Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/591 E. 2021/666 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 2-
3-
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 05/09/2021 tarihli, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile Mahkememize gönderildiği anlaşılmakla yukarıdaki esas sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 09/11/2020 tarihli dava dilekçesi özetle; Müvekkil … yönetiminde olan … plakalı araç ile davalı …yönetiminde olan …plakalı araç arasında 25/09/2018 tarihinde elim bir trafik kazası meydana geldiğini, bu kazadan sonra müvekkil Muhammed Kartal yaralanmış maddi ve manevi zararları olduğunu, müvekkilde sol alnında yaralanma ve yanağında cam parçası kalıntısi ve söğüs kafesinde catlak ve sol diz kapağı kaslarında zedelenme, kemikte kırık , sağ 1. Parmağında çatlak ve sol 3. Parmağında çatlak, sol bacağına alçı yapılıp parmakları atele alınmıştır, ayrıca geceleri araç kullanırken görme sorunu olup, görme yetisinde kayıp yaşadığını, kazadan sonra Çay Asliye Ceza Mahkemesinde …Es – …K ile yargılama yapıldığını, karşı taraf …hakkında 6 ay 20 gün hapis cezası kararı verilmiş ve para cezasına çevrildiğini, müvekkilin kaza tutanağında da tespitli olduğu üzere kazada bir kusuru olmadığını, bu kapsamda 4100 kusurun karşıtarafta olduğunu iddia ettiklerini, müvekkil için geçici iş göremezlik bedeli, sürekli iş göremezlik bedeli, bakıcı gideri bedeli, SGK’ nın ödemediği fatura edilemeyen tedavi gideri bedeli kapsamında ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı maddi ve de ayrıca manevi tazminat talep ettiklerini, tazminat taleplerimizi olay tarihi olan, 25/09/2018 den itibaren işleyecek faizi ile beraber tüm taraflardan ancak şirketler açısından ise poliçe limitleri kadar ve poliçede korudukları teminat çeşidi ve miktarı kapsamında olmak kaydı ile müştereken ve müteselsilen talep ettiklerini, dava açmazdan evvel kanunda yapılan son değişiklikler sebebi ile öncelikle davalı sigorta şirketine 04/06/2020 tarihinde başvuru yapılmış ama sonuç alınamamıştır ve tarafımıza ödeme yapılmadığını, 24 karşı taraf araca ait olan ve …Sigorta Şirketi ‘nce düzenlenen …poliçe numaralı olan ve …plakalı olan araca dair düzenlenmiş KASKO sigorta poliçesi gereği KTK ve ilgili sigortacılık kanunları gereği davalı …Sigorta Şirketi’ne tarafımızdan başvuru yapılmış ve ilgili başvurumuz rağmen 08/06/2020 tarihindeki sigorta çalışanı …tebliğden sonra da 15 sün secmesine rağman davalı sigorta şirketi taraflarına bir ödeme yapmadığını, yine aynı şekilde, karşı taraf araca ait olan ve poliçe numaralı olan ve …plakalı olan araca dair düzenlenmiş olan …numaralı ZMMS sigorta poliçesi gereği KTK ve ilgili sigortacılık kanunları gereği davalı …Sigorta Şirketi” ye başvuru yapılmış ancak 08/06/2020 tarihindeki sigorta çalışanı …’e tebliğden sonra 15 gün geçmesine rağmen davalı sigorta şirketi tarafımıza bir ödeme yapmadığını, bunun yanında bir de yine yeni kanunlar gereği kanun değişikliğiyle birlikte dava açmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurduk ve 03/07/2020 tarihinde …*büro dosya numarası ve …arabuluculuk numarası ile yapılan toplantı ile görüşme sonunda anlaşmama şeklinde karar alındığını, yapılan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde de bir anlaşma sağlanmadığı için davayı açma mecburiyeti hasıl olduğunu, müvekkil bu kaza sonrasında yaralanmış özellikle müvekkilde kırık ve ameliyatlık yaralanmalar oluştuğunu, kalcı sakatlıklar ve görme kaybı ve yüzünde sabit iz gibi çeşitli sağlık sorunları oluştuğunu, müvekkilde kazadan dolayı gece araç kullanmak çok zor hale geldiğini, galericilik yapan müvekkil ekonomik manada ve mesleki manada kayba uğramış gece bir yerden araç alıp gelmek istese yanında şöför bulundurmak zorunda kaldığını, hatta kendisi araç bile kullanmadığını, maddi tazminat kapsamında geçici ve sürekli iş göremezlik ve fatura edilemeyen tedavi gideri ve bakıcı gideri bedeli ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı faiz ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve hesap raporları geldikten sonra ıslah hakkımız saklı kalmak kaydı ile ve kaza tarihi olan 25/09/2018 den itibaren işleyecek faizi ile beraber, müvekkil için şimdilik 1000 tl geçici iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 tl sürekli iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 tl bakıcı gideri bedeli ve şimdilik 1000 tI fatura edilemeyen tedavi gideri bedeli, şimdilik 1000 tl ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı maddi tazminat talep ettiklerini, kaza tarihi olan 25/09/2018 den itibaren işleyecek faizi ile beraber, müvekkil tüm bu manevi sorunları yok yere yaşamak zorunda kaldığı, hayat kalitesi azaldığı için, sürekli olarak vücut kaybı yaşadığı, yaralandığı, hasta olarak epey bir süre işten güçten kaldığı için bir nebze olsun bu acılarının karşılığının yerini bulması adına ve hakkaniyet adına ve cezada hukuki caydırıcılık unsuru gereği 50.000 tİ manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, maddi tazminat taleplerimizi, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen talep ettiklerini, ayrıca davalı olan her iki sigorta şirketini talep ettiğimiz tazminatlar açısından sigorta poliçesinde sorumlu oldukları tazminat çeşitleri ve limitleri sınırı kadar sorumlu tuttuklarını, 25/09/2018 tarihli olan bu kazada karşı taraflar müştereken ve müteselsilen sorumlu olup ve …ve