Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/710 E. 2021/753 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM:
KATİP :

DAVACI :1
VEKİLİ :
DAVACI :2-
VEKİLLERİ
DAVALI :1-
VEKİLİ :
DAVALILAR :2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI :4-
VEKİLİ :
DAVALI :5-
VEKİLİ :
DAVALI :6-

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 13/10/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile mahkememize gönderilen dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 17/07/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; 06.08.2014 günü meydana gelen trafik kazasında, …’nün kullanmış olduğu otomobil (… Plakalı) ile … yolu istikametinden gelerek … şehir merkezi istikametine yeni … yolu kavşağından dönüş yaptığı esnada …’un kullanmış olduğu otobüsün (… Plakalı) çarpışması neticesinde müvekkilim ve iki çaçuğu yaralanmış , maddi ve manevi zarara uğradıklarını, uğradığı zararların tazınini için, zorunlu dava şartı olan arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş, anlaşma sağlanamadığından, bu davayı açma zorunluluğu doğurduğunu, …’un kullanmış olduğu minibüste yolcu olarak bulunan müvekkilim ve iki küçük çoçuğu, kaza neticesinde ya ralanmış,Müvekkilem …’ın sağ kalçasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar olmuş,gözünde görme kaybı olmuş, kızları … ve … yüz ve alınlarında yaralar oluştuğunu, her ne kadar müvekkilim Akşehir’de ikamet etse de, tedavisi Akşehir Devlet Hastanesi’nde mümkün olmadığından Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi görmüş, dolayısıyla hem tedavi masrafları hem de tedavi süresi boyunca yol konaklama gideri olduğunu, bunun yanında müvekkil … kaza sırasında iki kızıyla birlikte araçta olduğundan, hem … hem de iki kızı annelerinin yokluğundan dolayı bakıma ihtiyaç duymuş , bakım giderleri de oluştuğu, müvekkilimin tüm yaşananların ardından ciddi maddi zararı olduğu gibi uzun süren tedaviden ve bir anne olarak çocuklarının da kaza geçirmesinden dolayı manevi olarak da yıprandığını, aynı şekilde biri 23.04.2012, biri 28.02.2010 doğum tarihli olan küçükler de kazadan çok etkilendiklerini, manevi olarak yıprandıklarını, Akşehir Ağır Ceza Mahkemesi … Esas no’lu dosyasına verilen Bilirkişi Raporuna göre “…… plaka sayılı araç sürücüsü (…) “kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” kuralına göre asli kusurlu diğer … Plakalı araç sürücüsü(…) .. araçların hızını, kavşaklara yaklaşırken azaltması kuralını ihlal ettiğinden tali kusurludur..” (Bilirkişi kusur raporu) Bilirkişi raporunda kusurlu olduğu belirlenen sürücüler … ile … dışında, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesine göre , meydana gelen trafik kazasından araç işletenler de sorumlu olduğundan dava dilekçemizi … Plakalı aracın sahibi …’ya ve … Plakalı aracın sahibi … A.Ş’ye yöneltmiş bulunduğunu, Ayrıca davalı işletene ait … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli … no’lu poliçe ile davalı … Sigorta Şirketi’ne Trafik Sigortalı olması,yine davalı işletene ait … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli … no’lu poliçe ile davalı … Şirketi’ne Trafik Sigortalı olması ve her iki sigorta şirketi de araçların sebep alduğu maddi zararı karşılamakla yükümlü olduklarından , anılan şirketleri davalı olarak göstermiş bulunduklarını, tüm davalılar müvekkilin uğradığı zararları karşılamakta müteselsil olarak sorumlu olduklarını, anılan trafik kazası neticesinde müvekkilin yapmış olduğu tedavi masrafları, iyileştirme giderleri bakım masrafları ve ileride olması muhtemel tedavi masraflarının karşılanması mağduriyetinin giderilmesi için gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili 49,54 ve 56. maddeleri dikkate alınarak müvekkilin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazminini talep ediyoruz. Yukarıda açıkladığımız ve Te’sen göz önünde bulundurulacak hususlar doğrultusunda; Davacı müvekkillerin tedavi ve iyileştirme ile ileride olması muhtemel tedavi giderleri,bakıcı giderleri ve iyileştirme gideri ,geçici iş göremezlik ve maluliyet oranında Toplam 10.000 TL belirsiz alacak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kayıtı ile maddi tazminata tüm davalılar yönünden müştereken ve müteselsilen ; Müvekkillerin in vahim trafik kazası sebebiyle uğradığı manevi yıpranma ve çöküntünün giderilmesi için … için 50.000 TL. küçük … için 25.000 TL ve küçük … için 25.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL, manı evi tazminatın (davalı sigorta şirketleri dışında ki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen ) kaza tarihi 06.08.2014 tarihinden itibaren faiz, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten talep etmiştir.
