Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/643 E. 2022/478 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: Esas –
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte bulunan ” MENFİ TESPİT ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı … tarafından müvekkilim aleyhine Konya ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılmıştır. Yapılan takip açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı yoktur. Müvekkilin böyle bir borcu bulunmamaktadır. 21.11.2018 tarihinde gündüz saat 12:00 civarlarında müvekkilimin önceden tanımadığı davalı şahıs, müvekkilin ikametgahına gelmiş ve kendisini PTT görevlisi gibi tanıtarak mahkemeden tebligat getirdiğini belirtmiştir. Müvekkilim o sıralar devam eden arazi davası nedeniyle tebligatlar geldiğinden durumdan şüphelenmemiştir. Davalı şahıs, müvekkilime üst kısmı kağıtla kapatılmış bir belgenin altına ‘okudum’ yazdırdıktan sonra birkaç tane imza attırtmıştır. Müvekkilim imza attıktan sonra gelen şahsa “evrak vermeyecek misiniz” diye sormuş, şahıs ise “evrak sonra gönderilir” demiştir. Bu söz üzerine müvekkilim durumdan şüphelenmiş ve gelen şahsı aracına bininceye kadar takip etmiştir. Davalının bindiği aracın PTT aracı olmadığını görünce plakasını almış (…) ve durumu eşine anlatmıştır. Müvekkilim eşi ile birlikte … Polis Merkezine giderek şikayette bulunmuşlardır. Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada araç plakasının müvekkilimin eşinin tarla husumetlisi olan …’ın kardeşi …’a ait olduğu tespit edilmiştir. Müvekkilin eşi … bu şahsın abisi … aleyhine Sorgun .Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile müdahalenin meni davası açmış ve davayı kazanmıştır. Davalının bu dava nedeni ile müvekkilime ve eşine husumet beslediğini ve bu nedenle senet imzalattığını düşünmekteyiz. Davalı hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma başlatılmış, soruşturma neticesinde davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Aradan yaklaşık üç yıl gibi bir süre geçtikten sonra davalı … tarafından 24/11/2018 tanzim, 24.12.2018 vade tarihli, 18.000 TL bedelli senede istinaden müvekkilim aleyhine Konya …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Senet metni sonradan doldurulmuş olup, yazılar müvekkilime ait değildir. Müvekkilimin yaptığı şikayetle ilgili olarak davalı … 06/03/2019 tarihinde Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğünde şüpheli sıfatıyla ifade vermiştir. Davalı bu ifadesinde; … plakalı aracın kendisine ait olduğunu, …’ın kendisine 18.000 TL karşılığında arsa sattığını, …’ın parayı almasına rağmen tapuyu kendisine vermediğini, bunun üzerine …’ın evine gittiğini, evde bulunan … dan verdiği paraya karşılık senet aldığını iddia etmiştir. Davalının iddia ettiği şekilde taraflar arasında herhangi bir arsa satışı olmamıştır. Olması da mümkün değildir. Davalı ne müvekkilime ne de müvekkilimin eşine arsa satışından kaynaklı herhangi bir para ödememiştir. Müvekkilim, davalı …’ı tanımadığı gibi eşinin borcundan dolayı onun namına bir senet düzenlemesi ve borçlanması da söz konusu değildir. Taraflar arasında iddia edildiği şekilde bir hukuki ilişki mevcut değildir. İcra takibine konu senet müvekkilimden hile yolu ile alınmıştır. Açıkladığımız bu nedenlerle takip haksız ve kötüniyetlidir. Müvekkilin takibe konu 24/11/2018 tanzim, 24.12.2018 vade tarihli, 18.000 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesi için mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur.” şeklinde dava açmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “Dava dilekçesi usul ve yasaya aykırıdır. Müvekkil aleyhine ikame olunan dava basit yargılama usulüne tabi olup, yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri kanunun 119 ve 121.maddeleri gereğince davacının dayandığı tüm delilleri ile iddia edilen her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğini, tanık isim ve adresleri ile tanıkları ne hususta dinleteceğini açıklayarak davalı tarafa dava dilekçesi ile birlikte tebliğ ettirmelidir. Davacı yan delil listesinde bildirmiş olduğu delillerini tarafımıza tebliğ ettirmemiş ve tanıkların isim ve adresleri ile tanıkları ne hususta dinleteceğini açıklamamış olduğundan yasal mevzuatımız gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gereklidir. Tarafımıza tebliğ olunmayan ve bu nedenle de inceleme imkânı bulamadığımız belgelere karşı da cevap hakkımızı saklı tutuyoruz. dava yetkisiz mahkemede açılmıştır. Ayrıca huzurdaki dava yetkisiz mahkemede açılmıştır. HMK m.6 ” Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. ” yetkili mahkeme davalı müvekkilimizin yerleşim yerinin Sorgun/ Yozgat olması hasebiyle Sorgun Asliye Ticaret Mahkemeleri’dir. ( Asliye Hukuk Mahkemesi- ticaret mahkemesi sıfatıyla ) .