Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/540 E. 2023/134 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI- MÜTEVEFFA:
1-
2-
3-
4-
5-
TEMSİLCİ :
TEMSİLCİ :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Özel Denetçi Atanması İstemli)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılmış bulunan “Ticari Şirket (Özel Denetçi Atanması İstemli)” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 28.10.2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirketin kurucu ortağı, kurucu müdürü ve ilk müdürler kurulu başkanı olduğunu, zaman içerisinde müvekkilinin, şirket yönetiminden planlı ve sistematik bir şekilde fiilen uzaklaştırıldığını, müvekkilinin davalı şirketin %38 ortağı/pay sahibi olduğunu, limited şirketlerde özel denetçi atanmasını mahkemeden talep edilebildiğini, limited şirketlere ilişkin TTK.m. 635’e göre; “397.maddenin beşinci ve altıncı fıkraları dışında kalan Anonim şirketin denetçiye, denetime ve özel denetime ilişkin hükümlerin limited şirkete de uygulanır” hükmü gereği müvekkilinin özel denetçi atanmasını talep hakkının mevcut olduğunu, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkını sınırlı olarak kullanabildiğini, davalı şirketin 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında Özel Denetçi Atanmasını talep ettiğini, ancak genel kurul tarafından özel denetçi talebinin reddedildiğinin, şirket organlarının kanuna ve şirket ana sözleşmesine aykırı hareket ettiklerini, şirketi ve pay sahiplerini zarara uğrattığını, şirket yöneticilerinin kanuna ve şirket ana sözleşmesine aykırı işlemler yaptıklarını, Genel Kurul tarafından alınan pay sahibinin bilgi alma, denetleme ve inceleme hakkını şirket yöneticilerinin bilinçli şekilde engellediklerini, şirketin 2017 ve daha önceki yıllarda genel kurul toplantılarının TTK.416’ya göre yapıldığı iddia edilmesine rağmen (çağrısız genel kurulda pay sahiplerinin tamamı bulunması gerekmesine rağmen) müvekkili yokluğunda çağrısız ve ilansız genel kurul toplantılarının yapıldığını, şirketin yaptığı tüm genel kurul toplantılarını, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirdiğini, şirketin kârlarının giderek azaldığını, şirketin öz sermaye, borç ve alacak dengesinin bozulduğunu, şirketin uzun yıllardır kâr payı dağıtmadığını, şirketin finansal tabloları ve defter kayıtlarının pay sahiplerine incelettirilemediğini, şirketin gayrimenkulleri ve imkanlarının atıl bırakılarak şirketi zarara uğratıldığını, müvekkilinin şirket yönetiminde yer almadığı için huzur hakkı alamadığını, şirketin kâr payı dağıtmadığı için kâr payı alamadığını, ayrıca bilgi alma ve inceleme hakkı kullandırılmayan müvekkilinin, kurucusu olduğu şirketin günden güne yok edilmesinin, hiçbir gelir elde etmeden izlemek zorunda kaldığından bahisle; Şirketin son 10 yıla ilişkin tüm belge, ticari defter, banka hareketleri ve diğer resmi kayıtlarının incelenerek; Şirketin mevcut borç ve alacak durumunun, detaylı mizan bilgilerinin, (özellikle banka hareketleri incelenerek) şirket ortaklarının ve şirket yöneticilerinin varsa şirketten elde ettiği şahsi menfaatlerinin, şirketin varsa üçüncü kişilere devredilen menkul ve gayrimenkulleri ile devir bedellerinin, şirketin aldığı müdürler kurulu ve genel kurul kararlarının, 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurulda bahsi geçen sermaye artırımı işleminin ve bu işleme dayanak karar ve belgelerin, şirkete açılan ve şirketin açtığı davaları ve dava değerlerinin, mahkeme tarafından atanacak (içerisinde YMM, SMMM ve hukukçu bilirkişilerin yer aldığı) bir heyet tarafından özel denetçi raporu hazırlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 25.11.2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının %38 hissedarı olduğu müvekkili şirketin … Marka araçların yetkili bayi ve servis işi ile iştigal