Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/293 E. 2022/538 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :
Konya . İcra Dairesi :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte bulunan ” İtirazın iptali ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil ile davalı/borçlu, 01.10.2019 tarihli sözleşme ile müvekkil tarafından üretilecek demir-döküm malzemelerinin satışı hususunda anlaşmışlardır. Anılan sözleşmeye göre davalı/borçlunun talebi ile üretilen 70.662,06-TL bedelinde demir-döküm malzemeleri 01.02.2020 tarihli fatura ile davalı/borçluya eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edilmiştir.01.10.2019 tarihli sözleşmeye göre müvekkil tarafından davalı/borçluya fatura edilen malzemelerin fatura bedellinin %50’si ön ödeme ile %50’si de fatura tarihinden itibaren 10 gün içinde teslim edilecek 60 gün vadeli müşteri çeki ya da senedi ile yapılacağı kararlaştırılmıştır. Müvekkil tarafından imal edilen ürünleri eksiksiz ve kusursuz olarak teslim alan davalı/borçludan anlaşma gereği fatura bedeli talep edilmiş ancak davalı/borçlu akde aykırı davranarak fatura bedelini ödememiştir. Bunun üzerine Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalı/borçlu aleyhine icra takibine girişilmiş, davalı/borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak ilamsız icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takip durdurulmuş ve huzurdaki davaya konu ihtilaf ortaya çıkmıştır. Ticari nitelikte olan işbu davayı açmak için TTK. Madde 5/A uyarınca dava şartı olan arabuluculuk müessesine başvurulmuştur. 19/08/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağından görüleceği üzere anlaşamama tutanağı düzenlenmiştir. Taraflar arasında 01/10/2019 tarihinde akdedilen sözleşmenin 9.maddesinde ‘Sözleşmeden doğacak ihtilafların çözümünde T.C. Konya Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.’ ibaresi yer almaktadır.H.M.K.’nın yetki sözleşmesi başlıklı 17.madesinde ‘tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilirler’ taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır. Bilindiği üzere yetki sözleşmesi ayrı bir sözleşme olarak yapılabileceği gibi asıl sözleşmeye kayıt olarak konulabilir. Taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesi geçerlidir;
a.Taraflar tacirdir.
b.Kesin yetki söz konusu değildir.
c.Belli ve belirlenebilir uyuşmazlık vardır.
d.Yetkili mahkeme gösterilmiştir.
e.Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konu mevcuttur.
Bu nedenlerden dolayı T.C. Konya Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.Açık kanun ve sözleşme hükmüne istinaden öncelikle davalı/borçlunun yetkiye yaptığını itirazın kaldırılmasını talep ederiz. Asıl alacağa ve fer’ilerine yapılan itiraz haksızdır. Şöyle ki; Müvekkil ile davalı/borçlu arasında demir-döküm malzemelerinin satışı hakkında 01/10/2019 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Davalı/borçlu tarafından verilen sipariş üzerine 01.02.2020 tarihli, 70.662,06-TL bedelli fatura düzenlenmiş ve faturaya konu ürünler davalı/borçluya teslim edilmiştir.Müvekkil, davalı/borçlunun talebi üzerine ürettiği demir-döküm malzemelerini akde bağlı kalarak eksiksiz ve kusursuz olarak teslim etmiştir. Müvekkil sözleşmede belirtilen kalite şartlarına ve teslim şekline de riayet etmiş ayrıca sözleşmede belirtilen taşımaya ilişkin şartları da yerine getirmiştir.Sözleşmenin vade ve ödeme planına aykırı davranan davalı/borçlu aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine girişilmiş, icra takine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz eden davalı/borçlunun itirazının iptali için iş bu davanın derdest edilmesi zarureti hasıl olmuştur. ” şeklinde dava açılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “Davacı dava dilekçesinde özetle davacı ile müvekkilim şirketin 01.10.2019 tarihli sözleşme imzaladığını , davacı tarafından üretilecek demir-döküm malzemelerinin müvekkilime satışının ilgili sözleşme ile kararlaştırıldığını , müvekkilim talebi doğrultusundan kendisine teslim edilen demir-döküm malzemeleri karşılığında 70.662,06.-TL’lik 01.02.2020 keşide tarihli fatura kesildiğini , Söz konusu malzemelerin eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edildiğini, imzalanan sözleşme ile fatura bedelinin 450’sinin ön ödeme , kalanının ise fatura tarihinden itibaren 10 gün içinde teslim edilecek 60 gün vadeli müşteri çeki veya senet ile yapılacağının kararlaştırıldığını , eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edildiği iddia olunan fatura bedelini müvekkilimin ödemediğini müvekkilimin akde aykırı hareket ettiğini iddia etmiş ve ilamsız icraya yapılan itirazın iptali ile kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Ancak söz konusu iddia gerçek dışı olup , söz konusu malların AYIPLI OLMASI , müvekkilime satılan MALLARIN AYIPLI OLDUĞU HUSUSU MÜVEKKİLİM TARAFINDAN DAVACIYA DAVACININ DA DELİL OLARAK SUNDUĞU WHATSUPP YAZIŞMALARINDA DEFALARCA BİLDİRMESİ , en önemlisi ise tarafların yaptığı SÖZLEŞMENİN 5. MADDESİ SON PARAGRAFINA GÖRE müvekkile teslim edilen malların ‘torna ve freze işlemleri tamamlandıktan sonra ayıplı olduğunun anlaşılması ve bu hususun müvekkilim