Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/223 E. 2023/223 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL, KISMEN RED

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu ile müvekkili arasında 10/06/2016 tarihinde Reklam sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre müvekkilin sabihi olduğu ajans (…) davalı borçlunun firmasına (…) sözleşme tarihi olan 10/06/2016 tarihinden 1 yıl boyunca reklam hizmetlerini vermeyi taahhüt ettiğini, davalı-borçlu ise yine aynı sözleşmenin 5. Maddesinde yer alan “sözleşme bedeli ve ödemeler” başlığı altında sözleşme bedeli olarak aylık 2.000TL+KDV ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini ancak mezkur sözleşmede ödemelerin anlaşma tarihinden itibaren aylık yapılacağı kararlaştırılmasına rağmen davalı-borçlu tarafından ödemelerin düzenli olarak yapılamadığını, bunun üzerine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyası icra takibe geçildiğini, borca yapılan kısmi itiraz üzerine takibin 5.492,70 TL alacak için durdurulmasına karar verildiğini, davalı borçlunun itirazında haksız ve kötüniyetli olduğu ileri sürülerek, davalının borca itirazının iptali ile lehe %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yapılan sözleşenin haklı nedenle Haziran 2016 ayında feshedilerek davacıya bildirilmesine rağmen Temmuz ve Ağustos 2016 aylarına ilişkin faturalar tanzim edilerek davalıya tebliğ edilmeden doğrudan icra takibine konu edildiğini, 12/07/2016 ve 11/08/2016 tarihli faturalardan dolayı davacıya borçlu olunmadığını ileri sürerek davanın reddini, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyaya kazandırmış olduğu bilirkişi raporuna göre Davacı vekili beyanı, davalı vekili beyanı, taraflar arasında yapılan sözleşme örneği, tarafların defter ve kayıtları, icra dosyası, fatura örnekleri, ihtarname örnekleri, muhasebeci bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor ve tüm dosya münderecatının birlikte değerlendirilmesiyle muhasebeci bilirkişi tarafından tarafların kayıtları incelenerek tanzim edilen raporun oluşa bilimsel gerçekliğe uygun olduğu, bu rapora itibar edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla yargılama sırasında elde edilen delillere göre taraflar arasında reklam sözleşmesi imzalandığı, bu reklam sözleşmesine istinaden davacının davalı hakkında faturaya dayalı olarak icra takibi yapıldığı, icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu, takip tarihi olan 16/08/2016 tarihi itibariyle sözleşmenin henüz feshedilmemiş olduğu, davacının defter ve kayıtları incelenerek tanzim ve itibar edilen bilirkişi raporuna göre davacının 2016 yılı yevmiye defterine davaya konu faturalar bedelinin kasa hesabına peşin tahsilat olarak kaydedildiği, davanın ticari defteri esas alınarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının olmadığı, açılan davanın ispat edilemediği, açılan davanın sübut bulmadığı, bu nedenle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği düşünülmüş ayrıca davalı vekilince kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de yasal şartların olmaması, davacının haklı olup olmadığı yapılan yargılama sonunda ortaya çıktığından davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin ve davanın reddine karar verildiği görülmüş ve davacı vekilinin istinaf talebi üzerine Konya BAM . HD’nin … Esas, … Karar sayılı ilamıyla Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davanın niteliğine göre görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiği halde mahkemece karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, 6100 HMK’nın 353/(1)a-3.maddesi gereğince Konya .Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/09/2018 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir, dosya Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilmekle ilamın 15/05/2019 tarihinde tarafların kararı istinaf etmemeleri üzerine kesinleştiği, bunun üzerine dosyanın mahkememizin … Esas sırasına kaydının yapıldığı, Mahkememizce verilen 30/10/2019 tarih ve … Esas – … sayılı kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04/06/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak dosya mahkememize iade edilerek … Esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Mahkememiz ara kararı gereğince bilirkişi … , bilirkişi Prof. Dr. … ve bilirkişi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 16/06/2022 tarihli bilirkişi raporundan özetle; “Davacıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturaların yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya nakit olarak 10.738 TL ödeme yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan borcu bulunmadığı (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. Davalıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturalardan 13.06.2016 tarih ve … nolu 6.018 TL faturanın yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya ödemeler yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 6.018 TL borcu bulunduğu (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. Davalının ilk ihtarnameyi göndermiş olduğu 02.09.2016 tarihi dikkate alırsa bu tarihte sözleşmenin feshedilmiş sayılabileceği, Sayın Mahkemeniz bu tarihi esas almazsa, davacının da 11.09.2016 tarihinde fe: barnamesi göndermiş olduğu ve bu tarihte artık her iki taraf da fesih iradelerini açıkladığı için 11.09.2016 tarihinde sözleşmenin sona erdiğinin kabulün gerekeceği, bu bağlamda, hizmetin ifa edilip edilmediğinden bağımsız olarak dava konusu Temmuz 2016- Ağustos 2016 aylarında taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta olduğu, bu hâlde, davaya konu takipte talep edilen Temmuz 2016 ve Ağustos 2016 ayına ait sözleşmeye göre kararlaştırılan hizmet bedelinin istenebileceği, Sözleşmenin Haziran 2016 sonunda feshedildiğinin kabulü hâlinde ise Temmuz 2016 ve Ağustos 2016 ayına ait ücretlerin istenemeyeceği, Dosya ve ekleri incelendiğinde, yapılan reklam sözleşmesinde yer alan maddelere yönelik olarak ajans tarafından yapılan çalışmaların büyük oranda eksik olduğu, sözleşmede yer alan hizmetlerin tam olarak yerine getirilmediği, reklamcının edimini ifa etmediği, Bir yıllık olarak yapılan sözleşmede; ödemelerin aylık 2.000TL + KDV. Yapılacağı belirtilmekle birlikte Ek-l’de verilen “REKLAM SÖZLEŞMESİ”in “SOSYAL MEDYA” ve “MARKA İLE İLGİLİ TASARIM VE FİKİRLER” başlıkların altında sıralanan hizmetlerle ilgili detaylı ve her kalem iş için ayrı ayrı detaylı bir fiyatlandırma yapılmadığından, ayrıca bir yıllık sürece dair iş takvimi Ve çalışmalara yönelik kampanya planlamasına da yer verilmediğinden dolayı eksik yapılan ve tamamlanan işlerle ile ilgili oransal bir sonuca ulaşmanın mümkün olamayacağı” şeklinde rapor tanzim etmişlerdir.
Mahkememiz ara kararı gereğince bilirkişi … , bilirkişi Prof. Dr. … ve bilirkişi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 02/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporundan özetle; Mahkemece tarafımıza verilen görev çerçevesinde; 1. Kök raporda davacı ve davalı yan tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre Davacıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturaların yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya nakit olarak 10.738 TL ödeme yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan borcu bulunmadığı (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. Davalıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturalardan 13.06.2016 tarih ve … nolu 6.018 TL faturanın yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya ödemeler yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 6.018 TL borcu bulunduğu (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. 2. Kök raporda belirtildiği üzere detaylı bir fiyatlandırma ve iş planı olmadığından oransal bir sonuca varılamamasına rağmen Sayın Mahkemenizce davacının Temmuz 2016 ve Ağustos 2016 ayına ait sözleşmeye göre kararlaştırılan hizmet bedelini talep edebileceği kanaatinde olması hâlinde davacının sözleşmeye göre 4.000-TL + 720 TL KDV olmak üzere toplam 4.720-TL’nin davacı yan tarafın talebinin yerinde olabileceği” şeklinde rapor tanzim etmişlerdir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava; “İtirazın İptali” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin davalı aleyhine İtirazın İptali davası açtığı görüldü.
Davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiği,
Kavram
Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. Maddelerinde yer alır. Türk Borçlar Kanunu’nun 470. Maddesine göre, yüklenicinin bedel karşılığında bir şeyi meydana getirme borcunu üstlendiği sözleşmeye eser sözleşmesi denir. Bu sözleşmeyle yüklenici, iş sahibi için bir iş görmeyi üstlenmektedir, fakat buradaki iş görmenin özelliği, yüklenicinin bu iş görmeyle belirli bir sonucu yaratmayı borçlanmış olmasıdır ki, bu sonuç Türk Borçlar Kanunu’nda eser terimiyle anılmıştır. Eser sözleşmesinin kendine özgü olan ve onu öteki işgörme amacını güden sözleşmelerden ayıran da işte bu özelliktir.(syf.463)
Öğeleri
A.Bir Eser Meydana Getirme
1.Eser Kavramı
Sözleşmenin temel kavramı eserdir. Eserin meydana getirilmesi eser sözleşmesinde yüklenicinin temel edimidir. Fakat tek başına eserin meydana getirilmesi yeterli değildir, eserin teslimi de gerekir. Eser sözleşmesine özelliğini veren de yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim etmesidir.(syf. 464)
2.Meydana Getirme Kavramı
