Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/172 E. 2021/603 K. 15.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM:
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ:
DAVALI :
VEKİLİ:
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 09/04/2021 tarihli dilekçesiyle; Davalı ile davacı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacının sebze meyve komisyonculuğu işi yaptığını ve davalı ile aralarında bu alım satım ilişkisinden doğan faturalardan kaynaklı alacak borç ilişkisi olduğunu, sebze meyve satımına ilişkin faturaların davacı adına kesildiğini, davalının ticari ilişkiden kaynaklı borcunu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, arabuluculuk kurumuna da başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını iddia ederek davanın kabulüne, Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, takibe konu alacağa takip tarihinden itibaren en yüksek ticari reeskont-iskonto faizi yürütülmesine, takibe konu likit alacağa itiraz eden davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalı vekilinin 20/05/2021 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz yerde açıldığını, davacı tarafça ödenmediği iddia edilen faturaların müvekkil şirket tarafından kesildiğini, yapılan iş karşılığı bedellerin tamamının ödendiğini beyan ederek, davanın usul yönünden reddine, kabul edilmemesi halinde esas yönünden reddine, davacı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı takip dosyası dosyamıza getirtilmiş, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ilgili belgeler celp edilmiştir.
Davanın, İİK.67.maddesine bağlı itirazın iptali davası olduğu görülmüştür.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı ile davacı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacının sebze meyve komisyonculuğu işi yaptığını ve davalı ile aralarında bu alım satım ilişkisinden doğan faturalardan kaynaklı alacak borç ilişkisi olduğunu, sebze meyve satımına ilişkin faturaların davacı adına kesildiğini, davalının ticari ilişkiden kaynaklı borcunu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, arabuluculuk kurumuna da başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını iddia ederek davanın kabulüne, Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, takibe konu alacağa takip tarihinden itibaren en yüksek ticari reeskont-iskonto faizi yürütülmesine, takibe konu likit alacağa itiraz eden davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği , ancak dosya incelendiğinde,
Mahkemelerin yetkilerine ilişkin düzenlemelerin HMK.nun 5.Mad.-19.Mad. arasında düzenlendiği, HMK.nun 6.maddesinde;”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” şeklinde, HMK’nın 17. Maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 18. Maddesinde ise “Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları olarak “1)Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz, 2) “Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 19.maddesinde; ise “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde düzenlendiği, HMK.nun 116.maddesinde kesin yetkinin bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğunun, HMK.nun 117.maddesinde ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin aksi takdirde dinlenmeyeceğinin, ilk itirazların ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacağının, HMK.138.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar vereceğinin, gerektiğinde ön inceleme duruşmasında tarafları dinleyebileceğinin düzenlendiği, aynı zamanda Yargıtay . HD’nin 02/06/2015 tarihli, …Esas, …Karar sayılı ilamında da bu hususun hüküm altına alındığı görülmüştür.
Konu ile alakalı olarak 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmünün bulunduğu,Yine 6100 Sayılı HMK nın 16. Maddesinde ” (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmünün bulunduğu,
Yine aynı kanunun 19. Maddesinde ise ” (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükümlerinin
4721 sayılı TMK’nın 19. Maddesinde ise “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.” hükmünün bulunduğu bulunduğu görülmektedir.
Konuyla alakalı olarak HMK’nın 17. Maddesinde ” (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Dosyanın ayrıntılı tetkiki neticesinde; tarafların tacir oldukları, ancak aralarında herhangi bir yetki sözleşmesinin olmadığı, davacının mernis adresi çıkarıldığında ikamet adresinin Muratpaşa/Antalya olduğu, davalının ikametgah adresinin Ankara olduğu, taraflar arasındaki borç ilişkisinin para alacağına ilişkin olduğundan davacının ikametgahında da dava açılabileceği ancak davacının yukarıda belirttiğimiz gibi ikametinin Antalya olduğu, davalının genel yetki kuralına göre Ankara adresinde ikamet ettiği, her ne kadar icra dosyasının Konya İcra Müdürlüğünce açılmışsa da borçlu tarafın yetkiye itiraz etmemesi dolayısıyla davaya konu takibin Konya İcra Mahkemelerinin yetkili olması bu icra dosyasına yapılan itiraza karşı görülecek davanın Konya Mahkemelerince görülmesi sorumluluğunu doğurmaz, yani yetki bakımından Konya İcra Müdürlüğü’nün yetkili olması Ticaret Mahkemesini yetkili kılmamaktadır, dolayısıyla davalı vekilinin mahkememize yaptığı yetkisizlik itirazının mahkememizce kabulü ile yetkili mahkemenin Ankara Mahkemesi olduğu, davalı yanın yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmakla; Mahkememizin yetkisizliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine, yetkili Mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle davacının davasının usülden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Diğer hususların ve taleplerin yetkili ve görevli mahkemesince takdir edilmesine,
3-Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin YETKİLİ olduğuna,
4-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin ve arabuluculuk ücretinin davaya yetkili ve görevli mahkemece devam edilmesi halinde yetkili ve görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/11/2021

Katip … Hakim …