Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/187 E. 2022/535 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : YETKİSİZLİK

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Alacak ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Aşağıda zikredilecek Kanun, (olay tarihindeki) Meri Yönetmelik ve Meri Tebliğ hükümleri uyarınca Davacı; … İli, … İlçesi, …/… Mahallesi, … ada … nolu parselde 999 kW gücünde lisanssız güneş enerjisi santrali (… 1 GES) kurmak amacıyla … TRAFO MERKEZİNE (“TM”) bağlantı yapmak için …’a bütün projeleri ve belgeleri eksiksiz bir şekilde hazır ederek 30 Mayıs 2015 tarihinde 122623 başvuru numarasıyla başvurmuştur. Ancak Davacının başvurusu “MİSLİOVA TM OLARAK DEĞERLENDİRİLDİĞİ İÇİN TEİAŞ KAPASİTESİ NEDENİYLE OLUMSUZ” gerekçesiyle reddedilmiş ve Davacıyla sözleşme yapılmaktan imtina edilmiştir. Başvuru ve başvurunun değerlendirilmesi esnasında … TM kapasitesi müsait olduğu halde mevzuata açıkça aykırı şekilde ve sırf Davacının başvurusu reddedilsin ve diğer başka kişi ve şirketlerin başvuruları kabul edilsin diye fiili durumla örtüşmeyen ve açıkça hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle Davacının sözleşme başvurusu reddedilmiştir. Davacı, taleplerinin reddinin ve gerekçesinin mevzuata uygun olmadığını defalarca sözlü ve yazılı olarak bildirmiş ancak sonuç alamamıştır. Bunun üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu üzerinden 07/10/2015 tarihli yazısıyla taleplerini yazılı olarak iletmiştir. …, 8/12/2015 tarihli ve YGYM_YPM_122212 referans numaralı cevap yazısında başvurunun reddine ilişkin gerekçeleri özetle şu şekilde belirtmiştir; ” … başvuruların yapıldığı bölgede 100 mt yakınındaki Misliova TM (154 / 31,5 kV), Kayırlı KÖK binasından çıkan Fider-6 Ağcaşar 3×3/0 kesitli ENH bulunmaktadır, başvuruların teknik değerlendirmesi yapılırken 24/11/2014 tarihli 6032 sayılı TEİAŞ Genel Müdürlüğü Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı’nın yazısında Misliova TM (154 / 31,5 kV) için bağlanabilir maksimum kapasitenin 50 MW olduğu belirtildiğinden ve TEİAŞ TM kapasitesi uygun olmadığından Güneş Enerjisi Santrali başvuruları olumsuz sonuçlandırılmıştır. Mevzuat gereği alternatif bağlantı noktaları da incelenerek bağlantı talep edilen … TM’den (154 / 31,5 kV) beslenen şebeke dikkate alındığında bağlanacak olan hem üretim tesisleri hem de hali hazırda beslenen tüketim tesislerinin durumu da göz önünde bulundurularak bir tesisin sisteme bağlantısı ilgili kanunlar ve ikincil mevzuat gereği elektriğin tüketicilere güvenilir, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde sunulması, hizmet kalitesi ile sunum güvenliği gözetilerek verimliliğin artırılması, yatırımlarda uzun dönemli verimliliğin sağlanması esasları dikkate alındığında bahse konu üretim tesislerinin … TM’den (154 / 31,5 kV) beslenen şebekeye bağlantı yapmasının uygun olmadığı mütalaa edilmiştir. Ayrıca … TM’den (154 / 31,5 kV) beslenen şebekeye bağlantı yapılabilmesi için üretim tesisinin bağlantı noktası itibarıyla dağıtım sisteminin mevcut kapasitesine ve teknik özelliklerine göre YG veya AG seviyesinden bağlantısı ile ilgili mevzuat ve ilgili teknik mevzuat hükümleri kapsamında uygun olmadığından şikayete konu taleplerde teknik değerlendirmeleri olumsuz sonuçlanmıştır”. Uyuşmazlık konusu yenilenebilir enerji kaynağına dayalı elektrik üretim tesislerinin (lisanssız güneş enerjisi üretim tesisi) kurulması ve işletilmesine ilişkin