ettiğini, şirketin aile şirketi olup, davacının kuruluştan bu yana diğer ortaklar ile birlikte 07.12.2018 tarihine kadar müşterek ima yetkililerinden biri olarak şirket müdürlüğü görevini yürüttüğünü, davacının gerek davalı şirkette, gerekse aynı hissedarların ortağı bulunduğu diğer aile şirketleri olan ve zeytin işi ile iştigal eden … Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ve sigorta işi ile iştigal eden … Sigorta Hiz. Ltd. Şti.’nde; Şirketlere karşı gerek müdür, gerekse ortak olarak yükümlülüklerini yerine getirmemesi, şirketin amacına matuf iş ve işlemler için diğer ortakların hak ve menfaatlerine aykırı tutum ve davranışlar sergilemesinin, gerek işbu şirketin gerekse şirketler topluluğunun teminat ihtiyacı için verilmesi gereken şahsi kefaletleri vermemesi, müvekkili şirkete olan sermaye taahhüt borcunu dahi yerine getirmemesi, şirkete ve diğer ortaklara karşı yasa ve esas sözleşme hükümleri gereğince bağlılık yükümlülüğüne aykırı tutum ve davranışları, netice itibariyle şirketlerde gerek müdür, gerekse ortak olarak şirket ve diğer ortaklara karşı nimet-külfet denğesini gözetmemesi, diğer müdür …’ın da diyaliz hastası olması ve yoğunluklu sağlık problemleri sebebi ile müdürler kurulu tarafından alınan 19.11.2018 tarihli 57 no’lu ortaklar kurulu kararı uyarınca şirket olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıldığını, bu karar uyarınca yapılan 07.12.2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısına ortaklardan … ve …’ın asaleten, … ve davacı adına vekillerinin toplantıya katıldıklarını, olağanüstü genel kurul toplantısında oybirliği ile alınan karar ile de, davacının ve …’ın şirket müdürlüğünden azledildiğini, dava konusu özel denetçi atanması isteminin davacının pay sahipliği haklarını kullanabilmesi için gereklilik arz etmediğini ve davacının iş bu talebinde pay sahipliğine dayanan güncel bir menfaatinin bulunmadığını, talebin açıkça şirketi zarara uğratma kastına matuf olduğunu, davacının müvekkili şirkette pay sahipliğinden doğan haklarını kullanabilmesi için özel denetime ihtiyaç bulunmadığını, davacı sermaye taahhüt borcuna ve şahsi kefalete ilişkin şirket tarafından karar alınmasını önlemek ve şirket dışı/şahsi menfaat sağlamak maksadı ile işbu davayı kötü niyetli olarak ikame ettiğini, davacı haricindeki tüm ortakların sermaye taahhüt borcunu yerine getirdiğini, davacının müdürler kurulu başkanlığı görevini ve hisse nispetini kullanarak bu borcunu halen yerine getirmediğini, davacının müdür ve müdürler kurulu başkanı olduğu dönemler için pay sahipliği haklarını kullanamadığını ileri sürdüğünü, iddianın inanılır ve itibar edilir bir tarafının bulunmadığını, pay sahibi davacı tarafından dava konusu özel denetçi atanması isteminin ön şartı olan ve TTK.md.437 hükmü ile tanzim olunan bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmadığını, davacının 2017 yılı ve önceki genel kurullarda bilgi alma ve incelemeye dair herhangi bir talebinin bulunmadığını, müvekkili şirketin tüm genel kurul toplantılarını, kanuna ve ana sözleşmeye uygun olarak yaptığını, şirketin kârlarının azalmadığını, şirketin öz sermaye, alacak ve borç dengesinin korunduğunu, bu hususun şirket kayıtları, ticari defter ve belgeleri ile vergi kayıtlarında sabit olduğunu, şirketin uzun yıllar kâr payı dağıtmamasından 07.12.2018 tarihine kadar müdürler kurulu başkanı olan davacının bizzat sorumlu olduğunu, bu husustaki iddianın davacının kötü niyetinin ve iddialarının gerçeğe aykırı olduğunun açık kanıtı olduğunu, şirket gayrimenkulleri ve imkanlarının şirket tarafından kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak kullanıldığını, davacının şirketlere karşı olan borçlarını ödememek amacı ile şirketlerde sürekli olarak yasal olmayan gerekçelerle uyuşmazlık yaratma çabası içerisinde olduğunu, haksız ve hukuka