleri gereğince dava şartlarından olduğu, (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 18/02/2022 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadı, Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 07.06.2023 tarih ve… Es…. Kar.) diğer davalıların protokolün tarafı olmadığı, vekil, şirket müdürü ve tanık pozisyonunda oldukları, bu davalıların protokol gereğince pasif husumetlerinin bulunmadığı dava şartları ile husumetin varlığının taraflarca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmese bile re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla davalılardan …, … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden davanın reddine, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalılardan …, … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından davalı … Tic. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın REDDİNE,
3-Davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince; Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 20.453,25 TL harçtan mahsubu ile davacı tarafça fazladan yatırıldığı anlaşılan 20.273,35 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.600,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davacıdan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
8-Davalılardan … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13.ve 7/2.maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ne VERİLMESİNE,
9-Davalılardan … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden AAÜT’nin 13.ve 7/2.maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılardan … ve …’ya VERİLMESİNE,
10-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.