Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/129 E. 2023/335 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılmış bulunan “Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18.03.2021 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında endüksiyon ocağının tasarımı ve imalatı konulu 28.11.2012 tarihli eser sözleşmesi bulunduğunu, 25.03.2013 tarihinde ek sözleşme yapıldığını, sözleşme bedeli olan 270.000 €uro’nun sözleşme tarihindeki TL karşılığının ödendiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirdiğini, makinenin 25.01.2014 tarihinde devreye alındığını, 2020 yılına kadar yüklenicinin servis hizmeti verdiğini, garanti süresinin bittiğini, makinenin 2020 yılında çeşitli defalar arıza gösterdiğini ve davalı tarafından onarıldığını, bu arada onarım için 95.338,80 TL ödendiğini, sonunda makinenin çalışamaz hale geldiğini, yaptırılan bilirkişi incelemesinde gizli ayıp olduğunun belirtildiğini, raporun TBK 477 gereği karşı tarafa bildirildiğini, karşı tarafın sorumluluğunu kabul etmediği, müvekkilinin işletmesi için son derece önemli bir imalat unsuru olan davaya konu eseri, davalı/yüklenicinin gerek sözleşmeden, gerekse de kanundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemesi sebebi ile ayıplı olarak imal edildiğini, bu ayıplar nedeni ile müvekkilinin pek çok zarara katlandığını, kazanç kaybına uğradığını ve davalıya fuzuli ödemeler yaptığını, müvekkilinin iyiniyetli girişimleri karşısında davalı/yüklenicinin sorumluluktan kaçmaya yönelik davranış ve beyanları nedeni ile ihtilafın sulh içinde çözüme kavuşturulamadığından bahisle; Fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, davalı/yüklenicinin ağır kusurundan kaynaklı makinenin gizli ayıplarının giderilmesi için müvekkilince sarf edilen şimdilik 310.000,00 TL(belirsiz alacak)’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı/yüklenicinin ağır kusurundan kaynaklı makinenin gizli ayıplarının tamir ve tadilatı süresince iş göremediğinden müvekkilinin şimdilik 100.000,00 TL(belirsiz alacak)kazanç kaybının makinenin çalışamaz duruma geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari avasn faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı/yüklenicinin hile ile gizli ayıpları gizlemeye yönelik gerçekleştirdiği servis hizmetleri karşılığında müvekkilinden haksız olarak tahsil ettiği 95.338,80 TL’nin muhtelif ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememiz dosyasına UYAP sistemi üzerinden sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının usul ve esas açısından haksız ve mesntesiz olup reddinin gerektiğini, taraflar arasında ihtilafa konu olan sözleşmede karşılıklı bedel ödeme ve makinenin teslimi edimlerinin bulunduğunu, para borçlarında ifa yerinin, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça alacaklının yerleşim yeri olduğundan, sözleşmenin ifa yerinin Ümraniye/İstanbul olduğunu, huzurdaki davada İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, huzurda açılan davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının taleplerinin, bu talepleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla zamanaşımına uğradığından, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu makinenin sözleşmeye uygun şekilde imal edilerek davacıya teslim edildiğini, ayıp iddialarının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, ayrıca, bir an için ayıbın varlığı kabul edilse dahi, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, sonradan ortaya çıkan ayıpların iş sahibi tarafından gecikmeksizin bildirilmesi TBK m.477/3 uyarınca zorunlu olduğunu, davacının delil olarak dayanmış olduğu “Mütalaa Raporu”adı altında düzenlenmiş çelişkilerle dolu raporun hiçbir hükmü ve bağlayıcılığının bulunmadığını, zira herhangi bir resmi makam kanalıyla alınmamış olması bir yana, tamamen çelişkili ve taraflı bir rapor olduğunu, davacının iddiaların yerinde olmadığından bahisle; mahkemenin