tarafından davacıya sözleşmenin 5. maddesine göre bildirmesi , buna rağmen davacının malın ayıpsız. olduğunu iddia ederek sorumluluktan kaçmaya çalışması , müvekkilimin uyuşmazlığı çözmek amacıyla iletişimi son aşamaya kadar açık tutmaya çalışmasına rağmen davacının bu ohbususları görmezden gelerek sözleşme hükümlerine aykırı olarak sorumluluktan kaçmaya çalışması ve ayıplı malları iade almaması veya ayıpsızı ile değiştirmemesi nedeniyle müvekkilim tarafından davacının açtığı haksız ve kötü niyetli icra takibine itiraz edilmiş ve takip durdurulmuştur. Eğer ki davacı ayıplı ürünlere yönelik müvekkil talebinden öte sözleşme hükümlerini dikkate alsa idi , davacı tarafından malın ayıbının giderilmesi sonucunda söz konusu malın faturası müvekkilim tarafından ödenir ve uyuşmazlık dava aşamasına gelmezdi. Bu nedenle davacının iddialarının ve işbu davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki; Taraflar arasında keşide edilen 01.10.2019 tarihli sözleşmenin 5. MADDESİNİN son paragrafi incelendiğinde açıkça “ Yapılan her sevkiyat sonrası … STİ’ye ait CNC Torna ve CNC Freze işlemleri tamamlandıktan sonra belirlenen hatalı ve sağlam olan ürünler … Tic . Ltd . Şti’ne bildirilecektir. Bildirilmediği takdirde sevk edilmiş ürünlerin tamamı sağlam olarak kabul edilecektir. Bozuk fren disk dökümlerinin iade nakliyesi satıcı firmaya aittir.” şeklinde hüküm getirilmiştir. Aymı 5.MADDENİN 6.PARAGRAFINDA ise “ Sevkiyattaki hatalı ürünler , toplam sevkiyatın ’65’inin üzerinde ise 1 adet ürün için ; 1 adet ürün 4*0,5 adet ürüne eşdeğer reklamasyon farkı konularak … TİC LTD ŞTİ tarafından … TİC. LTD. ŞTİ’ne iade faturası kesilecektir. Hatalı ürünlerin tespiti , tarafların karşılıklı olarak yapacağı mutabakat ile kesinlik kazanacak olup , iade faturası yazılı mutabakat
metnine dayanılarak kesilecektir.” şeklinde hüküm getirmiş , davacı bu hükümlere rağmen müvekkilimin ayıp bildirimini hiçbir şekilde dikkate almamış , ürünleri incelettirmemiş, ayıplı olup olmadığını denetlememiş , müvekkilimle bu hususta mutabakat yapmaya yanaşmamış , buna dayalı olarak müvekkilimin cari hesap dökümüne dayalı kestiği iade faturalarını cari hesabına ve defterlerine işlememiştir. Davacının da delil olarak sunduğu WEATSUPP yazışmaları incelendiğinde müvekkilimin dava konusu gönderilen hatalı ürünlere yönelik olarak 05.02.2020 tarihi itibariyle olan yazışmalarda 5 02 2020 14:55 – … : Evet bunlar salgısı iyi olduğu için elmazla işlenmiş fakat döküm delikleri var 5$ 02 2020 14:58 – … : Bunların ise tornaya bağlanmış ve salgı sıkıntısından tareti ve elmazları bozmamak için sona kadar işlenmedi “ şeklinde beyanda bulunmuş , malın ayıp bildirimi davacıya karşı gerçekleştirmiş , sözleşmenin 5.maddesine göre döküm ve freze işlemleri yapıldıktan sonra ayıp bildirimini yapmıştır. Maldaki ayıbın nc olduğu hususuna gelincc ise davacının gönderdiği ürün döküm malzeme olduğu için kalıplanarak üretilmektedir. Kalıplama esnasında parçaların salgılı olması ve işlenememesi , maca aralarının soğutma tabir edilen kısımlarının kapalı olması yani bozuk olması CNC Tezgahında işlenirken döküm malzemelerde gözle görülen çukurların (deliklerin olması) ve işleme ölçüsünde kurtarmaması gibi hususlarda ürünün ayıplı olduğu görülmüş ve bu husus davacıya müvekkilim tarafından bildirilmiştir. Davacı söz konusu uyuşmazlığı çözmek ve malda ayıp olup olmadığı tespit etmek veya malın iade veya değişimini yapmak yerine sözleşmeye aykırı olarak maldaki ayıbı kabul etmemiş ve görmezden gelmiştir. Davacı görüldüğü üzere sözleşmeye kendisi aykırı hareket etmiş , müvekkilim şirketin haklı veya haksız olsun ayıp ihbarını dikkate almamış , ürünleri incelettirmemiş , ayıplı olup olmadığına dair işlem yapmamış , bir an olsun malların ayıplı olmadığı düşünülse dahi (ki bu husus tarafımızdan kabul edilmemektedir) , bu iddianın doğru olma ihtimalini göze alarak sözleşmeye Uuygun şekilde malını incelettirip müvekkilimle mutabakat yapmaya yanaşmamıştır. Uyuşmazlığın başladığı tarih davanın başından beri belirttiğimiz davacının gönderdiği 01.02.2020 tarihli faturaya karşılık gelen malların ayıplı çıkması sonucu başlamış ve bu malların ayıplı çıkması sonucunda müvekkilim tarafından davacıyla yapılan anlaşmanın S.maddesi gereği müvekkilim tarafından 03.02.2020 tarihinde 296 adet ayıplı ürüne ilişkin olarak 28.553,64.-TL iade faturası kesilmiş , ayrıca yine aynı tarihte 03.02.2020 tarihinde davacıya müvekkilim tarafından 14.276,82.-TL’lik reklamasyon faturası kesilmiştir. Müvekkilim tarafından yukarıda belirtilen faturalar kesilmesi ardından müvekkilim tarafından davacıdan yeni bir siparişte bulunulmuş ve davacı tarafından kesilen 15.,02.2020 tarihli faturayla borçludan 21.573,11.