Davalı … 05/08/2019 havale tarihli cevap dilekçesi özetle; olay tarihinde maliki olduğum … palakalı aracımın zorunlu trafik poliçesini yapan, güvence altına alan davalı … Sigorta A.Ş’ olduğunu, bu sebeple maddi ve manevi zararı kabul etmemekle birlikte sigorta şirketinin sorumluluğu devam ettiği için davanın sadece sigorta şirketine yöneltilmesi gerektiği kanaatindeyim. aleyhime açılan davanın reddini istediğini, maddi, manevi tazminat açısından tek sorumlu taraf davalı … Sigorta A.Ş olduğunu, bu konudaki taktiri mahkemeye bıraktığını, olay tarihinde … palakalı aracın sahibi olduğunu, maliki bulunduğum aracı olay günü akrabam olan davalı … kullandığını, aracımı kullanması için davalı … geçici olarak verildiğini, kaza anında olay yerinde ve araçta bulunmadığını, kazadan daha sonra haberdar olduğunu, hatta kaza anında istanbul ilinde işyerinde çalışmakta olduğunu, kazanın oluşumunda hangi araç sürücüsünün kabahatli olduğunu bilmediğini, kimin ne şekilde yaralandığından da haberim olmadığını, | belirttiğim sebepten dolayı kazanın oluşumunda zerre kadar kusurum veya kabahatim bulunmadığını, kazanın olduğu esnada olay yerinde dahi olmadığını, sayın mahkemece araştırıldığı taktirde istanbul ilinde bulunduğum açıklığa kavuşacaktır. olay yerinde olmadiğim konusunda tanıklarımda olduğunu, bu nedenle kazanın oluşumunda kabahatim ve kusurum bulunmadığı için niçin davanın bana karşı yöneltildiğine masum bir vatandaş olarak anlam veremediğini, bu konuda sayın mahkemenin adaletine sığınıyorum. davanın reddini istiyorum. yaşanan olayla alakam bulunmadığı halde kazanın oluşumunda kusurlu olan tarafın bulunması için kusuru oranının tekrar tespitini istemekteyim. kusur oranı bilirkişi tarafından tespit edildiğinde olay yerinde ve araçta bulunmadığım için sorumluluğumun olmadığı açıklığa kavuşacaktır. sayın mahkece kusur oranın tespiti için dosyanın ehil bilirkişi tarafından incelenmesini talep ediyorum. zamanaşımı konusu davayı ve davacının iddialarını kabul etmiyorum. davanın reddini talep ediyorum ancak, olayın meydana geldiği 06.08.2014 tarihinden sonra 5 sene gibi bir zaman geçmiştir. bu nedenle davayı kabul etmemekle birlikte; davacının isteklerinin zamanaşımı nedeniyle de ayrıca reddedilmesini talep ediyorum. Olaydan sonra geçen 5 yıllık süre zarfında davacı başka bir olay neticesinde yaralanmış olabilir. Hal böyle olunca yaralanma ve zarara uğrama konusundaki iddiları kesinlikle kabul etmiyorum. Adli Tıp Kurumu’na veya herhangi bir tıp fakültesine davacının sevk edilmesini ve sevk edilecek kurumdan şu soruların cevaplanmasını talep ediyoruz. Davacının beden gücünde kalıcı kayıp olup olmadığı, tedavi ile davacının iyileşip iyileşmeyeceği, beden gücünde kalıcı kayıp varsa, kalıcı kayıp oranının miktarı, Vücut gücünde kayıp var ise