Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/493 E. 2023/159 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ :
DAVALI : 2- … – …
DAVA : Tapu İptali ve Tescil, Yolsuz Tescil ve Meni Müdahale
VEKİLİ :
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali ve Tescil, Yolsuz Tescil ve Meni Müdahale davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu inşaatın belli bir safhaya gelmesinde sonra noter huzurunda yapılan kura çekimi sonrasında E Blok 12 nolu dairenin müvekkiline isabet ettiğini, sahte belgeler ve imzalar ile taşınmazın müvekkilin elinden alınmaya çalışıldığını, bu yönde cumhuriyet başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, kura çekimi ile müvekkiline isabet eden dairenin davalı …’ya devir edildiğini, davalı Kooperatifin kura çekimi sonucu müvekkiline isabet eden E Blok 12 Nolu daireye yapılan müdahalenin men’i ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,0 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı usulünce yapılan tebligata rağmen duruşmaya katılmamış davaya yönelik cevap vermemiştir.
Konya . Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 13/03/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararına istinaden dosya mahkememize tevzi edilmekle, dava mahkememizin … esasına kaydı yapıldığı anlaşıldı.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu 26/09/2003 tarihli dilekçe aslı ve tarihsiz dilekçe aslında … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, İnceleme konusu 23/11/2003 tarihli dilekçe ve 16/10/2003 tarihli Masraf Avans Makbuzunun fotokopisinin çıktığı aslının çıkmadığı, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğundan; inceleme konusu belgelerin asıllarının aslı temin edilerek mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği hususlarını bildirir kanaat raporudur.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Mahkememiz tarafından keşif günü verildiği, 23/02/2022 tarihinde keşif icrası yapıldığı, Teknik bilirkişller ile keşif alanına gelindi gerekli notlar alındığı, Keşif mahalli gezildiği, Davaya konu olan meskenin bir üst katı olan daire sahibinden izin alınmak suretiyle 3 artı 1 dalre gezildi. 3 artı 1 dairede olması gereken vasıflarda ortalama standartlarda bir daire olduğu gözlemlendiği keşif zabtından anlaşıldı.
Bilirkişi … , bilirkişi … , bilirkişi … ve bilirkişi … bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/04/2022 tarihli bilirkişi raporundan özetle; ” Dava konusu … Mahallesi, … Sokak,… Konut Yapı Kooperatif E blok no:12/12 Karatay Konya adresinde, tapuda Konya İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldekayıtlı, … bağımsız bölüm numaralı taşınmaz; mevkii, konumu, alanı, imar durumu bulunduğu sosyal ve ticari çevre, ulaşım durumu, şehir merkezine olan uzaklığı, altyapı hizmetlerinden istifade imkanları, arz ve talep, mevcut ekonomik şartlar gibi değerine tesir edebilecek tüm objektif kriterler göz önünde bulundurularak, 14.12.2015 Dava tarihindeki değeri 85.000,00TL, 23.02.2022 Keşif tarihindeki değeri 410.000,00 TL olabileceği kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim etmişlerdir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 18/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinden özetle; Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımızı saklı tutarak ilerde artırılmak üzere davayı ıslah ettiklerini, Her ne kadar dava dilekçesinin talep sonucu kısmında; “… Konut Yapı Kooperatifinde yapılan kura çekimi sonucu müvekkile isabet eden E blok 12 nolu daireye yapılan müdahalenin menine, 1.000,00 TL tazminatın tahsiline, Fazlaya dair haklarımızın saklı tutulması, E blok 12 nolu dairenin başkalarına intikal etmesinin önlenmesi için tapu kayıtlarına ve Kooperatif kayıtlarına tedbir konulmasına, Mahkeme masraflarının ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini,” şeklinde talep ettiklerini, Ceza dosyası olan Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında Ankara Kriminal Laboratuvarından alınan Ekspertiz Raporunda da belirtildiği üzere “Devreden …, devralan …, olarak düzenlenmiş 26.09.2003 tarihli belge üzerinde … adına atılı bulunan imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırma neticesinde; Kaligrafik ve itiyadi diğer hususiyetler yönünden fark görülmüş, söz konusu imzaların … elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır.” ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Hizmet nolu dosyasındaki Ekspertiz Raporunda da “Yukarıda sayılan bulgular doğrultusunda, tetkike konu belge üzerinde “parayı alan” … adına atılı bulunan imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasen … elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde açıkça belirtildiğini, bu sebeple ıslah dilekçemiz ile müvekkilin hak kaybı yaşama durumu ile karşı karşıya kalmaması için talep sonucunu değiştirme durumunda olduklarını, netice’i taleplerinde söz konusu taşınmaza ilişkin yapılan yolsuz tescilin, tescil tarihinden itibaren iptal edilerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini, ıslah taleplerinin kabulüne ve ilgili taşınmaz hakkında yapılan yolsuz tescilin, tescil tarihinden itibaren iptal edilerek ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulması ve dava dilekçesindeki sair hususların baki kalmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve ıslah etmiştir.
