Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/81 E. 2022/342 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
Kınya . İcra Dairesi:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte bulunan ” İtirazın iptali ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Müvekkil davalıdan olan alacağı için davah hakkında Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılt icra doşyası ile örnek 7 ilamsız takip yapılmış, ödeme emri davalıya tebliğ edilmiş olup, davalı (Borçluj. tarafırıdan 22,09.2020 tarihinde borca ve tüm ferilere itiraz edilmekle birlikte takip durdurulmuştur. Yapılanı itiraz haksız ve kötü niyetli olup, iptali gerekmektedir, Müvekkil, Konya’da mobilya malzemeleri satım işi yapmaktadır. Müvekkil, davalıya mobilya satışı yapmıştır. Cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere müvekkil ile davalı arasında devam eden bir ticari ilişki bulunmaktadır ve bu ilişkiye istinaden de davalının daha örice müvekkile yaptığı ödemeler’ de bülunmaktadır.Ancak, müvekkil tarafından e- fatura olarak faturalandırılan 31.01.2020 tarih ve … no’lu 28.080,00 TL’lik faturanın 19,883,00 TL’si ödenmemiştir. Buna istinaden, davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ödenmeyen faturaya ilişkin18.888,00 TL’nin tahsili amacı ile icra takibine girişilmiştir. Davalı borçlu icra dosyasına itiraz etmiştir. Dava.].ı—bcrçluı_ıun bu itirazı haksız olup, işbu itirazırı iptali gerekmektedir. TK’nın 21/2. maddesi uyarınca iki tarafırı da tacir olduğu işlerde faturayı alan tacir taraf, aldığı tarihteri itibaren 8 gün içinde faı.urqmn içeriği hakkında bir itirazda bulanmamışsa fatura içeriği kabul edilmiş sayılır. Nitekim müvekkil şirket tarafından davalı tarafa gönderilen faturanın alt kısmına “fatura muhteviyatına ve fiyatlarına ibrazından itibaren gün zarfında itiraz edilmediği takdirde kabul edilmemiş sayılacağı hususu şerh edilmiştir; ancak davalı taraf faturaya herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Buna: rağmen aleyhinde
yapılan icra takibine itiraz €tmesi iyi niyetli olmadlığının açık bir göstergesidir. Borçlunun faize’yöneük yaptığı itirazların da hiçbir hukuki dayanağ; yoktur ve dinlenme kabiliyeti bulunmamaktadır. Müvekkilin kanuna ve verleşmiş içtihatlara göre, aşıl alacağa temerrüt tarihinden itibareri temerrüt faizi isteme hakkı olduğu açıktır. Davalının borcunu ödeyeceği tarih kanunen belirli tarihtir. Taraflar tacir oldukları için belirli tarih Kanunun kesin tarih hükümlerine tabidir bu nedenle temerrüt tarihi borçlunun borcunu ödeyeceği tarihtir. Bu husus dikkate alınarak faizin borçlunun borcunu ödeyeceği tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir. Müvekkilin alacağı sabit olup, taraflar arasındaki anlaşma gereği tahakkuk eden alacağını alamamıştır. ,Ancak davalı, müvekkile olan borcunu ödememesini gerektirecek hiçbir gerekçesi “olmadığı halde borcunu ödememekte direnmektedir. Bu sebeple davalının tamamen haksız ve kötü niyetli bir şekilde yapmış olduğu itirazının iptal edilerek takibin devamını sağlamak amacı ile işbu dava açılması zarureti hâsıl olmuştur. Ayrıca alacak likit olduğundan ve borçlu takibe kötü niyetli olarak itiraz etmiş bulunduğundan itirazın iptali ile birlikte alacağın *420’sinden az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilerek davalıdarı tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz. İş bu dava öncesinde yasa gereği zorunlu olması ve anlaşma iradesi ile arabuluculuk yoluna başvuru yapılmış ancak ekte aslını sunduğumuz arabuluculuk tutanağında anlaşma ” sağlanamamıştır. İş bu belge aslını dilekçe ekinde sayın mahkemenize sunarız.” demiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “Davacı 16/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle … Numaralı 28.000-TL bedelli faturaya istinaden vekil edene mobilya sattığını, 19.888,00-TL borcu bulunduğundan bahisle vekil eden aleyhine icra takibine girişildiğini, söz konusu takibe tarafımızdan itiraz edilmesi üzerine huzurda ki davanın ikame edildiğini beyan ve talep etmiştir. Öncelikle davacı tarafın icra takip dosyasında bulunmayan ve takip talebinde dayanmadığı belge ve bilgilere huzurda ki davada daynmasına muvafaktimiz yoktur. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu … -E. … -K. Sayılı ilamında ‘ …Somut olayda, davacı yan, takip talebinde borcun dayanağı (borcun sebebi) olarak 16 adet fatura göstermiş ve alacaklı olduğunu bildirmiştir. Davalı yan ise takibe, borca ve yetkiye itiraz ettiğini, alacaklıya takip talebinde belirtilen faturalardan kaynaklanan borcunun bulunmadığını, alınan tüm malların bedelinin ödendiğini savunmuştur. Yukarıdaki bilgiler ışığında takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu özellikle vurgulanan itirazın iptali davasında, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu faturalar çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı, ödeme defi nedeniyle ispat yükünün davalı tarafta bulunduğu, belirtilen usule göre yapılacak incelemede, davalının sunduğu ödeme belgelerinin takip konusu edilen faturalara ilişkin olup olmadığı hususunun ise BK’nın 85, 86. (TBK’nın 101, 102.) maddeleri uyarınca tayin edilmesi gerektiği, takibe sıkı sıkıya bağlı olma kuralı ile genel ispat kurallarının ve ispat yöntemlerinin birbiriyle karıştırılmaması gerektiği, bu maddelere göre tespit yapılacak olmasının takibe konu edilmeyen faturalar ve taraflar arasındaki tüm ilişki değerlendirilmesi anlamına gelmeyeceği hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir.’ şeklinde hüküm kurmuştur. Davacı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemekle huzurda ki davada ispat yükü davacı tarafta olup davacı taraftadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. Maddesinin düzenlemesi gereği itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Bu sebeple iddia ettiği ticari satımı ve aradaki hukuki ilişkiyi davacı tarafın ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Ancak az yukarıda izah edildiği üzere davacı tarafın iddiasının ispatı açısından takip talebinde yer alan belgelerden başkaca delillere dayanmasına muvafakatimiz yoktur. Bu sebeple ticari defterlerinin ve dava dilekçesinde bildirmiş olduğu cari hesap dökümü gibi başkaca belgelerin huzurda ki davada delil mahiyeti bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra davacı tarafın iddiaları kabul edilse dahi faiz yönünden takibin iptali gerekmektedir. Davacı taraf faturaya dayalı takip başlatmış olup fatura bedelinin ne zaman ödeneceği taraflar arasında kararlaştırılmamıştır. İcra takip dosyasında vekil edenin temerrüdüne ilişkin herhnagi bir ihtarname, protesto vb belgede eklenmemiştir. Dolayısıyla davacı tarafın davası kabul edilse dahi vekil edenin ödeme emrinin tebliğ ile temerrüde düşürüldüğünün kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla takip öncesi faizden dolayı vekil edenin sorumlu olmadığının kabulü gerekmektedir. ” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın SMMM bilirkişisi … tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle;”-Davacı firma …’in 2020 defter kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda; davalı firma … A.Ş ile bir ticari faaliyetinin bulunduğu, 2020 Dönemine ait olarak 19,888,00 TL borcunun gözüktüğü ve bu borcun 2021 yılıma devredildiği. Davalı firma … A.Ş nin 2020 defterlerinde isc Davacı firma … ait herhangi bir muhasebe kaydına rastlanılmadığı tespit edilmiştir. 7251 Kanunun 23 maddesince;“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” düzenlemesine göre davacvalacaklı firmaya ait 2020 Dönemlerine ait Yasal defterler davacı lehine delil teşkil etmeyeceği, Davacı tarafından mal/emtiayı teslim ettiğini ispat eden başka bir belgenin dosya kapsamında olmadığı, davacı tarafından ticari defterlere tek taraflı kayıt edilen, BS formunda bildirimi yapılan, davaya konu olan malın/cmtianın davalı tarafa teslim edildiği anlamına gelmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim ettiği görülmüştür.
