Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/285 E. 2023/31 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalıya … plakalı aracın satışından önce 23.11.2020 tarihinde 3.500 TL kapora vermiş ve devamında yine aynı tarihli ve düzenleme yeri Konya olan 79.000 TL’lik teminat senedi düzenlediğini, sonrasında 25.11.2020 tarihinde satış için buluşulduğunda plakaya ait ceza borçları olması sebebi ile satışla aynı gün olan 25.11.2020 tarihinde bizzat davacı müvekkil tarafından Alaaddin Vergi dairesinde plaka borç ve cezaları ödenmiş ve sonrasında noterde yapılan sözleşme ile araç satışı gerçekleştiğini, bu sözleşmede de davalı taraf parasını aldığını zaten noter huzurunda satım sözleşmesi ile belirttiğini, davacının şirket için aldığı araç sebebi ile ticari gider pusulası düzenlenmiş ve davalı bu gider pusulasında da parayı tahsil ettiğini, parasını teslim aldığına dair beyan ve imzası olduğunu, senet davalı tarafından davacı yana teslim edilmediğini, Davalı araç satışı sırasında senedin yanında olmadığını beyan etmiş sonra veririm demiş, daha sonraki günlerde senedin iadesi istendiğinde senedin kendi ikametgahı olan Karaman’da olduğunu gidip alıp gelmesi için çalışması sebebi ile izin,yol vs tarzı masraf yapması gerektiğini belirterek davacıdan bu masrafların da parasını istemiş, masrafların verilmemesi halinde senedi geri vermeyeceğini söylemdiğini, davacı bunun üzerine … hesabı üzerinden davalıya 400 TL masraf parası yolladığını, Davalının buna rağmen senedi teslim etmediğini, sonrasında 16.12.2020 tarihinde senedin iadesi istenmek suretiyle davacı tarafça davalıya noter aracılığı ile ihtar çekildiğini, 24.12.2020 tarihinde davalı kullandığı … telefon numarası ile tarafımı aradığını ve davacının adına çektiğim ihtarın eline ulaştığını ve kime teslim edeceğini sorduğunu, Ancak yapılan görüşme ve ihtara rağmen senet teslim edilmediğini Davalı tüm bunlara rağmen senedi 74.500 şeklinde tahsil için icraya koymuş ve üzerine de 15.000 küsur olarak KDV alacağı eklediğini bu sebeple davacı adına başlatılmış bulunan icra takibinin davacı aleyhine daha büyük zararlara yol açmadan durdurulması amacıyla gerekirse hakimliğiniz tarafından uygun görülecek teminat miktarı yatırılarak, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı aleyhine açtıkları menfi tespit davasının kabulünü, davacının davalıya borcu olmadığının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni
ile söz konusu miktarın % 20’si üzerinden kötüniyet
tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bilirkişi SMMM … ‘in 12/10/2022 Tarihli Mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda; “Raporumda, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ait ticari defter ve belgeleri inceledim. Her türlü hukuki yorum ve nihai takdirin mahkemenize ait olduğu işaret edilerek, varılan sonuçlar şu şekildedir 1. Dava konusu senedin … olarak düzenlendiği, …’ın vergi mükellefiyet kaydı bulunmadığı, Dava dışı … Tic. Ltd.şti.’ni Tek Ortak Olarak Kurduğu Tespit Edilmiştir. 2. Dava Dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ait incelenen 2020 yılı yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2020 yılı ticari defterlerini kendi lehine delil olarak kullanabileceği, bunun dışında ticari defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun şekilde tutulduğu ve ticari defterlerin kendi içerisinde birbirini teyit eder nitelikte olduğu tespit edilmiştir. 3. Dava dışı … Tic. Ltd.şti’ne ait incelenen ticari defterlerde dava konusu senedin kayıtlarda bulunmadığı, … plakalı araç alım işlemi yapıldığı, borcun nakit olarak kapatıldığı, davalı … ile bir ilişki, borç veya alacak bulunmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde raporunu sunmuştur.