hususlar, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14 üncü maddesinde düzen altına alınmıştır. Aşağıda zikredilen kanun hükmünün (b) bendine göre 1 MW’a kadar kurulu güce sahip üretim tesislerinde lisanssız elektrik üretimi yapılabilir. Söz konusu hükme göre; “Lisanssız yürütülebilecek faaliyetler Madde 14 – (1) Lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf faaliyetler şunlardır: a) İmdat grupları ve iletim ya da dağıtım sistemiyle bağlantı tesis etmeyen üretim tesisi, b) Kurulu gücü azami bir megavatlık yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi”. Uyuşmazlık konusu olay tarihinde yürürlükte olan (02/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır) ve yukarıda anılan Kanun hükmünün uygulanmasına ilişkin esasları düzenleyen Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin (bundan sonra “Meri Yönetmelik” olarak anılacaktır) 2 nci maddesine göre; “Kapsam Madde 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 14 üncü maddesi çerçevesinde kurulması öngörülen üretim tesislerinin sisteme bağlanmasına ilişkin teknik usul ve esaslar ile bu üretim tesislerinin kurulmasına ilişkin başvuru yapılmasına ve başvuruların değerlendirilmesine, b) Lisanssız üretim faaliyeti kapsamında elektrik enerjisi üreten gerçek ve tüzel kişilerin ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisinin sisteme verilmesi halinde yapılacak uygulamaya, c) Lisanssız üretim faaliyeti ile ilgili arazi temini, üretim tesisi devri ve üretim faaliyetinde bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile İlgili Şebeke İşletmecilerinin hak ve yükümlülüklerine, ç) Lisanssız üretim faaliyetinde bulunan kişilerin bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetleri ile kurulan üretim tesislerinin denetlenmesine, ilişkin usul ve esasları kapsar”. Meri Yönetmeliğin 6 ncı maddesiyle bağlantı esasları şu şekilde düzen altına alınmıştır; “Bağlantı esasları Madde 6 – (1) Bu Yönetmelik kapsamına giren üretim tesisleri, dördüncü fıkra kapsamında belirtilen istisnalar dışında, dağıtım sistemine bağlanır. İlgili Şebeke İşletmecisi, üretim tesisinin teknik özelliklerine ve bağlantı noktası itibarıyla dağıtım sisteminin mevcut kapasitesine göre üretim tesisini YG veya AG seviyesinden dağıtım sistemine bağlayabilir. Bağlantı başvurusu talebi, ancak İlgili Mevzuat ve İlgili Teknik Mevzuat hükümleri kapsamında reddedilebilir”. Meri Yönetmeliğin 7 nci maddesinde ise bağlantı başvurusuna ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Buna göre; “Bağlantı başvurusu Madde 7 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında hidrolik kaynağa dayalı üretim tesisleri haricindeki üretim tesislerinde üretim yapmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, bağlantı ve sistem kullanımı amacıyla, ekinde aşağıdaki bilgi ve belgeler bulunan Ek-1’de yer alan Lisanssız Üretim Bağlantı Başvuru Formu ile doğrudan İlgili Şebeke İşletmecisine başvurur. Bu başvurularda; a) Üretim tesisinin kurulacağı yere ait tapu kaydı veya kira sözleşmesi veya kullanım hakkını gösterir belge, b) Kojenerasyon tesisleri için tesis toplam verimliliğine ilişkin belge, c) Biyokütle ve biyokütleden elde edilen gaz (çöp gazı dâhil) ile rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı üretim tesisleri hariç olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım hakkının elde edildiğine dair belge, ç) Başvuru ücretinin İlgili Şebeke İşletmecisinin hesabına