Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/16 E. 2022/4 K. 07.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

Asıl dosyada… velayeten kendi adına asaleten;
DAVACI :1-
VEKİLLERİ :
BİRLEŞEN DOSYA DAVACISI:2-.
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYA DAVALISI :
VEKİLİ :
MÜTEVEFFA :

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 02/12/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile mahkememize gönderilen dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29/05/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 14/09/2018 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin müvekkili …’nin babası, …’nun eşi yaya … Katar’a çarpması sonucu ölümü trafik kazası meydana geldiğini ve bu kazadan sonra gelişen tedavi süreci içinde kazazede …’ın vefat ettiğini, meydana gelen kaza neticesinde Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … nolu dosya ile soruşturma açıldığını, halen derdest olduğunu, meydana gelen trafik kazasında tüm kusurun … plakalı araç sürücüsü olan …’a ait olduğunu, müteveffanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkillerinin kendilerine destek olan …’ın desteğini kaybettiklerini, büyük mağduriyet yaşadıklarını belirterek müvekkili … için 1.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile müvekkili … için 1.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihi olan 25/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 20/06/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: kabul anlamına gelmemek kaydıyla kaza ile vefat arasında illiyet bağı bulunmadığını, müteveffanın kanser hastası olduğunu, kaza anında vefat etmediğinin 05/10/2018 tarihinde yani kazadan yaklaşık 1 ay sonra vefat ettiğini, kazadan sonra bilincinin açık olduğu ve sandalyede oturduğu, kaza esnasında ölümcül bir darbe almadığının açık olduğunu, Konya ATK Şube Müdürlüğünden alınan otopsi raporunda ölüm sebebinin anlaşılamadığının, İstanbul ATK ya gönderilerek kesin ölüm nedeninin talep edildiğini, kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, kusur yönünden itirazları ve ATK trafik ihtisas dairesi nezdinde inceleme taleplerinin bulunduğunu, SGK dan gelir sağlayıp sağlamadığının tespiti gerektiğini, davacının gelirinin tespitinde SGK kayıtları ve vergi kayıtlarının esas alınması gerektiğini, aksi halde asgari ücretin tazminat hesabına esas alınması gerektiğini, tazminat hesabının aktüer uzmanı tarafından yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müteveffanın anne ve babası hayatta ise hak sahipliği doğacağından dava dışı anne ve babanın hakkının aktüer hesaplamasında saklı tutulması gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 25/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacılar için talep ettiği 1.500,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatını … için 232,354,83 TL, … için 11.578,53 TL arttırarak toplam 243.933,36 TL ye ıslah ettiklerini beyanla ıslah harcını ikmal ettikleri anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada davacı vekilinin 23/03/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 14/09/2018 tarihinde meydana gelen kaza sebebi ile … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin müvekkilin oğlu … çarpması nedeni ile meydana gelen kaza sebebi ile oğlu … vefat ettiğini, müvekkil oğlunun desteğinden yoksun kaldığı, mütevvefanın eş ve çocukları tarafından davalı şirket aleyhine Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esası ile maddi tazminat (destekten yoksun kalma) davası açıldığını, dosyanın bilirkişi incelemesine gittiği davacı anne …’ın 46.125,55TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplandığı, meydana gelen kazada müvekkilin kusurunun olmadığı müvekkilinin uğramış olduğu maddi tazminat alacaklarının ödenmesi için Akşehir Arabuluculuk bürosuna başvuru yapıldığını ancak arabulucu görüşmesi anlaşamama ile sonuçlandığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 46.125,55 TL destekten yoksun kalma tazminatı avans ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, işbu dava dosyasında aralarında hukuki ve fiili irtibat olan Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tensiple birleştirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili 03/05/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevli Mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, huzurdaki davanın müvekkili şirketin yerleşim yeri itibariyle yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, düzenlenen poliçede manevi tazminat teminatının yer almadığını, kaza ile vefat arasında illiyet bağının bulunmadığını, başvurunun belirsiz alacak nevinde ikame edilmesinin usul hukuku kurallarına aykırı olduğunu, ıslah yoluyla artırılmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olduğunu, kusur yönünden ATK dan rapor aldırılması gerektiğini, kişinin belgelendirilen vergilendirilmiş gelirinin dikkate alınması, vergilendirilmiş gelir için herhangi bir belge sunulmaması durumunda ise hesaplamanın asgari ücret kullanılarak yapılması gerektiğini, hesaplamanın uzman aktüer bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini, SGK dan gelir sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 02/12/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğu, bu sebeple yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesince yapılması gerektiği, HSK Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile Konya Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, eldeki davanın da TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen ticari davalardan olduğu görülmekle, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından itirazı olmasa bile görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden inceleyip karar verebileceği, kaldıki taraflar da her aşamada mahkemenin görevsiz olduğunu, yargılamanın sonuna kadar her aşamada ileri sürebileceği anlaşılmakla asıl ve birleşen dava yönünden; Dosyanın HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirildiğinden görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Esasın bu şekilde kapatılmasına karar verilerek dosya konya hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava;destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı taraf; 14/09/2018 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin müvekkili …’nin babası, …’nun eşi yaya … çarpması sonucu ölümü trafik kazası meydana geldiğini ve bu kazadan sonra gelişen tedavi süreci içinde kazazede …’ın vefat ettiğini, meydana gelen kaza neticesinde Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … nolu dosya ile soruşturma açıldığını, halen derdest olduğunu, meydana gelen trafik kazasında tüm kusurun … plakalı araç sürücüsü olan …’a ait olduğunu, müteveffanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkillerinin kendilerine destek olan … desteğini kaybettiklerini, büyük mağduriyet yaşadıklarını belirterek müvekkili … için 1.