Davalı vekilinin 30/10/2022 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinden özetle; davacının … plakalı aracın satışından kaynaklı teminat iddiasına ilişkin olarak ; senedin teminat senedi olduğunu kabul etmemekle birlikte belirtmek gerekir ki dava konusu senedin arkasında ki yazıda hangi araç alım satımına istinaden düzenlendiği açık değildir. Zira 02.12.2020 tarihli … plakalı araç satış sözleşmesi de müvekkil ile davacı … arasında müvekkilin satıcı davacının alıcı olduğu araç satışı daha mevcuttur. Davacı 25.11.2020 tarihli noter satışı esnasında, borcun ödendiğini ancak senedin kendisine verilmediğini iddia etmekte olup bu iddianın mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu ortaya koyan bir diğer hususta 02.12.2020 tarihinde davacı le davalının başka bir araç satışına ilişkin noter satış sözleşmesinin bulunmasıdır. İlgili senedin ödenmediğinin ve davacı tarafın ileri sürdüğü araç satışına ilişkin olmadığının açık göstergesidir. Davacı taraf haksız ve kötü niyetlidir.
Bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte ; davalı müvekkil ile davacı arasında yapılan 02.12.2020 tarihli … plakalı araç satış sözleşmesine ilişkin olarak da ticari defter kayıtlarına ilişkin olarak davacının ticari defterlerine ilişkin yeniden bilirkişi raporu aldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin 17/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinden özetle; 12.10.2022 tarihli birlirkişi raporunda aleyhe olan hususları kabul etmemekle birlikte işbu raporla Dava dışı … TİC. LTD.ŞTİ’ne ait incelenen ticari defterlerde dava konusu senedin kayıtlarda bulunmadığı, … plakalı araç alım işlemi yapıldığı, dava dilekçemizde belirttiğimiz üzere borcun nakit olarak kapatıldığı, davalı … ile ticari bir ilişki, borç veya alacak bulunmadığı tespit edilmiş olup davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında 12/04/2022 tarihli duruşmasında isticvap edilen …’ın beyanında; “İsticvap davetiyesinde belirtilen sorular tek tek davalıya sorularak verdiği cevaplar tutanak altına alındı. DAVALI …: … sıra nolu gider pusulasının … plakalı araç satışına ilişkin 75.000,00 TL bedeli almadım. Pusuladaki imza bana aittir. Ancak bana imza attırılırken bunun gider pusulası olduğu söylendi. Ancak herhangi bir para verilmedi. 79.000,00 TL alacaklı olduğum bononun 75.000,00 TL’si … plakalı araç satışına ilişkin olup, kalan 4.000,00 TL ise bu araçtan sonra satın aldığım … plakalı araç satışına ilişkindir. Takip öncesi ve sonrası işbu senede ilişkin ödeme almadım. Senet şu an Konya Adliyesi kasasındadır dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Mahkememizin 18/01/2023 Tarihli duruşmasında Davacı vekili Av. …’ın; “davalı vekilinin mazeretinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda takdir mahkemenindir, aşamalardaki tüm beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Araç satışı da … plakalı araca ilişkindir. Bizim kanaatimize göre dosya tekemmül etmiştir. Talebimiz gibi karar verilsin.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Dava; Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
6100 Sayılı HMK’nın 114. Maddesi; “(1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” gereğince,
6100 Sayılı HMK’nın 115. Maddesi; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
” gereğince,
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s. 512). (18) Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekilen bir defi de değildir.Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.(… , B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü,C.I İstanbul 2001, s. 1157 vd.) (Yargıtay HGK 24.06.2021 T…. E… K.)