asli kusurlu oldukları iddiamız için haklı davamızın kabulünü talep ettiklerini, tüm maddi tazminat taleplerimizi ve zararlarımızı; ıslah, faiz ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve kaza tarihi olan 25/09/2018 den itibaren işleyecek faizi ile beraber talep ettiklerini, faiz ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve hesap raporları geldikten sonra ıslah hakları saklı kalmak kaydı ile ve kaza tarihi olan 25/09/2018 den itibaren işleyecek faizi ile beraber, müvekkil için şimdilik 1000 tl geçici iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 ti sürekli iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 tl bakıcı gideri bedeli ve şimdilik 1000 tl fatura edilemeyen tedavi gideri bedeli, şimdilik 1000 tl ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı, maddi tazminat talep ettiklerini, kaza tarihi olan 25/09/2018 den itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber, müvekkil tüm bu manevi sorunları yok yere yaşamak zorunda kaldığı, yaralandığı, ameliyatlar geçirdiği, hasta olarak epey bir süre işten güçten kaldığı, için bir nebze olsun bu acılarının karşılığının yerini bulması adına, ve hakkaniyet adına ve cezada ve kusurda caydırıcılık ilkesi gereği 50.000 tl manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tarafımıza ödenmesini talep ettiklerini, maddi tazminat taleplerimizi tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen talep ettiklerini, manevi tazminat taleplerimizi ise sigorta poliçesinde manevi tazminatı sigorta etmeyen şirket hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen talep ettiklerini, ayrıca davalı olan her iki sigorta şirketini talep ettiğimiz tazminatlar açısından sigorta poliçesinde sorumlu oldukları tazminat çeşidi ve sorumlu oldukları limit kadar sorumlu tuttuklarını, karşı tarafa ait olan …plakalı araca tedbir konulmasını talep ettiklerini, alacaklarımıza ticari avans faizi uygulanmasını talep ettiklerini, yargılama masrafı, harçları ve giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerine yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı, 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7/3. maddesinde; “Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir” şeklinde düzenleme yapıldığı, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı içtihadında; ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (…: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., …K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/102006 tarih ve …Es…Kar. Sayılı içtihadında;”….Bundan sonra genel mahkemelerin, kadastro tutanağı düzenlenmiş bulunan davalara bakması olanaklı değildir. Genel mahkemeler tarafların isteğine bağlı olmadan, dosyayı bir görevsizlik (devir ve tevdi) kararı ile kadastro mahkemesine aktarır. Hemen belirtilmelidir ki, mahalli mahkemelerce doğrudan doğruya verilen aktarma kararı, teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, sadece bir devir kararıdır. Bu nedenle, bu devir kararı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi hükmü uygulanmaz ve bundan dolayı davacı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilemez (…-…, 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara-1991 s:1071)…” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 10/10/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”…Somut uyuşmazlıkta, davalılar aleyhinde iflas istemiyle 24/02/2014 tarihinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Gebze’de müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Gebze Adliyesi’nde 07/09/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi faaliyete geçmiş olup, uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesine yer olmadığı gibi, iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yerel mahkemece, 16/10/2015 gün …E. ve …K.sayılı ilamla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK’nın 04/10/2006 gün …- …sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir.
Bu durumda yerel mahkemece 16/10/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin16/05/2014 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”…. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesi’nin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 19. İş Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 12/06/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”… Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin HSYK’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesinin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için sözkonusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 4. İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
Yukarıda anılan TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay .HD.’nin 16/05/2014 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay .HD.’nin 12/06/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK’nun ile 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 05/09/2021 tarihli, …Esas, …Karar sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle görevsizliğine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemeninAkşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ nin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup, mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesine(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde re’sen davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2021

Katip Hakim