yetksiziliğine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, esas bakımından haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları delilleri ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş, davacı şirketin ve davalı şirketin ticari kayıtları, Konya 16.Noterli’nin 10.12.2020 tarih ve 28955 yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ şerhli fotokopisi dosyamız içerisine celbedilmiş ve mahkememizce bir mali müşavir bilirkişisi, bir elektrik elektronik mühendisi ve bir makine mühendisi bilirkişisinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti refakatinde mahallinde keşif yapılmış ve dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, taraflar arasında endüksiyon ocağının tasarımı ve imalatı konulu 28.11.2012 tarihli eser sözleşmesi bulunduğunu, 25.03.2013 tarihinde ek sözleşme yapıldığını, sözleşme bedeli olan 270.000 €uro’nun sözleşme tarihindeki TL karşılığının ödendiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirdiğini, makinenin 25.01.2014 tarihinde devreye alındığını, 2020 yılına kadar yüklenicinin servis hizmeti verdiğini, garanti süresinin bittiğini, makinenin 2020 yılında çeşitli defalar arıza gösterdiğini ve davalı tarafından onarıldığını, bu arada onarım için 95.338,80 TL ödendiğini, sonunda makinenin çalışamaz hale geldiğini, yaptırılan bilirkişi incelemesinde gizli ayıp olduğunun belirtildiğini, raporun TBK 477 gereği karşı tarafa bildirildiğini, karşı tarafın sorumluluğunu kabul etmediği, davacının, işletmesi için son derece önemli bir imalat unsuru olan davaya konu eseri, davalı/yüklenicinin gerek sözleşmeden, gerekse de kanundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemesi sebebi ile ayıplı olarak imal edildiğini, bu ayıplar nedeni ile pek çok zarara katlandığını, kazanç kaybına uğradığını ve davalıya fuzuli ödemeler yaptığını, kendisinin iyi niyetli girişimleri karşısında davalı/yüklenicinin sorumluluktan kaçmaya yönelik davranış ve beyanları nedeni ile ihtilafın sulh içinde çözüme kavuşturulamadığından bahisle; Fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, davalı/yüklenicinin ağır kusurundan kaynaklı makinenin gizli ayıplarının giderilmesi için tarafınca sarf edilen şimdilik 310.000,00 TL(belirsiz alacak)’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı/yüklenicinin ağır kusurundan kaynaklı makinenin gizli ayıplarının tamir ve tadilatı süresince iş göremediğinden şimdilik 100.000,00 TL(belirsiz alacak)kazanç kaybının makinenin çalışamaz duruma geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari avasn faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı/yüklenicinin hile ile gizli ayıpları gizlemeye yönelik gerçekleştirdiği servis hizmetleri karşılığında kendisinden haksız olarak tahsil ettiği 95.338,80 TL’nin muhtelif ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı tarafın mahkememizin yetksiziliğine, davanın zamanaşımı nedeniyle ve esas bakımından davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı tarafın adresinin bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazılarak; Resen seçilecek mali müşavir bilirkişisine dosyanın tevdi edilerek; Davalı tarafın 2018-2021 yılları arasına ait ticari defterlerinde uyuşmazlık konuları ile sınırlı olarak rapor düzenlenmesinin istenildiği, Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 13.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda; Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222.maddesi çerçevesinde davalı şirketin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yasal süreler içerisinde yaptırıldığını, e-defter beraatlarının da yasal süreler içerisinde oluşturulduğu, sahibi lehinde delil teşkil edeceğini, davalı şirketin ticari defterlerine göre, davacı şirket adına tanzim edilen 2018-2021 yıllarına ilişkin KDV dahil toplam 97.641,56 TL fatura bedelinin olduğu, davacı şirketçe fatura bedellerinin ödendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahallinde mahkememiz heyeti ile birlikte mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir … , elektrik elektronik mühendisi bilirkişi … ve makine mühendisi bilirkişisi … oluşan bilirkişi heyeti refakatinde keşif yapılmış, keşif sonrası düzenlenen 08.04.