dava konusu olayın üzerinden 5 yıl geçmesi sebebiyle, bu süre içinde bahsi geçen kaybın yaşanan başka bir olaydan kaynaklanma ihtimalinin bulunup bulunmadığı, bu hususların cevaplandırılması için mağdurun yeniden muayenesi gerekmektedir. Belirttiğim sebeplerden dolayı aleyhime açılan davanın reddini talep ettiğini, haksız açılan davanın reddini,ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı … 09/08/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları ve taleplerini kabul etmiyoruz. Görev itirazında bulunuyoruz; huzurdaki davada görevli mahkeme Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi olup, Akşehir Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açılmış olan bu davada görev itirazında bulunuyoruz. Süresi içinde açılmamıştır; söz konusu kaza 06.08.2014 tarihinde gerçekleşmiş olup, huzurdaki dava kanunda ön görülen süre içerisinde açılmadığından dolayı süre aşımı/zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. Husumet itirazında bulunuyoruz; davacı taraf seyahat ettiği otobüste olduğu esnada trafik kazası gerçekleşmiştir. Kazaya karışan araçların zorunlu trafik sigortası ve seyahat ettiği otobüsün koltuk sigortası mevcut olup öncelikle sigorta şirketinden bu talep edilmesi gerekirken doğrudan doğruya müvekkile karşı anılan davanın açılması hukuka aykırı olup husumet itirazında bulunuyoruz.Müvekkil tam kusurlu değildir; kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları vs. ye göre; söz konusu kazada davacı müvekkil tam kusurlu değil aksine davacı tarafın seyahat ettiği araç sürücüsünün de kusuru bulunmaktadır. HMK 107/1 maddesinin şartları gerçekleşmemiştir; davacı taraf huzurdaki davada belirsiz alacak davası talebi ile 10.000 TL. maddi tazminatta bulunmuş ve maddi zararlarını “tedavi masrafları, iyileştirme giderleri, bakım masrafları” vs olarak beyan etmiştir. HMK 107/1 madde gereğince, alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı durumlarda belirsiz alacak davası açılabilir. Oysaki davacı tarafın, maddi tazminat talebine ilişkin iddiaları, miktar itibariyle değeri belli olan hususlar/durumlar olduğu için burada belirsiz alacak davası söz konusu değildir ve bu taleplerinin reddini talep ederiz. Dava dilekçesinde manevi tazminat talebine ilişkin ileri sürülen hususlar ve beyanlar duygusal mahiyette olup istenilen tazminat miktarı çok fahiş miktardır. Kaldı ki davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesini gerektirir durumların, 5 yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması nedeniyle, zaman itibariyle de etkisini kaybettiği kuvvetle muhtemeldir. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebepler ile re’sen göz önüne alınabilecek diğer sebeplerden dolayı açılan davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep etmiştir.
