Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/154 E. 2022/638 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
DAVA :Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesiyle; davacının enerji sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davacının iştigal alanını kurulu güneş elektrik santralleri vasıtasıyla elektrik üretimi yapmak ve bu elektriği daha sonra elektrik dağıtım firmaları aracılığıyla devlete satmak olarak özetlemenin mümkün olduğunu, davalının elektrik dağıtım şirketlerinden birisi olduğunu, davacı şirketin ürettiği elektriği davalı şirketin kurulu tesisleri üzerinden geçirerek devlete sattığını, bu anlamda davacının davalı şirketin tesislerini kullanması nedeniyle davalıya bir bedel ödediğini, bu bedele kısaca dağıtım bedeli katkı payı denildiğini, işbu davanın konusunu son dönemde davalı şirketin davacıdan talep ettiği fahiş ve haksız dağıtım bedeli katkı payı oluşturduğunu, davalının 2018 yılı öncesinde devreye alınan güneş enerji santrallerinin dağıtım bedeli katkı payını 5 katından fazla bir artış yaptığını, davalının davacıya önceden haber vermeksizin artış yaptığını, bu artışın davacının projelerinin kredilendirilmesinde büyük zorluklara sebep olduğunu, davacının ürettiği elektriği davalı gibi Edaş’lar yoluyla satmak zorunda olduğundan davalının bu durumu kendisi lehine fahiş ve haksız bir kar elde etmek için kullanmaktan çekinmediğini beyan ederek davacının fazlaya dair her türlü yasal hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalının davacıdan talep ettiği şimdilik 1.000,00 TL tutarında dağıtım bedeli katkı payı borcunun olmadığının; davalının dağıtım bedeli katkı payında yaptığı artışın yasalara ve sözleşmeye uygun olup olmadığının; günün ekonomik koşulları ve diğer hususlar dikkate alınarak adil bir dağıtım bedeli katkı payı miktarının ne kadar olması gerektiğinin; ve bu hususlarla bağlantılı olarak davacının davalıya (güneş enerji santrallerinin dağıtım bedeli katkı payının 5,6882krş/kwh’tan 28,2765krş/kwh’a yükseltildiği tarihten itibaren) fazla ödeme yapıp yapmadığı ile yapmış ise bunun miktarının ne kadar olduğunun tespitine, yapılacak bu tespite kadar davacının fazla ödeme yapmasının ve hak kaybı yaşamasının engellenmesi amacıyla davacının yapacağı ödeme işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalı vekilinin 01/04/2022 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, açılan davada idari yargının görevli olduğunu, davacının arabuluculuktan kaçınmak için davasını menfi tespit davası olarak açtığını, davacının görevli tedarik şirketi tarafından yapılan iş ve işlemlere işlemin kendilere bildirim tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde itiraz edebileceğini davacının görevli tedarik şirketine itiraz etmeden doğrudan dava açmasının mümkün olmayacağını, davanın EPDK tarafından onaylanan tarifeye dayalı olarak yapılan faturalandırmalara karşı açılmış bulunduğundan husumetin EPDK ‘ya yöneltilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin mümkün olmayacağını, dava dilekçesinde talep sonucunun açık şekilde gösterilmediğini, mahkemenin EPDK ‘nın yerine geçerek dağıtım bedeli katkı payı belirleyemeyeceğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının lisanssız güneş enerjisi santrali işletmecisi olduğunu, lisanslı ve lisanssız elektrik üretimi ayrımı olduğunu, dağıtım tarifelerinin sadece birim fiyat karşılığı elektrik bedeli olmadığı esasen dağıtım faaliyetlerinin ne şekilde finanse edileceğinin devlet EPDK tarafından planlanması niteliğinde olduğunu, tarifelerin davacının iddiasının aksine sadece belli bir tesisat ya da abone grubunun durumu değil sistemin bütünü nazara alınarak tarifeler belirlendiğini, dava konusu uyuşmazlıkta bağlantı anlaşmalarının EPDK tarafından ve üzerinde değişiklik yapılmamak kaydıyla tip olarak belirlendiğini, bununla birlikte sözleşmenin müzakereye açık bir sözleşme olmadığını, bu sözleşmenin iltihaki sözleşme olduğunu, iltihaki sözleşmelerinin bir kamu hizmeti ifa ettiğini hukuken veya fiili olarak tekel durumu arz eden ve tüketicinin bağlanması gereken standart hükümleri içerin ve tüketicilerin olduğu