aykırı talepler sebebi ile şirketin ve ortakların uğradığı ve uğrayacağı tüm maddi ve manevi zararlara ilişkin olarak maddi ve manevi tazminata, hukuki ve cezai sorumluluğa ilişkin dava ve şikayet hakları da saklı kalmak kaydıyla; Davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dava aşamasında davacı … 08.10.2020 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyeler tebliğ olunmuş, davacı vekiline müteveffanın terekesini TMK.’nun 640.maddesi gereğince temsil etmek üzere terekeye temsilci ataması için dava açmak üzere yetki ve süre verildiği, dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları delilleri ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş, Konya .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve Konya .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı UYAP dosyaları dosyamız içerisine celbedilmiş, Konya .Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı terekeye temsilci atanmasına ilişkin kesinleşmiş karar örneği mahkememiz dosyası içerisine celbedilmiş ve dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememiz dosyasının uzman mali müşavir … ile şirketler konusunda uzman … dosya tevdi edilerek bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği, SMMM … ve KTO Karatay Üni. Hukuk Fak. Ticaret Hukuk ABD Dr.Öğr.Üyesi … tarafından düzenlenen 27.10.2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; Dava konusu uyuşmazlığın TTK m. 448 vd. hükümleri çerçevesinde davalı şirkete özel denetçi atanmasının gerekli olup olmadığına ilişkin olduğunu, TTK m. 439’a göre mahkemeden özel denetçi atanması talebinde bulunulabilmesi için genel kuruldan özel denetçi atanması talebinde bulunulmuş olması ve bu talebin genel kurul tarafından reddedilmiş olmasının gerektiğini, 27.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 7 nolu gündem maddesinde davacı vekili tarafından şirket merkezinde şirketin son on yılına ilişkin tüm defter ve belgelerin denetlenmesi için özel denetçi atanması talebinde bulunulduğunu, söz konusu talebin oy çokluğuyla reddedildiğini, söz konusu karara davacı tarafın olumsuz oy verdiği, davacının dava konusu limited şirketteki pay oranının %38 olduğu, TTK m. 439’a göre genel kurulun özel denetçi atanması talebini reddetmesi halinde sermayenin onda birini oluşturan pay sahiplerinin mahkemeye başvurarak özel denetçi atanması talebinde bulunabilmesinin mümkün olduğunu, bunun dışında bu konuda mahkemeye başvurabilmek için genel kurul tarihinden itibaren 3 aylık bir süre öngörüldüğünü, dava konusu genel kurul toplantısının 27.07.2019 tarihinde yapıldığını, davacı tarafından özel denetçi atanması konusunda mahkemeye yapılan başvuruya ilişkin dava dilekçesinin ise 28.10.2019 havale tarihli olduğunu, işbu davanın 3 aylık süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, Genel Kuruldan bir konuda özel denetim talebinde bulunulabilmesi için o konuda bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olmasının gerektiğini, davalı şirketin 27.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 5 nolu gündem maddesinde davacının şirkete ait bilgi ve belgeleri şirket müdürüne önceden haber vermek ve randevu almak suretiyle müştereken kararlaştırılacak bir tarihte bizzat veya yetkili temsilcisi marifetiyle şirket merkezinde ve şirket müdürü nezaretinde inceleyebilmesine ve istenen belgelerin suretinin davacıya veya yetkili temsilcisine verilmesine oyçokluğuyla karar verildiğinin, davacı vekilinin söz konusu karara karşı olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirdiğini, ayrıca dava dosyası içerisinde davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması konusunda davalı şirket aleyhine keşide edilmiş 08.02.2019 ve 25.04.2019 tarihli ihtarnamelerin yer aldığını, davalı şirketin 12.02.2019 tarihli cevabi ihtarnamesinde ise söz konusu talebin