Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/714 E. 2022/195 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan “Tanıma ve Tenfiz” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 21.12.2021 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 01.01.2009 tarihinde Münhasır Distrübütörlük Sözleşmesinin akdedildiğini, söz konusu sözleşme uyarınca taraflar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında müvekkilinin tedarikçi, davalının ise distribütör sıfatına haiz olduğunu, müvekkili tarafından 02.01.2018 tarihinde davalı taraf ile akdedilen münhasır distribütörlük sözleşmesi madde 12 uyarınca feshedildiğinin, madde 12 uyarınca taraflara tanınan fesih hakkı sözleşmesinin yürürlükte olduğu herhangi bir tarihte kullanılabileceğinden müvekkili tarafından 3 aylık süre gözönüne alınarak usule uygun fesih yapıldığının, 02.01.2018 tarihinde feshedildiği davalıya bildirilen sözleşmenin 02.04.2018 tarihinde iptal edilmiş sayıldığını, taraflar arasındaki akdedilen sözleşmenin müvekkili tarafından feshedilmesi üzerine sözleşmeden kaynaklı taraflar arasında doğacak uyuşmazlıklarda Kore Ticari Tahkim Kurulu’nu yetkilendirilmiş olmasından dolayı davalı şirket tarafından tahkime başvurularak tazminat talebinde bulunulduğunu, Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun 06.04.2020 tarihli kararı ile davalı şirketin tazminat talep hakkının bulunmadığına ve davanın reddedilmesi nedeniyle davalı şirketin müvekkili şirkete 368.491.827,00 Won tutarında yargılama gideri ve avukatlık ücreti ödemesi gerektiğine hükmettiğini, davalı şirketin hükmedilen tutarı ödemediğini, ödemesi hususunda 01.12.2021 tarihli ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafından söz konusu ihtarnameye de cevap verilmediğinden bahisle; Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun … …. -… /Karşı Tahkim No:… sayılı 06.04.2020 tarihli kararın tenfizi talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 17.01.2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın somut davasının dinlenebilmesi için teminat yatırmasının zorunlu olduğunun, bu hususun dava şartı olduğunu, davacı tarafça tanıma ve tenfiz talep edilen Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No… /Karşı Tahkim No:… sayılı 06.04.2020 tarihli kararının dayanağı ve temeli 01.01.2009 tarihli sözleşme olduğunu, Kore tahkim Mahkemesi’nin 06.04.2020 tarih, KCAB/IA No:… no’lu kararın hukuki gerekçesinin de 01.01.2009 tarihli sözleşmeye dayandığını, söz konusu sözleşmede yer alan imzanın müvekkili firma yetkililerine ait olmadığını, sözleşmenin hukuken müvekkili firmayı bağlayıcı nitelikte olmadığını, bu sebeple de tanıma ve tenfiz talebinin dayanağı olan Tahkim Mahkemesi kararının temeli olan sözleşmenin geçersiz olduğundan Tahkim Mahkemesi kararının da hukuken tanınmaya uygun olmadığını, Yüksek 01.01.2009 tarihli sözleşmedeki tahkim anlaşmasının gerek firma temsile yetkili bir kişi tarafından imzalanmamış ve gerekse de bu hususta(tahkim yetkesini kabul etme hususunda özel yetki) bir yetki verilmiş kişi tarafından imza atılmamış olması sebebiyle geçersiz olduğunun, bu sebeplerle tahkim heyeti tarafından verilmiş olan kararın somut davada tanıma ve tenfizinin mümkün olmadığından bahisle; Öncelikle MÖHUK.48/1.madde hükmü gereğince davacı tarafa teminat yatırması için süre verilmesini, verile süre içerisinde teminat yatırılmadığı takdirde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, esas yönünden incelemeye geçilmesi durumunda davacı tarafın hukuki mesnetten yoksun somut davasının reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları delilleri ilgili yerlerden, Konya .İcra Dairesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyası ve davalı şirketin ticari kayıtları ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; Davaya konu, 01/12/2021 tarihli ihtarname, 01/01/2009 tarihli münhasır distribütörlük sözleşmesinin onaylı örneğinin, 01/01/2009 tarihli münhasır distribütörlük sözleşmesinin tercüme edilmiş onaylı örneğinin, Kore Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No:… /Karşı Tahkim No:… /… tarihli kararının onaylı örneğinin ve Kore Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No:… /Karşı Tahkim No:… 06/04/2020 tarihli kararının tercüme edilmiş onaylı örneğinin mahkememiz dosyasına celbedilmiştir.
