Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/293 E. 2022/245 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No:… Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Tazminat ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil, 24.11.2016 tarih saat 14:00 sıralarında … caddesinde bulunan Bürotime isimli iş yerine … plakalı araçla yük almaya gitmiş ve yükleme sırasında müvekkil dengesini kaybederek düşmüş ve iş bu talebe konu kaza meydana gelmiştir. Meydana gelen kaza da müvekkil yaralanmış ve malul kalmıştır. Müvekkil ambulans ile S.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi götürülmüş tedavisi yapılmıştır. Kaza nedeniyle müvekkilin vücudunda kırıklar oluşmuştur. Davaya konu bu olay müvekkilin basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralanmasına ve vücudunda kemik kırığı oluşmasına sebebiyet vermiştir. Müvekkil iş bu kaza dolayısıyla yaralanmış ve malul olmuştur. İlgili hastanelere müzekkere yazılarak müvekkilin geçirdiği kaza sonrası tedavisine ilişkin tüm tıbbi evrakların celbini talep ediyoruz. Müvekkil, meydana gelen kaza neticesinde bazı masraflar yapmak durumunda kalmıştır. Bu nedenle de müvekkilin, uğramış olduğu geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerinin tarafımıza ödenmesi gerekmektedir. … plakalı araç davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından … poliçe no ile ihtiyari mali mesuliyet kapsamında sigortalanmış olup genişletilmiş kasko poliçesi mevcuttur. Dolayısıyla davalının meydana gelen kaza nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır. Maddi Tazminat Talebimiz Hakkında Yaşadığı kaza sonucunda, müvekkilin vücut bütünlüğü zarar görmüş ve telafisi mümkün olmayan izler kalmıştır. Müvekkilin tedavisi süresince çalışamadığı günler dolayısıyla uğradığı kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğe ilişkin maddi zararın tazmini için maddi tazminatın; Kalıcı maluliyet ve özür durumundaki sürekliliğe bağlı olarak çalışma gücünü yitirmesi ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle sürekli iş göremezliğine ilişkin maddi zararın tazmini için maddi tazminatın, tedavi ve ilaç giderleri için maddi tazminatın ve bakıcı giderlerinin tazminine karar verilmesini istemek gerekmiştir. Yaralanmalar sonunda faturalı tedavi giderleri yanında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanmayan birtakım tedavi giderlerinin oluşmasının kaçınılmaz olduğu, çünkü tedavi giderlerinin sosyal güvence tarafından karşılanan veya sağlık kurumuna ödenen direkt tıbbi tedavi giderleri olabileceği gibi endirekt yani yardımcı veya dolaylı tedavi ve iyileşme süreci giderlerinin de oluşabileceği, kişinin yalnızca yaralanmış olmasından kaynaklanan ve yaralanma sonrasındaki süreçte oluşan tedavi ve iyileşme süreci giderlerinin tümünün belgelendirilmesinin beklenmemesinin gerektiği, zira kişilerin yaralı, üzüntülü ve telaşlı dönemlerinde yaptıkları tüm giderleri ile ilgili sarf belgelerini ileride dava açılacağı henüz hiç belli değilken ve dava açılma sürecinde ihtiyaç olabileceklerini düşünerek saklamayı akıl edemeyecekleri gibi, kaybedilmiş olmasının da mümkün olduğu, yine ülke koşulları gereği sarf edildikleri halde çok çeşitli nedenlerle belgelendirilemeyen giderlerin de var olduğunun toplumca malum bir olgu olduğu bilinmekle ve anılan giderlerin geçmişe göre tam karşılığının hesaplanmasının pratikte mümkün olmadığı ancak giderlerin oluşmasına etken faktörler dikkate alınarak Yargıtay içtihatlarında da yer aldığı gibi takdiren hesaplanacağı bilinmekle; müvekkilin davaya konu yaralanması sonucu belgeye bağlanamayan ve kaçınılmaz olarak oluşan ulaşım, haberleşme, kişisel hijyen sağlama, yara bölgelerinin özel bakımı, yaralanmasına uygun kıyafet, bandaj, bir kullanımlık tıbbi malzemeler, soyut değerlerden arındırılmış bakıcı ve refakatçi giderleri, kırık ve yaralı diyet giderleri gibi birtakım zorunlu giderlerinin oluşacağı, SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tüm bu giderlerin yaralanma ve tedavi tarihlerindeki asgari ücret bedelleri, o günün rayiç giderleri ve iş göremezlik süresi esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Müvekkil kaza sonucu yaralanmış, iş yapması ve kendi başına yapması olanaksızlaşmıştır. Bu nedenle müvekkil eğer kaza geçirip iş gücünde ciddi bir kayıp yaşamasaydı hayatını ikame edebileceği düzeyi esas alınmak suretiyle ve yargılama sırasında belirlenecek maluliyet derecesine göre uğradığı maddi zarar ile ayrıca tedavi giderleri ve bakıcı giderleri nedeniyle uğradığı maddi zararları davalıdan tazmin etme hakkı doğmuştur. Sonuç itibariyle -fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla müvekkilin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zarar ve tedavi giderleri için şimdilik 25-TL geçici iş göremezlik, 25-TL sürekli iş göremezlik, 25-TL tedavi gideri sgk tarafından karşılanmayan ve 25-TL bakıcı gideri olmak üzere 100,00-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte( sigorta şirketi poliçe limiti kadar sorumludur. )davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.” şeklinde dava açmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ” 