iyiniyetten yoksun bulunduğunu, söz konusu talebin genel kurul gündemine alınacağının belirtildiği, bu çerçevede davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanıp kullanmadığının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu, özel denetçi atanması belirli (somut) olayların açıklığa kavuşturulması durumunda söz konusu olabileceğinin, buna karşılık şirketin genel gidişatı hakkında bilgi sahibi olmak için özel denetçi atanması talebinde bulunulamayacağının, davacı vekilinin şirketin son 10 yılına ilişkin tüm belge, ticari defter, banka hareketleri ve diğer resmi kayıtlarının incelenerek; şirketin mevcut borç ve alacak durumunun, detaylı mizan bilgilerinin, (özellikle banka hareketleri incelenerek) şirket ortaklarının ve şirket yöneticilerinin varsa şirketten elde ettiği şahsi menfaatlerin, şirketin varsa 3.kişilere devredilen menkul ve gayrimenkulleri ile devir bedellerinin, şirketin aldığı müdürler kurulu ve genel kararlarının, 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurulda bahsi geçen sermaye artırımı işleminin ve bu işleme dayanak karar ve belgelerin, şirkete açılan ve şirketin açtığı davalar ile icra talepleri ve dava değerlerinin tespiti için özel denetçi raporu hazırlanmasını talep ettiğini, davacı vekili tarafından ortaklık haklarının kullanılması açısından somut olaylara ilişkin bilgi alınmak amacıyla özel denetim talebinde bulunulup bulunulmadığı hususunun mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu, bunun dışında davacının 13.11.1996 – 07.12.2018 tarihleri arasında davalı şirkette müdür olarak görev yaptığının, davacı vekili özel denetim hakkı çerçevesinde söz konusu dönemi de kapsayacak şekilde denetim raporu hazırlanmasını talep ettiğini, davacının kendisinin de müdürler kurulu başkanı olduğu döneme ilişkin bilgi alma talebinde bulunup bulunamayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, özel denetçi atanabilmesi için talepte bulunan pay sahipleri tarafından kurucuların veya şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarının ortaya konulmasının gerektiğinin (TTK m. 439/2)., burada yaklaşık ispat değil ikna edici ispatın arandığını, davacı vekilinin müvekkilinin zaman içerisinde şirket yönetiminden planlı ve sistematik bir şekilde fiilen uzaklaştırıldığını, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını sınırlı olarak kullanabildiğinin, şirket organlarının kanuna ve şirket ana sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, şirketi ve pay sahiplerini zarara uğrattığını, şirketin 2017 ve daha önceki yıllarda genel kurul toplantılarının TTK 416. maddesine göre yapıldığı iddia edilmesine rağmen (çağrısız genel kurulda pay sahiplerinin tamamının bulunması gerekmesine rağmen) davacının yokluğunda çağrısız ve ilansız genel kurul toplantıları yapıldığını, şirketin yaptığı tüm genel kurul toplantılarının kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştiğini, şirket kârlarının giderek azaldığını, öz sermaye, borç ve alacak dengesinin bozulduğunu, uzun yıllardır kâr payı dağıtmadığını, finansal tablolar ve defter kayıtlarının pay sahiplerine incelettirilmediğini, şirket gayrimenkülleri ve imkanlarının atıl bırakılarak şirketin zarara uğratıldığını, davacının yönetimde olmadığı için huzur hakkı almadığını, kâr payı dağıtılmadığı için de kâr payı alamadığını ileri sürdüğünü, dava konusu uyuşmazlık açısından davacı tarafından şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıkları hususunun ortaya konulup konulmadığının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dava; TTK’nun 439. maddesi gereğince limited şirkete özel denetçi atanma istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, davalı şirketin son 10 yıla ilişkin tüm belge, ticari defter, banka hareketleri ve diğer resmi kayıtlarının incelenerek; Şirketin mevcut