Eserin meydana getirilmesine ilişkin faaliyet, niteliği itibariyle bir yapma edimidir. (Syf.468)
B. Bedel (Ücret)
Eser sözleşmesinin ikinci öğesi de, ortaya çıkarılacak eser karşılığında işsahibinin bir bedel ödeme borcu altına girmiş olmasıdır. Sözleşmenin aslî unsurlarından bir diğerinin işsahibinin bedel ödeme taahhüdü oluşturur. (Syf. 470)
C. Anlaşma
Eser sözleşmesinin üçüncü öğesi de, TBK’nın 470. Maddesinden anlaşılacağı üzere, yüklenicinin, işsahibi adına bedel karşılığında bir eser (sonuç) yaratacağı konusunda bunların anlaşmış olmalarıdır. Rızaî bir sözleşmedir Kural olarak bu sözleşme belirli bir biçime bağlı değildir. Eser sözleşmesi rızaî bir sözleşme niteliğini taşıdığından, işgörme sonucu üzerinde tarafların anlaşmış olmaları sözleşmenin kurulması için yeterlidir. İş sahibinin bedel ödemesine karşılık yüklenicinin bir edim sonucundan sorumlu olmasına ilişkin anlaşma, açıkça veya örtülü olarak yapılabilir. Bu sözleşme kural olarak şekle bağlı değildir. (syf. 473)
3. Sözleşmenin Tarafları
Yüklenici ve işsahibi sözleşmenin taraflarını oluşturur. İş sahibi eseri ısmarlayan, sipariş veren kişidir. Diğer işgörme sözleşmelerinde olduğu gibi eser sözleşmesinde de işin görülmesinin talep eden taraflra, ki bu işsahibidir, deyim yerindeyse işin efendisidir. Yüklenici ise ısmarlanan, sipariş verilen eseri meydana getirme borcu altına olan kişidir. Kural olarak hak elyietine sahip herkes eser sözleşmesinin tarafı olabilir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de işsahibi veya yüklenici sıfatını taşıyabilir. Taraflar kamu hukuku veya özel hukuk tüzel kişisi de olabilir. Özellikle işsahibinin bir kamu hukuk tüzel kişisi olmasına sık rastlanılır. Buna karşın, yüklenici ile yapılan bu gibi sözleşmeler de özel hukuk karakterlidir. Yüklenici eseri bütünüyle veya kısmen meydana getirme borcu altına girebilir. Yüklenici eserin meydana getirilmesinde kullanılan plan projelerin hazırlanmasını da üstlenebilir. Eserin bütününü tamamlayarak teslimini de borçlanan yükleniciye “genel yüklenici” de denilmektedir. (Syf. 476-477)
4. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği ve Benzer Sözleşmelerden Farkları
A. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği
Tarafların edimleri birbirlerinin karşılığını oluşturduğu için eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Gerçekten eser sözleşmesinde yüklenicinin aslî edimi olan meydana getirilen eserin teslimi borcu ile, işsahibinin asl3ı edimi olan bedel ödeme borcu karşılıklılık ilişkisi içindedir. Fakat yüklenicinin aslî edimi yalnızca eserin meydana getirilmesi değil, aynı zamanda sözleşmeye uygun olarak meydana getirilen eserin teslim edilmesidir. Zira eser sözleşmesinde yüklenici sonuçtan sorumludur. Meydana getirme eylemi, sonucun elde edilmesine yönelik bir faaliyettir. Fakat meydana getirme, nitelikli bir işgörme faaliyetidir. Öğretide hakim olan görüşe göre eser sözleşmesi sürekli borç doğuran bir sözleşme değil, ani edimli bir sözleşmedir. (syf. 479)
5. Yüklenicinin Hak ve Borçları
A. Borçları
Yüklenicinin aslî edimi, meydana getirdiği eseri teslim etmektir. Buna bağlı olarak yüklenicinin borçları eserin meydana getirilmesi ve teslim edilmesiyle doğrudan ilgilidir. Aşağıda yüklenicinin borçları ayrı ayrı incelenmiştir. (Syf. 485)
1.Eseri Meydana Getirme ve Teslim Etme Borcu
a. Eseri Meydana Getirme Borcu
Bir eser sözleşmesinde, yüklenici, ıslanan eseri sözleşmedeki koşullara uygun biçimde meydana getirerek işsahibine teslim etme borcu altındadır. Yüklenicinin aslî borcu, eseri meydana getirerek işsahibine teslim etmektir. Bu, eser sözleşmesinde yüklenicinin sonuçtan sorumlu olmasının bir sonucudur. Asıl olan ısmarlanan eseri (sonucu) sözleşmeye uygun olarak meydana getirmektir. Eserin meydana getirilmesi yeterli olmayıp, ayrıca işsahibine tesliminin de ana borç olduğu kabul edilmektedir. Eser meydana getirme borcu TBK 470 hükmünde açıkça, eser sözleşmesinin esaslı unsuru olarak düzenlenmiştir. Fakat, yüklenicinin sonuçtan (ve dolayısıyla meydana getirilen eserin tesliminden) sorumlu olduğu ve sonuca ulaşılabilmesi için de eserin meydana getirilmesi gerektiği göz ardı edilemelidir.(syf. 485)
b. Eseri Teslim Borcu
Yüklenicinin eseri meydana getirerek teslim etme borcu, kanunda açıkça düzenlenmemiştir; ancak teslimden söz eden birçok maddede (TBK 473/I, 474/I, 475, 478, 479/I) bu borcun, yasakoyucu tarafından örtülü olarak (zımnen) kabul edildiği sonucu çıkmaktadır. Açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, eser sözleşmesinde teslim borcunun yüklenicinin aslî borcu olduğu kabul edilmektedir. Zira işsahibinin sözleşmeye olan menfaati taamlanmış eserin teslimiyle gerçekleşir.