-TL’lik mal daha satın alınmıştır. Bu faturanın alındığını müvekkilim şirket yetkilisi 16.02.2020 tarihli whatsupp yazışmasında açıkça ; 16 02 2020 12:41 – akifgasimov703: Selam gardaş, döküm faturasını aldım 225 adet. Teşekkür ediyorum 16 02 2020 14:37 – … : Rica ederim akif bey” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak davacının gönderdiği bu malında sözleşme 5.maddeye göre yapılan döküm ve freze işlemleri ardından ayıplı çıktığının anlaşılması üzerine müvekkilim tarafından davacıya ; 27 02 2020 19:16 – akifgasimov703: Cevabınızı okudum şartlarınız ve fiyatınız. Mal kalitesine uygun değildir “ şeklinde beyanda bulunmuş , davacı ise yine 27.02.2020 tarihli cevabında ; 27 02 2020 19:41 – … : Cok tesekkür ediyoruz … Bey mal kalitesine uygun değildir derken siz kalite anlayışınızda sadece dış görünüşe önem verdiginizi gördük … dökümünün işlendikten sonraki görsel görüntüde malzemenin iç yapısının ve analizinin bozuk olduğu bariz bellidir. Ne demek istediğimi bana fotoğrafını çekmiş Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bu faturaların kesilmesi sonucu müvekkilimin cari hesapta borcu 49.251,36.-TL’ye düşmüş , müvekkilim tarafından tekrardan mal talep edilmesi sonucunda davacı tarafından 15.02.2020 tarihinde müvekkilime tekrardan mal gönderilmiş ve 21.573,11.-TL fatura kesilmiş ve cari hesaba göre o tarihte müvekkil şirketin borcu 70.824,47.-TL olmuştur. Ancak bu malların da ayıplı çıkması nedeniyle taraflar arasında mutabakat sağlanamamış ve ürünlerin ayıplı olduğunun belirtilmesine rağmen davacı yine aynı şekilde ayıp iddialarını kabul etmemiş ve ilgilenmemiştir. Bu süreç içerisine corona virüs girmesi ve işyerlerinin kapanması ve sokağa çıkma yasakları oluşması nedeniyle uçuşlar ve seyahatler askıya alınmış , son gelen parti ayıplı ürünlerin mutabakatı sağlanması ve iadelerinin yapılması veya ayıpsız ürünlerle değişimi konusunda taraflar görüşme yapamamış , mutabakat sağlanamamıştır. Ancak buna rağmen davacı kendisine ayıp ihbarı yapılmasına rağmen yine malın ayıplı olduğu hususunu kabul etmemiş ve cari hesabına malları ayıpsız olarak teslim ettiğini iddia ederek alacak olarak geçirmiştir. Davacı kasıtlı ve kötü niyetli olarak cari hesaba ve sözleşmeye göre mevcut olmayan gerçek dışı iddialarını eklemekte ve kendini alacaklı olarak çıkartmaya çalışmaktadır. Şöyle ki; Davacı ile ticari ilişkimiz imzalanan sözleşme ile sadece müvekkilim şirketin davacıdan mal satın alması iken , davacı tarafından anlaşılmayan hir şekilde sanki bizim tarafımızdan davacıya bir mal satılmış gibi satılmayan bir mala ilişkin iade faturası kesmeye teşebbüs etmesidir. Davacı tarafından anlaşılmayan ve hangi ticari ilişkiye dayandığının tarafımızca anlaşılmadığı bir şekilde müvekkilime 13.03.2020 tarihinde … FATURA NOLU YOPLAM (KDV DAHİL) 12.962,60.-TL iade faturası kesilmiştir. Ancak bu kesilen iade faturaya dayalı olarak müvekkilim tarafından davacıya herhangi bir mal satılmamıştır , hal böyle olunca da kesilen iade faturasının gerekçesi de tarafımızdan anlaşılamamıştır. Hangi ticari ilişkiye dayandığı anlaşılamayan iade faturasına karşılık müvekkilim tarafından davacıya ihtarname gönderilmiş ve … PTT numarasıyla müvekkilim tarafından davacıya hitaben davacı tarafından 13.03.2020 tarihli … kesilen iade faturasının kabul edilmediği , ilgili fatura açıklamasında “… ” açıklaması yapıldığı , ancak şirketimiz tarafından davacıya böyle bir mal satışının hiç yapılmadığı , bu nedenle de satılmayan mala ilişkin bir iade faturasının kesilmesinin mümkün olmadığı , davacı ile imzalanan sözleşme kapsamında sadece şirketimize demir döküm malzeme üretimi ve satışının taahhüt edildiği , sözleşmede taahhüt edilen niteliklerin sağlanamaması halinde ürün bedeli ve ürün bedelinin ‘>’sine denk gelecek reklamasyonla iade edileceğinin belirtildiği , bu kapsamda daha önce davacıya sözleşme kapsamındaki nitelikleri haiz olmadığı belirtilen ürünler ile ilgili iade faturası kesildiği belirtilmiş ve davacıya herhangi bir mal satılmaması nedeniyle iade faturası kesmesinin mümkün olmayacağı ve müvekkilim şirkete kesilen iade faturasının kabul edilmediği , davacı tarafından müvekkilime satılan ayıplı ürünlerde ise bu ürünlerin makineye sokulması sonucunda şirketimiz makinelerinin elmas uçlarının zarar gördüğünü belirtilmiş ve şirketin uğradığı bu zarar için yasal yollara başvurma hakkının saklı tutulduğu belirtilerek davacının gönderdiği iade faturasını kabul etmediğini gönderdiği ihtarnamede bildirmiştir. Davacı ile tüm talepler doğrultusunda uzlaşma sağlanamamış, yukarıda belirttiğimiz en son müvekkilime gönderdiği 15.02.2020 tarihli ürünlerin de ayıplı çıkması , davacının bu hususları kabul etmemesi , uzlaşmaması , malların ayıpsız olduğunu iddia etmesi , ancak ayıpsız olduğuna ispatlamaya yönelik hiçbir işlem yapmaması sonucunda müvekkilime kesilen ve müvekkilimin baştan beri ayıplı olduğunu belirtmesi nedeniyle kabul etmediği davacı tarafından müvekkilime kesilen 01.02.2020 ve 15.02.2020 tarihli kesilen faturalara ilişkin müvekkilim şirket tarafından davacıya KDV dahil 48.895,54.