borç ve alacak durumunun, detaylı mizan bilgilerinin, (özellikle banka hareketleri incelenerek) şirket ortaklarının ve şirket yöneticilerinin varsa şirketten elde ettiği şahsi menfaatlerinin, şirketin varsa üçüncü kişilere devredilen menkul ve gayrimenkulleri ile devir bedellerinin, şirketin aldığı müdürler kurulu ve genel kurul kararlarının, 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurulda bahsi geçen sermaye artırımı işleminin ve bu işleme dayanak karar ve belgelerin, şirkete açılan ve şirketin açtığı davaları ve dava değerlerinin, mahkeme tarafından atanacak (içerisinde YMM, SMMM ve hukukçu bilirkişilerin yer aldığı) bir heyet tarafından özel denetçi raporu hazırlanmasına karar verilmesini talep ettiği, davalı tarafın davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 635. Maddesinde yapılan atıf sebebiyle anonim şirketlerdeki özel denetime ilişkin düzenlemeler limited şirketlerde de uygulanır. Anonim şirketlerde özel denetçi atanması TTK’nun 438-444.maddelerinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 438.maddesinde; “(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. (2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.” şeklinde, TTK.’nun 439.maddesinde; “(1) Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.(2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır…” şeklinde, TTK’nun 440.maddesinde; ” (1) Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra kararını verir. (2) Mahkeme istemi yerinde görürse, istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir.” şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının uzman mali müşavir … ile şirketler konusunda uzman … dosya tevdi edilerek bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği, SMMM … ve KTO Karatay Üni. Hukuk Fak. Ticaret Hukuk ABD Dr.Öğr.Üyesi … tarafından düzenlenen 27.10.2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; Dava konusu uyuşmazlığın TTK m. 448 vd. hükümleri çerçevesinde davalı şirkete özel denetçi atanmasının gerekli olup olmadığına ilişkin olduğunu, TTK m. 439’a göre mahkemeden özel denetçi atanması talebinde bulunulabilmesi için genel kuruldan özel denetçi atanması talebinde bulunulmuş olması ve bu talebin genel kurul tarafından reddedilmiş olmasının gerektiğini, 27.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 7 nolu gündem maddesinde davacı vekili tarafından şirket merkezinde şirketin son on yılına ilişkin tüm defter ve belgelerin denetlenmesi için özel denetçi atanması talebinde bulunulduğunu, söz konusu talebin oy çokluğuyla reddedildiğini, söz konusu karara davacı tarafın olumsuz oy verdiği, davacının dava konusu limited şirketteki pay oranının %38 olduğu, TTK m. 439’a göre genel kurulun özel denetçi atanması talebini reddetmesi halinde sermayenin onda birini oluşturan pay sahiplerinin mahkemeye başvurarak özel denetçi atanması talebinde bulunabilmesinin mümkün olduğunu, bunun dışında bu konuda mahkemeye başvurabilmek için genel kurul tarihinden itibaren 3 aylık bir süre öngörüldüğünü, dava konusu genel kurul toplantısının 27.07.2019 tarihinde yapıldığını, davacı tarafından özel denetçi atanması konusunda mahkemeye yapılan başvuruya ilişkin dava dilekçesinin ise 28.10.2019 havale tarihli olduğunu, işbu davanın 3 aylık süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, Genel Kuruldan bir konuda özel denetim talebinde bulunulabilmesi için o konuda bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olmasının gerektiğini, davalı şirketin 27.