Husumet Taraf Sıfatı: Bir usul hukuku sorunu olmayıp, davaya konu edilen subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) red edilir.Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Taraf sıfatı, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu olan bir olgudur.(… .: Medeni Usul Hukuku el kitabı, Ankara 2020, C.I s.331 vd).(19) Eş söyleyiş ile taraf sıfatının araştırılması, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir.Dava konusu şey üzerinde kim yada kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayinin de olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olmasa bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.(Yargıtay HGK 22/06/2021 T… E… K.)(Kaynak: … , Ara Kararlar El Kitabı)
Mahkememiz dosyasına bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda “1. Dava konusu senedin … olarak düzenlendiği, …’ın vergi mükellefiyet kaydı bulunmadığı, Dava dışı … Tic. Ltd.şti.’ni Tek Ortak Olarak Kurduğu Tespit Edilmiştir. 2. Dava Dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ait incelenen 2020 yılı yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2020 yılı ticari defterlerini kendi lehine delil olarak kullanabileceği, bunun dışında ticari defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun şekilde tutulduğu ve ticari defterlerin kendi içerisinde birbirini teyit eder nitelikte olduğu tespit edilmiştir. 3. Dava dışı … Tic. Ltd.şti’ne ait incelenen ticari defterlerde dava konusu senedin kayıtlarda bulunmadığı, … plakalı araç alım işlemi yapıldığı, borcun nakit olarak kapatıldığı, davalı … ile bir ilişki, borç veya alacak bulunmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde rapor edildiği,
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasında; “Taraflar arasında bono ile ortaya konan bir borç ilişkisinin bulunduğu, hukuki bir ilişkinin sonucu olup, aynı zamanda cezai sorumluluğu da gerektiren işlemlerde hukuk mahkemelerinde aranılan ispat şeklinin ceza mahkemelerinde de aranması gerektiği, ceza mahkemelerinden verilen mahkûmiyet hükümlerinin hukuk mahkemelerini de bağlayacağı, bu tür eylemlerin tanıkla veya salt olarak beyanla ispatı kabul olunduğu takdirde müştekinin ceza ilamına dayanarak alacağı olduğunu herhangi bir yazılı delile ihtiyaç olmadan ispat edebileceği, bunun da miktar itibarıyla tanıkla ve beyanla ispat edilemeyecek bir iddianın HMK’na aykırı olarak tanıkla veya beyanla ispatı sonucunu doğuracağı açık olup, müştekinin iddiasının beyana göre sabit kabul edilmesinin mümkün olmadığının benzer olaylarda Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararlarında belirtildiği senetten kaynaklanan borcun ödendiği veya ödenmediği hususu Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uyarınca ispatlanamadığı, modern hukukun lekelenmeme hakkı ilkesi ve Yargıtay . Ceza Dairesinin … esas ve … karar sayılı kararında; yeni TCK da “kişilerin lekelenmeme hakkı “ilkesinin benimsendiğine, bu ilke gereğince Cumhuriyet Savcısının sadece mahkumiyet ile sonuçlanacak hususlar hakkında kamu davası açması gerektiğine, beraat ile sonuçlanacak eylemlerin dava konusu yapmaması gerektiğine ilişkin yaklaşımı birlikte nazara alındığında; şüphelinin baştan itibaren bedelsiz senedi kullanma kastı ile hareket ettiğini gösterir soyut iddia dışında herhangi bir somut delil elde edilemediği kaldı ki hukuka davasının istinaf dairesince de kesin olarak reddedildiği bu suretle şüpheli hakkında kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA” şeklinde karar verildiği anlaşılmakla,
Mahkememizin 18/01/2023 Tarihli duruşmasında Davacı vekili Av. …’ın; “davalı vekilinin mazeretinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda takdir mahkemenindir, aşamalardaki tüm beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Araç satışı da … plakalı araca ilişkindir. Bizim kanaatimize göre dosya tekemmül etmiştir. Talebimiz gibi karar verilsin.” beyanı da dikkate alındığında,
Somut olayımızda; davacı yanın dayandığı temel ilişki … plakalı araç satışına dayanmaktadır. Noter satışında taraflar: Satıcı …, Alıcı: … Tic. Ltd. Şti.’dir. Davalı yanda isticvabında; aralarındaki ticari ilişkinin … plakalı araca ait olduğunu kabul etmektedir. Bu durumda, iddia – savunma, tüm dosya kapsamı, tüm deliller, tüm bilgi- belgeler bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacını aktif dava ehliyetinin olmadığı sonuç ve kanaati ile davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının, davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.094,09-TL’nin davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6325 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince DAVACIDAN alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafça depo edilip kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2023

Katip … Hakim …