-TL hatalı pik döküm nedeniyle iade faturası kesilmiş , ayrıca yine aynı faturalara ilişkin malın ayıplı çıkması nedeniyle tarafların imzaladıkları sözleşmeye dayanarak KDV DAHİL 24.447,77 TL HATALI PİK DÖKÜME ILIŞKIN REKLAMASYON FATURASI kesilmiştir. Davacı tarafından bu kesilen faturalar kabul edilmemiş ve müvekkile gönderilen KONYA .NOTERLİĞİ 27.08.2020 TARİH VE … yevmiye numaralı ihtarını müvekkil şirkete göndermiş , kestiğimiz 2 adet 25.08.2020 tarihli faturaları müvekkile iade etmiş ve açıklama kısmında ise 01.02.2020 ve 15.02.2020 tarihli faturalı konu ürünlerin teslim alınmasından 6 ay sonra iade faturası kesilmesinin kanuna aykırı ve dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olacağını bildirmiştir. (EK-9 DAVACININ MÜVEKKİLE GÖNDERDİĞİ KONYA .NOTERLİĞİ 27.08.2020 TARİH VE … YEVMİYE NUMARALI İHTARI Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi müvekkilim tarafından ayıp ihbarı baştan itibaren sözleşmenin 5.maddesi hükümlerine uygun olarak döküm ve freze işlemleri yapıldıktan sonra davacıya bildirilmesine rağmen davacı tarafından bir çözüm üretilmemiş , ayıp iddiası çözüme kavuşturulmamış , whatsupp yazışmalarında açıkça görüldüğü üzere ayıp iddialarını davacı haksız şekilde kabul etmemiştir. Söz konusu 6 ay içerisine corona önlemleri girmesi nedeniyle müvekkil veya davacı tarafından yüz yüze görüşme sağlanamamış , mutabakat sağlanamamış ve ayıp ihbarı yapılmasına rağmen davacı bu süre içerisinde bir çözüm üretmemiş olduğundan müvekkil tarafından 25.08.2020 tarihinde iade faturaları kesilmiştir. Tüm bu hususlar incelendiğinde müvekkilimin kötü niyetli ve hukuka aykırı davranmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Davacının kendisi kötü niyetli olarak hareket etmekte olup , imzaladığı sözleşmeye riayet etmemekte , müvekkilim tarafından ayıplı olduğu bildirilen ürünlere ilişkin olarak çözüm üretmek yerine malların ayıplı olmadığını iddia ederek cevap vermekte ve kestiği faturanın bedelini haksız olarak talep ederek ayıplı ürünlerden doğan zararı müvekkilime yüklemeye çalışmaktadır. Delillerimiz incelendiğinde yaşanan ticari uyuşmazlık açıkça ispatlanmış olup müvekkilimin ekteki cari hesaba göre davacıya bir borcu bulunmadığı , bu nedenle de icra takibine haklı olarak itiraz ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Davacının ayıplı malları halen müvekkil deposunda bulunmakta olup , davacının söz konusu ayıplı malları iade alması gerekmektedir.” şeklinde cevap verilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın SMMM bilirkişi … tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; 2020 yılında taraflar arasındaki ticari işlem hareketinin devam ettiği 18/03/2020 tarihinde 70.824,67 TL davacı yanın davalıdan alacağının olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazıldığı, yazılan talimatta dosyanın SMMM bilirkişi … , Dr. Öğrt. Üyesi … ve Hesap Bilirkişisi … tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin raporunda özetle; “Hatalı olarak üretilen 515 Adet döküm parçaların toplam bedelinin 41.436,90 TL * KDV (48.895,54 TL KDV dahil) olduğu ” bildirilmiştir.
Dosyanın Bakırköy . ATM aracılığıyla yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişiler Makine Mühendisi … , SMMM bilirkişisi … ile İcra Hukukçusu … tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin raporunda özetle; “4) Dava konusu olan 01/02/2020 tarihli, … nolu, 70.662,06 TL tutarlı, faturada yazılı “… ” in 06/04/2021 tarihli whatsapp görüşmelerinde davacı ve davalı tarafın mutabık kaldığı 81 adet salgılı, 40 adet olmas girmiş hatalı ürünler için 7.761.57 TL iade ve 1,940,39 TI. reklamasyon bedeli olmak üzere toplamda 9.701,96 TL tutar karşılığında herhangi bir belge düzenlenmediği için … no.lu cari hesapta görülmediği, sadece sözde kalan 9.701,96 TI.’.nin davacı adına borç kaydı konusunda mahkemenin yetkisinde olduğu sonucuna varılmış olacaktır. Ru takdirde yukarıda (2. Maddede) izah edilen 70.824,67 — 9,701,96 — 61,122,71 TL davacı … Tic. Ltd. Şti., davalı … Tic, Ltd. Şti.’den alacaklı olacaktır. Kalan 61.122,71 TL.mm (lalura tarihi 01.02.2020 tarihine sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca 60 gün ilavcesi ile 01.04.2020 tarihinden (borçlu lehine hesaplarıdığı için) 14.07.2020 (takip) tarihine kadar yasal faizi 61.122.71 x 104 x 9 / 36500 – 1.567,42 TL”’dır. b-) 61.122,71 TI..nın 01.04.2020 tarihinden dava 24.08.2020 tarihine kadar yasal faizi 61.122.71 x 145 x 9736500 – 2.185,35 TI ‘dır. 9.701,96 TI kabul edilmediği takdirde, … Tic. Ltd. Şti.. davalı … Tic, Ltid. Şti.’den 70,824,67 TI. alacaklıdır. Bu rakam takip konusu 70.662,06 TL.den fazla olduğundan taleple bağlı kalınması gerekir ve faizler icra dosyası bölümünde hesaplandığı gibi takip tarihe kadar 1.812,05 TL, dava tarihine kadar 2.526,41 TL.’dır.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Bilirkişi raporlarının taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görüldü.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalıya İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyasının niteliği ile alakalı olarak;
ESER (İSTİSNA) SÖZLEŞMESİ (Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Prof Dr. … – Prof Dr. … )
Kavram
Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. Maddelerinde yer alır. Türk Borçlar Kanunu’nun 470. Maddesine göre, yüklenicinin bedel karşılığında bir şeyi meydana getirme borcunu üstlendiği sözleşmeye eser sözleşmesi denir. Bu sözleşmeyle yüklenici, iş sahibi için bir iş görmeyi üstlenmektedir, fakat buradaki iş görmenin özelliği, yüklenicinin bu iş görmeyle belirli bir sonucu yaratmayı borçlanmış olmasıdır ki, bu sonuç Türk Borçlar Kanunu’nda eser terimiyle anılmıştır. Eser sözleşmesinin kendine özgü olan ve onu öteki işgörme amacını güden sözleşmelerden ayıran da işte bu özelliktir.(syf.463)