gibi bağlanmak mecburiyetinde olduğu sözleşme olduğunu, müvekkilinin anılan sözleşmeler üzerinde değişiklik yapma hak ve yetkisinin olmadığını, müvekkilinin hukuka aykırı bir işlemi söz konusu olmadığını, işlemlerini EPDK kararlarına göre gerçekleştirdiğini, dava öncesinde temerrüdü söz konusu olmadığını, davacının faiz talebinin hukuki bir dayanağının olmadığını beyan ederek davacının dayanak idari düzenleyici işlemin iptalini istemeden idari işlemin uygulamasına karşı talepte bulunmasının mümkün olmaması, davaya konu uyuşmazlıkta idari yargının görevli olması, aksi değerlendirildiğinde davadan asıl maksadın istirdat olması karşısında arabuluculuğa ve şirkete ön başvuruya ilişkin dava şartlarının yerine getirilmemiş olması, müvekkilinin sadece EPDK kararlarını uygulamış olması, tavan gelir modeli kapsamında müvekkilinin bu idari düzenleyici işlemi uygulaması sebebiyle fazladan bir maddi yarar elde etmemiş olması, iddia edilen alacağın zaman aşımına uğramış olması, müvekkiline husumet düşmemesi, davanın belirsiz bir alacağa ilişkin olmaması ve davacının taleplerinin esası itibariyle haksız bulunması karşısında davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediği sorulmuş, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanlığından ilgili belgeler, … A.Ş’den ilgili belgeler, … A.Ş’den ilgili belgeler istenmiştir.
Dava, “Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)” davasıdır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının enerji sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davacının iştigal alanını kurulu güneş elektrik santralleri vasıtasıyla elektrik üretimi yapmak ve bu elektriği daha sonra elektrik dağıtım firmaları aracılığıyla devlete satmak olarak özetlemenin mümkün olduğunu, davalının elektrik dağıtım şirketlerinden birisi olduğunu, davacı şirketin ürettiği elektriği davalı şirketin kurulu tesisleri üzerinden geçirerek devlete sattığını, bu anlamda davacının davalı şirketin tesislerini kullanması nedeniyle davalıya bir bedel ödediğini, bu bedele kısaca dağıtım bedeli katkı payı denildiğini, işbu davanın konusunu son dönemde davalı şirketin davacıdan talep ettiği fahiş ve haksız dağıtım bedeli katkı payı oluşturduğunu, davalının 2018 yılı öncesinde devreye alınan güneş enerji santrallerinin dağıtım bedeli katkı payını 5 katından fazla bir artış yaptığını, davalının davacıya önceden haber vermeksizin artış yaptığını, bu artışın davacının projelerinin kredilendirilmesinde büyük zorluklara sebep olduğunu, davacının ürettiği elektriği davalı gibi Edaş’lar yoluyla satmak zorunda olduğundan davalının bu durumu kendisi lehine fahiş ve haksız bir kar elde etmek için kullanmaktan çekinmediğini beyan ederek davacının fazlaya dair her türlü yasal hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalının davacıdan talep ettiği şimdilik 1.000,00 TL tutarında dağıtım bedeli katkı payı borcunun olmadığının; davalının dağıtım bedeli katkı payında yaptığı artışın yasalara ve sözleşmeye uygun olup olmadığının; günün ekonomik koşulları ve diğer hususlar dikkate alınarak adil bir dağıtım bedeli katkı payı miktarının ne kadar olması gerektiğinin; ve bu hususlarla bağlantılı olarak davacının davalıya (güneş enerji santrallerinin dağıtım bedeli katkı payının 5,6882krş/kwh’tan 28,2765krş/kwh’a yükseltildiği tarihten itibaren) fazla ödeme yapıp yapmadığı ile yapmış ise bunun miktarının ne kadar olduğunun tespitine, yapılacak bu tespite kadar davacının fazla ödeme yapmasının ve hak kaybı yaşamasının engellenmesi amacıyla davacının yapacağı ödeme işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine, karar verilmesini talep ettiği, davanın İİK.72. maddesine dayalı menfi tespit davası olduğu, İİK.72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir….” şeklinde, 6102 sayılı TTK.778/1-d maddesi yollaması ile TTK. 677. Maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” şeklinde, TTK. 778/1-a maddesi yollaması ile TTK’nun 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. (2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 825.maddesinde;”(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir.