Dava; Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No:… /Karşı Tahkim No:… sayılı 06.04.2020 tarihli kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, davalı şirket ile aralarında 01.01.2009 tarihinde Münhasır Distrübütörlük Sözleşmesinin akdedildiğinin, söz konusu sözleşme uyarınca taraflar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında davacı şirketin tedarikçi, davalı şirketin ise distribütör sıfatına haiz olduğunu, davacı tarafından 02.01.2018 tarihinde davalı taraf ile akdedilen münhasır distribütörlük sözleşmesi madde 12 uyarınca feshedildiğinin, madde 12 uyarınca taraflara tanınan fesih hakkı sözleşmesinin yürürlükte olduğu herhangi bir tarihte kullanılabileceğinden davacı tarafından 3 aylık süre gözönüne alınarak usule uygun fesih yapıldığının, 02.01.2018 tarihinde feshedildiği davalıya bildirilen sözleşmenin 02.04.2018 tarihinde iptal edilmiş sayıldığının, taraflar arasındaki akdedilen sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesi üzerine sözleşmeden kaynaklı taraflar arasında doğacak uyuşmazlıklarda Kore Ticari Tahkim Kurulu’nu yetkilendirilmiş olmasından dolayı davalı şirket tarafından tahkime başvurularak tazminat talebinde bulunulduğunu, Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun 06.04.2020 tarihli kararı ile davalı şirketin tazminat talep hakkının bulunmadığına ve davanın reddedilmesi nedeniyle davalı şirketin, davacı şirkete 368.491.827,00 Won tutarında yargılama gideri ve avukatlık ücreti ödemesi gerektiğine hükmettiğinin, davalı şirketin hükmedilen tutarı ödemediğinin, ödemesi hususunda 01.12.2021 tarihli ihtarname gönderildiğinin, ancak davalı tarafından söz konusu ihtarnameye de cevap verilmediğinden bahisle; Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No…./Karşı Tahkim No:… sayılı 06.04.2020 tarihli kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı tarafın davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yabancı Hakem Heyeti Kararlarına ilişkin yasal düzenlemenin 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu 60-63 maddelerinde düzenlendiği, 5718 sayılı MÖHUK’un 60.maddesinde;” (1) Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir. (2) Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yer asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılır.” şeklinde, 5718 sayılı MÖHUK’un 61.maddesinde;” (1) Yabancı bir hakem kararının tenfizini isteyen taraf, dilekçesine aşağıda yazılı belgeleri, karşı tarafın sayısı kadar örnekleriyle birlikte ekler: a) Tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği. b) Hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği. c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örnekleri. (2) Mahkemece hakem kararlarının tenfizinde 55 inci, 56 ncı ve 57 nci madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.” şeklinde, 5718 sayılı MÖHUK’un 62.maddesinde;” (1) Mahkeme, a) Tahkim sözleşmesi yapılmamış veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise, b) Hakem kararı genel ahlâka veya kamu düzenine aykırı ise, c) Hakem kararına konu olan uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse, ç) Taraflardan biri hakemler önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve yapılan işlemleri sonradan açıkça kabul etmemiş ise, d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise, e) Tahkim sözleşmesi veya şartı taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise, f) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise, g) Hakem kararı, hakem sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında, h) Hakem kararı tâbi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise, yabancı hakem kararının tenfizi istemini reddeder. (2) Birinci fıkranın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yazılı hususların ispat yükü, hakkında tenfiz istenen tarafa aittir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay . HD.nin 03/11/2016 tarih ve … Es. … Kar. sayılı ilamında; “Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 60-63. maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmalar kapsamında bulunmayan uyuşmazlıklarda adı geçen kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmakla birlikte, “Türkiye’de Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki 10 Haziran 1958 tarihli New York Sözleşmesi” 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olduğundan ve yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, bu sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekli olduğundan, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarının alanı oldukça daralmıştır. Bununla beraber, Türkiye’nin New York Sözleşmesine taraf olduğu 08.05.1991 tarihinden itibaren ve bugün itibariyle, bu sözleşmeye taraf olmayan bir devlet ülkesinde verilen ve yerli olmayan hakem kararları, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarıdır. (…, Kurumsal Tahkim ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Ankara 2005, sh.194)