Aynı bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacı firma …’ın 2020 defter kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda; davalı firma … A.Ş ile bir ticari faaliyetinin bulunduğu, 2020 Dönemine ait olarak 19.888,00 TL borcunun gözüktüğü ve bu borcun 2021 yılına devredildiği. Davalı firma … A.Ş nin 2020 defterlerinde ise Davacı firma …’a ait herhangi bir muhasebe kaydına rastlanılmadığı tespit edilmiştir. 7251 Kanunun 23 maddesince;“Diğer tarafın ikinci fiıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” düzenlemesine göre davalı firmaya ait 2020 Dönemlerine ait Yasal defterler davalı lehine delil teşkil etmeyeceği, Her ne kadar davalı firma … A.Ş defter kayıtlarında ilgili hususla herhangi bir kayıt olmamasına rağmen,davacı firma … yasal defterlerinde 07.02.2020 Tarihlerinde 5.000,00 TL – 2.000,00 TL ve 4.000,00 TL olmak üzere toplam 11.000 TL lik bir ödemenin Kuveytürk Katılım Bankasına aracılığıyla yapıldığı tespit edilmiştir. ” şeklinde rapor tanzim etmiştir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalı tarafa İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
TMK’nın 6. Maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ” hükmü bulunmaktadır.
HMK 190. Maddesinde ise ” Diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı
hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış Sayılmaz.” hükmü ile
HMK 222. Maddesinde ise ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememiz dosyasına SMMM bilirkişi … tevdi edildiği, bilirkişinin nihai raporunda; Davacı firma …’ın 2020 defter kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda; davalı firma … A.Ş ile bir ticari faaliyetinin bulunduğu, 2020 Dönemine ait olarak 19.888,00 TL borcunun gözüktüğü ve bu borcun 2021 yılına devredildiği. Davalı firma … A.Ş nin 2020 defterlerinde ise Davacı firma …’a ait herhangi bir muhasebe kaydına rastlanılmadığı tespit edilmiştir. 7251 Kanunun 23 maddesince;“Diğer tarafın ikinci fiıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” düzenlemesine göre davalı firmaya ait 2020 Dönemlerine ait Yasal defterler davalı lehine delil teşkil etmeyeceği, Her ne kadar davalı firma … A.Ş defter kayıtlarında ilgili hususla herhangi bir kayıt olmamasına rağmen,davacı firma … yasal defterlerinde 07.02.2020 Tarihlerinde 5.000,00 TL – 2.000,00 TL ve 4.000,00 TL olmak üzere toplam 11.000 TL lik bir ödemenin Kuveytürk Katılım Bankasına aracılığıyla yapıldığı tespit edilmiştir şeklinde rapor tanzim ettiği görülmekle dosyanın ayrıntılı incelenmesi neticesinde davacı yanın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, bu nedenle kendi lehine delil teşkil etmeyeceği, davalının defterlerinde; dava konusu alacakla ilgili herhangi bir kaydın olmaması nedeniyle ispat edilemeyen davanın reddine, kötüniyeti ispat edilmediğinden kötüniyet tazminat talebinin de reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının, davasının REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının, 235,22 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 154,52 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
7- 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davacıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı yanın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.