Öğeleri
A.Bir Eser Meydana Getirme
1.Eser Kavramı
Sözleşmenin temel kavramı eserdir. Eserin meydana getirilmesi eser sözleşmesinde yüklenicinin temel edimidir. Fakat tek başına eserin meydana getirilmesi yeterli değildir, eserin teslimi de gerekir. Eser sözleşmesine özelliğini veren de yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim etmesidir.(syf. 464)
2.Meydana Getirme Kavramı
Eserin meydana getirilmesine ilişkin faaliyet, niteliği itibariyle bir yapma edimidir. (Syf.468)
B. Bedel (Ücret)
Eser sözleşmesinin ikinci öğesi de, ortaya çıkarılacak eser karşılığında işsahibinin bir bedel ödeme borcu altına girmiş olmasıdır. Sözleşmenin aslî unsurlarından bir diğerinin işsahibinin bedel ödeme taahhüdü oluşturur. (Syf. 470)
C. Anlaşma
Eser sözleşmesinin üçüncü öğesi de, TBK’nın 470. Maddesinden anlaşılacağı üzere, yüklenicinin, işsahibi adına bedel karşılığında bir eser (sonuç) yaratacağı konusunda bunların anlaşmış olmalarıdır. Rızaî bir sözleşmedir Kural olarak bu sözleşme belirli bir biçime bağlı değildir. Eser sözleşmesi rızaî bir sözleşme niteliğini taşıdığından, işgörme sonucu üzerinde tarafların anlaşmış olmaları sözleşmenin kurulması için yeterlidir. İş sahibinin bedel ödemesine karşılık yüklenicinin bir edim sonucundan sorumlu olmasına ilişkin anlaşma, açıkça veya örtülü olarak yapılabilir. Bu sözleşme kural olarak şekle bağlı değildir. (syf. 473)
3. Sözleşmenin Tarafları
Yüklenici ve işsahibi sözleşmenin taraflarını oluşturur. İş sahibi eseri ısmarlayan, sipariş veren kişidir. Diğer işgörme sözleşmelerinde olduğu gibi eser sözleşmesinde de işin görülmesinin talep eden taraflra, ki bu işsahibidir, deyim yerindeyse işin efendisidir. Yüklenici ise ısmarlanan, sipariş verilen eseri meydana getirme borcu altına olan kişidir. Kural olarak hak elyietine sahip herkes eser sözleşmesinin tarafı olabilir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de işsahibi veya yüklenici sıfatını taşıyabilir. Taraflar kamu hukuku veya özel hukuk tüzel kişisi de olabilir. Özellikle işsahibinin bir kamu hukuk tüzel kişisi olmasına sık rastlanılır. Buna karşın, yüklenici ile yapılan bu gibi sözleşmeler de özel hukuk karakterlidir. Yüklenici eseri bütünüyle veya kısmen meydana getirme borcu altına girebilir. Yüklenici eserin meydana getirilmesinde kullanılan plan projelerin hazırlanmasını da üstlenebilir. Eserin bütününü tamamlayarak teslimini de borçlanan yükleniciye “genel yüklenici” de denilmektedir. (Syf. 476-477)
4. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği ve Benzer Sözleşmelerden Farkları
A. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği
Tarafların edimleri birbirlerinin karşılığını oluşturduğu için eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Gerçekten eser sözleşmesinde yüklenicinin aslî edimi olan meydana getirilen eserin teslimi borcu ile, işsahibinin asl3ı edimi olan bedel ödeme borcu karşılıklılık ilişkisi içindedir. Fakat yüklenicinin aslî edimi yalnızca eserin meydana getirilmesi değil, aynı zamanda sözleşmeye uygun olarak meydana getirilen eserin teslim edilmesidir. Zira eser sözleşmesinde yüklenici sonuçtan sorumludur. Meydana getirme eylemi, sonucun elde edilmesine yönelik bir faaliyettir. Fakat meydana getirme, nitelikli bir işgörme faaliyetidir. Öğretide hakim olan görüşe göre eser sözleşmesi sürekli borç doğuran bir sözleşme değil, ani edimli bir sözleşmedir. (syf. 479)
5. Yüklenicinin Hak ve Borçları
A. Borçları
Yüklenicinin aslî edimi, meydana getirdiği eseri teslim etmektir. Buna bağlı olarak yüklenicinin borçları eserin meydana getirilmesi ve teslim edilmesiyle doğrudan ilgilidir. Aşağıda yüklenicinin borçları ayrı ayrı incelenmiştir. (Syf. 485)
1.Eseri Meydana Getirme ve Teslim Etme Borcu
a. Eseri Meydana Getirme Borcu
Bir eser sözleşmesinde, yüklenici, ıslanan eseri sözleşmedeki koşullara uygun biçimde meydana getirerek işsahibine teslim etme borcu altındadır. Yüklenicinin aslî borcu, eseri meydana getirerek işsahibine teslim etmektir. Bu, eser sözleşmesinde yüklenicinin sonuçtan sorumlu olmasının bir sonucudur. Asıl olan ısmarlanan eseri (sonucu) sözleşmeye uygun olarak meydana getirmektir. Eserin meydana getirilmesi yeterli olmayıp, ayrıca işsahibine tesliminin de ana borç olduğu kabul edilmektedir. Eser meydana getirme borcu TBK 470 hükmünde açıkça, eser sözleşmesinin esaslı unsuru olarak düzenlenmiştir. Fakat, yüklenicinin sonuçtan (ve dolayısıyla meydana getirilen eserin tesliminden) sorumlu olduğu ve sonuca ulaşılabilmesi için de eserin meydana getirilmesi gerektiği göz ardı edilemelidir.(syf. 485)
b. Eseri Teslim Borcu
Yüklenicinin eseri meydana getirerek teslim etme borcu, kanunda açıkça düzenlenmemiştir; ancak teslimden söz eden birçok maddede (TBK 473/I, 474/I, 475, 478, 479/I) bu borcun, yasakoyucu tarafından örtülü olarak (zımnen) kabul edildiği sonucu çıkmaktadır. Açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, eser sözleşmesinde teslim borcunun yüklenicinin aslî borcu olduğu kabul edilmektedir. Zira işsahibinin sözleşmeye olan menfaati taamlanmış eserin teslimiyle gerçekleşir.