24.11.2016 tarihinde meydana gelmiş olan dava konusu kazaya karışan … plakalı araç … poliçe numarası ile 14/04/2016-14/04/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere müvekkil şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi kapsamındaki ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alınmıştır. müvekkil şirketin poliçe kapsamında sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlıdır. bilindiği üzere müvekkil şirket düzenlemiş olduğu kasko poliçesi kapsamındaki ihtiyari mali sorumluluk teminatı ile işletenin/sigortalısının sebep olacağı kaza sonucu, 3. kişilere vereceği zararları, zarar miktarının kaza tarihinde geçerli olan trafik poliçesi limiti üzerinde kalan miktarı, poliçede belirtilen azami teminata kadar üstlenmiştir. bu husus motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartları 1. maddesinde; “sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve karayolları trafik kanununa ve umumi hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder.” şeklinde düzenlenmiştir. açıklanan nedenle davacı yan tarafından da belirtildiği üzere uğranılan maddi zararın öncelikli olarak zorunlu mali mesuliyet sigortasından karşılanması gerekeceği izahtan vareste olup; sıralı sorumluluk ilkesi gereği huzurdaki davanın reddini talep ediyoruz. zararın poliçe teminat kapsamı dışında olması nedeniyle de davanın reddi gerekmektedir. dava konusu kaza davacı yanın üzerine çıkmış olduğu araçtan yük indirirken düşmesi sonucunda meydana gelmiş olup, müvekkil şirketin bu kaza bakımından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. zira sigortalının karayolları trafik kanunu kapsamında bir sorumluluğu yoksa ihtiyari mali sorumluluk poliçesi tanzim eden sigortacının da sorumluluğundan bahsetmek mümkün değildir. nitekim karayolları trafik kanunu’nun 2. maddesi’nde; “bu kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar. bu kanun karayolu’nda uygulanır. trafik kazasının tanımı da 3. maddede belirtilmektedir; “trafik kazası : karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm,yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır. öte yandan motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartları sigorta teminatının kapsamı madde 1 “sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve karayolları trafık kanununa ve umumi hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. işbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder. “ denilmekte olup, dava konusu kazanın meydana geldiği sırada sigortalı araç işletilme halinde olmadığından müvekkil şirket yönünden davanın reddi gerekmektedir. zira dava konusu olay incelendiğinde kaza sigortalı aracın işletilme halindeyken ve karayolunda seyir halinde iken meydana gelmediği, yük indirirken davacının düşmesi sonucunda meydana geldiği anlaşıldığından müvekkil şirketin sorumluluğundan söz edilemez. işletilme halinde ve karayolunda seyir halinde olmayan araçla bağlantılı olarak oluşan zararlar karayolları trafik kanunu kapsamında mütalaa edilemez, dolayısıyla ktk kapsamında işletenin hukuki sorumluluğunu himaye eden müvekkil şirketten talep edilen tazminat taleplerinin hukuki dayanağı bulunmamakla ve söz konusu zararın ancak işveren mali sorumluluk sigorta teminatından karşılanabilecek olması dolayısıyla davanın reddi gerekmektedir. ayrıca dava konusu kazanın meydana geldiği yerin karayolu/karayolu sayılan yerlerden olmaması halinde de davanın reddi gerekmekte olup hu hususlarda araştırma yapılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. hak kaybı yaşamamak adına diğer hususlara ilişkin beyanlarımız aşağıdaki gibidir; sayın mahkeme tarafından kusur raporu alınmalıdır. müvekkil sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlıdır. nitekim, bu husus yargıtay içtihatlarıyla da sabittir. bu nedenle savcılık ve ceza dosyasının celb edilmesinden sonra içerisinde iş hukuku alanında da uzman bilirkişilerin bulunduğu bir heyetten karayolları trafik kanunundan ve iş sağlığı ve güvenliği hukukundan kaynaklanan kusur durumu ayrıştırılmak suretiyle rapor alınmasına karar verilmesini talep ediyoruz. taleplere ilişkin açıklamalarımız borçlar kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı tbk m. 54) gereğince bedensel zararlar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin taleplerde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. söz konusu belirlemenin ise adli tıp kurumu ihtisas dairesi veya üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşların; malul kalan kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. tüm bu açıklamalar çerçevesinde davaya konu somut olay bakımından; davacının adli tıp kurumu ilgili ihtisas dairesine (3.daire )sevkinin sağlanarak, kazadan sonra gördüğü tedavilere ilişkin, teşhis ve tedavi dosyalarının da ikmal edilmek suretiyle; muayenesinin yapılması ve dava konusu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeni ile uğramış olduğu maluliyetin, geçici iş göremezlik, bakıcı süresi ve sgk tarafından karşılanmayan tedavi giderinin tespiti amacıyla kaza tarihinde geçerli olan yönetmeliğe uygun olarak heyet raporu alınmasını