Öte yandan 21.06.2001 tarihinde 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) kabul edilmiş ve 05.07.2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tahkim usulüne uygulanacak kuralları düzenleyen söz konusu kanunun, “amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesi gereğince, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya anılan kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklarda, MTK’nın uygulanması zorunludur. 05.07.2001 tarihinden itibaren yasa kapsamına giren uyuşmazlıklarda MTK uygulanacaktır. (“Yabancılık Unsuru Kavramı ve ICC Tahkimi” Prof. Dr. …, 6.4.2004 Milletlerarası Tahkim Semineri, Ankara 6.4.2004 sh.39.) Tahkim şartını içeren sözleşme tarihinin, MTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce olması halinde ise uyuşmazlığın söz konusu kanun kapsamına girmediği kabul edilmektedir.(Yargıtay HGK. 08.02.2012 tarih, … E. … K.)
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin yürürlük tarihleri ve kapsamları dikkate alındığında dava konusu olayda, tenfizi talep edilen hakem kararı taraflar arasındaki 01.01.2009 tarihli sözleşmeye ilişkin olup, New York Sözleşmesine taraf olan İsviçre’de verilmiş olduğundan, uyuşmazlığa tenfiz şartları bakımından Türkiye’nin de taraf olduğu “New York Sözleşmesi” hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır…
Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, MTO Hakem kararının New York Sözleşmesine göre, tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir.
Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.
Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (…, Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odası’nda yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59)” şeklinde kabul edilmiştir.
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 04/02/2020 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 60-63. maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmalar kapsamında bulunmayan uyuşmazlıklarda adı geçen kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmakla birlikte, “Türkiye’de Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki 10 Haziran 1958 tarihli New York Sözleşmesi” 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olduğundan ve yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, bu sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekli olduğundan, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarının alanı oldukça daralmıştır. Bununla beraber, Türkiye’nin New York Sözleşmesine taraf olduğu 08.05.1991 tarihinden itibaren ve bugün itibariyle, bu sözleşmeye taraf olmayan bir devlet ülkesinde verilen ve yerli olmayan hakem kararları, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarıdır. (…, Kurumsal Tahkim ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Ankara 2005, sh.194)
Öte yandan 21.06.2001 tarihinde 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) kabul edilmiş ve 05.07.2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tahkim usulüne uygulanacak kuralları düzenleyen söz konusu kanunun, “amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesi gereğince, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya anılan kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklarda, MTK’nın uygulanması zorunludur. 05.07.2001 tarihinden itibaren yasa kapsamına giren uyuşmazlıklarda MTK uygulanacaktır. (“Yabancılık Unsuru Kavramı ve ICC Tahkimi” Prof. Dr. …, 6.4.2004 Milletlerarası Tahkim Semineri, Ankara 6.4.2004 sh.39.) Tahkim şartını içeren sözleşme tarihinin, MTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce olması halinde ise uyuşmazlığın söz konusu kanun kapsamına girmediği kabul edilmektedir.(Yargıtay HGK. 08.02.2012 tarih, … E. – … K.)