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Sistemin 5 yıllık kullanım süresinden sonra arızaların sürekli hale gelmesi, kapasite artışında belirgin bir fark olmaması, servis hizmeti ve kullanıcı etkisinin varlığı nedenlerine karşılık bahsedilen tasarım, proje, ürün kalitesi, servis ve operatör etkenlerinin olumlu ve yeterli olduğu durumlarda ekonomik sistem ömrünün 10 yılın üzerinde olmasının beklendiği, bu durumda sistemde açık veya gizli ayıp, ağır kusurdan bahsedilmenin çok net olmadığını ancak karşılıklı etkenler irdelendiğinde ortak yükümlülüklerin karşılıklı tam yapılmadığına bağlı olarak eşit olarak verilmesinin uygun olacağının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasının keşifte görevlendirilen bilirkişi heyetine tevdi edilerek; Davacı ve davalı tarafın itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmesinin istenildiği, mali müşavir … , elektrik elektronik mühendisi bilirkişi … ve makine mühendisi bilirkişisi … tarafından düzenlenen 02.06.2022 tarihli bilirkişi ek heyet raporunda; Kök raporda belirtilen kanaatlerinin tamamının geçerli olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak; İTÜ öğretim üyelerinden oluşan 1 Makina , 1 Elektrik , 1 Muhasebe , 1 Eser sözleşmesi konusunda uzman ve 1 Metalurji mühendisinden oluşan 5 kişilik bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları ile dosya içerisinde bulunan mütalaa raporu ve bilirkişi raporu arasındaki çelişkileri giderilmek suretiyle taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu makinanın ayıplı olup olmadığı ayıplı ise ayıbın gizli ayıp veya açık ayıp olmadığı ayrıca TBK 478. Maddesinde düzenlenen hüküm gereğince davalının ağır kusurunun bulunup bulunmadığı ve varsa davacının talepleri doğrultusunda rapor düzenlenmesinin istenildiği, Yeminli Mali Müşavir bilirkişisi … , Prof.Dr…. , Teknik bilirkişi … , Teknik Bilirkişi … ve Teknik Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05.03.2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda; 6102 sayılı TTK 64. md. ve 213 sayılı VUK 182. Maddeleri gereğince mecburi olan ve 2021 yılı ticari defterlerinin tutulduğunu, işbu defterlerden 2018 ila 2021 yılı Yevmiye ve Defter-i Kebir defterlerinin zamanında yapıldığını, defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere ticari defterler ve kayıtların davacı şirket lehine delil niteliğine haiz olduğu kanaatine varıldığını, (HMK 222.md TTK 64. Md mülga TTK 85. Md.), davacı firmanın defterlerine göre raporun 4.2. Bölümünde belirtildiği üzere davalı firmanın düzenlediği hizmet faturalarına ilişkin oluşan cari hesaplara göre herhangi bir alacak olmadığını, raporun 4.bölümünde belirtildiği üzere, davacı firmanın satış miktarlarında (2015-2019) belirtilen yıllarda tutar anlamında bir değişiklik olmadığı, ancak 2020 ve 2021 yıllarında hem cirolarda hem de satış miktarlarında ciddi bir büyümenin olduğunu, teknik açıdan beş yıl çalışan bir sistemde ardarda oluşan yarı iletken ve elektronik kart arızalarının ürünün açık veya gizli ayıplı olduğunu doğrudan gösteremeyeceğini; bunun başka pek çok nedeninin olabileceğini; oluşan arızaların çözülememesine yönelik olarak teknik inceleme bölümünde belirtilen noktaların açıklığa kavuşmasından sonra yorum yapılabileceğini, şu anki dosya içeriği ile üreticiye bir kusur yüklenemeyeceğini, dava konusu indüksiyon ocağında meydana gelen arızaların nedeninin üretim hatası olduğuna dair açık ve net bir bilgi bulunmadığını, kullanım hatasının da söz konusu arızaların ortaya çıkmasında rol oynayabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Davanın, eser sözleşmesi nedeniyle Gizli Ayıplardan, Kazanç Kaybından, İstirdat-Servis Bedelinden Kaynaklı Alacak istemine ilişkindir.
