Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/423 E. 2021/543 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ:
KARARIN MAHİYETİ: GÖREVSİZLİK

Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 07/09/2021 tarih ve …Esas, …Karar Sayılı ilamı ile mahkememize gönderilen ” Tazminat ” davasının mahkememizin …Esas sırasına kaydının yapıldığı, iş bu dosyanın yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı …plakalı kamyonetin …Mah. …meydanı üzerinde …İlçesi istikametine doğru geri geri hareket halinde olduğu sırada marketten ekmek almaya giden müvekkiline aracının sol arka kısmı ile çarpması ve çarpmanın etkisi ile yere düşmesi ie sol femur intertrokanterik mevcut olup kırık skoru (4) olacak şekilde yaralanması ile sonuçlanan yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, davalının …Sigorta’ya …poliçe ile sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davalı …’ın olayda asli kusurlu olduğunu, Doğanhisar Asliye Ceza Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyasında davalı … hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan mahkumiyet hükmü aldığını, söz konusu kaza ile müvekkilinin başkasının yardımına muhtaç hale geldiğini, kendi işlerini göremez olduğunu, bu nedenlerle davacının maluliyeti, iş göremezliği, sürekli işgücü kaybı, bakım ihtiyacı vb. Maddi tazminat kalemleri kapsamında davalılardan kusurları oranında dava açtıklarını, kazaya karışan …plakalı aracın trafik kaydına tedbir konulmasını, 100 TL maddi tazminatın kazanın meydana geldiği 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … vekili Av. …’in 24/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın talep ettiği ihtiyati tedbirin yeni HMK gereği tedbir talebi ancak üzerinde tartışılan ve dava konusu olan menkul yada gayrimenkul mal üzerinde uygulandığını, bu sebeple davacı yanın tedbir talebinin reddine karar verilmesini, kazanın olduğu tarihte 31/08/2015-31/08/2016 arasında geçerli olan … tarafından yapılan bir de genişletilmiş beyaz kasko sigortası bulunduğunu, bu nedenle …Sigortanın da davaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun iyi olmadığını, davalının kusursuz olması nedeniyle manevi tazminatı tümüyle reddettiklerini, 20.000,00 TL manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme unsuru olacağını, Doğanhisar Asliye Ceza Mahkemesi …esas sayılı dosyanın içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 08/06/2016 tarihli raporunun müvekkil aleyhine olan kısımlarını kabul etmediklerini, bu raporda yüzdelik kusur oranı dilimi gösterilmediği için yeniden keşif yapılmasını ve dosyanın ATK’ya gönderilmesini, kusur oranını açıkça belirtilen yeninden rapor alınmasını, ayrıca davacının yaşı itibariyle çiftçilik yapamayacağını, davacının gelirlerinin araştırılmasını, müvekkilinin üzerine kayıtlı bir gayrimenkulü olmadığını, kusuru ve davayı kabul etmemek kaydıyla müvekkilinin durumunun iyi olmadığının dikkate alınmasını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili Av. ….23/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Karayolları Trafik Kanunu gereğince davacının usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulden reddi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın ATK Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’na sevk edilmesi gerektiğini, yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeden, eksik incelemeyle karar verildiğini, geçici iş göremezlik tazminatının 6111 sayılı yasa ve trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı olduğunu, davacının bu yönde talebi bulunmadığı için talep yokluğu sebebiyle bu hususta karar verilmemesini, geçici iş göremezlik tazminatının reddini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası adledilip adledilmediğinin sorulmasını, peşin sermaye değeri bağlandı ise rücuya konu miktarın işbu davada aktüer tarafından hesaplanacak tazminat tutarından mahsubu gerektiğini, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ancak ve ancak gerçek ve doğrudan olan zarar kalemleri için teminat verdiğini, davacı tarafın taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinden sorumlu olduğunu, kabul manasında olmamak işbu dava tarihine kadar müvekkil şirketinin herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu halde faizin başlangıcının dava tarihi olduğunu, tüm bu nedenlerde davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili Av. … 09/01/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davada kazaya karışan …plakalı aracın …no’lu 31.08.2015-2016 vadeli …kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede ihtiyari mali mesuliyet teminatının şahıs başına 30.000,00 TL ile sınırlı olduğun, manevi tazminat talepleri ile ilgili şahıs başına bedeni limitin %25’ine kadar teminat verildiğini, maddi tazminat talepleri ise öncelikli olarak zorunlu mali mesuliyet sigortası tarafından karşılandığını, müvekkil şirketi hakkında hüküm kurulmamasını talep ettiklerini, dosyada taraf olmadıklarını, ihbar edilen konumda oldukları için haklarında hüküm tesis edilmemesini arz ve talep etmiştir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 8.090,61 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.963,37 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 11.053,98 TL tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 21/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …Sigorta A.Ş. yönünden ise davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihi olan 17/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar … ve …A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, … aleyhine, usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamakla dahili dava yolu ile ihtiyari dava arkadaşı davaya eklenip aleyhine karar verilemeyeceğinden … hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Mahkeme kararının Konya BAM . HD’nin …Esas, …Karar sayılı ilamı ile 30/03/2021 tarihinde kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının …Esas numarası ile …Esas numarası ile 07/09/2021 tarihinde “HSK’nın 07/07/2021 tarihli ve 608 Sayılı Kararı uyarınca 01/09/2021 tarihinden itibaren Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlediği anlaşılmıştır.