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 5 nolu gündem maddesinde davacının şirkete ait bilgi ve belgeleri şirket müdürüne önceden haber vermek ve randevu almak suretiyle müştereken kararlaştırılacak bir tarihte bizzat veya yetkili temsilcisi marifetiyle şirket merkezinde ve şirket müdürü nezaretinde inceleyebilmesine ve istenen belgelerin suretinin davacıya veya yetkili temsilcisine verilmesine oyçokluğuyla karar verildiğinin, davacı vekilinin söz konusu karara karşı olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirdiğini, ayrıca dava dosyası içerisinde davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması konusunda davalı şirket aleyhine keşide edilmiş 08.02.2019 ve 25.04.2019 tarihli ihtarnamelerin yer aldığını, davalı şirketin 12.02.2019 tarihli cevabi ihtarnamesinde ise söz konusu talebin iyiniyetten yoksun bulunduğunu, söz konusu talebin genel kurul gündemine alınacağının belirtildiği, bu çerçevede davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanıp kullanmadığının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu, özel denetçi atanması belirli (somut) olayların açıklığa kavuşturulması durumunda söz konusu olabileceğinin, buna karşılık şirketin genel gidişatı hakkında bilgi sahibi olmak için özel denetçi atanması talebinde bulunulamayacağının, davacı vekilinin şirketin son 10 yılına ilişkin tüm belge, ticari defter, banka hareketleri ve diğer resmi kayıtlarının incelenerek; şirketin mevcut borç ve alacak durumunun, detaylı mizan bilgilerinin, (özellikle banka hareketleri incelenerek) şirket ortaklarının ve şirket yöneticilerinin varsa şirketten elde ettiği şahsi menfaatlerin, şirketin varsa 3.kişilere devredilen menkul ve gayrimenkulleri ile devir bedellerinin, şirketin aldığı müdürler kurulu ve genel kararlarının, 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurulda bahsi geçen sermaye artırımı işleminin ve bu işleme dayanak karar ve belgelerin, şirkete açılan ve şirketin açtığı davalar ile icra talepleri ve dava değerlerinin tespiti için özel denetçi raporu hazırlanmasını talep ettiğini, davacı vekili tarafından ortaklık haklarının kullanılması açısından somut olaylara ilişkin bilgi alınmak amacıyla özel denetim talebinde bulunulup bulunulmadığı hususunun mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu, bunun dışında davacının 13.11.1996 – 07.12.2018 tarihleri arasında davalı şirkette müdür olarak görev yaptığının, davacı vekili özel denetim hakkı çerçevesinde söz konusu dönemi de kapsayacak şekilde denetim raporu hazırlanmasını talep ettiğini, davacının kendisinin de müdürler kurulu başkanı olduğu döneme ilişkin bilgi alma talebinde bulunup bulunamayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, özel denetçi atanabilmesi için talepte bulunan pay sahipleri tarafından kurucuların veya şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarının ortaya konulmasının gerektiğinin (TTK m. 439/2)., burada yaklaşık ispat değil ikna edici ispatın arandığını, davacı vekilinin müvekkilinin zaman içerisinde şirket yönetiminden planlı ve sistematik bir şekilde fiilen uzaklaştırıldığını, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını sınırlı olarak kullanabildiğinin, şirket organlarının kanuna ve şirket ana sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, şirketi ve pay sahiplerini zarara uğrattığını, şirketin 2017 ve daha önceki yıllarda genel kurul toplantılarının TTK 416. maddesine göre yapıldığı iddia edilmesine rağmen (çağrısız genel kurulda pay sahiplerinin tamamının bulunması gerekmesine rağmen) davacının yokluğunda çağrısız ve ilansız genel kurul toplantıları yapıldığını, şirketin yaptığı tüm genel kurul toplantılarının kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştiğini, şirket kârlarının giderek azaldığını, öz sermaye, borç ve alacak dengesinin bozulduğunu, uzun yıllardır kâr payı dağıtmadığını, finansal tablolar ve defter kayıtlarının pay sahiplerine incelettirilmediğini, şirket gayrimenkülleri ve imkanlarının atıl bırakılarak şirketin zarara uğratıldığını, davacının yönetimde olmadığı için huzur hakkı almadığını, kâr payı dağıtılmadığı için de kâr payı