yatırıldığına dair makbuz veya dekont, d) Kurulacak tesisin teknik özelliklerini de gösteren Tek Hat Şeması, sunulur”. Meri Yönetmeliğin 8 inci maddesinde ise başvuruların değerlendirilmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin hususlar düzenlenmiştir. Buna göre; “Bağlantı başvurusunun değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması Madde 8 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında üretim yapmak isteyen gerçek veya tüzel kişilerin her takvim ayı içinde alınan başvuruları ile İl Özel İdarelerinden yönlendirilen başvurular, İlgili Şebeke İşletmecisi tarafından, takip eden ayın ilk yirmi günü içinde toplu olarak değerlendirilir ve sonuçlandırılır. Eksik veya yanlış evrak verenlerin başvuruları değerlendirmeye alınmaz. Eksik veya yanlışlığın mahiyeti hakkında, başvuru sahibine eksikliklerin on iş günü içerisinde tamamlanması için bildirimde bulunulur. Eksik belgelerin süresinde tamamlanmaması halinde, başvuru reddedilerek sunulan belgeler başvuru sahibine iade edilir ve ilgili İl Özel İdaresine konu hakkında bilgi verilir. Eksiksiz olarak yapıldığı tespit edilen başvurular başvuru tarihi itibariyle veya eksikliklerin giderildiğine ilişkin belgelerin İlgili Şebeke İşletmecisinin evrakına giriş tarihi itibari ile değerlendirmeye alınır. Bu başvuruların değerlendirmesi eksikliklerin tamamlandığı tarih itibariyle yapılmış olan başvurularla birlikte yapılır. (2) TEİAŞ görüşü sorulan başvurular, TEİAŞ görüşünün dağıtım şirketi veya OSB dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiye ulaştığı tarih itibariyle mevcut başvurular ile birlikte Tebliğ’de belirlenen usule göre değerlendirilir. Birinci fıkrada belirlenen süre bu başvurularda sadece dağıtım şirketi veya OSB dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin işlemleri için uygulanır. (3) Rüzgar enerjisine dayalı başvurulardan; bağlantı noktası uygun bulunanlar ile alternatif bağlantı önerilen başvurular hakkında YEGM tarafından Teknik Değerlendirme Raporu hazırlanması için Tebliğ’de belirlenen usule göre işlem tesis edilir. Birinci fıkrada belirlenen süre bu başvurularda sadece İlgili Şebeke İşletmecisinin işlemleri için uygulanır.
(4) İlgili Şebeke İşletmecisi tarafından Şebekeye bağlantısı yapılacak olan üretim tesisinin bağlantısına ilişkin değerlendirmede;
a) Başvuruya konu üretim tesisinin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olması,
b) Başvuruya konu üretim tesisinin kojenerasyon tesisi olması,
c) Başvuru sahibinin son bir yıl içindeki tüketim miktarının diğer başvurulardan yüksek olması,
ç) Başvuruya konu üretim tesisinin tüketim tesisi ile aynı yerde olması,
d) Başvurunun tüketim birleştirme hükümleri kapsamındaki başvuru olması,
e) Başvuru sahibinin önceden olumlu bağlantı görüşü verilmiş bir başvurusunun olmaması,
kriterleri sırasıyla uygulanır. Bir yıllık tüketimi olmayan başvuru sahiplerinin yıllık tüketimleri mevcut aylık tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak yıllık bazda, sadece bir aylık tüketiminin olması halinde bu tüketimi dikkate alınarak yıllık bazda hesap edilir. İnşa aşamasındaki tesisler için yapılan başvurularda proje değerleri dikkate alınarak en yakındaki benzer abonelerin tüketimlerine göre hesap yapılır. Yapılan değerlendirme sonucunda, birden fazla başvurunun tüm kriterleri sağlaması durumunda İlgili Şebeke İşletmecisine veya varsa ilgili İl Özel İdaresine yapılan başvuru tarihi sıralamaya esas alınır.