Davalının mahkememizin yetkisine yönelik yetki itirazı konusunda yapılan değerlendirmede; Taraflar arasında düzenlenen 28/11/2012 tarihli sözleşmede 9.maddede sözleşmeye konu makinenin davalının istanbul fabrikasında teslimi düzenlenmişse de bu husus teslime ilişkin olup makinenin montajının davacıya ait işyerinin bulunduğu Konya da yapılacağı ve montaj işini de davalı davalı tarafından yerine getirildiğinden sözleşmenin ifa yerinin Konya olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 10. Maddesi gereğince ifa yeri mahkemesi de yetkili olduğundan (Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 08/11/2011 tarih ve … Es… Kar. Sayılı ilamı benzer doğrultudadır.) davalının mahkememizin yetkisine yönelik yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalının zamanaşımı def’i yönünden yapılan değerlendirmede;
Eser sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin 6098 sayılı TBK’nun 470. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 470. maddesinde;” Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde, TBK’nun 474. Maddesinde;” İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.” şeklinde, TBK’nun 475. maddesinde;” Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” şeklinde, TBK’nun 476. Maddesinde;” Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.” şeklinde, TBK’nun 477. maddesinde;”Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” şeklinde, TBK’nun 478. maddesinde;” Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, yine 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” şeklinde, 6098 sayılı TBK’nun 223/2. Maddesinde; “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/06/2021 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında;”Taraflar arasında imzalanan sözleşme, montaj ve kurulumu da içerdiğinden imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 818 sayılı BK’nın 359-363 (TBK 474-478) maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 359. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay . H.D. 19.06.2014 gün, … E. … K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).” şeklinde kabul edilmiştir.
Davacı vekili 02/11/2021 tarihli dilekçesi ile mahkememizin 19/10/2021 tarihli duruşmasında verilen ara kararı gereğince taleplerini TBK’nun 475.maddesinde düzenlenen seçimlik haklar yönünden açıklamıştır.
Taraflar arasında endüksiyon ocağının tasarımı ve imalatı konulu 28.11.2012 tarihli eser sözleşmesi bulunduğunu, 25.03.2013 tarihinde ek sözleşme yapıldığı, sözleşme konusu makinenin 25.01.2014 tarihinde teslim olunduğu davacı tarafça iddia edilmiş ise de; Mahkememiz dosyasına sunulan dava konusu makinenin tesliminin ve mekanik montajının yapıldığını gösterir 09.11.2013 tarihli servis formuna göre 09.11.2013 olduğu, mahkememizce yapılan keşif sonucu düzenlenen 08.04.2022 tarihli bilirkişi heyet raporu ve talimat yoluyla düzenlenen 05.03.2023 tarihli bilirkişi heyet raporu kapsamında sözleşmeye konu endüksiyon ocağı ile ilgili açık ve gizli ayıbın tespit edilemediği gibi davalının kasıt veya ağır kusurunun varlığının da tespitinin yapılamadığı, davacı tarafça iddia edilen 25/01/2014 tarihi dahi teslim tarihi olarak kabul edilse dahi dava tarihi olan 18/03/2021 tarihi itibariyle TBK’nun 478.maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davalının kasıt veya ağır kusurunun varlığı davacı tarafça ispat edilemediğinden 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı, davacının ayıba dayalı taleplerinin zamanaşımına uğradığı, davalının zamanaşımı def’inin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince; Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin 8.629,93 TL peşin harçtan mahsubu ile davacı tarafça fazladan yatırıldığı anlaşılan 8.450,03 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davacıdan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13.maddesine göre hesaplanan 73.587,27 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/06/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …

Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.