alamadığını ileri sürdüğünü, dava konusu uyuşmazlık açısından davacı tarafından şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıkları hususunun ortaya konulup konulmadığının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 438.vd. eden maddelerinde özel denetçi istemenin koşulları sayılmış olup, öncelikle pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmış olmasının gerektiği, bunun yanında mahkemeye müracaat edebilmesi için genel kuruldan özel denetçi atanması konusunda talepte bulunması ve söz konusu talebin genel kurulca reddedilmiş olması, yine sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde sermayenin yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibari değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahiplerinin genel kurul tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde mahkemeden talepte bulunmasının gerektiği, bunun dışında özel denetçi atanmasının belirli somut olayların açıklığa kavuşturulması durumunda söz konusu olabileceği, buna karşılık şirketin genel gidişatı hakkında bilgi sahibi olmak için özel denetçi atanması talebinde bulunulamayacağı, tüm bunların yanında özel denetçi atanması için talepte bulunan pay sahipleri tarafından kurucuların veya şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarar uğrattıklarını ispat etmesi gerekir. … , … , Anonim Şirketlerde Özel Denetime İlişkin TTK m.438 ve 439’a ilişkin Genel Değerlendirmeler,Prof.Dr…. Armağan, Ankara 2019, s.59),
Davacının dava konusu limited şirketteki pay oranının %38 olduğu, davacının 13.11.1996 – 07.12.2018 tarihleri arasında davalı şirkette müdür olarak görev yaptığı, davalı şirketin 27/07/2019 tarihli genel kurul toplantısının 7. Gündem maddesinde davacı tarafından şirket merkezinde şirketin son 10 yılına ilişkin tüm defter ve belgelerin denetlenmesi için özel denetçi atanması talebinde bulunduğu, söz konusu talebin oy çokluğu ile reddedildiği, davacı tarafın karara olumsuz oy kullandığı, davacının huzurdaki davayı 27/10/2019 tarihinde açtığı, davanın üç aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının bilgi alma ve inceleme istemine ilişkin 27/07/2019 tarihli genel kurulun 5.gündem maddesinde karar verilmesine rağmen davacının usulünce bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmadan özel denetçi atanması talebinde bulunduğu, bunun yanında özel denetçi atanması talebinin belirli somut olaya ilişkin olması gerekirken son on yıla ilişkin tüm kayıtların incelenmesi istemli genel soyut istemlerle talepte bulunduğu, kaldı ki talep ettiği süreler içerisinde davacının davalı şirkette müdür olarak görev yaptığı, kendi görev yaptığı süre için böyle bir talepte bulunmasının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu, yine davacının şirket organlarının kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek şirket ve pay sahiplerini zarara uğrattıklarını ispatlayıcı delil sunamadığı anlaşılmakla davacının özel denetçi atanması talebinin şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın müteveffa davacı … mirasçılarından (Terekesinden) müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye İrad KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça sarfına mecbur kalınan 0,50 TL yargılama giderinin müteveffa davacı … mirasçılarından (Terekesinden) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin müteveffa davacı … mirasçılarından (Terekesinden) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca depo edilip kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesin olduğundan ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, tereke temsilcileri vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, TTK’nın 440/2. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07.03.2023

Başkan Üye Üye Katip

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.