talep ederiz. hak kaybı yaşamamak adına ferdi kaza teminatına ilişkin açıklamalarımız da aşağıdaki gibidir; davacı tarafından sayın mahkemeye sunulmuş olan dava dilekçesinde her ne kadar ihtiyari mali sorumluluk sigorta teminatı kapsamında talepte bulunulmuş ise de; müvekkil şirket tarafından … plakalı araç adına düzenlenmiş olan … no’lu 14/04/2016-14/04/2017 vade tarihli kasko sigorta poliçesi ferdi kaza sigorta teminatı da içermektedir. ancak davacının talepleri her ne kadar bu teminat kapsamında karşılanabilecek talepler değilse de; ferdi kaza sigortası bakımından 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğundan ileride hak kaybı yaşamamak adına zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. davacının söz konusu olaydan dolayı sosyal güvenlik kurumundan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerekecektir yukarıda anılı kurumların herhangi bir surette davacıya ödemede bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. müvekkil şirket her halükarda poliçe limiti ile sorumlu olmakla, yasa gereği eğer sosyal güvenlik kuruluşları veyahut özel bir sigorta kuruluşundan anılan kaza sebebiyle yapılan ödemeler daha sonradan müvekkil şirketçe ödeneceğinden bu konuda herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının gerek bu kurumlara müzekkere yapılarak, gerekse davacı yanın imzalı açık beyanının alınarak tespiti gerekmektedir. yapılan ödemeler oranında zararın karşılandığı ve bu ödemeler için yine ayrıca müvekkil şirkete sosyal güvenlik kurumunca rücu edileceği düşünülerek bu ödemelerin hesaplanabilecek tazminat miktarından mahsubu gerekmektedir.” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca Konya SGK’ya müzekkere yazılarak davacının geçirmiş olduğu iş kazasına ilişkin bilgi ve belgelerin celp edildiği, SGK tarafından meydana gelen olayın iş kazası olduğuna ilişkin inceleme raporlarının, davacıya ait kaza raporlarının gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın NEÜ Adli Tıp Birimi’ne gönderildiği, Adli Tıp Uzmanı bilirkişilerce tanzim edilen raporda özetle; davacının iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği, bu sürenin 1 ayında başkasının bakım ve yardımına ihtiyaç duyacağı, davacının bakıcı giderinden doğan maddi zararının 1.647,00 TL olduğu, fatura edilemeyen tedavi giderlerinin toplamının ise 3.647,00 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK’nın 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK’nın 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nın 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
5510 Sayılı kanunu 13/1 maddesinde ( İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.) hükmünün bulunduğu Yüksek Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 29/12/1981 Tarihli, … /… sayılı ilamı ile yine Yüksek Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 13/10/1987 Tarih, … /… Karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu, görev konusunda … Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. Maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519 komisyon sözlemesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ima 554 havale hakkındaki 555 ile 560, saklama sözleşmelerinin düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurulara ve ödünç ara verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın tacir işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığını ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. Maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında kooperatifler Kanununu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu(m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalarda bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranaz. TTK’nın 4/1. Bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgimi olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. Maddesine göre, er iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. Maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğer için de tacir iş sayılması, davanın niteliğinin ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yanızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak bu mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yanızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür Y. Hgk 10.02.2016, … -… E, … Sayılı İlamının da emsal nitelikte olduğu ( Ticaret Mahkemesi’nin görevi yönünden) , mahkememiz dosyasının, dosya içerisine ibraz edilen SGK inceleme raporları ve müzekkere cevapları ile davacıya ait tüm raporlar ve KYOK kararlarının incelenmesi neticesinde davacının GEÇİRDİĞİ TRAFİK İŞ KAZASI nedeniyle malul kaldığı anlaşılmakla (Yargıtay . HD’nin 13/11/2019 tarih, … Esas, … K. Sayılı ilamı özü; trafik iş kazasında görevli mahkeme İŞ MAHKEMESİDİR.) dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya İş Mahkemesine gönderilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli KONYA İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi İş Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı yanın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip Hakim

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.