(5) İlgili Şebeke İşletmecisi, bu madde kapsamında değerlendirilen başvurulara ilişkin gerekçeli değerlendirme neticesini ve bağlantı noktası uygun bulunmayan başvurular için varsa alternatif bağlantı önerisini kendi internet sayfasında bir ay süreyle ilan eder, hidrolik kaynağa dayalı üretim tesislerine ilişkin değerlendirme sonuçlarını ilgili İl Özel İdaresine yazılı olarak bildirir”. Diğer taraftan yine olay tarihinde yürürlükte olan 02/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ”le de (bundan sonra “Meri Tebliğ” olarak anılacaktır) Meri Yönetmelik kapsamındaki düzenlemelerin açıklanması ve uygulanmasına ilişkin tüm hususlar detaylı şekilde düzen altına alınmıştır. Bahsi geçen Meri Tebliğ’in ilgili hükümleri aşağıda yeri geldikçe zikredilecektir. Davacının başvurusunun belirtilen sebeple reddedilmesi ve bağlantı talep ettiği … TM üzerinden başvurusunun değerlendirilmemesi açıkça hukuka aykırı olduğu gibi aşağıda izah ve sayın Mahkemece de takdir edileceği üzere açıkça hakkın kötüye kullanımı niteliğindedir. Bu sebeple de hukuken korunmaması gerekir. Şöyle ki; A. Davacının Başvurusu, Meri Mevzuatın Aradığı Kriterleri Haizdir. Meri Yönetmeliğin yukarıda anılan 7 nci maddesine uygun şekilde Davacı, bağlantı başvurusunda bulunmuştur. Başvuru Formunun ekine gerekli bilgi ve belgeleri usulüne uygun şekilde koymuş ve bu surette başvurmuştur. Nitekim …, cevap yazısında “başvurunun ön değerlendirme sonucunun olumlu olduğunu” beyan ederek Davacının başvurusunun ön değerlendirme kriterleri bakımından kabule uygun olduğunu açıkça gayri kabili rücü bir şekilde kabul ve beyan etmiştir. B. Başvuru Değerlendirme Süresinin Mevzuata Aykırı Şekilde Uzatılması, …’ın Kötüniyetli Olduğunun En Bariz Vesikasıdır. Meri Yönetmeliğin 8/1 maddesine göre bağlantı başvuruları takip eden takvim ayının 20 nci (yirminci) gününe kadar … tarafından değerlendirilmek ve sonuçlandırılmak zorundadır. Buna göre dava konusu olayda Davacı’nın başvurusu Mayıs 2015 döneminde yapıldığı için …’ın bu başvuruyu 20 Haziran 2015 tarihine kadar değerlendirmesi ve sonucunu da açıklaması yani WEB sitesinde yayımlamak suretiyle ilan etmesi gerekir. Açık ve emredici mevzuat hükümlerine aykırı şekilde …’ın, uyuşmazlık konusu başvurunun değerlendirilmesi işlemini 3 (üç) ay geciktirerek, 14 Eylül 2015 tarihinde yapması aşağıda izah edilecek tüm hususlardan önce açıkça hukuka aykırı ve kötüniyetlidir. Herhangi bir izahata gerek kalmaksızın …’ın amacının, … TM kapasitesi dolana kadar Davacı’yı oyalamak olduğu aşikardır. Özellikle bu hususu sayın Mahkemenin nazarına sunuyoruz. Davacı, Misliova TM’ye Bağlantı Talebinde Bulunmamıştır. Bağlantı Başvurusunun Misliova TM Üzerinden Değerlendirilmesi ve Neticesine Göre Başvurunun Reddi Hukuka Aykırı Olup Açıkça Kötüniyetlidir. Meri Yönetmeliğin 8/5 maddesine göre, başvuru sahibinin bağlantı talep ettiği bağlantı noktasının uygun bulunmaması halinde ancak o zaman alternatif bağlantı noktası için değerlendirme yapılabilir. Halbuki açıkça kötüniyetli bir şekilde, Davacı sanki Misliova TM’ye bağlantı talep etmiş gibi değerlendirme yaparak anılan TM’nin kapasitesi yetersiz olduğu gerekçesiyle başvuru reddedilmiştir. Sonrasında ise asıl bağlantı talep edilen … TM’yi bu defa da alternatif bağlantı önerisi yapılmış gibi göstererek TM kapasitesi yeterli olduğu halde mevzuatta yer almayan gerekçeyle yine reddedilmiştir. … TM’nin alternatif bağlantı noktası olarak değerlendirilmiş gibi yapılması Davalıların kötüniyetinin göstergesidir. Nitekim uyuşmazlık konusu proje sahasının içinden 3×3/0 kesitli OG (orta gerilim) hattı geçmektedir. Bu hattın, Subaşı KÖK binasından sonra 3×266 kesitli enerji nakil hattı üzerinden … TM’den beslendiği dikkate