Dava; “Tapu İptali ve Tescil, Yolsuz Tescil ve Meni Müdahale” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalılar aleyhine kooperatif üyeliğinin tesbiti davası açmıştır.
Davacı vekili, davalı Kooperatifin kura çekimi sonucu müvekkiline isabet eden E Blok 12 Nolu daireye yapılan müdahalenin men’i ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,0 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu 26/09/2003 tarihli dilekçe aslı ve tarihsiz dilekçe aslında … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, İnceleme konusu 23/11/2003 tarihli dilekçe ve 16/10/2003 tarihli Masraf Avans Makbuzunun fotokopisinin çıktığı aslının çıkmadığı, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğundan; inceleme konusu belgelerin asıllarının aslı temin edilerek mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği hususlarını bildirir kanaat raporudur.” şeklinde rapor tanzim edildiği,
Mahkememiz heyeti ve bilirkişi heyeti tarafından icra edilen keşif sonucunda Bilirkişi … , bilirkişi … , bilirkişi … ve bilirkişi … bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ” Dava konusu … Mahallesi, … Sokak,… Konut Yapı Kooperatif E blok no:12/12 Karatay Konya adresinde, tapuda … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldekayıtlı, … bağımsız bölüm numaralı taşınmaz; mevkii, konumu, alanı, imar durumu bulunduğu sosyal ve ticari çevre, ulaşım durumu, şehir merkezine olan uzaklığı, altyapı hizmetlerinden istifade imkanları, arz ve talep, mevcut ekonomik şartlar gibi değerine tesir edebilecek tüm objektif kriterler göz önünde bulundurularak, 14.12.2015 Dava tarihindeki değeri 85.000,00TL, 23.02.2022 Keşif tarihindeki değeri 410.000,00 TL olabileceği kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim edildiği,
Mahkememizin 29/06/2022 tarihli duruşmasında; davacı vekili : “Rapordaki aleyhe hususları kabul etmiyoruz, sözlü yargılamaya geçilsin, davanın kabulüne karar verilsin, dava dilekçesi tarafımızça yazılmamıştır 1000 YTL tazminat talebinin ecri misil kapsamında olduğu sonuç kanaatindeyiz bu talebin atiye bırakıyoruz. ” şeklinde beyanda bulunduğu, yine aynı duruşmada davalı vekili : “Müzekkere cevabında taşınmazın maliki olmadığı açıktır bu sebeple davanın reddine mahkeme aksi kanaatte ise itirazlarımız doğrultusunda rapor alınmasını talep ederiz,atiye terki kabul ediyoruz. ” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Mahkememizin 15/03/2023 tarihli duruşmasında ise; davalı vekili : “Daha önce davacı tarafın ecri misil talebinin atiye terk talebine açıkça muvafakat göstermiştik, bu yöndeki taleplerden kaynaklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz yoktur, ayrıca ayrıntılı olarak yazılı beyanda bulunduk, bizim kanaatimize göre davacı kooperatif üyesi değildir, davayı açma hakkı yoktur, kooperatiflerde malik olabilmek için üyelerin ferdileştirme işlemlerinden sonra malik sıfatı kazanırlar, dolayısıyla tapu iptali tescil ve meni müdahil davası açma yönünden hukuken açmaları mümkün değildir, davanın reddini talep ederiz,” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Davacı vekili tarafından sunulan 18/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde; Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımızı saklı tutarak ilerde artırılmak üzere davayı ıslah ettiklerini, Her ne kadar dava dilekçesinin talep sonucu kısmında; “… Konut Yapı Kooperatifinde yapılan kura çekimi sonucu müvekkile isabet eden E blok 12 nolu daireye yapılan müdahalenin menine, 1.000,00 TL tazminatın tahsiline, Fazlaya dair haklarımızın saklı tutulması, E blok 12 nolu dairenin başkalarına intikal etmesinin önlenmesi için tapu kayıtlarına ve Kooperatif kayıtlarına tedbir konulmasına, Mahkeme masraflarının ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini,” şeklinde talep ettiklerini, Ceza dosyası olan Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında Ankara Kriminal Laboratuvarından alınan Ekspertiz Raporunda da belirtildiği üzere “Devreden …, devralan …, olarak düzenlenmiş 26.09.2003 tarihli belge üzerinde … adına atılı bulunan imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırma neticesinde; Kaligrafik ve itiyadi diğer hususiyetler yönünden fark görülmüş, söz konusu imzaların … elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır.” ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Hizmet nolu dosyasındaki Ekspertiz Raporunda da “Yukarıda sayılan bulgular doğrultusunda, tetkike konu belge üzerinde “parayı alan” … adına atılı bulunan imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasen … elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde açıkça belirtildiğini, bu sebeple ıslah dilekçemiz ile müvekkilin hak kaybı yaşama durumu ile karşı karşıya kalmaması için talep sonucunu değiştirme durumunda olduklarını, netice’i taleplerinde söz konusu taşınmaza ilişkin yapılan yolsuz tescilin, tescil tarihinden itibaren iptal edilerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini, ıslah taleplerinin kabulüne ve ilgili taşınmaz hakkında yapılan yolsuz tescilin, tescil tarihinden itibaren iptal edilerek ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulması ve dava dilekçesindeki sair hususların baki kalmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve ıslah ettikleri anlaşılmakla,
6100 Sayılı HMK’nın 176. Maddesinde; “(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.
” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
6100 Sayılı HMK’nın 123. Maddesinde; “(1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/10 md.) Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
Karatay Tapu Müdürlüğü’nün 10/11/2022 tarihli müzekkere cevabında; davalı …’nin kat irtifakı tesisi tarihinin 02/12/2002 olduğu, davacının 26/03/2003 tarihinde üyelik kaydının yapıldığı anlaşılmakla,
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (… .: Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s. 512). (18) Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekilen bir defi de değildir.Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.(… .: Hukuk Muhakemeleri Usulü,C.I İstanbul 2001, s. 1157 vd.) (Yargıtay HGK 24.06.2021 T… E… K.)
Husumet Taraf Sıfatı: Bir usul hukuku sorunu olmayıp, davaya konu edilen subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) red edilir.Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Taraf sıfatı, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu olan bir olgudur.(… : Medeni Usul Hukuku el kitabı, Ankara 2020, C.I s.331 vd).(19) Eş söyleyiş ile taraf sıfatının araştırılması, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir.Dava konusu şey üzerinde kim yada kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayinin de olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olmasa bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.(Yargıtay HGK 22/06/2021 T… E…. K.)
“Ayni haklar tescil ile doğar ve varlık kazanırlar. Ayni hakların kurulmasında ve kazanılmasında tescil kurucu bir unsurdur. Tescil ayni etkiye sahiptir.
“TMK’nın 1021. Maddesi; Kurulması kanunen tescile tâbi aynî haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz. Aynı kanunun 1022. Maddesi; Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. Tescilin etkisi, kanunen öngörülen belgeler isteme eklenmiş veya geçici tescil hâlinde belgelerin uygun zamanda tamamlanmış olması koşuluyla yevmiye defterine yapılan kayıt tarihinden başlar. Bir hakkın içeriği, tescilin sınırları içinde, dayandığı belgelere göre veya diğer herhangi bir yolla belirlenir.”
Tapu sicil tutulmasında 2 temel ilke vardır.
1-) Tescil ilkesi
Ayni hakkın varlık kazanması bakımından tescil zorunludur. Tescil yapılmadığı sürece ayni hak kazanılmaz. Tescilen ayni hakların kazanılmasında kurulmasında ve kazanılmasında kanuni bir unsurdur.
Tapu kütüğünde yer alan ve taşınmaz üzerinde ayni hak tesis eden kayıtlara TESCİL denir.
Türk hukuk sisteminde kısaca taşınmazlar üzerindeki ayni hakların kurulması ve sona erdirilmesinde TESCİL ilkesi benimsenmiştir (TMK 705/1).
Tescil ilkesinin istisnaları da var.
TMK’nın 705. Maddesi; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. “
TMK’nın1021. Maddesi; “Kurulması kanunen tescile tâbi aynî haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz.”