Davalı … vekili 09/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından , 9.07.2019 tarihli dilekçe ile Müvekkiller ve diğer davalılar aleyhine açılmış olan davada ; müvekkillerin tali kusurlu olduğu trafik kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi kayıplarına ilişkin açıları davanın dilekçe ve tensip tutanağı Müvekillere tebliğ olunmuştur. Dava da kusurlu olduğu belirtilen Müvekkillerde … Lt. Şti. yönünden dava zamanaşımı sebebiyle dinlenemez . zamanaşımı vardır . iki yıllık süre geçmiştir . Ceza dosyasında tali kusurlu olarak kabul edilen , Müvekkillerden … aslında kusursuz, sanığın ilk geçiş hakkına sahip olduğu , süratli olduğu söylenmesine karşın , diğer aracın (yoğun kusurlu olanın) yola girmesinin beklenebilir bir durum olmadığı , çarpma noktası da düşünüldüğünde, Müvekkil sanığın kazayı önleme imkanının kalmadığı , buna rağmen ; Ceza dosyasında kusur atfedildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple ; yeniden Müvekkilin kusuru konusunda rapor alınması gerekliliği bulunduğu anlaşıldığından , bu durum dikkate alınarak rapor alınmasını, dava dilekçesindeki maddi ve manevi istemlerin fahiş olduğu görülmektedir. Kaldıki ; Müvekkilin aracı — sigortalı olup, koltuk sigortaları da bulunduğundan , Sigorta Poliçelerindeki miktarı aşmayacağındarn , davacıların maddi tazminata ilişkin zarar larının bu Sigorta Şt. den tahsili gerekmektedir. Müteselsilen ve müştereken tahsili talebi de bu sebeple yanlıştır. Herdeki beyan haklarımız saklı kalmak üzere , davanın reddine karar verilmesini vekalet talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekiline ait 18/10/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde; “06/08/2014 tarihinde müvekkil şirket nezdinde sigortalı, sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … plaka sayılı araç arasında meydana gelen kazada …’un kullanmakta olduğu … plaka sayılı araçta yolcu konumunda bulunan davacıların yaralanarak beden gücü kaybı zararına uğradığını, bu nedenle 10.000,00 TL maddi tazminatın müvekkil şirketten kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili” talepli iş bu davayı ikame etmiş olup haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddedilmesi gerekmektedir. detaylı itirazlarımız aşağıdaki gibi olacaktır: dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, müvekkil şirkete, 26/07/2014-2015 tarihleri arasında … numaralı ktk zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalıdır. bu poliçeden dolayı sorumluluğumuz, sigortalımızın kusuru oranında olmak üzere, ölüm/daimi sakatlık halinde kişi başına azami 268.000,00-TL ile sınırlıdır. teminat limitini bildirmemiz bu miktarın mutlak surette ödeneceği ve davayı kabul anlamında değildir. manevi tazminat poliçe teminatımıza dahil değildir. müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusudur. zira karayolları trafik kanunu’nun 91. maddesine göre trafik sigortaları, aynı kanunun 85. maddesine göre işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapılırlar. dolayısıyla, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluk da yoktur. kazanın oluşuna dair beyanlarımız diğer davalı sürücü kazanın oluşumuna tam kusuru ile sebebiyet vermiştir. sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken söz konusu olaya ilişkin alınan ifadeler dikkate alındığında diğer davalı sürücü …’ un sevk ve idaresindeki otobüs ile yola gereken dikkatini vermeyip kavşağa yüksek hızla giriş yapması ile meydana gelen olaya sebebiyet verdiği, dikkatsizliği ve kurallara riyatesizliği ile kazanın meydana gelmesine yol açtığı anlaşılmaktadır. polis memurları huzurunda alınmış olan 08/08/2014 tarihli …’ nün ifade tutanağı incelendiğinde davaya konu kazada müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsünün trafik kurallarına uygun bir şekilde kavşağa giriş yaptığı görülecektir. sigortalımız konu beyanında “…kavşağa gelince iyice yavaşladım, sola dönüş sinyalimi verip tam dönüş yapacağım esnada soldan … idaresindeki otobüs hızlı bir şekilde gelerek bizim bulunduğumuz araca sol ön kapı tarafından çarptı..” şeklinde ifade ettiği üzere kaza meydana gelmiştir. davaya konu kazanın oluş şekli incelendiğinde, kazanın meydana gelmesinde ve davacının yaralanmasında tamamen diğer davalı otobüs sürücüsünün kusurlu olduğu açıkça görülmektedir. bu hususta sigortalımızın konu olayda herhangi bir kusuru bulunmadığından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmekteyiz. Bu halde huzurdaki davaya konu sigortalı aracın tipinin hususi olması nedeni ile mahkemenizce tazminata hükmedilmesi halinde konu miktara ancak yasal faiz işletilebilecektir. yukarıda belirtilen sebeplerle müvekkil şirketin dava açılmasına sebebiyet vermesi söz konusu değildir. bu sebeple müvekkil şirket, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinden sorumlu değildir. Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı; müvekkil şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.