alındığında Davacının başvurusunun … TM olarak değerlendirilmesi teknik açıdan mümkün hatta zorunludur. … TM’ye Bağlantı Başvurusunun Reddi İçin İleri Sürülen Gerekçelerin Tamamı Mevzuata Aykırıdır. Bahsedilen bu gerekçe tabiri caizse, “basmakalıp ifadeler bütünü” olup herhangi bir hukuki ve teknik dayanağa sahip değildir. Nitekim Meri Yönetmeliğin 6/1 maddesinde açıkça düzen altına alındığı üzere; “Bağlantı başvurusu talebi, ancak ilgili mevzuat ve ilgili teknik mevzuat hükümleri kapsamında reddedilebilir”.Anılan kanun hükmü karşısında eşit davranma yükümlülüğü altında olan …’ın ancak mevzuat hükümleri doğrultusunda hareket edebileceği açık olup uyuşmazlık konusu olay bakımından hareket kabiliyetinin mevzuatla sınırlandırıldığı açıktır. Bu bağlamda başvurunun teknik açıdan değerlendirilmesi aşamasında …’ın başvurularını hangi gerekçelerle reddedebileceği Meri Yönetmeliğin 8/4 maddesinde tahditi olarak sayılmıştır. Söz konusu hükme göre teknik değerlendirme kıstasları şunlardan ibarettir; “a) Başvuruya konu üretim tesisinin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olması, b) Başvuruya konu üretim tesisinin kojenerasyon tesisi olması, c) Başvuru sahibinin son bir yıl içindeki tüketim miktarının diğer başvurulardan yüksek olması, ç) Başvuruya konu üretim tesisinin tüketim tesisi ile aynı yerde olması, d) Başvurunun tüketim birleştirme hükümleri kapsamındaki başvuru olması, e) Başvuru sahibinin önceden olumlu bağlantı görüşü verilmiş bir başvurusunun olmaması, kriterleri sırasıyla uygulanır. Bir yıllık tüketimi olmayan başvuru sahiplerinin yıllık tüketimleri mevcut aylık tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak yıllık bazda, sadece bir aylık tüketiminin olması halinde bu tüketimi dikkate alınarak yıllık bazda hesap edilir. İnşa aşamasındaki tesisler için yapılan başvurularda proje değerleri dikkate alınarak en yakındaki benzer abonelerin tüketimlerine göre hesap yapılır. Yapılan değerlendirme sonucunda, birden fazla başvurunun tüm kriterleri sağlaması durumunda İlgili Şebeke İşletmecisine veya varsa ilgili İl Özel İdaresine yapılan başvuru tarihi sıralamaya esas alınır”. Aşağıda da izah edileceği üzere, uyuşmazlık konusu olayda … ve TEİAŞ, sözleşmesel ilişkiye girilmesi noktasında borçlar hukuku bağlamında irade özerkliğine sahip değildir (İltihaki sözleşmelerde karşı tarafın sözleşme yapma mecburiyeti hakkındaki ayrıntılı açıklama aşağıdaki bölümde yapılmıştır). Bağlantı Anlaşması’nın kurulması aşamasında Davalılar, kendilerine yöneltilen sözleşme kurulması yönündeki talepleri (İCAP) yani bağlantı başvurusunu sadece ve sadece yukarıda belirtilen şartlara aykırılık halinde reddedebilirler. Dolayısıyla Davalılar, mevzuatta açık şekilde belirtilen şartları uhdesinde taşıyan başvuruları kabul etmek ve neticesinde başvurucuyla bağlantı anlaşması yapmak zorundadırlar. Bu kapsamda aynen ifa talebimiz olup buna dair izahat aşağıda yapılmıştır. Uyuşmazlık konusu olayda, yukarıda anılan Yönetmelik hükümlerine tamamen aykırı olan … gerekçesi açıkça ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde hukuka aykırıdır. Zikredilen tüm kriterleri uhdesinde barındıran uyuşmazlık konusu bağlantı başvurusunun, kabulü gerekirken aksi yöndeki … değerlendirmesi açıkça kötüniyetli olup hukuk karşısında korunamaz. Başvurunun, … TM Üzerinden Değerlendirilerek, Olumlu Şekilde Sonuçlandırılması ve Davacı’nın Bağlantı Anlaşmasına Davet Edilmesi Gerekir. Yukarıda ayrıntısıyla izah edildiği üzere, Davacının başvurusu doğrudan ve sadece … TM’ye olduğu için … tarafından öncelikle bu TM üzerinden değerlendirme yapılmalıdır. Nitekim Haziran 2015 dönemi itibarıyla da anılan TM’nin kapasitesi yeterli olduğundan ve başvuru da Meri