TMK’nın 1022. Maddesi; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. Tescilin etkisi, kanunen öngörülen belgeler isteme eklenmiş veya geçici tescil hâlinde belgelerin uygun zamanda tamamlanmış olması koşuluyla yevmiye defterine yapılan kayıt tarihinden başlar. Bir hakkın içeriği, tescilin sınırları içinde, dayandığı belgelere göre veya diğer herhangi bir yolla belirlenir.”
TMK’nın 1023. maddesi; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
TMK’nın 1025. Maddesi; “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır.”
TMK’nın 1024. Maddesi; ” Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi
gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”
TMK’nın 1013. Maddesi;” Tescil, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılır. Edinen kimse, kanun hükmüne, kesinleşmiş mahkeme kararına veya buna eşdeğer bir
belgeye dayanıyorsa, bu beyana gerek yoktur. Bir aynî hakkı tescilden önce kazanan kimse, gerekli belgeleri ibraz ederek tescili isteyebilir. “
TMK 1014. maddesi; “Bir tescilin terkin edilmesi veya değiştirilmesi, ancak bu kaydın kendilerine hak sağladığı kimselerin yazılı beyanı üzerine yapılabilir.”
Tescil geçerli bir sebebe dayanması gerekir. Geçerli bir sebebe dayanan ve koşullarınca uyulmak suretiyle yapılan tescil işlemi hukuken geçerli olur.
2-) Sebebe Bağlılık İlkesi
Bu ilkeye illilik ilkeside denilmektedir.
TMK’nın 705. Maddesi; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. “
Tescile esas teşkil eden gçerli bir hukuki sebep yok ise tapu kütüğüne düşürülen kayda rağmen ayni hak meydana gelmez. Tescil tek başına ayni hakların doğumuna , terkin halinde son bulunmasını sağlamaz. Hukuken geçerli bir sonucun doğması için , tescil ve terkinin geçerli bir işleme dayanması gerekir. Geçerli bir işleme dayanmayan tescil, yolsuz tescildir.
Tescile esas teşkil eden geçerli bir hukuki sebep yok ise, tapu kütüğüne düşürülen kayda rağmen ayni hak meydana gelmez. Tescil, tek başına ayni hakların doğumuna, terkin halinde son bulmasını sağlamaz. Hukuken geçerli bir sonucun doğması için, tescil ve terkinin geçerli bir işleme dayanması gerekir. Geçerli bir sebebe dayanmayan tescil, yolsuz bir tescildir.
Hukukumuza, taşınmaz mülkiyetinin kazanılması sebebe bağlı işlemdir. Başka bir anlatımla geçerli hukuki işlem aynı zamanda kazanma sebebidir.
Tapu kütüğüne yapılan işlemlerin dayandığı hukuki sebep, tapu kütüğünün bir çüz’ünü oluşturur. Bu nedenle, tapu sicili işleminin devamı süresince varlığını ve geçerliliğini sürdürmelidir. Hukuki sebebin sonradan varlığını veya geçerliliğini yitirmesi halinde, sicilde geçerliliğini yitirir.
Hukuki sebebin varlığı ve geçerliliğinin bulunmaması veya sonrada ortadan kalkmış olması, tapu sicilinde hemen gözükmeyebilir. Geçerli hukuki sebebin bulunmaması halinde, gerçek durum ile fiili durum biri birini doğrulamaz. Geçerli sebebin bulunmaması nedeniyle ayni hak meydana gelmez. Terkin içinde aynı durum düşünülür. Geçerli sebep olmaksızın yapılan terkin de, öayni hakkı sona erdirmez. Filen varlığını koruyan ayni hakkın sicile yansıtılması düzeltim davası ile sağlanır.
Hukuki sebep, satış, bağış, gibi hukuki işlemler veya mahkeme ilamı, kamulaştırma, cebri icra tutanağı, miras intikali gibi maddi olgulardır. Hukuksal olaylardan olan işgal, miras yolu ile kazanmalar tescile esas teşkil ederler. Kesinleşmiş mahkeme ilamları, cebri ihale tutanağı de tescile esas olan sebepleri oluştururlar.