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile müvekkili … için 1.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihi olan 25/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ettiği, Birleşen dosyada davacı taraf; 14/09/2018 tarihinde meydana gelen kaza sebebi ile … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin müvekkilin oğlu … çarpması nedeni ile meydana gelen kaza sebebi ile oğlu … vefat ettiğini, müvekkil oğlunun desteğinden yoksun kaldığı, mütevvefanın eş ve çocukları tarafından davalı şirket aleyhine Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esası ile maddi tazminat (destekten yoksun kalma) davası açıldığını, dosyanın bilirkişi incelemesine gittiği davacı anne …’ın 46.125,55TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplandığı, meydana gelen kazada müvekkilin kusurunun olmadığı müvekkilinin uğramış olduğu maddi tazminat alacaklarının ödenmesi için Akşehir Arabuluculuk bürosuna başvuru yapıldığını ancak arabulucu görüşmesi anlaşamama ile sonuçlandığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 46.125,55 TL destekten yoksun kalma tazminatı avans ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, işbu dava dosyasında aralarında hukuki ve fiili irtibat olan Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tensiple birleştirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği, Davacı vekili 25/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacılar için talep ettiği 1.500,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatını … için 232,354,83 TL, … için 11.578,53 TL arttırarak toplam 243.933,36 TL ye ıslah ettiklerini beyanla ıslah harcını ikmal ettiği, davalı taraf asıl dosyada ve birleşen dosyada davanın reddine karar verilmesini talep ettiği,
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 02/12/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirildiğinden bahisle esasın kapatılarak görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE karar verildiği,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı,
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7/3. maddesinde; “Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir” şeklinde düzenleme yapıldığı,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadında; ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (… : Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/102006 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadında;”….Bundan sonra genel mahkemelerin, kadastro tutanağı düzenlenmiş bulunan davalara bakması olanaklı değildir. Genel mahkemeler tarafların isteğine bağlı olmadan, dosyayı bir görevsizlik (devir ve tevdi) kararı ile kadastro mahkemesine aktarır. Hemen belirtilmelidir ki, mahalli mahkemelerce doğrudan doğruya verilen aktarma kararı, teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, sadece bir devir kararıdır. Bu nedenle, bu devir kararı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi hükmü uygulanmaz ve bundan dolayı davacı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilemez (… -… , 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara-1991 s:1071)…” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 10/10/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”…Somut uyuşmazlıkta, davalılar aleyhinde iflas istemiyle 24/02/2014 tarihinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Gebze’de müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Gebze Adliyesi’nde 07/09/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi faaliyete geçmiş olup, uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesine yer olmadığı gibi, iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yerel mahkemece, 16/10/2015 gün … E. ve … K.sayılı ilamla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK’nın 04/10/2006 gün … – … sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir.
Bu durumda yerel mahkemece 16/10/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin16/05/2014 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”…. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesi’nin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 19. İş Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 12/06/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”… Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin HSYK’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesinin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için sözkonusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 4. İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
Yukarıda anılan TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay .HD.’nin 16/05/2014 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay .HD.’nin 12/06/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK’nun ile 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 02/12/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle gönderilmesine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ nin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde re’sen davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Tensip zaptının bilgi mahiyetinde taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.07/01/2022

Katip Hakim