Yönetmeliğin 6 ve 8 inci maddelerindeki şartları taşıdığından; bağlantı başvurusu hakkında olumlu değerlendirme yapılarak Davacının bağlantı anlaşmasına davet edilmesi yasal zorunluluktur. Zaten mevzuat uyarınca …, rüzgar veya güneş enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantı taleplerinde, talep edilen bağlantı noktasına oranla ekonomik açıdan daha uygun ve daha düşük sistem kaybı sağlayan bağlantı noktasının varlığı durumu hariç olumsuz görüş verilemez. Aslında bu durum olumsuz görüş değil alternatif bağlantı noktası itibarıyla olumlu görüş verilmesidir. Dolayısıyla … TM’de kapasite varsa (ki vardır) …’ın yapabileceği tek işlem; Davacının başvurusunu olumlu olarak kabul etmektir. Başvurunun Değerlendirilmesinin Zorunlu Olduğu Haziran 2015 Döneminde ve Her Halükarda Eylül 2015 Döneminde, … TM Kapasitesi Bağlanabilirlik Açısından Yeterlidir. Öncelik Değerlendirmesi Yapılmaksızın Başvurunun Olumlu Sonuçlandırılması Gerekirdi. Ekim 2015 Döneminde … TM İçin Başka Başvuruların Kabul Edilmesi, İddiamızı Ispata Elverişlidir. Dava kapsamında başvuru tarihindeki hukuki durum çerçevesinde aynen ifa talebimiz olmakla birlikte, aynen ifanın mümkün olmaması halinde Davacının düçar olduğu maddi ve manevi zararların Davalılarca müştereken ve müteselsilen tazmin edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu sözleşmenin, iltihaki nitelikte olduğu nazara alındığında sözleşme yapılması için tüm yasal şartları taşıyan ve tacir olan müvekkil şirket sözleşme yapılmaması nedeniyle ilk 10 yılı YEKDEM alım garantili olmak üzere toplam ekonomik ömrü 25 yıl olan tesisi kurup işletememiş; böylelikle kazanç kaybına uğramıştır. Ayrıca, sözleşmenin yapılması ümidiyle bekleyen müvekkil şirket, diğer bölgelerdeki müracaatları kaçırmış; dolayısıyla kaçırılan fırsatlar nedeniyle de zararı oluşmuştur. Nitekim, 2015 döneminde ülke genelinde lisanssız elektrik üretim tesisi kurulması için tüm dağıtım şirketleri tarafından talepler alınmıştır. Davacı da, ülke genelinde yaptığı araştırmalar neticesinde uyuşmazlık konusu saha ve TM’nin bağlanmak için en uygun alan olduğunu anlamış ve tüm imkan ve kaynaklarını burası için seferber etmiştir. Mevcut fiziki şartlar ve mevzuat durumu karşısında tüm yasal şartları karşılayan müvekkil şirket, Davalılar tarafından kendisine trafo kapasitesi tahsis edilmek suretiyle çağrı mektubu verileceğine dair son derece haklı ve kanuni beklentisinden kaynaklı olarak; diğer saha ve TM’lerden dolayı elde edebileceği çağrı mektubundan kaynaklı fırsatlarını değerlendirme gereği dahi duymamıştır. Davacının bahsedilen haklı beklentisi, OBJEKTİF nitelikte olup en üst seviyede teknik ve finansal tecrübe ve bilgi birikimine sahip herkes de aynı şekilde haklı beklenti içine girecektir. Oluşan objektif haklı beklenti sebebiyle Davacının diğer dağıtım bölgelerinde başkaca bir başvuru yapmaması tam anlamıyla KAÇIRILAN FIRSAT niteliğinde olup bu sebeple ortaya çıkan zararın tazmini gerekir. Uyuşmazlık konusu olay kapsamında; Davacının güneş enerjisi santralini devreye almasıyla birlikte 5346 sayılı Kanun uyarınca üreterek dağıtım sistemine verdiği her bir kWh elektrik enerjisi 13,3 USD/cent+KDV bedelle bölgedeki görevli dava dışı elektrik tedarik şirketi tarafından 10 yıl süreyle herhangi bir istisnaya tabi olmaksızın yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesi mekanizması (“YEKDEM”) kapsamında satın alınacaktır. Ancak uyuşmazlık konusu olay kapsamında Davalıların hukuka aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki eylemleri sebebiyle Davacı, YEKDEM kapsamında elde edeceği fırsatları kaçırmış ve bu surette ciddi şekilde zarara düçar olmuştur. Yargılama kapsamında yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkarılacak ise de; Davacının düçar olduğu zararın boyutunu afaki de olsa aşağıda göstermek isteriz. Davacının projesi ve sahada fiilen kurulu bulunan dava dışı kişilere ait projelerin bulunduğu bölgedeki ışınım oranları nazara alındığında 990 kWe kurulu güce sahip olacak üretim tesisinin (GES) yıllık ortalama üretimi en az 1.850.000 kWh civarında olacaktır. Buna göre Davacı; ilk 10 yıl boyunca YEKDEM gelirinden mahrum kaldığı gibi takip eden 15 yılda ise serbest piyasaya elektrik satışı yapmak suretiyle elde edeceği en az 25 yıllık gelirinden de mahrum bırakılmıştır. Yukarıda genel çerçevesi çizilen hususlar da nazara alınarak Davacının gerçek zararının bilirkişi incelemesi marifetiyle hesaplanmasını talep ederiz.” şeklinde dava açmışlardır.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; “Sayın Mahkemenizce Görevsizlik Kararı Verilmesi Gerekmektedir. a.Elektrik dağıtım piyasasının en temel aktörü Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ), tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, elektrik dağıtımıyla, elektriğin tüketicilere perakende satışı ve tüketicilere perakende hizmeti verilmesiyle iştigal eden bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 07.11.2005 tarih ve 2005/125 sayılı kararıyla; sermâyesinin % 100’ü TEDAŞ’a ait olan ve elektrik dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansı ile TEDAŞ’ın uhdesinde bulunan dağıtım sisteminin, işletme hakkına sahip olan veya ileride sahip olacak dağıtım şirketlerinin hisselerinin blok olarak satış yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir. Bu itibarla 30.10.2009 tarihinde Türkiye Başbakanlık Özelleştirme İdaresi ile imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile … A.Ş.’nin … A.Ş’ deki % 100 oranındaki hissesi … Hizmetleri A.Ş’ ye satılmak suretiyle müvekkil şirket olan … A.Ş (…) özelleştirilmiştir. Bunun neticesinde yatırımcının işletme hakkını devraldığı dağıtım tesisleri ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu unsurların mülkiyeti TEDAŞ’ın uhdesinde kalmaya devam etmekte iken Yatırımcı, dağıtım şirketinin hisselerinin sahibi olarak, TEDAŞ ile imzalanmış olan işletme hakkı devir sözleşmesi çerçevesinde dağıtım varlıklarının işletme hakkını elde etmektedir. Ayrıca yatırımcı, işletme hakkı çerçevesinde vereceği hizmeti ve üstlendiği yükümlülükleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili alt düzenlemeler uyarınca ve EPDK’nın denetimi altında gerçekleştirmektedir ve böylece bu şirketler EPDK’nun bir kolu olarak faaliyet göstermektedir. b.Yenilenebilir Enerjiler ile ilgili olarak iki adet kanun vardır; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin 5346 Sayılı Kanun ve 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu. Esasen Yenilebilir Enerji ile ilgili kanun 5346 Sayılı Kanun olup bu kanun kapsamında yapılacak iş ve işlemlerin koordinasyonu ile ilgili olarak da EPDK’ya görev verilmiş ve bu husus 6446 Sayılı Kanun’da da belirtilmiştir. 5346 sayılı Kanunun 1. Maddesi uyarınca kanunun amacının kamusal bir görev olan çevrenin korunması olduğu görülmektedir. “Uygulamaların koordinasyonu” başlıklı 9. madde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu kaynaklar ile ilgili yatırımların ve uygulamaların koordinasyonundan sorumlu olduğunu belirtmiştir. Bu İtibarla, elektrik piyasası faaliyetlerinin, arz güvenliğini ve kamu hizmeti gerekliliklerini sağlayacak uyum içinde yürütülmesi adına düzenleme, denetleme ve kolluk faaliyetlerinde bulunma işlevlerinin kamu gücüyle yerine getirildiği bîr kamu hizmeti faaliyeti olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. ” şeklinde cevap verdiği görülmüştür.