aa. Genel Olarak Eseri Teslim Borcu
Teslim, tamamlanmış eserin işsahibine ifa olarak sunulması, onun fiilî egemenliğine geçirilmesidir. Eserin meydana getirilmesinin ardından, eserin teslimi ile tamamlanır. Eser bütünüyle tamamlanmadan yaılan teslim önerisini iş sahibi kabul etmek zorunda değildir. Kural eserin bütün olarak tamamlanmasının ardından teslime elverişli hale gelmesidir. Teslimin ve teslim almanın önemli sonuçları vardır. Örneğin teslim ile birlikte ücret alacağı muaccel olur. (TBK 479), ayıptan sorumluluktan doğan zaman aşımı işlemeye başlar. (TBK 478), ayıp ihbarı ancak teslimden sonra yapılabilir vs. Teslimin iki unsuru bulunmaktadır. Bunlardan ilki eserin bütün olarak tamamlanması ve ikinci olarak da işsahibine arz edilmesidir. Kural larak sözleşmeye göre tarafların kararlaştırmış olduğu bütün işlerin bitirilmesi anlaşılır. Fakat eserin ayıplarının bulunması, tamamlanmış sayılmasına ve işsahibine sunulmasına engel değildir. Hatta tamamlanmamış olsa bile, eser, işsahibi tarafından ifa olarak kabul edildiği takdirde yine teslim edilmiş sayılır. Teslim alma kural olarak herhangi bir şekle bağlı değildir; açık örtülü ve farazî olarak gerçekleşebilir. Eserin teslim edildiğini yüklenici kanıtlamalıdır. Tamamlanmamış eserler, kural olarak teslim ve kabule konu olamaz, işsahibi tamamlanmamış eseri kabule zorlanamaz. Eserin bütünü dikkate alındığında küçük bazı işlerin henüz tamamlanmadığını ileri sürerek teslim almaktan kaçınma bazen dürüstlük kuralına (TMK 2) aykırı olabilir. Talî ve önemsiz sayılabilecek işlerdeki eksiklik ise eserin teslim edilmiş sayılmasına engel değildir. (Syf. 486-487-488-489)
bb. Teslim Borçlunun İfa Şekli
Taşınırlarda teslim borcu, eserin işsahibinin egemenlik alanına geçirilmesiyle yerine getirilir. Yüklenici işsahibinin esere doğrudan doğruya zilyet olmasını sağlamalı ve onun zilyetliğini engelleyici durumları ortadan kaldırmalıdır. (syf. 489)
cc. Teslim Borcunun İfa Zamanı
Eseri teslim borcunun ifa zamanını taraflar sözleşmede diledikleri gibi belirleyebilirler. Sözleşmede kararlaştırılmadığı takdirde teslim borcunun ifa zamanı TBK’nın 90. Maddesine göre belirlenir. TBK’nın 90. Maddesine göre teslim borcunun, eserin tamamlanması ile birlikte muaccel olduğu kabul edilir. Teslim borcunun ifa zamanı, eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde de önem taşımaktadır. Özellikle ayıba karşı tekeffülle ilgili olarak gözden geçirme ve bildirim sürelerinin belirlenmesinde (TBK 474) ve zamanaşımının belirlenmesinde (TBK 478) ücret alacağının muaccelo lmasında (TBK 479) yarar ve hasarın işsahibine geçmesinde (TBK 483) kararlaştırılan ceza koşuluna etkisinde (TBK 179) teslim borcunun ifa zamanı önem taşır. (Syf. 493)
dd. Teslim Borcunun İfa Yeri
Konusu taşınmazlara ilişkin iş görme olan sözleşmelerde teslim borcunun ifa yeri doğal olarak taşınmazın bulunduğu yerdir. Teslim borcu aranılacak borç sayılır ve yüklenicinin bulunduğu yerde teslim edilmelidir. Fakat taraflar sözleşmeyle bunun aksini kararlaştırabilirler. (Syf. 493)
ee. Teslim Borcunu İfada Temerrüt
Teslim zamanının gelmesine rağmen eseri tamamlamayan veya tamamladığı halde teslim etmeyen yüklenici temerrüde düşer. Temerrüdün şartları bakımından TBK’nın 117 vd. Hükümleri eser sözleşmesinde teslim borcunu ifada temerrütte de uygulanır. Gerek fiili zarar gerek yoksun kalınan kâr, gecikme tazminatının kapsamına dahildir. Buna göre işsahibi, üretim veya kira kaybından, kredi faizlerinin artmasından veya daha fazla kredi faizi ödemekten doğan veya cezaî şartlar gibi üçüncü kişilere ödediği tazminatlardan kaynaklanan zararının yükleniciden talep edebilir. İşsahibi teslim borcunu ifada temerrüde düşen yükleniciye bir ihtar çekerek vereceği ek sürenin sonuçsuz kalması üzerine sözleşmeden dönerek menfi zararının tazminini de talep edebilir.