Tenfizi talep edilen Tahıl ve Yem Ticaret Birliği Kurumunun (GAFTA) kararında geçerli bir tahkim sözleşmesinin mevcut olup olmadığı tartışılmış, söz konusu kararda taraflar arasındaki sözleşmenin ticari kurallar başlığı altında sözleşme ile çelişmediği hallerde GAFTA … ticari ve tahkim kurallarının uygulanacağunın düzenlendiği, taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle uyuşmazlığın esası incelenerek tenfizi talep edilen karar verilmiştir.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi’nin II. maddesine göre, “1.Akit devletlerden her biri, tarafların akde müstenit olan veya akdî olmayan, muayyen bir hukuk münasebetinden aralarında doğmuş veya ileride doğabilecek, hakemlik yolu ile halledilmesi mümkün bir meseleye taalluk eden ihtilafların tamamını veya bir kısmını hakeme hallettirmek üzere birbirlerine karşı taahhüde girişmelerini mutazammın yazılı anlaşmalarını muteber addeder. 2. “Yazılı anlaşma” teriminden karşılıklı olarak teati edilmiş mektup veya telgraflarda mündemiç bulunan veya taraflarca imzalanmış bir mukaveleye dercedilmiş olan bir hakem şartı veya bir hakem mukavelesi anlaşılır.” Bu hüküm uyarınca tahkim sözleşmesi yazılı olarak yapılmalıdır. Bu konuda taraflara iki olanak tanınmış olup, taraflar yapmış oldukları sözleşmeye tahkim şartı koyabilecekleri gibi ayrı bir tahkim sözleşmesi de yapabilirler.
Bir tahkim sözleşmesinden söz edebilmek için öncelikle tarafların bu konuda birbirine uygun irade beyanında bulunmaları gerekir. New York Sözleşmenin II/2. maddesinde yazılı tahkim sözleşmesi dışında karşılıklı olarak alıp verilen mektup veya telgraf içeriğinde bulunan ya da taraflarca imzalanan sözleşmede bulunan tahkim şartı da yazılı anlaşma olarak kabul edilmiştir. Somut olayda davacı tahkim iradesini bildirmiştir. Ancak davalı taraf ise aynı iradeyi gösterdiğine ilişkin New York Sözleşmesinin II/2. maddesi kapsamında tahkim şartını kabul ettiğine dair herhangi bir irade açıklamasında bulunmamıştır. Bu durumda tarafların tahkim sözleşmesi konusunda birbirine uygun irade beyanında bulundukları kabul edilemez. Özellikle Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi’nin II. maddesinde “yazılı şekil” koşulunun öngörülmesinin temel nedenlerinden birisinin de tarafların gerçek iradelerinin somut olarak belirlenmesi ve güvenli şekilde delillendirilmesi olduğu ve bu şekilde olası ihtilaflarda tarafların hukuki güvenliklerinin sağlanmasının amaçlandığı gözetildiğinde taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesinin mevcut olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.” şeklinde kabul edilmiştir.
Davanın yetkili mahkemesinde (davalı şirketin merkezinin bulunduğu Konya’da) açıldığı (5718 sayılı MÖHUK. md. 60/2) görülmüştür.
Güney Kore Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında hukuk davalarında teminattan muafiyete ilişkin ikili veya çok taraflı muafiyet sözleşmesi bulunmadığına dair Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün cevabi nitelikteki yazıları (Kayseri . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2020 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı dosyası içerisinde) ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi’nin 21/10/2021 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı dikkate alınarak 5718 sayılı MÖHUK’un 48. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nun 84. Maddesi gereğince mahkememizin 02/02/2022 tarihli ara kararına istinaden davacı tarafından 04/03/2022 tarihinde belirlenen teminatın Konya Mahkemeler Veznesine yatırıldığı görülmüştür.
Tenfize Konu Kore Ticari Tahkim Kurulu kararında uygulanan Kore Tahkim Kanun’un 35. Maddesinde hakem kararlarının etkisine ilişkin yapılan düzenlemede hakemler tarafından verilen kararlar, devlet mahkemeleri tarafından verilen kararlar ile aynı etkiye sahip olduğunu ancak bir hakem kararının bu etkiye sahip olabilmesi için, icra edilebilir hale gelmesi gerektiğinin düzenlendiği, buna göre bir hakem kararının icra edilebilir hale gelmesi için, ya iptal davası açılabilmesi için öngörülen sürede iptal davasının açılmamış olması veya iptal davası açıldığı takdirde hakem kararının iptal edilmemiş olmasının gerektiği (…/Güney Kore’de Uluslararası Ticari Tahkim-İstanbul Üniversitesi Yayınevi-323.sh.), taraflarca tahkim kararının iptaline yönelik dava açıldığı veya tahkim kararın iptal edildiğine yönelik her hangi bir iddiada bulunulmadığından mahkememizce tenfize konu bağlayıcı ve icra kabiliyetine sahip olduğu kabul edilerek yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin olarak, a) Tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği. b) Hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği. c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örneklerinin dosyaya sunulduğu (5718. Kanun m. 61) belirlenmiştir.
