Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/401 E. 2022/390 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Alacak ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin borçlu gözüktüğü senetler sahte olarak tanzim edilip imzalanmıştır. Bu tanzimi yapan ve imzaları atan müvekkilin damadı …’dur. Lüks ve basiretsiz yaşam sonucu … borca batmıştır. Damat … borçlarını ödeme güçlüğü içine düşmüştür. Bundan dolayı müvekkil … imzalamış gibi sahte senetler keşide etmiş ve bunları cirolayıp piyasaya sürmüştür. Müvekkil, damadının bu şekilde yaptığı senetler nedeniyle piyasaya borçlandıklarını ödemek için birçok gayrimenkulünü satmak zorunda kalmıştır. Ciranta … tarafından sahte olarak tanzim edilip cirolanan senetler şu şekildedir: a./ Konya . İcra Dairesinde (kapatılan Konya . İcra Dairesi … E.) dosyasında tahsil edilen 20/04/2016 tanzim tarihli, 30/10/2017 vadeli 12.500 TL’lik bono senedi, b./ Konya . İcra Dairesinde … E. (kapatılan Konya . İcra Dairesi … ) sayılı dosyasından tahsil edilen 20/04/2016 tanzim tarihli, 30/11/2016 vadeli 12.500 TL’lik bono senedi, ( sahteciliği sonradan eklerde sunduğumuz bilirkişi raporuyla ispatlanmıştır.) c../ Konya . İcra Dairesinde … E. Dosyasından tahsil edilen 20/04/2016 tanzim tarihli, 30/12/2016 vade tarihli 12.500 TL’lik bono senedi,( sahteciliği sonradan eklerde sunduğumuz bilirkişi raporuyla ispatlanmıştır.) d../ Konya . İcra Dairesinde … E. Sayılı dosyasından tahsil edilen 20/04/2016 tanzim tarihli, 20/12/2016 vade tarihli 12.500 TL’lik bono senedi, (senedin aslı icra kasasında bile yok. Fotokopisi de UYAP sisteminden gözükmemektedir. Tüm bunlar savcılığa verilen cevaptan anlaşılmaktadır. Ek-4) Aslı davalının elindedir veyahut hiç oluşturulmamıştır. Tek bildiğimiz bu senetteki imzanın da müvekkile ait olmayışıdır. Bu sahte senedin aslının davalı tarafça sunulması için davalıya kesin süre verilmesini talep ediyoruz. Alacaklı gözüken davalı taraf, icraya konulan bu sahte bono senetleri nedeniyle müvekkilin “… Mah. … Sk. No:… İç kapı No:… … /… ” adresine hacze gelmiştir. Müvekkil, mal kaldırma ve icra tehditi ve korkusu ile ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Ödeme taahhütünü yerine getiremeyince alacaklı gözüken tarafın şikayeti üzerine Konya . İcra Ceza Mahkemesi … E.’tan yargılanmıştır. Sahte senetten kaynaklanan borcu ödeyince şikayetten vazgeçilmiş ve ceza almaktan ancak bu şekilde kurtulabilmiştir. Müvekkil, borçları nedeniyle “… Mah. … sk. … Sitesi No:… ve … nolu dairesini” … isimli kişiye satmıştır. Bu satış, müvekkil cezaevinde iken ve müvekkilin kızına verdiği genel vekaletname ve rızasıyla gerçekleşmiştir. Evlerin satış bedeline mukabil müvekkilin …’den alması gereken para, müvekkilden sahte senetlerden dolayı alacaklı gözüken davalı …’ya ödenmiştir. …, müvekkile ödemesi gereken paraları cebri icra zoruyla haricen davalıya ve davalının avukatı sayın meslektaş …’a ödemiştir. Ancak bu şekilde icra dosyaları kapanmış ve müvekkil haciz tehdidi ve hapse girme tehditinden kurtulmuştur. Bu haciz tehditleri nedeniyle müvekkilin eşiyle arası bozulmuştur. Müvekkilin eşi Habibe Bayraktar ile müvekkil arasındaki boşanma davası devam etmektedir. Bu arada müvekkil eşi ile birlikte oturduğu müşterek evden kovulmuş ve üçte biri hacizli emekli maaşı ile açlık sınırında yaşamak zorunda kalmıştır. Müvekkil kendisini toparladıktan sonra dava konusu bono senetlerinden şüphelenmiştir. Damadı …’a dava konusu bono senetlerindeki gerçeği sorduğunda … kendisine cevaben; “sıkıştım, senetleri senin adına imzaladım” cevabını vermiştir. Bundan sonra müvekkil hemen Savcılığa sahte bono senedi düzenlemekten … hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılığın soruşturması sonucu dava konusu bono senetleri hakkında dosyaya sunulan 23/10/2020 tarihli bilirkişi raporu ile bono senetlerinin sahte olduğu, (20/04/2016 tanzim tarihli 12500 TL’lik, ödeme günleri 30/10/2016, 30/11/2016 ve 30/12/2016 olan ), imzaların müvekkil …’a ait olmadığı, imzaların bono senetlerinde lehtar gözüken … tarafından atıldığı tespit edilip rapora bağlanmıştır. Bu tarihte müvekkil aldatıldığını imzasının taklit edilerek bono senetleri ile borçlandırıldığını öğrenmiştir. Bundan sonra savcılık Konya . Asliye Ceza Mahkemesine … Esas sayılı dosyası ile … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dava açmıştır. Yargılama halen devam etmektedir. Bu arada müvekkil ödediği ve sahteciliğinden şüphelendiği 20/04/2016 tanzim tarihli 20/12/2017 vade tarihli 12500 TL’lik … lehdarlı bono senedinden de şüphelenmiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılık soruşturması Konya CBS … E. nolu hazırlık evrakı üzerinden devam etmektedir. Bu bono senedi altındaki imza da müvekkile ait değildir. … kendisini lehtar, müvekkili borçlu olarak gösteren bu bono senedini de tanzim edip ciro silsilesi ile piyasaya sürmüştür. Ve yine alacaklı gözüken …, cebri icra yoluyla bunları tahsil etmiştir. Sahte imza ile piyasaya sürülen bu dört adet bono senedi ile müvekkilden haksız yere tahsil edilen paranın toplamı 50.000 TL’dir. Davalı ciro silsilesi kendisine ulaşan bu dört adet bono senedini icra marifetiyle müvekkilden tahsil ederek müvekkilin aleyhine haksız yere sebepsiz yere zenginleşmiştir. Davalı ile yapılan arabuluculuk görüşmesi olumsuz sonuçlanmış ve bir anlaşmaya varılamamıştır. Öte yandan İcra tehditi ile borcun ödenmesi, borcun kabulü anlamına gelmediği gibi kökünden sakat olan alacağa da meşruiyet kazandırmamaktadır. Buna ilişkin Yargıtay kararı şu şekildedir: “Dava, alacak istemidir. Takibin yapıldığı gün alacaklıyla borçlu birlikte gelerek icra dosyasında, borçlunun beyanının alındığı ve takip talebinde ve ödeme emrinde yazılı borcun kendisine ait olduğunu, borca ve icra takibine herhangi bir itirazı olmadığını, borcu kabul ettiğini bildirmiş ve maliki bulunduğu araç üzerine haciz konulmasına da muvafakat etmiştir. Akabinde de alacaklı vekili alacağa mahsuben … TL bedelle aracı satın almış ve alacaklı adına tescil edilmiştir…. Davacıyla davalı arasında bir sözleşme ilişkisi de bulunduğunu davalı kanıtlayamamıştır. Davacının aynı gün gelip icra dosyasına borcu kabul ettiğine dair beyanı icra baskısı altında verilmiş bir beyan olduğundan davacının hür iradesiyle verilmediğinden bağlayıcı değildir… ( Yargıtay . Hd. … E. ve … K. 04.11.2011 T.) ” Müvekkil şu an üçte biri hacizli emekli aylığıyla tek başına yaşamaktadır. Bu olaylardan sonra ailesiyle arası bozulmuş ve eşi onu evden kovmuştur. Eşiyle ilk derece mahkemesinde görülen boşanma davası sonuçlanmış, boşanmıştır. Sahte senetleri düzenleyen damadı, kızı ve oğlu hep boşandığı eşinin yanında olmuşlardır. Değil yoksulluk açlık sınırının altında yaşamaktadır. 2019 yılında geçirdiği iş kazası yüzünden bir elindeki parmakları kopmuş çalışamaz durumdadır. Buna ilişkin engelli raporu ektedir. Savcılıktaki bilirkişi raporuyla bu senetlerin müvekkilin elinden çıkmadığı anlaşılmaktadır. Davamızı yaklaşık olarak ispat etmiş bulunmaktayız. Bu itibarla adalete erişimi zor olan müvekkil gibi engelli ve yaşlı bireylerin adli yardım müessesinden yararlanması elzemdir. Müvekkilin adli yardımdan yararlanarak harç ve masraflardan muaf tutulmasını talep etmekteyiz. Daha önce açtığımız boşanma davasında adli yardım talebi kabul edilmiştir. Yukarıda detaylıca açıkladığımız tüm bu sebeplerden dolayı davalır/alacaklı … hakkında TBK m. 77 vd. genel hükümler çerçevesinde mahkemeniz önünde işbu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olmuştur. ” şeklinde dava açmıştır.
Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na müzekkere yazılarak davacının ve davalının Esnaf olarak oda kaydının olup olmadığının olmadığının, oda kaydının ne zaman yapıldığının, oda kaydının halen devam edip etmediğinin, oda kaydı sona ermişse ne zaman sona erdiğinin araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacının ve davalının vergi mükellefi olup olmadığının araştırılarak; vergi mükellefi ise müdürlüğünüze vermiş olduğu 2019 – 2020 – 2021 yılına ait vergi beyannamelerinin onaylı suretinin çıkartılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş, gelen cevabi yazıda özetle; tarafların vergi beyannamelerinin gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, müzekkerede davacı ve davalının tacir olarak kayıtlı olup olmadığının, tacir olarak kayıtlı ise ne zaman kaydedildiğinin, şahısların tacir olmasına ilişkin kayıt silinmiş ise ne zaman silindiğinin araştırılarak düzenlenecek yazı cevabının mahkememize gönderilmesi istenilmiş, gelen cevabi yazıda ise; davacının herhangi bir tacir kaydının bulunmadığı, davalı …’nın ise tacir kaydının bulunduğu ancak 25/03/2021 tarihinde tacir kaydının silinmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalı aleyhine Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davası açmıştır.
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
TTK 4. Ve 5. Maddelerinde ” Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri
1. Genel olarak (2)
MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
(2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.
2. Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.
3. Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.)
(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
” hükmü bulunmaktadır.
TBK 77. Maddesinde ve sebepsiz zenginleşme ile ilgili diğer maddelerinde ise” Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
A. Koşulları
I. Genel olarak
MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” hükmü bulunmaktadır.
II. Borçlanılmamış edimin ifası
MADDE 78- Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez. Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır.
B. Geri vermenin kapsamı
I. Zenginleşenin yükümlülüğü
MADDE 79- Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.
II. Giderleri isteme hakkı
MADDE 80- Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
C. Geri istenememe
MADDE 81- Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
D. Zamanaşımı
MADDE 82- Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.
I. Giderleri isteme hakkı
MADDE 80- Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
CGeri istenememe
MADDE 81- Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
Zamanaşımı
MADDE 82- Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.
” hükümleri bulunmaktadır.
Somut olayımıza baktığımızda; davacının tacir olmadığı, (davalının tacir kaydının davanın açıldığı tarihte silinmiş olduğu) açılan davanın TBK hükümlerine göre sebepsiz zenginleşme davası olduğu, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmakla ve yine Y. HGK’nın 10.02.2016, … -… E, … Sayılı İlamının da (… ; Ticaret Mahkemelerinin görev alanını belirleyen ilamdır) aynı doğrultuda olduğu anlaşıldığından ayrıca Eldeki dava ile ilgili olarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
MK’nın 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır hükümlerine göre dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna, 6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.