2. Eseri Sadakat ve Özenle Yapma Borcu
a. Sadakat Borcu
İşgörme sözleşmelerinde, kararlaştırılan işi yerine getirecek olan borçlu, işi görürken, alacaklının menfaatlerini de gözetmek zorundadır. Nitekim yüklenicinin, iş sahibinin haklı menfaatlerini gözetmek zorunda olduğu Türk Borçlar Kanununda açıkça hükme bağlanmıştır. (TBK 471/I). (Syf. 497)
b. Özen Borcu
aa. Genel Olarak
Eser sözleşmesindeki özen borcu, sözlemeye tümden egemen olan genel bir -niteliğe sahiptir ve sadakat borcunun somutlaştırılmış bir şeklidir. Yüklenici, sözleşmenin her safhasında ve yerine getirmesi gereken borçların tamamında işini özenle yapmalıdır.(Syf. 499)
bb. Yükleniciden Beklenen Özenin Ölçüsü
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmeside, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
cc. Özen Borcunun Uygulanacağı Haller
aaa. Eserin Meydana Getirilmesinden Önceki Safhada Özen Borcu:
Yüklenici bir işi üstlenirken öncelikle, mesleki bilgi ve tecrübesinin uzmanlığın mali gücünün o iş için yeterli olup olmadığını iyice tartmalı ve kendisini yetersiz görürse işi almaktan kaçınmalıdır.(Syf. 501)
bbb. Eserin Meydana Getirilmesi Aşamasında Özen Borcu:
Yüklenici sadece işin başında gerekli tedbirler almakla yetinmemeli, eserin meydana getirilmesinde, hatta teslim aşamasına kadar, özen borcuna uygun hareket etmelidir.
ccc. Eserin Meydana Getirilmesinden Sonraki Aşamada Özen Borcu:
Eser tamamlanmış olsa bile, yüklenicinin özen borcu, eserin teslim edilmesine kadar devam eder.
dd. Özen Borcuna Aykırılığın Hukuki Sonuçları
Teslim edilen eserde bir bozukluk veya noksanlık söz konusu ise kural olarak özen borcuna aykırılık değil, ayıptan sorumluluk hükümleri uygulanır. (TBK 474 vd.). (Syf. 506)
3.Eser Bizzat Yapma veya Gözetimi Altında Yaptırma Borcu
A. Kural: Yüklenicinin Eseri Şahsen Meydana Getirmesi
Türk Borçlar Kanunu’nun83. Maddesinde göre, borçlu kural olarak edimini şahsen yerine getirmek zorunda değildir. Yüklenici işi bizat kendisi yapma ya da kendi yönetimi altında yaptırma borcuyla yükümlüdür. Ancak yapılacak iş, kişisel beceriyi gerektirmiyorsa, o zaman yüklenici işi bir başkasına yaptırabilir. (TBK 471/III). (Syf. 508)
B. Yüklenicinin Eseri Başkasına Yaptırma Yetkisi
İşin niteliğine göre kişisel yeteneklerin önemli olmadığı işleri yüklenici firma başkasına da yaptırabilir. (TBK 471/III,c.2) (Syf 511)
4. Araç, Gereç ve Malzemeye İlişkin Borçlar
A. Araç ve Gereci Sağlama Borcu
Aksine adet veya sözleşme yoksa, yüklenici eseri meydana getirmek için kullanağağı araç ve gereci, kendisi temin etmekle yükümlüdür. (TBK 471/ IV) (Syf. 513)
b. Malzemeyi Sağlama Borcu
Malzeme kavramı araç ve gereçten farklıdır. Eserin meydana getirilmesinde kullanılan ve onun bünyesine dahil olan maddeler malzemeyi oluşturur.