Dosya incelendiğinde ve tüm deliller ayrı ayrı dikkate alındığında açılmış olan davanın menfi tespit davası olduğu anlaşılmış, davacının kısmi olarak davayı açtığı gözlemlenmiş, davalı vekilinin zamanında cevap dilekçesi sunmuş olduğu ve özellikle usule ilişkin itirazlarını öne sürdüğü, öncelikli olarak usuli itirazlarının karşılanmasını talep ettiği anlaşılarak davalının öncelikli olarak yargı yolu uyuşmazlığı itirazı mahkememizce değerlendirilerek Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, kanaatiyle davalının bu yönündeki usule itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalının husumet yönünden itirazı yine mahkememizce incelenerek reddine karar verilmiş olup davalının arabuluculuk başvurusu olmadığına yönelik yapmış olduğu itirazın mahkememizce değerlendirildiğinde menfi tespit davalarında arabuluculuk şartının aranmadığı gerekçesiyle bu yönüyle yapılan itirazın da reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine davalı tarafından da hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep etmeye yönelik itirazı mahkememizce değerlendirildiğinde davanın özü itibariyle davacı ile davalı arasında yapılan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan davacının davalıya ödemekle yükümlü olduğu, hizmet bedelindeki artışın fahiş olması nedeniyle ortaya çıkan taraflar arasındaki ödemeye ilişkin bedelin artmasına yönelik sözleşmedeki bedeli artırma işlemine yönelik açılan davada 24/11/2022 tarihli celsede davacı vekilinin kendi beyanlarıyla söz konusu tarife artışı nedeniyle mevcut bir borçlarının olmadığı kendilerinden daha önce talep edilen zamlı bedelin itirazı kayıtla ödendiği dolayısıyla davalı kuruma herhangi bir borcu olmadığı gibi aynı zamanda söz konusu hizmet sözleşmesindeki tarifenin artırılmasına yönelikte Danıştay’da davalarının mevcut olduğu dikkate alındığında toplanan bütün deliller davacının beyanları göz önüne alınarak öncelikli olarak ortada mevcut bir zararın bulunmaması ; bulunmuş ise söz konusu bedelin ödenmiş olması nedeniyle tespit davası yerine istirdat davası açılması gereği dikkate alındığında ve bunlardan daha da önemlisi olarak taraflara arasındaki yapılan sözleşmenin içeriğinde bulunan hizmet bedeli tarifesinin davalı kurumca değil yasal mercilerce düzenlenip talep edildiği , yasamız gereğince geçerli olan bir kanunun iptal edilinceye kadar yürürlüktü olduğu ve karine teşkil ettiği, ve bununla beraber söz konusu tarifeye karşı Danıştayda da iptale yönelik dava açıldığından davacının davasını mahkememizde açmasında hukuki yararın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda farklı noktalarıyla özellikle eda davası açma imkanı varken tespit davası açması aynı zamanda açılmış bir idari davanın bulunması nedeniyle HMK’nın 114/1 maddesi gereğince dava şartları sıralanmakla söz konusu maddenin h bendi uyarınca dava açmada hukuki yararın bulunmadığı özellikle mahkememizin idari denetime yönelik karar alamayacağı gibi söz konusu idari işlemlerin ve bunlara yönelik iptal ve kabul kararlarının idari mahkemelerince verilen kararlarca tespit olunacağından davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (dava değerinin 1.000,00 TL olduğunun kabulü ile) davalı vekili için 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin istek halinde davacıya iadesine, karar kesinleşinceye kadar iade alınmaz ise gider avansının artan kısmının 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/11/2022

Katip Hakim