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese bile mahkemenin re’sen ele alması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin …Esas …Karar sayılı ilamında “Somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Dava tarihinde, İskenderun’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari dava nitelindeki uyuşmazlığa bakmaya, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında Adalet Bakanlığının 14.05.2015 tarihli Oluru ile İskenderun ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu ve 03.08.2015 faaliyete geçtiğinden mahkemece dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) veya gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin …Esas …Karar sayılı ilamında “Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Erzurum Adliyesi’nde 03/08/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde belirtilmiştir.
Dava açıldığı sırada mahkememiz görevli ise de; yargılama sırasında HSK’nın 07/07/2021 tarihli ve 608 Sayılı Kararı uyarınca Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin 01/09/2021 tarihi itibari ile Konya İl Mülki sınırları olarak belirlendiği, mahkememizin 01/09/2021 tarihi itibari ile Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davalarda görevli olmadığı anlaşılmakla, re’sen dosyanın Konya Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesine ve gönderilmesine karar vermek gerekmiş Hakimler Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve işbu davanın da Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına giren ticari davalardan olduğu anlaşılmakla dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne DEVRİNE VE GÖNDERİLMESİNE, Yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin ve harçların görevli mahkemece hükme bağlanmasına,
Dair ; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi. ” şeklinde karar verildiği, dosyanın mahkememizin …Esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı,
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7/3. maddesinde; “Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir” şeklinde düzenleme yapıldığı,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı içtihadında; ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (…: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., …K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay HGK’nun 04/102006 tarih ve …Es….Kar. Sayılı içtihadında;”….Bundan sonra genel mahkemelerin, kadastro tutanağı düzenlenmiş bulunan davalara bakması olanaklı değildir. Genel mahkemeler tarafların isteğine bağlı olmadan, dosyayı bir görevsizlik (devir ve tevdi) kararı ile kadastro mahkemesine aktarır. Hemen belirtilmelidir ki, mahalli mahkemelerce doğrudan doğruya verilen aktarma kararı, teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, sadece bir devir kararıdır. Bu nedenle, bu devir kararı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi hükmü uygulanmaz ve bundan dolayı davacı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilemez (İhsan Özmen-Halim Çorbalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara-1991 s:1071)…” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/10/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”…Somut uyuşmazlıkta, davalılar aleyhinde iflas istemiyle 24/02/2014 tarihinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Gebze’de müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Gebze Adliyesi’nde 07/09/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi faaliyete geçmiş olup, uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesine yer olmadığı gibi, iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yerel mahkemece, 16/10/2015 gün …E. ve …K.sayılı ilamla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK’nın 04/10/2006 gün …- …sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir.
Bu durumda yerel mahkemece 16/10/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK’nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin16/05/2014 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”…. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesi’nin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 19. İş Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 12/06/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamında;”… Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin HSYK’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre “Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesinin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için sözkonusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 4. İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde kabul edildiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
Yukarıda anılan TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay .HD.’nin 16/05/2014 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay .HD.’nin 12/06/2016 tarih ve …Es. …Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK’nun ile 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 07/09/2021 tarih ve …Esas, …Karar Sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle gönderilmesine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ nin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesine(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde re’sen davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 11/11/2021

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.