5. Genel Bildirim (ihbar) Borcu
Yüklenicinin, ortaya çıkan önemli hususları, işsahibine gecikmeksizin bildirme (ihbar) borcu da vardır. İşsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılırsa veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa -grev ya da ulaşımın, dolayısıyla malzeme gelişinin durması nedenlerle aksama ve gecikme- yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. (TBK 472/III). (syf. 516)
6. Eseri Meydana Getirme Zamanında Başlama ve Eseri Zamanında Bitirme Borcu
Yüklenici işe zamanında başlamaz veya sözleşme şartlarına aykırı olarak işi geciktirir ya da işsahibinin kusuru olmadan meydana gelen gecikme işin kararlaştırılan zamanda tamamlanmasına engel olacak derecede bulunursa, işsahibi teslim için kararlaştırılan zamanı beklemeye mecbur olmaksızın sözleşmeden dönebilir. (TBK473/I) (Syf. 519)
7. Ayıbı Üstlenme Borcu
Ayıbı üstlenme borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısıdır. Yükleyicinin eseri meydana getiri teslim etmesine ilişkin aslı yükümlülüğüne, eserin ayıpsız olarak meydana getirilmesi de dahildir. Nitekim bu düşünceyle , ayıbı üslenme borcu TBK’da özel olarak düzenlenmiştir. (TBK 474-478). (Syf. 522)
A. Ayıptan Doğan Sorumluluğun Koşulları
Ayıplı ifa, ifa edememe hallerinden birini oluşturur. Satış, kira gibi sözleşmelerde olduğu gibi, eser sözleşmesinde de sözleşme konusunun ayıpsız biçimde teslimi gerekir.
aa. Ayıplı Bir Eser Teslim Edilmiş Olmalıdır.
Yüklenicinin ayıptan sorumlu tutulabilmesi için, eser tamamlanarak işsahibine teslim edilmiş olmalıdır. Henüz bitmemiş bir eser teslim edilmiş sayılamayacağı için, mevcut haliyle beklenen nitelikleri taşımasa bile ayıp sebebiyle sorumluluk hükümleri de uygulanmaz. Nitekim TBK’nın 474. Maddesinde eserin teslim edilmiş olması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. (syf. 522-523)
bb. Eser Ayıplı Olmalıdır.
Sözleşme ile kararlaştırılan niteliklerin bulunmaması veya bulunması gereken niteliklerdeki eksiklik ayıp olarak nitelendirilir.
cc. Ayıp İşsahibine Yüklenmemelidir.
Yüklenici seri meydana getirirken, işsahibi de genellikle aktif bir role sahiptir. Yasakoyucu TBK’nın 476. Maddesinde yüklenicinin sorumlu tutulabilmesi için, eserdeki ayıbın işsahibine yüklenememesini bir şart olarak hükme bağlamıştır. Başka bir ifadeyle eserdeki ayıp işsahibine yüklenebilecek bir sebepten kaynaklanıyorsa yüklenici sorumlu tutulmaz. (syf524)
dd. Eser Kabul Edilmemiş Olmalıdır
Açıkça veya örtülü olarak işsahibi eseri kabul ederse yüklenici sorumluluktan kurtulur. Buna karşılık işsahibi eseri kabul etmiş olmasına rağmen ayıp kasten gizlenmişse veya gizli ayıp söz konusu ise yüklenici yine sorumlu olur.(TBK 477/I) Hakim, ayıbın zamanında bildirili bildirilmediğini resen araştıramaz ise de ayıbın geç bildirilmediği sabit olunca bunun sonucunu resen uygular. (syf. 525)
ee. Gözden Geçirme ve Bildirim Külfeti Yerine Getirmiş Olmalıdır
Eserin ayıplı olması dolayısıyla sahip olunan hakların kullanılabilmesi için gözden geçirme ve bildirim külfetleri de yerine getirilmiş olmalıdır. Gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine getirilmesi öncelikle eserin tamamlanarak ifa amacıyla işsahibine teslimine bağlıdır. (Syf.526)
B. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Hakları
TBK’nın 475. Maddesine göre, eserin ayıplı olması durumunda işsahibi sözleşmeden dönebilir ya da bedelin indirilmesini talep edebilir veya eserin ücretsiz onarılmasını isteyebilir. Seçilebilecek hakların her üçü de kullanılmakla tükenir, geri alınması mümkün değildir. Bu haklardan biriyle birlikte işsahibi zararının tazminini de talep edebilir hakların kullanılması için yüklenicinin kusurlu olması şart değilse de tazminat tale edilebilmesi için kusurlu olması şarttır.