Hukuki sebeplerin herhangi bir nedenle, örneğin ehliyetsizlik, şekil eksikliği, temsilcinin vekaletnamesinin sahte oluşu, tescile muvafakat edilmemiş olması, iradeyi bozan hata, hile, ikrah gibi sebeplerin bulunması halinde geçerli bir sebepten, buna bağlı olarak geçerli bir tescilden ve kazanmadan söz edilemez. Geçerli bir tescil için bulunması zorunlu olan sebebe bağlılık ilkesi Yargıtay kararlarında da ifade edilmiştir.
Tescil, sebebe bağlı bir işlemdir. Tapu siciline yapılacak her tescilin bir sebebe dayanması gerekir. TMK. nu taşınmaz üzerinde ayni bir hakkın kurulabilmesi için, tescili yeterli görmemiş, tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanmasını da koşul olarak öngörmüştür.
Ayni hakın kurulması için, tescilin geçerli ve haklı bir hukuki sebebe dayanması gerekir. Sebep mevcut olmadıkça, mülkiyetin geçirilmiş olmasından söz edilemez. Geçerli bir sebebe dayanmayan tescil, ayni hakkın meydana gelmesinde yeterli olamaz. TMK. nun 1024. maddesine göre, bağlayıcı ve geçerli bir sebebe dayanmayan tescil, yolsuz tescildir. Ehliyetsizlik, şekil eksikliği, temsil yetkisinde eksiklik ve sakatlıklar, tescile muvafakat edilmemiş olması, iradeyi bozan hata, hile ve ikrah gibi sebeplerin bulunması halinde geçerli bir tescilden söz edilemez.
“…Tapuda kayıtlı bir taşınmazın diğer bir kimse adına tescil olunabilmesi için geçerli bir hukuki sebebin varlığı gerekir. YHGK..25.10.1985 t. … k. … K.
“…Türk medeni kanunu sistemine göre ayni hakkın kazanılması için tescilin haklı ve geçerli bir hukuki sebebe dayanması zorunludur. Haksız veya lüzum ifade etmeyen bir işleme dayanılırak yapılan tescil gereksiz bir tescildir. Tescil isteğinin geçerli bir hukuki sebebe dayanmaması ayni hakkın doğumunda ve kazanılmasında kurucu öğe (unsur) olan tescil işlerini temelde sakat duruma getirir…”Y.HD.27.9.1979/… – … E/K.
Fakat geçerli bir tescil için kurucu unsurlar eksik ve geçerli değilse tescil, yolsuzlaşır. yolsuz tescil, gerçek hak durumunu göstermeyen tescildir.” (… , Yargıtay . HD Onursal Başkanı, Tapu İptali ve Tescil Davaları, 3. Baskı).
TMK 683. Maddesinde; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”
Somut olaya baktığımızda; Dosyadaki tüm deliller, bilgi – belgeler, bilirkişi raporları, tapu kayıtları, konu ile ilgili yazılmış kitaplardan alınan bilgiler, emsal Yargıtay kararları dikkate alındığında; davalı Kooperatif adına, yolsuz tescil istenen taşınmaz 02/12/2002 tarihinde tescil görmüştür. Davalının ise üyelik kaydı 26/03/2003 tarihidir. Bu durumda halende davalı kooperatif adına tescilin devam ettiği hususlar birlikte devam ettiğine göre (kadimden beri kooperatif malik olduğundan) ortada davacı aleyhine yolsuz tescilden söz edilemeyeceğinden yolsuz tescil nedeniyle açılan davanın ve şartları oluşmayan men’i müdahale davasının ayrı ayrı reddine, ecri misil yönünden atiye bırakıldığından ve davalı yanında kabulü olduğundan bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına (HMK 123) karar verilmiştir (Taraflar masraf, vekalet ücreti talep etmediğinden bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır).
Davalı … yönünden adına kayıtlı bir (dava konusu) taşınmaz olmadığından pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine ( farklı bir sebepten kaynaklı reddine karar verildiğinden ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir) dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacı yanın, davalı aleyhine yolsuz tescil nedeniyle açtığı tapu iptali tescil davası ile meni müdahil davasının AYRI AYRI REDDİNE,
2-Ecri misil talebinin atiye terk nedeniyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Davacının, davalı … aleyhine açtığı tapu iptali tescil ve meni müdahale davasının pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
4-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan (peşin harç ve ıslah harcı üzerinden hesap edilen) 6.781,88-TL’nin davacı tarafa İADESİNE,
5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 60.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Kooperatif’e VERİLMESİNE,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, davacı vekilinin, davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2023

Katip … Hakim …