… Sigorta Şirketi vekili 16/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın … no.lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ektedir.Davanın araç sigorta ettirenine, araç sürücüsüne ve SGK’ya ihbarı gerekmektedir. Zira davacı taraf herhangi bir ödeme almışsa, aynı ödemeyi mükerrer şekilde tarafımızdan tazmin ettiği takdirde sebepsiz zenginleşmiş olacaktır. Bu nedenle ihbar dilekçemiz ayrıca sunulacaktır. Öncelikle davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmiyoruz. Davacı tarafın ibraz ettiği deliller ve özellikle kaza tespit tutanağı tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle belge suretleri ve delillerin tarafımıza tebliğini talep eder ve tebliğ edildiğinde cevap verme ve karşı delil ibraz etme hakkımızı saklı tutarız. Yukarıda açıkladığımız ve sayın mahkemenizce re’sen nazar-ı dikkate alınacak nedenlerden dolayı; Hksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, davanın İhbarına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 13/10/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğu, bu sebeple yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesince yapılması gerektiği, HSK Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile Konya Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, eldeki davanın da TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen ticari davalardan olduğu görülmekle, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından itirazı olmasa bile görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden inceleyip karar verebileceği, kaldıki taraflar da her aşamada mahkemenin görevsiz olduğunu, yargılamanın sonuna kadar her aşamada ileri sürebileceği anlaşılmakla asıl ve birleşen dava yönünden; Dosyanın HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirildiğinden görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Esasın bu şekilde kapatılmasına karar verilerek dosya konya hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısından ve diğer davalıdan talep edilen maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı taraf; 06.08.2014 günü meydana gelen trafik kazasında, …’nün kullanmış olduğu otomobil (… Plakalı) ile … yolu istikametinden gelerek Akşehir şehir merkezi istikametine yeni … yolu kavşağından dönüş yaptığı esnada …’un kullanmış olduğu otobüsün (… Plakalı) çarpışması neticesinde müvekkilim ve iki çaçuğu yaralanmış , maddi ve manevi zarara uğradıklarını, uğradığı zararların tazınini için , zorunlu dava şartı olan arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş, anlaşma sağlanamadığından , bu davayı açma zorunluluğu doğurduğunu, …’un kullanmış olduğu minibüste yolcu olarak bulunan müvekkilim ve iki küçük çoçuğu, kaza neticesinde ya ralanmış,Müvekkilem …’ın sağ kalçasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar olmuş,gözünde görme kaybı olmuş, kızları … ve … yüz ve alınlarında yaralar oluştuğunu, her ne kadar müvekkilim Akşehir’de ikamet etse de, tedavisi Akşehir Devlet Hastanesi’nde mümkün olmadığından Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi görmüş, dolayısıyla hem tedavi masrafları hem de tedavi süresi boyunca yol konaklama gideri olduğunu, bunun yanında müvekkil … kaza sırasında iki kızıyla birlikte araçta olduğundan, hem … hem de iki kızı annelerinin yokluğundan dolayı bakıma ihtiyaç duymuş , bakım giderleri de oluştuğu, müvekkilimin tüm yaşananların ardından ciddi maddi zararı olduğu gibi uzun süren tedaviden ve bir anne olarak çocuklarının da kaza geçirmesinden dolayı manevi olarak da yıprandığını, aynı şekilde biri 23.04.2012, biri 28.02.2010 doğum tarihli olan küçükler de kazadan çok etkilendiklerini, manevi olarak yıprandıklarını, Akşehir Ağır Ceza Mahkemesi … Esas no’lu dosyasına verilen Bilirkişi Raporuna göre “…… plaka sayılı araç sürücüsü (…) “kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” kuralına göre asli kusurlu diğer … Plakalı araç sürücüsü(…) .. araçların hızını, kavşaklara yaklaşırken azaltması kuralını ihlal ettiğinden tali kusurludur..” (Bilirkişi kusur raporu) Bilirkişi raporunda kusurlu olduğu belirlenen sürücüler … ile … dışında, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesine göre , meydana gelen trafik kazasından araç işletenler de sorumlu olduğundan dava dilekçemizi … Plakalı aracın sahibi …’ya ve … Plakalı aracın sahibi … A.