Ayrıca davalı TEİAŞ vekilinin cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu, arabuluculuk başvurusunun Ankara ilinde yapıldığını yetki tercihinin kullanıldığını, bu davanın Ankara Mahkemelerinde açılması gerektiğini, diğer taraftan müvekkili kurumun merkezinin de Ankara da olduğundan bahisle yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğu yönünde yetki itirazında bulunduğu anlaşıldı.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalılar yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkemelerin yetkilerine ilişkin düzenlemelerin HMK.nun 5.Mad.-19.Mad. arasında düzenlendiği, HMK.nun 6.maddesinde;”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” şeklinde, HMK’nın 17. Maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 18. Maddesinde ise “Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları olarak “1)Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz, 2) “Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 19.maddesinde; ise “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde düzenlendiği, HMK.nun 116.maddesinde kesin yetkinin bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğunun, HMK.nun 117.maddesinde ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin aksi takdirde dinlenmeyeceğinin, ilk itirazların ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacağının, HMK.138.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar vereceğinin, gerektiğinde ön inceleme duruşmasında tarafları dinleyebileceğinin düzenlendiği, aynı zamanda Yargıtay . HD’nin 02/06/2015 tarihli, … Esas, … Karar sayılı ilamında da bu hususun hüküm altına alındığı görülmüştür.
Konu ile alakalı olarak 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmünün bulunduğu,
Yine 6100 Sayılı HMK nın 16. Maddesinde ” (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmünün bulunduğu,
Yine aynı kanunun 19. Maddesinde ise ” (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükümlerinin
4721 sayılı TMK’nın 19. Maddesinde ise “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.” hükmünün bulunduğu bulunduğu görülmektedir.
Konuyla alakalı olarak HMK’nın 17. Maddesinde ” (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Ayrıca HMK’nın 116 maddesinde “- (1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:
a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.
b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.” ile yine HMK’nın 117. Maddesinde ise ” (1) İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır;
aksi hâlde dinlenemez.
(2) İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir.
(3) İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır.
” hükümleri bulunmaktadır.
Tüm bu bilgiler ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde somut olayımızda davalı TEİAŞ vekilinin cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu dosya bir bütün halinde değerlendirildiğinde ihtilafın diğer davalı ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin yeksiziliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine, yetkili Mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Mahkememizin YEKSİZİLİĞİ’ne, bu nedenle dava dilekçesinin reddine,
2- Yetkili Mahkemenin ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık küser içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosylasının görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- HMK’nın 331/2. Maddesi uyarınca harç ve yargılama gideri hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı Teiaş vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, bağımsız ve tarafsız Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından KESİN olmak üzere karar verildi. 07/10/2022

Katip Hakim

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.