aa. Genel Olarak Eseri Teslim Borcu
Teslim, tamamlanmış eserin işsahibine ifa olarak sunulması, onun fiilî egemenliğine geçirilmesidir. Eserin meydana getirilmesinin ardından, eserin teslimi ile tamamlanır. Eser bütünüyle tamamlanmadan yaılan teslim önerisini iş sahibi kabul etmek zorunda değildir. Kural eserin bütün olarak tamamlanmasının ardından teslime elverişli hale gelmesidir. Teslimin ve teslim almanın önemli sonuçları vardır. Örneğin teslim ile birlikte ücret alacağı muaccel olur. (TBK 479), ayıptan sorumluluktan doğan zaman aşımı işlemeye başlar. (TBK 478), ayıp ihbarı ancak teslimden sonra yapılabilir vs. Teslimin iki unsuru bulunmaktadır. Bunlardan ilki eserin bütün olarak tamamlanması ve ikinci olarak da işsahibine arz edilmesidir. Kural larak sözleşmeye göre tarafların kararlaştırmış olduğu bütün işlerin bitirilmesi anlaşılır. Fakat eserin ayıplarının bulunması, tamamlanmış sayılmasına ve işsahibine sunulmasına engel değildir. Hatta tamamlanmamış olsa bile, eser, işsahibi tarafından ifa olarak kabul edildiği takdirde yine teslim edilmiş sayılır. Teslim alma kural olarak herhangi bir şekle bağlı değildir; açık örtülü ve farazî olarak gerçekleşebilir. Eserin teslim edildiğini yüklenici kanıtlamalıdır. Tamamlanmamış eserler, kural olarak teslim ve kabule konu olamaz, işsahibi tamamlanmamış eseri kabule zorlanamaz. Eserin bütünü dikkate alındığında küçük bazı işlerin henüz tamamlanmadığını ileri sürerek teslim almaktan kaçınma bazen dürüstlük kuralına (TMK 2) aykırı olabilir. Talî ve önemsiz sayılabilecek işlerdeki eksiklik ise eserin teslim edilmiş sayılmasına engel değildir. (Syf. 486-487-488-489)
bb. Teslim Borçlunun İfa Şekli
Taşınırlarda teslim borcu, eserin işsahibinin egemenlik alanına geçirilmesiyle yerine getirilir. Yüklenici işsahibinin esere doğrudan doğruya zilyet olmasını sağlamalı ve onun zilyetliğini engelleyici durumları ortadan kaldırmalıdır. (syf. 489)
cc. Teslim Borcunun İfa Zamanı
Eseri teslim borcunun ifa zamanını taraflar sözleşmede diledikleri gibi belirleyebilirler. Sözleşmede kararlaştırılmadığı takdirde teslim borcunun ifa zamanı TBK’nın 90. Maddesine göre belirlenir. TBK’nın 90. Maddesine göre teslim borcunun, eserin tamamlanması ile birlikte muaccel olduğu kabul edilir. Teslim borcunun ifa zamanı, eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde de önem taşımaktadır. Özellikle ayıba karşı tekeffülle ilgili olarak gözden geçirme ve bildirim sürelerinin belirlenmesinde (TBK 474) ve zamanaşımının belirlenmesinde (TBK 478) ücret alacağının muaccelo lmasında (TBK 479) yarar ve hasarın işsahibine geçmesinde (TBK 483) kararlaştırılan ceza koşuluna etkisinde (TBK 179) teslim borcunun ifa zamanı önem taşır. (Syf. 493)
dd. Teslim Borcunun İfa Yeri
Konusu taşınmazlara ilişkin iş görme olan sözleşmelerde teslim borcunun ifa yeri doğal olarak taşınmazın bulunduğu yerdir. Teslim borcu aranılacak borç sayılır ve yüklenicinin bulunduğu yerde teslim edilmelidir. Fakat taraflar sözleşmeyle bunun aksini kararlaştırabilirler. (Syf. 493)
ee. Teslim Borcunu İfada Temerrüt
Teslim zamanının gelmesine rağmen eseri tamamlamayan veya tamamladığı halde teslim etmeyen yüklenici temerrüde düşer. Temerrüdün şartları bakımından TBK’nın 117 vd. Hükümleri eser sözleşmesinde teslim borcunu ifada temerrütte de uygulanır. Gerek fiili zarar gerek yoksun kalınan kâr, gecikme tazminatının kapsamına dahildir. Buna göre işsahibi, üretim veya kira kaybından, kredi faizlerinin artmasından veya daha fazla kredi faizi ödemekten doğan veya cezaî şartlar gibi üçüncü kişilere ödediği tazminatlardan kaynaklanan zararının yükleniciden talep edebilir. İşsahibi teslim borcunu ifada temerrüde düşen yükleniciye bir ihtar çekerek vereceği ek sürenin sonuçsuz kalması üzerine sözleşmeden dönerek menfi zararının tazminini de talep edebilir.
2. Eseri Sadakat ve Özenle Yapma Borcu
a. Sadakat Borcu
İşgörme sözleşmelerinde, kararlaştırılan işi yerine getirecek olan borçlu, işi görürken, alacaklının menfaatlerini de gözetmek zorundadır. Nitekim yüklenicinin, iş sahibinin haklı menfaatlerini gözetmek zorunda olduğu Türk Borçlar Kanununda açıkça hükme bağlanmıştır. (TBK 471/I). (Syf. 497)
b. Özen Borcu
aa. Genel Olarak
Eser sözleşmesindeki özen borcu, sözlemeye tümden egemen olan genel bir -niteliğe sahiptir ve sadakat borcunun somutlaştırılmış bir şeklidir. Yüklenici, sözleşmenin her safhasında ve yerine getirmesi gereken borçların tamamında işini özenle yapmalıdır.(Syf. 499)
bb. Yükleniciden Beklenen Özenin Ölçüsü
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmeside, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
cc. Özen Borcunun Uygulanacağı Haller
aaa. Eserin Meydana Getirilmesinden Önceki Safhada Özen Borcu:
Yüklenici bir işi üstlenirken öncelikle, mesleki bilgi ve tecrübesinin uzmanlığın mali gücünün o iş için yeterli olup olmadığını iyice tartmalı ve kendisini yetersiz görürse işi almaktan kaçınmalıdır.(Syf. 501)
bbb. Eserin Meydana Getirilmesi Aşamasında Özen Borcu:
Yüklenici sadece işin başında gerekli tedbirler almakla yetinmemeli, eserin meydana getirilmesinde, hatta teslim aşamasına kadar, özen borcuna uygun hareket etmelidir.
ccc. Eserin Meydana Getirilmesinden Sonraki Aşamada Özen Borcu:
Eser tamamlanmış olsa bile, yüklenicinin özen borcu, eserin teslim edilmesine kadar devam eder.
dd. Özen Borcuna Aykırılığın Hukuki Sonuçları
Teslim edilen eserde bir bozukluk veya noksanlık söz konusu ise kural olarak özen borcuna aykırılık değil, ayıptan sorumluluk hükümleri uygulanır. (TBK 474 vd.). (Syf. 506)
3.Eser Bizzat Yapma veya Gözetimi Altında Yaptırma Borcu
A. Kural: Yüklenicinin Eseri Şahsen Meydana Getirmesi
Türk Borçlar Kanunu’nun83. Maddesinde göre, borçlu kural olarak edimini şahsen yerine getirmek zorunda değildir. Yüklenici işi bizat kendisi yapma ya da kendi yönetimi altında yaptırma borcuyla yükümlüdür. Ancak yapılacak iş, kişisel beceriyi gerektirmiyorsa, o zaman yüklenici işi bir başkasına yaptırabilir. (TBK 471/III). (Syf. 508)
B. Yüklenicinin Eseri Başkasına Yaptırma Yetkisi
İşin niteliğine göre kişisel yeteneklerin önemli olmadığı işleri yüklenici firma başkasına da yaptırabilir. (TBK 471/III,c.2) (Syf 511)
4. Araç, Gereç ve Malzemeye İlişkin Borçlar
A. Araç ve Gereci Sağlama Borcu
Aksine adet veya sözleşme yoksa, yüklenici eseri meydana getirmek için kullanağağı araç ve gereci, kendisi temin etmekle yükümlüdür. (TBK 471/ IV) (Syf. 513)
b. Malzemeyi Sağlama Borcu
Malzeme kavramı araç ve gereçten farklıdır. Eserin meydana getirilmesinde kullanılan ve onun bünyesine dahil olan maddeler malzemeyi oluşturur.