aa. Sözleşmeden Dönme Hakkı
Yukarıda belirlenen koşulların yanında, meydana getirilen eser, kullanılamayacak veya hakkaniyete göre kabulü beklenemeyecek derecede ayıplı olursa işsahibi sözleşmeden dönebilir (TBK 475/I, b.1) (syf.529)
bb. Bedelin İndirilmesini İsteme Hakkı
İşsahibi eseri alıkoyup, bedelden indirim yapılmasını da isteyebilir (TBK 475/I, b.2) (Syf. 531)
cc. Eserdeki Ayıbın Giderilmesini Talep Hakkı
Türk Borçlar Kanunu’nun 475/Ib.3 maddesinde, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, masrafı yükleniciye ait olmak üzere eserin onarılmasının da istenebileceği düzenlenmiştir.
dd. Tazminat Talep Etme Hakkı
İşsahibi tazminat da talep edebilir TBK m.475/II hükmüne göre işsahibinin, genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
C. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Haklarının Bağlı Olduğu Zaman Aşımı
Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşıman uğrar (TBK 478) yirmi yıl gibi uzun bir zamanaşımı süresinin kabul edilmesinde 1999 depreminden sonra karşılaşılan uyuşmazlıkların etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Hükümde, adi iş – ticari iş ayrımı yapılmamıştır. Zamanaşımı kabulden itibaren değil, eserin işsahibi tarafından teslim alınmasından itibaren işlemeye başlar.(Syf. 534-535)
B. Hakları
Yüklenicinin ana talep hakkı, teslim ettiği eser karşılığında sözleşmeyle belirlenen ya da sözleşmeyle belirlenmemişse sonrada keşifle belirlenecek (bedelin) kendisine ödenmesini istemektir.
Bedel Ödeme Borcunun İfa Zamanı
TBK’nın 479/I. Maddesi hükmüne göre işsahibinin bedel ödeme borcu eserin teslim edildiği anda muaccel olur.
İşsahibinin ana hakkı, ısmarladığı eserin sözleşmeye uygun biçimde kendisine teslimini istemedir.(Syf. 567)
VII. Eserde Meydana Gelen Zararın (Hasarın) Geçişi.
TBK’nın 483. Maddesinde, eserde meydana gelen zararın (hasarın) kime ait olacağı sorunu yanında, kusursuz imkansızlık nedeniyle eser sözleşmesinin sona ermesi de düzenlenmiştir. (Syf. 567)
Tamamlanınca ferdi ile belli olan (parça borcu haline gelen) bir eser söz konusu olmalıdır. (syf.568)
Hasarın tesliminden önce yükleniciye ait olması kuralının istisnaları mevcut olmamalıdır. (syf. 570)
VIII. Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi
Eser sözleşmesi de diğer bütün sözleşmelerde olduğu gibi ifa ile sona erer. (syf. 572)
A.yaklaşık Keşif Bedelinin Aşılması Yüzünden Sözleşmeden Dönme
B.tam Tazminat Karşılığı Sözleşmenin Feshi.
C. Karşılıklı Anlaşma ile Sözleşmenin Sona Erdirilmesi
D. Haklı(yada önemli) Nedenle Sözleşmenin Feshi
Eser sözleşmesinin haklı(önemli) bir nedenle feshedilebileceğine ilişkin bir düzenleme TBK’da yer almamaktadır. Bununla birlikte öğretide taraflar için çekilmez, katlanılmaz hallerin ulunması durumunda, ileriye etkili olarak sözleşmenin sona erdirilebileceği kabul edilmektedir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasında da, eser sözleşmesinin haklı sebeple feshedilebileceği benimsenmektedir.
E. Kusursuz İfa İmkansızlığı Yüzünden Sözleşmenin Sona Ermesi.ESER (İSTİSNA) SÖZLEŞMESİ (Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Prof Dr. … – Prof Dr. …),
Konu ile alakalı olarak;
İcra İnkar Tazminatı;
İtirazın iptali davasında, borçlunun itirazsında haksız olduğu mahkemece tespit edilir ise, borçlu hükmolunan borç miktarının yüzde yirmisinden aşağı olmayacak şekilde tazminata mahkum edilir. Buna “icra inkar tazminatı” denir
İcra İnkar Tazminatı Şartları;
1-Geçerli bir ilamsız genel icra takibi olmalıdır.