Ş’ye yöneltmiş bulunduğunu, Ayrıca davalı işletene ait … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli … no’lu poliçe ile davalı … Sigorta Şirketi’ne Trafik Sigortalı olması,yine davalı işletene ait … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli … no’lu poliçe ile davalı … Şirketi’ne Trafik Sigortalı olması ve her iki sigorta şirketi de araçların sebep alduğu maddi zararı karşılamakla yükümlü olduklarından , anılan şirketleri davalı olarak göstermiş bulunduklarını, tüm davalılar müvekkilin uğradığı zararları karşılamakta müteselsil olarak sorumlu olduklarını, anılan trafik kazası neticesinde müvekkilin yapmış olduğu tedavi masrafları, iyileştirme giderleri bakım masrafları ve ileride olması muhtemel tedavi masraflarının karşılanması mağduriyetinin giderilmesi için gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili 49,54 ve 56. maddeleri dikkate alınarak müvekkilin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazminini talep ediyoruz. Yukarıda açıkladığımız ve Te’sen göz önünde bulundurulacak hususlar doğrultusunda; Davacı müvekkillerin tedavi ve iyileştirme ile ileride olması muhtemel tedavi giderleri,bakıcı giderleri ve iyileştirme gideri ,geçici iş göremezlik ve maluliyet oranında Toplam 10.000 TL belirsiz alacak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kayıtı ile maddi tazminata tüm davalılar yönünden müştereken ve müteselsilen ; Müvekkillerin in vahim trafik kazası sebebiyle uğradığı manevi yıpranma ve çöküntünün giderilmesi için … için 50.000 TL. küçük … r için 25.000 TL ve küçük … için 25.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL, manı evi tazminatın (davalı sigorta şirketleri dışında ki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen ) kaza tarihi 06.08.2014 tarihinden itibaren faiz, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini, davalıların, davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri,
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 13/10/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirildiğinden bahisle esasın kapatılarak görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE karar verildiği,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı,
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7/3. maddesinde; “Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir” şeklinde düzenleme yapıldığı,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadında; ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (… : Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/102006 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı içtihadında;”….Bundan sonra genel mahkemelerin, kadastro tutanağı düzenlenmiş bulunan davalara bakması olanaklı değildir. Genel mahkemeler tarafların isteğine bağlı olmadan, dosyayı bir görevsizlik (devir ve tevdi) kararı ile kadastro mahkemesine aktarır. Hemen belirtilmelidir ki, mahalli mahkemelerce doğrudan doğruya verilen aktarma kararı, teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, sadece bir devir kararıdır. Bu nedenle, bu devir kararı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi hükmü uygulanmaz ve bundan dolayı davacı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilemez (… -… , 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara-1991 s:1071)…” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 10/10/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”…Somut uyuşmazlıkta, davalılar aleyhinde iflas istemiyle 24/02/2014 tarihinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Gebze’de müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Gebze Adliyesi’nde 07/09/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi faaliyete geçmiş olup, uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesine yer olmadığı gibi, iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yerel mahkemece, 16/10/2015 gün … E. ve … K.sayılı ilamla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK’nın 04/10/2006 gün … – … sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir.
Bu durumda yerel mahkemece 16/10/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin16/05/2014 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”…. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesi’nin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 19. İş Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 12/06/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”… Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin HSYK’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesinin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için sözkonusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 4. İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
Yukarıda anılan TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay .HD.’nin 16/05/2014 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay .HD.’nin 12/06/2016 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK’nun ile 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 13/10/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle gönderilmesine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ nin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesine(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde re’sen davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Tensip zaptının bilgi mahiyetinde taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 21/12/2021

Katip Hakim