5. Genel Bildirim (ihbar) Borcu
Yüklenicinin, ortaya çıkan önemli hususları, işsahibine gecikmeksizin bildirme (ihbar) borcu da vardır. İşsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılırsa veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa -grev ya da ulaşımın, dolayısıyla malzeme gelişinin durması nedenlerle aksama ve gecikme- yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. (TBK 472/III). (syf. 516)
6. Eseri Meydana Getirme Zamanında Başlama ve Eseri Zamanında Bitirme Borcu
Yüklenici işe zamanında başlamaz veya sözleşme şartlarına aykırı olarak işi geciktirir ya da işsahibinin kusuru olmadan meydana gelen gecikme işin kararlaştırılan zamanda tamamlanmasına engel olacak derecede bulunursa, işsahibi teslim için kararlaştırılan zamanı beklemeye mecbur olmaksızın sözleşmeden dönebilir. (TBK473/I) (Syf. 519)
7. Ayıbı Üstlenme Borcu
Ayıbı üstlenme borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısıdır. Yükleyicinin eseri meydana getiri teslim etmesine ilişkin aslı yükümlülüğüne, eserin ayıpsız olarak meydana getirilmesi de dahildir. Nitekim bu düşünceyle , ayıbı üslenme borcu TBK’da özel olarak düzenlenmiştir. (TBK 474-478). (Syf. 522)
A. Ayıptan Doğan Sorumluluğun Koşulları
Ayıplı ifa, ifa edememe hallerinden birini oluşturur. Satış, kira gibi sözleşmelerde olduğu gibi, eser sözleşmesinde de sözleşme konusunun ayıpsız biçimde teslimi gerekir.
aa. Ayıplı Bir Eser Teslim Edilmiş Olmalıdır.
Yüklenicinin ayıptan sorumlu tutulabilmesi için, eser tamamlanarak işsahibine teslim edilmiş olmalıdır. Henüz bitmemiş bir eser teslim edilmiş sayılamayacağı için, mevcut haliyle beklenen nitelikleri taşımasa bile ayıp sebebiyle sorumluluk hükümleri de uygulanmaz. Nitekim TBK’nın 474. Maddesinde eserin teslim edilmiş olması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. (syf. 522-523)
bb. Eser Ayıplı Olmalıdır.
Sözleşme ile kararlaştırılan niteliklerin bulunmaması veya bulunması gereken niteliklerdeki eksiklik ayıp olarak nitelendirilir.
cc. Ayıp İşsahibine Yüklenmemelidir.
Yüklenici seri meydana getirirken, işsahibi de genellikle aktif bir role sahiptir. Yasakoyucu TBK’nın 476. Maddesinde yüklenicinin sorumlu tutulabilmesi için, eserdeki ayıbın işsahibine yüklenememesini bir şart olarak hükme bağlamıştır. Başka bir ifadeyle eserdeki ayıp işsahibine yüklenebilecek bir sebepten kaynaklanıyorsa yüklenici sorumlu tutulmaz. (syf524)
dd. Eser Kabul Edilmemiş Olmalıdır
Açıkça veya örtülü olarak işsahibi eseri kabul ederse yüklenici sorumluluktan kurtulur. Buna karşılık işsahibi eseri kabul etmiş olmasına rağmen ayıp kasten gizlenmişse veya gizli ayıp söz konusu ise yüklenici yine sorumlu olur.(TBK 477/I) Hakim, ayıbın zamanında bildirili bildirilmediğini resen araştıramaz ise de ayıbın geç bildirilmediği sabit olunca bunun sonucunu resen uygular. (syf. 525)
ee. Gözden Geçirme ve Bildirim Külfeti Yerine Getirmiş Olmalıdır
Eserin ayıplı olması dolayısıyla sahip olunan hakların kullanılabilmesi için gözden geçirme ve bildirim külfetleri de yerine getirilmiş olmalıdır. Gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine getirilmesi öncelikle eserin tamamlanarak ifa amacıyla işsahibine teslimine bağlıdır. (Syf.526)
B. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Hakları
TBK’nın 475. Maddesine göre, eserin ayıplı olması durumunda işsahibi sözleşmeden dönebilir ya da bedelin indirilmesini talep edebilir veya eserin ücretsiz onarılmasını isteyebilir. Seçilebilecek hakların her üçü de kullanılmakla tükenir, geri alınması mümkün değildir. Bu haklardan biriyle birlikte işsahibi zararının tazminini de talep edebilir hakların kullanılması için yüklenicinin kusurlu olması şart değilse de tazminat tale edilebilmesi için kusurlu olması şarttır.
aa. Sözleşmeden Dönme Hakkı
Yukarıda belirlenen koşulların yanında, meydana getirilen eser, kullanılamayacak veya hakkaniyete göre kabulü beklenemeyecek derecede ayıplı olursa işsahibi sözleşmeden dönebilir (TBK 475/I, b.1) (syf.529)
bb. Bedelin İndirilmesini İsteme Hakkı
İşsahibi eseri alıkoyup, bedelden indirim yapılmasını da isteyebilir (TBK 475/I, b.2) (Syf. 531)
cc. Eserdeki Ayıbın Giderilmesini Talep Hakkı
Türk Borçlar Kanunu’nun 475/Ib.3 maddesinde, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, masrafı yükleniciye ait olmak üzere eserin onarılmasının da istenebileceği düzenlenmiştir.
dd. Tazminat Talep Etme Hakkı
İşsahibi tazminat da talep edebilir TBK m.475/II hükmüne göre işsahibinin, genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
C. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Haklarının Bağlı Olduğu Zaman Aşımı
Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşıman uğrar (TBK 478) yirmi yıl gibi uzun bir zamanaşımı süresinin kabul edilmesinde 1999 depreminden sonra karşılaşılan uyuşmazlıkların etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Hükümde, adi iş – ticari iş ayrımı yapılmamıştır. Zamanaşımı kabulden itibaren değil, eserin işsahibi tarafından teslim alınmasından itibaren işlemeye başlar.(Syf. 534-535)
B. Hakları
Yüklenicinin ana talep hakkı, teslim ettiği eser karşılığında sözleşmeyle belirlenen ya da sözleşmeyle belirlenmemişse sonrada keşifle belirlenecek (bedelin) kendisine ödenmesini istemektir.