2-Borçlu yedi günlük süre içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır.
3-Bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır.
4-Talep Şartı.
5-İtirazın kötü niyetle yapılmış olması (itirazın haksızlığına karar verilen borçlunun iyi niyetle ya da kötü niyetle itiraz etmiş olmasına bakılmaz. Ancak ödeme emrine itiraz eden borçlunun velisi, vasisi, kayyımı veya mirasçısı ise bu halde borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için, bu kimselerin ödeme emrine kötü niyetle itiraz ettiklerinin ispat edilmiş olması gerekir. )
6-Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi (mahkeme, itirazın iptali davası hakkında yaptığı inceleme sonucunda, borçlunun ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazın haksız olduğuna karar vermesi gerekir, haksızlık itirazın yapıldığı tarihe göre belirlenir)
7- Alacak (takip konusu alacağın miktarı bellidir. Yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinebilecek durumdadır. Alacağın gerçek miktarını tespit etmek için alacaklı ve borçlunun anlaşmalarının veya böyle bir anlaşma olması bir mahkeme kararına gerek yoktur. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda ise alacak likit olacaktır… Alacakların var olup olmadığı, hangi miktar alacağın var olduğu, tarafların anlaşması ya da mahkeme kararını gerekli kıldığından… Açılan itirazın iptali davasında davacının davayı kazanması halinde dahi borçlu icra inkar tazminatına mahkum edilemez. )
Yargıtay Üyesi … (İtirazın İptali Menfi Tespit Ve İstirdat Tasarrufun İptali, İflas Ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetveline İtiraz Davaları Genişletilmiş 4. Baskı Kitabı ,
Mahkememiz ara kararı gereğince bilirkişi …, bilirkişi Prof. Dr. … ve bilirkişi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda; Mahkemece tarafımıza verilen görev çerçevesinde; 1. Kök raporda davacı ve davalı yan tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre Davacıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturaların yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya nakit olarak 10.738 TL ödeme yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan borcu bulunmadığı (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. Davalıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 10.738 TL tutarındaki faturalardan 13.06.2016 tarih ve 481655 nolu 6.018 TL faturanın yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya ödemeler yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 6.018 TL borcu bulunduğu (Talep 10.738 TL) tespit edilmiştir. 2. Kök raporda belirtildiği üzere detaylı bir fiyatlandırma ve iş planı olmadığından oransal bir sonuca varılamamasına rağmen Sayın Mahkemenizce davacının Temmuz 2016 ve Ağustos 2016 ayına ait sözleşmeye göre kararlaştırılan hizmet bedelini talep edebileceği kanaatinde olması hâlinde davacının sözleşmeye göre 4.000-TL + 720 TL KDV olmak üzere toplam 4.720-TL’nin davacı yan tarafın talebinin yerinde olabileceği” şeklinde rapor tanzim etmişlerdir.
Somut olayımızda; tüm dosya kapsamı, tüm deliller, bilgi – belgeler, Koya BAM . Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararı bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacının, davalıdan alacaklı olduğu (Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararına göre aldırılan bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere) sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar fatura alacağı takip dayanağı ise de somut olayımızda davacının ise de somut olayımızda davacının alacağı bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden alacağı bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden başka bir ifade ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile 4.720,00TL asıl alacak üzerinden 27/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine dair Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
2-Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile 4.720,00TL asıl alacak üzerinden 27/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte TAKİBİN DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 322,42-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 93,81-TL peşin harç ve Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yatan 54,38-TL peşin harç olmak üzere toplam 148,19‬-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 174,23-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 4.720,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 772,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan sarfına mecbur kalınan ilk yargılama harcı olan 129,81-TL ve Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yatan 54,38-TL peşin harcın toplamı 184,19‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan; İstinaf öncesi ve sonrası yapılan posta masrafları ve diğer ödemeler olan 3.444,60-TL ve 282,6-TL (98,10TL+148,60TL + 35,90TL toplamı olan) İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harçları olmak üzere toplam 3.727,2‬0-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 3.202,78-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davalı tarafından sarfına mecbur kalınan 200,00-TL İstinaf öncesi ve sonrası yapılan masrafın kabul red oranına göre hesaplanan 28,14‬-TL’nin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, kalan miktar olan 171,86‬-TL’nin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin istek halinde ilgili taraflara iadesine, karar kesinleşinceye kadar iade alınmaz ise gider avansının artan kısmının 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen ilgili taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, bağımsız ve tarafsız Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından kabul ve reddedilen kısım yönünden HMK’nın 341/4 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi. 19/04/2023

Katip … Hakim …