İşbu sebeple huzurdaki davanın yetkisizlik sebebiyle reddini talep ederiz. Mahkemeniz huzurunda görülmekte olan işbu davada- hiçbir şekilde davayı kısmen veya tamamen kabul anlamına gelmemekle kaydıyla- hak düşürücü süre dava şartı yokluğunu açıkça ileri sürmekteyiz. Sayın mahkeme tarafından -hiçbir şekilde söz konusu olayın gerçekleştiğinin tarafımızca kabul edildiği anlamına gelmemekle birlikte- davacının iddia etmiş olduğu olayın gerçekleşmiş olduğu kabul edildiğinde dahi işbu davanın reddi gerekmektedir. Zira davacı, senedin hile ile kendisinden alındığı iddiasına dayanmaktadır. TBK madde 36 ve TBK madde 39 gereği irade sakatlığının öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerekmesine rağmen hak düşürücü süreler içerisinde davacı tarafından açılmış bir dava bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre içerisinde açılmayan huzurdaki işbu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesini talep ederiz. Konya …. İcra Dairesi – … Esas dosyasından davacıya gönderilen tebligatlarda, gönderilen tebligat adresleri ile davacının dava dilekçesinde belirttiği adres aynıdır. Ancak PTT tebligat kayıtlarının incelenmesiyle de anlaşılacağı üzere davacı tebligatları teslim almayarak İADE-TANINMIYOR açıklaması ile ödeme emirlerinin iade ettirilmesine sebebiyet vermiştir. Halbuki davacı borçlu olmadığı düşüncesindeyse öncelikle ödeme emrine itiraz etmesi gerekirdi. Ödeme emri tebligatlarını teslim almayan ve icra ödeme emrine itiraz etmeyen davacının huzurdaki işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı …’ın tebligatı teslim almaktan imtina etmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu beyan ederiz. Esasa ilişkin itirazlarımız, davacı taraf dava dilekçesinde özetle ” müvekkilinin önceden tanımadığı davalı şahsın müvekkillinin ikametgahına gelerek kendisini PTT görevlisi olarak tanıttığını ve mahkemeden tebligat getirdiğini belirterek kağıt imzalattığını, müvekkilinin kendisine evrak verilmeyince şüphelendiğini, aracı takip ettiğinde plakasının … olduğunu, bu hususu eşine anlattığını, eşiyle birlikte karakola giderek şikayette bulunduklarını, araç plakasının tarla husumetlisi …’ın kardeşi olan …’a ait olduğunun tespit edildiğini, aralarındaki husumet nedenli senedin imzalatıldıldığı ” iddiasında bulunmuştur. Davacının iddiaları mesnetsiz olup, kötüniyetli olarak ikame edilen huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki; Her ne kadar davacı taraf müvekkilimiz …’ı tanımadığını iddia etmişse de taraflar arasında yakın akrabalık ve komşuluk ilişkisi bulunmaktadır. Davacı … ile müvekkilimiz, Araplı Kasabasında komşudurlar. Davacının müvekkilimizin üvey amcasının gelini olması nedeniyle tarafların birbirini tanıdığı hususu izahtan varestedir. Bu hususta haklılığımızın anlaşılması için Nüfus müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ederiz. Davacı …’ın şikayeti üzerine müvekkilimiz hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… sayılı dosyası ile soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma neticesinde müvekkilimiz hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. KYOK ve KYOK’a itiraz üzerine verilen kararların incelenmesiyle de, davacı (borçlu ) …’ın söz konusu iddialarının borçtan kurtulmaya yönelik gerçeğe aykırı beyanlardan ibaret olduğu anlaşılacaktır. Bu hususta haklılığımızın anlaşılması için Konya CBS… Sayılı soruşturma dosyasının celbini talep ederiz. Davacı taraf dava dilekçesinde taraflar arasında bir arsa satışının gerçekleşmediğini iddia etmiştir. Ancak bu iddia gerçeğe aykırıdır. Taraflar arasındaki akrabalık ve komşuluk ilişkisi nedeniyle tapu devrine ilişkin elden ödeme yapılmış olup davacının eşi tarafından tapu devri gerçekleştirilmemiştir. Köydeki arsanın karayolu nedeniyle kamulaştırılmasına karar verilmesi nedeniyle tarlanın satışından vazgeçilmiş ancak müvekkilimize parası iade edilmemiştir. … i müvekkilimizin verdiği 18.000 TL tutarındaki arsa payı bedelini işbu arsanın devredilmemesi nedeniyle müvekkilimize senet yolu ile iade etmiştir. Daha sonra savcılığa suç duyurusunda bulunarak aksi bir izlenim elde etmeyi amaçlamışlardır. Bu hususta tanıklarımız bulunmaktadır. hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı … senedin hile ile alındığını (!) 23.11.2018 tarihinde öğrendiğini iddia etmesine rağmen 29.11.2021 tarihine kadar menfi tespit davası açmamıştır. TBK madde 39 gereği bir yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. kabul etmek gerekir ki davacının iddia ettiği gibi bir olay söz konusu olsa idi davacının işbu davayı çok daha öncesinde açması gerekirdi. bu durumdan da açıkça görüleceği üzere davacı … iş bu davayı kötü niyetle açmıştır. Davacı tarafından senetteki imzaya herhangi bir itirazda bulunulmamış olup, senet nedeniyle borçlu olunmadığı öne sürülmüş, fakat borcun ödendiğini gösterir bir belge dava dilekçesine eklenmemiştir. tek başına bu husus bile davacının kötüniyetli olarak işbu davayı ikame ettiğini göstermektedir. Kaldı ki, icra takibinin konusunu oluşturan dayanak belge senet olduğundan dolayı illetten mücerrettir. Senedin ne amaçla ve hangi işlem için verildiğinin bir önemi bulunmamaktadır. bu nedenlerle davanın reddini talep ederiz. ” şeklinde dava açmıştır.