Bedel Ödeme Borcunun İfa Zamanı
TBK’nın 479/I. Maddesi hükmüne göre işsahibinin bedel ödeme borcu eserin teslim edildiği anda muaccel olur.
İşsahibinin ana hakkı, ısmarladığı eserin sözleşmeye uygun biçimde kendisine teslimini istemedir.(Syf. 567)
VII. Eserde Meydana Gelen Zararın (Hasarın) Geçişi
TBK’nın 483. Maddesinde, eserde meydana gelen zararın (hasarın) kime ait olacağı sorunu yanında, kusursuz imkansızlık nedeniyle eser sözleşmesinin sona ermesi de düzenlenmiştir. (Syf. 567)
Tamamlanınca ferdi ile belli olan (parça borcu haline gelen) bir eser söz konusu olmalıdır. (syf.568)
Hasarın tesliminden önce yükleniciye ait olması kuralının istisnaları mevcut olmamalıdır. (syf. 570)
VIII. Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi
Eser sözleşmesi de diğer bütün sözleşmelerde olduğu gibi ifa ile sona erer. (syf. 572)
A.yaklaşık Keşif Bedelinin Aşılması Yüzünden Sözleşmeden Dönme
B.tam Tazminat Karşılığı Sözleşmenin Feshi.
C. Karşılıklı Anlaşma ile Sözleşmenin Sona Erdirilmesi
D. Haklı(yada önemli) Nedenle Sözleşmenin Feshi
Eser sözleşmesinin haklı(önemli) bir nedenle feshedilebileceğine ilişkin bir düzenleme TBK’da yer almamaktadır. Bununla birlikte öğretide taraflar için çekilmez, katlanılmaz hallerin ulunması durumunda, ileriye etkili olarak sözleşmenin sona erdirilebileceği kabul edilmektedir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasında da, eser sözleşmesinin haklı sebeple feshedilebileceği benimsenmektedir.
E. Kusursuz İfa İmkansızlığı Yüzünden Sözleşmenin Sona Ermesidir.
Yine kötüniyet tazminatı ile alakalı olarak
İİK’nin 67/2. Maddesinde “… Takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine her iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red olunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edilir.” hükmü gereğince, itirazın iptali davasının alacaklı aleyhine sonuçlanması halinde borçlu lehine tazminata hükmedilecektir. Ancak bu tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir.
Kötü Niyet Tazminatının Şartları;
A)Alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunması;
B)Dava, davalı-borçlu lehine sonuçlanmalıdır;
C) Davacı, takibinde haksız ve kötü niyetli olmalıdır; ( İtirazın iptali davasının reddi halinde, talep eden borçlu lehine tazminata hüküm verilebilmesi için, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir… (13. HD. 21/06/2006 T. 8001/10277)) Borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için alacaklının takibinin haksız olması yeterli değildir. Davacı- alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davası açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir.
Alacaklının kötü niyetli olduğunu davalı borçlu ispat etmelidir. Davalı, davacı/alacaklının, takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlatıldığı ve dava açtığını ispatlamalıdır.
D) Davalı-Borçlu, talepte bulunmalıdır; borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun tazminat talebinde bulunması gerekir. Davalı- borçlu bu talebini cevap veya cevaba cevap dilekçesinde ileri sürmek zorundadır. (HMK. M. 141) ( Yargıtay Üyesi … ; İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali, İflas ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetveline İtiraz Davaları, Genişletilmiş 4. Baskı)
TMK 2. Maddesinde ise;” Dürüst davranma
Madde 2 – Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü bulunmaktadır.
TMK 6. Maddesinde ise; ” I. İspat yükü Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ” hükmü bulunmaktadır.
TTK 21. Maddesinde ise; ” (1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır. ” hükmü vardır.
HMK 190. Maddesinde ise; ” – (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmü ile
HMK 199. Maddesinde ise ;” (1) Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” hükmü vardır.
Somut olayımızda; bir eser sözleşmesi olduğu yönünde bir ihtilaf yoktur. İhtilaf ayıplı mal olup olmadığı ve ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı yönünde toplanmaktadır. Watsapp yazışmaları HMK’nın 199. Maddesi kapsamında belgedir Yüksek Yargıtay . HD’nin … Esas, … Esas, 06/06/2020 tarihli ilam ile WhatsApp yazışmalarının belge niteliğinde olduğuna dair emsal kararı bulunmakla ve yine Yüksek Yargıtay . HD’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ). TTK 21. Maddesinde düzenlenen bildirimlerle ilgili işlemler sıhhat şartı değil ispat şartıdır (Ankara BAM . HD’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı) TMK 2. Maddesi hükümleri genel hükümler olup tacirler arasında da uygulana alanı bulmaktadır. Tüm bu bilgiler dava dosyası, bilirkişi raporları (çelişkiyi gideren rapor) değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari alışverişe konu emtia ayıplıdır. Anlaşma görüşmeleri yapıldığı, netice alınamadığı anlaşıldıktan sonra Watsapp yazışmalarına ayıplı (hatalı ürün) olduğu bilgisi yansıdığı bu nedenle TMK 2 kapsamında değerlendirildiğine ayıp ihbarının süresinde yapıldığı ve ihbar şeklinin usulüne uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davalının bakiye alacağı çıktığı da değerlendirilerek davacının davalı aleyhine açtığı davanın reddine ayrıca davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun davalı tarafından ispat edilemediğinden şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının da reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının, davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davalının talep ettiği kötüniyet tazminatının şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 875,31 TL den mahsubu ile fazla yatan 794,61 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafça depo edilip kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- AAÜT’ye göre hesaplanan 11.586,26 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince DAVACIDAN alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.