Duruşma açılmış ve usulüne uygun taraf teşkili sağlanmıştır (5718 s. MÖHUK m. 61/2, 55)
Taraflar arasındaki 01.01.2009 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde taraflar arasındaki ihtilafın Kore Ticaret Tahkim Kurulu Kurallarındaki Ticari Tahkim ve Kore Kanunları uyarınca Kore’nin Seul kentinde tahkim yoluyla nihai olarak karara bağlanacaktır. Hakem(ler) tarafından verilen karar nihai ve ilgili her iki taraf için bağlayıcı olacaktır hükümünün (tahkim şartının) bulunduğu anlaşılmıştır.
Güney Kore’nin de New York Sözleşmesine 42. Ülke olarak 1973 yılında )taraf olduğu, (…/Güney Kore’de Uluslararası Ticari Tahkim- İstanbul Üniversitesi Yayınevi-314.sh.) (http://www.uncitral.org/uncitral/en/uncitral_texts/arbitration/NYConvention_status.html) belirlenmiştir.
Davalı taraf tahkime konu 01/01/2009 tarihli sözleşmede yer alan imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığını, sözleşmenin hukuken davalı şirketi bağlamadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, tahkim mahkemesi kararının da hukuken tanımaya uygun olmadığını beyan etmişse de; tarafların sözleşmenin yapıldığı 01/01/2009 tarihinden sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar ticari ilişki içerisinde olduğu, davacı şirketin sözleşmenin feshetmesinden sonra davalı şirketin yetkililerinin 01/01/2009 tarihli sözleşmedeki tahkim şartına ilişkin 15. Maddesi kapsamında Kore Ticari Tahkim Kurulu’na başvurduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde tahkime konu sözleşmenin yazılı yapıldığı, 15. Maddesinde tahkime ilişkin düzenlemenin bulunduğu, baştan geçersiz kabul edilse dahi daha sonradan şirket yetkililerince sözleşmeye onay verildiği, hal böyle olunca 01/01/2009 tarihli sözleşmenin tarafı olan davalının inkar etmediği sözleşmenin sonradan yetkisiz kişi tarafından imzalandığını, şirketi bağlamayacağını ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 13/03/2018 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı ve bunun temyizi üzerine Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı benzer doğrultudadır.) dolayısıyla tahkime konu 01/01/2009 tarihli sözleşmenin New York Sözleşmesi’nin II. Maddesinde ki şartları taşıdığı mahkememizce kabul edilerek davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Yasal düzenleme ve yüksek mahkeme kararları ve dosya kapsamından New York Sözleşmesinin (V). maddesinde yazılı ve re’sen dikkate alınacak 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olması yönündeki engellerin bulunmadığı ve davalı tarafın sözleşmenin geçersizliğine yönelik savunmasının yerinde olmadığı, dava konusu edilen Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun KCAB/IA No:…/Karşı Tahkim No:… sayılı 06.04.2020 tarihli kararının tenfizine ilişkin şartların bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulününe, 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendindi gereğince maktu karar ve ilam harcı ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/06/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı), İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarih ve … Es … Kar.sayılı ilamı) karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun (KCAB) KCAB/IA No…./ Karşı Tahkim No…. nolu 06/04/2020 tarihli kararının TENFİZİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
3-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan toplam 127,10 TL ilk yargılama harcı ve 44,60 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 171,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT.’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022

Başkan Üye Üye Katip

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.