Davacı vekilinin mahkememizin 14/09/2022 tarihli duruşmasında; ” ispat yükü davalı taraftadır, esasa ilişkin beyanlarımızı aynen tekrar ederiz beyanlarımız da dikkate alındığında yemin deliline dayanmayacağız.” dediği görülmüştür.
Davacı vekilinin mahkememizin 25/05/2022 tarihli duruşmasında; “…ödeme yaptığımıza ilişkin yazılı bir delilimiz yoktur, her ne kadar dava dilekçemizde yemin deliline dayanmış isek de bononun talil edildiğinden kaynaklı ispat yükünün davalı tarafta olduğunu düşünüyoruz, davalı taraf gayrimenkul alım satımına ilişkin senedin alındığını iddia etmektedir” demiştir.
Davalı vekilinin aynı tarihli duruşmada; ” İspat edilemeyen davanın reddini talep ederiz, HMK 196. Maddesi kapsamında davacı yanın yemin delilinden vazgeçmesi konusunda açıkça muvafakat ediyoruz, davacı davasını ispatlayamamıştır, dava reddedilsin.” dediği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkememiz dosyasının ayrıntılı incelenmesi neticesinde davacı yan yemin delilinden vazgeçmiştir. Davalı yan kabul etmiştir (HMK 196. Maddesi ” Delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.” hükmü uyarınca)
Davacı yan dava konusu bonoyu ödediğine ilişkin yazılı delil ibraz edememiştir.
Somut olaya baktığımızda; dava konusu bononun “nakten” sebebine dayalı verildiği, davacı borçlu dava konusu bonoya ilişkin şikayette bulunduğu, şikayet üzerine ” kovuşturmaya yer olmadığı kararı” verilmiştir.
Kambiyo senedi hakkında açılan olumsuz tespit davasına -taraflar tacir olmasa bile- ticaret mahkemesi bakar (Yüksek Yargıtay . HD 28/06/2004 tarih, … Esas, … Karar)
Menfi tespit davası, icra takibindin açıldığı yer mahkemesinde açılabilir. Bu nedenle yetki itirazına itibar edilmemiştir.
Davalı yan süre yönünden davanın reddini talep etmişse de:
A-Menfi tespit davalarında İİK herhangi bir süre düzenlemesi yapılmamıştır.
B-Ancak maddi hukuka ilişkin bir süre var ise davacı bu süre içinde menfi tespit davası açmalıdır.
Somut olayımızdaki şikayet direkt icra takibine konu bono bakımından değil de, genel olarak şikayet dilekçesindeki belirtilen olay nedeniyle imza atılmış olabileceğine ilişkin olduğundan bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir. Diğer taraftan icra takibinin açılış tarihi ve huzurdaki dava tarihine baktığımızda iradeyi fesat eden hallere ilişkin süreler içinde açıldığının kabulü gerekir.
İcra Takibi yönünden tedbir kararı verildiğinden davacı aleyhine tazminata hükmedilmiştir. (Yüksek Yargıtay . HD’nin 15/06/2007 tarih, … Karar sayılı ilamı)
Somut olayımızda her iki taraf bonoda “nakten” yazılı olduğu halde her iki taraf talil ettiğinden “çift taraflı talilde ispat yükü yer değiştirmez” kuralı gereği (Yüksek Yargıtay .HD 23/09/2014 tarih, … sayılı ilamı) davacı yan borçlu olmadığı yazılı delille ispat edemediğinden davacının davasının reddine İİK 72/4 maddesi gereği 26.286,40 TL nin %20 si olan 5.257,28 TL tazminatın davacıdan alınıp, davalıya verilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının, davalı aleyhine açtığı menfi tespit davasının REDDİNE,
2-İİK 72/4 maddesi gereği 26.286,40 TL nin %20 si olan 5.257,28 TL tazminatın davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 448,91 TL den mahsubu ile fazla yatan 368,21 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL lik yargılama giderinin davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça depo edilip kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.