Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/281 E. 2022/383 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
4- … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … –
VEKİLLERİ:
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
MÜTEVEFFA : … – …

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Tazminat ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkillerin desteği …’In … olarak bulunduğu, … sevk ve idaresindeki, … adına kayıtlı … plaka sayılı araç İle, … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı ticari minibüsün çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, müvekkil …’ın boşanmış olduğu ancak birlikteliğini devam ettirdiği eşi ve …, …, … ve …’ın babası … vefat etmiştir. Kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı ve ölüm belgesi ekte sunulmuştur. Kazanın meydana gelmesinde, … plakalı araç sürücüsü …, 2918 sayılı KTK’nın 52-1-b “Hızlarını, kullandıkları aractın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,” kuralını ihlal etmesi nedeniyle kusurlu bulunmuştur. Kazaya ilişkin olarak, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numarası ile ceza soruşturması yapılmıştır. Müvekkillerin desteği …’in … olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mall Mesuliyet Sigortası davalı … tarafından, … poliçe numarası ile yaptırılmıştır. Davalı … şirketinin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İle düzenleme aftına alınan, işletenin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararlardan dolayı sorumluluğu bulunmaktadır. Müvekkillerin, müteveffa …’İn desteğini yitirmelerinden dolayı uğramış oldukları destekten voksşykalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesi, ekte sunulmuş olan, 25/07/2017 tarihli dilekçe ile davalı … şirketinden talep edilmiştir. PTT Kargo aracılığı ile gönderilen ihtarnameye ilişkin barkod numarası ve gönderi takibi sonuçları ekte sunulmuştur. Davalı … şirketince, 07/08/2017 tarihinde, müvekkillerden … için 20.747,24 TL, … için 23.568,25 TL, … için 31.438,10 TL olmak üzere, İşlemiş falz miktarı hesap edilmeksizin toplam 75.753,59 TL kısmi ödeme yapılmıştır. Kısmi ödeme yapılması üzerine, sigorta şirketine …, … ve … için sigorta şirketince hesaplanan miktarın oldukça cüzi bir miktar olmasının yanında, müvekkillerden … ve babasının vefatından sonra doğan çocuk … … açısından, talebimiz reddedilerek destekten yoksun kalmalarından dolayı uğradıkları zarar ödenmemiştir. …’in vefatı sonucunda, çocukları …, …, …, … ile çocuklarının annesi … müteveffanın desteğinden yaksun kalmışlardır. Müvekkil … ile müteveffa …, 20/01/2014 tarihinde boşanmış olmalarına karşın; boşanma tarihinden sonra da birlikte yaşamaya devam etmişler, boşanmalarından sonra … ve … isimli çocukları dünyaya gelmiştir. … resmiyette müteveffanın nüfus hanesinde kayıtlı olmasına karşın; …, babası …’in vefatından sonra, 03/06/2016 tarihinde dünyaya geldiği için babası tarafından tanıma yolu ile aile kütüğüne tescili mümkün olmamıştır. Müvekkiller … ile … … açısından, murisin mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla davalı … şirketine başvuruda bulunulmuştur. Ancak … yönünden, babasının … olduğunu ispatlayan resmi belge iletilmediği gerekçesiyle, müvekkillerden … yönünden ise, boşanmış eşe ödeme yapılmadığı gerekçesiyle talebimiz reddedilmiştir. Trafik kazası neticesinde …’In desteğinden yoksun kalan müvekkil …, zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumluluğu kapsamındadır. Davalı … şirketince düzenlettirilen 02/08/2017 – tarihli tazminat hesabı raporunda, “müteveffanın 4. çocuğunun beyan edilen vukuatlı nüfüus kayıt örneğinde hayatta olduğu görülmüştür. Yargıtay kararları gereği hak sahipterinin de varlığı göz önünde bulundurularak destek tazminatındaki payları saklı tutulmuştur.” şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen, …’ır destek tazminatındaki payı saklı tutularak yalnızca üç çocuk açısından ödeme yapılmıştır. Müteveffa …, müvekkile ve çocuklarına maddi olarak destek vermekte olup, eğer trafik kazasında vefat etmemiş olsaydı, desteğe devam edeceği muhakkaktır. Müvekkil, müteveffanın vefatından sonra doğmuş oları müşterek çocukları …’ın ihtiyaçlarını da kendi imkanlarıyla karşılamaktadır. Müvekkillerin desteği, müteveffa …, serbest çalışmakta olduğundan maaş bordrosu veya gelir belgesi olarak herhangi bir belge sunulamamaktadır. Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, müteveffanın gelir düzeyinin en azından asgari ücret düzeyinde olduğu esas alınarak hesaplanması mümkündür. Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; davalı … şirketinden; müteveffa …’irn boşanmış olduğu, ancak müteveffanın desteğini alan müvekkil … için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı İle, şimdilik 1.000,00 TL, müvekkillerden …, … ve … için ayrı ayrı, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00’er TL olmak ve bilirkişilerce hesap edildiğinde ıslah edilmek üzere, destekten yoksur kalma tazminatının, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmesini talep etmemiz gerekmiştir.” şeklinde dava açmışlardır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “tazminat isteminde bulunan nikahsız eşin yaşı, sosyal durumu, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşam tesis edeceği üstün olasılık içinde olduğunan ve giderek bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun indirim yapılması gerekir. Zararlandırıcı sigorta olayına maruz olan sigortalının eşi …’in sigortalının nikahsız eşi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, tazminat isteminde bulunanın nikahsız eş olması, 29 yaşında ve 4 çocuklu bulunması ve sosyal durumu nazara alındığında, nikahlı eşe nazaran evlenme olasılığının daha fazla olduğu söz götürmez. Bu bakımdan, nikahsız eş için %35 oranındaki evlenme şansının az olduğu ortadadır. Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terkedeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği de tartışmasızdır.” Dolayısıyla dosya kapsamındaki hukuki ve maddi olgular değerlendirilecek olursa … henüz 29 yaşında 4 çocuklu olduğundan evlenme olasılığı çok yüksektir. Bu yüzden hükmedilecek tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılmalıdır. Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müteveffanın davacının desteği olduğunun varsayılması halinde davaya yönelik beyan ve itirazlarımız aşağıdaki gibi olacaktır: Dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı araç, müvekkil şirkete 13.10.2015-11.09.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalıdır. Bu poliçeden dolayı Şirketimize müracaat edilerek ihbarda bulunulmuş ve Şirketimiz tarafından 9693126 numaralı hasar dosyası açılmıştır. Gerekli evrakların Şirketimize ibraz edilmesini takiben dava konusu kazada hayatını kaybeden … için uğranan zararın tespiti bakımından “Aktüer Hesabı” yaptırılmıştır. Yapılan aktüer hesabı çerçevesinde, müvekkil şirket tarafından söz konusu kazada hayatını kaybeden müteveffa için, 20.07.2017 tarihinde 19.802,87 TL, 07.08.2017 tarihinde ise 75.753,59 TL tazminat ödemesi yapılmıştır. Yapılan aktüer hesabı tamamen doğru veriler çerçevesinde hesaplanmış olup Şirketimiz üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmiştir. Müvekkil şirket yukarıda belirtildiği şekilde, ödeme yapmak suretiyle sigortalı aracın kusuru oranında poliçe kapsamındaki tüm sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bu poliçeden dolayı sorumluluğumuz, sigortalımızın kusuru oranında olmak üzere, kaza tarihi itibariyle, bedeni zararlarda kişi başına azami 310.000 TL ile sınırlıdır. Müvekkil şirket tarafından 08.09.2011 tarihinde yapılan ödeme dolayısıyla bakiye limit 214.443,54 TL dir. Teminat limitini bildirmemiz davayı kabul anlamında olmamakla birlikte, yapılacak inceleme sonucunda Şirketimiz sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı takdirde sorumluluk limitimizin esas alınması gerekmektedir. Müvekkil sigorta şirketin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusudur. zira karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesine göre trafik sigortaları, aynı kanunun 85. Maddesine göre işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapılırlar. Dolayısıyla, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluk da yoktur. davacının kaza esnasında emniyet kemeri takılı olmadığından, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile hesaplanacak tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekmektedir. Araç yolcusu … , söz konusu kazada hayatını kaybetmiş olup, kesinlikle davayı ve talebi kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı kaza esnasında emniyet kemerini takıyor olsa idi, hayatını kaybetmeyecek, belki de ufak sıyrıklarla kazayı atlatabilecekti. Zira emniyet kemeri takılması, trafik kazalarının etkisini hafifletmekte olup, yaralanmalarda ağır sonuçların meydana gelmesini önlemektedir. Emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, davacının belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından müvekkil şirketin sorumlu olduğunun kabulü hakkaniyet ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacaktır. somut olayda müteveffanın emniyet kemeri kullanmadığından; hesaplanacak tazminattan uygun bir indirim yapılmasını talep ediyoruz. ölenin ve sürücünün uyuşturucu madde ve alkol etkisinde olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma … karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda da sabit olduğu üzere ”ölen … …’in üzerinden 1.6 gram daralı ağırlığa sahip 2 adet tam 1 adet yarım hapa ilişkin Ankara Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğü’nün … uzmanlık numaralı raporuna göre genellikle extazi haplarında bulunan MDMA ( metilen dioksimetamfetamin) maddesi bulunmuştur. Ayrıca aynı soruşturma numarasına sahip olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağından anlaşılacağı üzre kazaya karışan … plaka sayılı araç içerisinde ve cesetlerin yanında birden fazla bira şişesi bulunmuştur. Yargıtay uygulamaları gereği, Müteveffanın alkollü ve uyuşturu madde etkisi altında araç kullandığını bildiği sürücünün aracına binmiş olması BK.nun 52. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru olarak kabul edilmeli ve belirlenecek tazminat miktarında müterafik kusur oranında bir indirim yapılmalıdır. Önemle belirtmek gerekir ki bu tür dosyalarda BK 44. Maddesi gereği tazminattan uygun oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, bu hususun mahkemece değerlendirilmemiş olması bozmayı gerektirmektedir. Dolayısıyla müteveffa … … alkollü ve uyuşturu madde etkisi altında araç kullandığını bildiği …’ın aracına binerek yolculuk ettiği tespit edildiğinde sayın mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmalıdır. hatır taşıması nedeniyle belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Dosya kapsamına bakıldığında müteveffa …’in müvekkil şirket nezdinde sigortaya konu araçta … olarak bulunduğu sabittir. Müteveffa ile sürücü … arasında herhangi bir akrabalık ilişkisi de mevcut olmadığından hatır için taşındığı açıkça ortadadır. Bu sebeplerle tazminat bedelinden makul bir oranın indirilmesini talep etmekteyiz. Müteveffa … ile araç sürücüsü … arasında bir akrabalık bağının olmaması dolayısıyla kaza sırasındaki yolculuğun hatır taşıması olarak nitelendirilmesi ve dolayısıyla da hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerekir. Hatır taşıması, taşıyanın aracı ile yakını olsun olmasın herhangi bir kimseyi ücret almaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Bu ilişkinin yer yer ahlaki görev niteliği taşıması elbette ki mümkündür. Fakat bu istisnai bir durumdur. Sırf arada bir akrabalık bağının olması hatır taşımasını ahlaki görev haline getirmez. Hatır taşımasının ahlaki bir görevi yerine getirme niteliğinde olmasının kriteri herhangi bir akrabalık bağının var olması değil, gerçekten ahlaken yardımcı olmak ve bakmakla yükümlü olmak gibi bir ilişkinin mevcut olmasıdır. Örneğin bir kişinin annesini ücret almaksızın aracıyla bir yere götürmesi ahlaken görev sayılmalıdır. Fakat aynı kişi kuzenini ücret almaksızın aracıyla bir yere götürdüğünde bu ahlaki bir göre değil, hatır taşıması olacaktır. Araç sürücüsü ile müteveffa arasındaki bir yakınlığın / akrabalığın olmadığı ve ücretsiz yolculuk yapılması dikkate alındığında bu taşımanın hatır taşıması olduğu apaçık ortadadır. Dolayısıyla da hesaplamadan hatır taşıması indirimi yapılmasını talep etmekteyiz. davayı ve talebi kabul anlamına gelmemek üzere, doğru bir değerlendirme yapılabilmesi için; öncelikle tüm delillerin toplanmasını takiben yukarıda açıklanan hususların da değerlendirilerek, ölenin ve sürücünün uyuşturucu madde ve alkol etkisinde olup olmadığının da araştırılarak, dosyanın kusur tespiti için adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi’ne gönderilmesini, sağlıklı ve gerçekçi bir tazminat hesaplaması yapılabilmesi için de “destekten yoksun kalma tazminatı”na ilişkin talebin değerlendirilmesi amacıyla aktüer sıfatına sahip bir bilirkişinin görevlendirilmesini, talep etmekteyiz. Gerçek zararın belirlenebilmesi için de konusunda uzman kişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının bir an için haklı olduğu düşünüldüğünde bile, ölen kişi için, sigortacının sigorta poliçesinde yazılı bulunan azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında zarar görenlere tazminat ile yükümlü olduğu, her halükarda ise tazminatın ödenebilmesi için davacının ölenle aralarındaki destek ilişkisini ve zararlarını ispatlaması, gerekmektedir. Dolayısıyla, davacının ölenle aralarındaki destek ilişkisini ispatladıktan sonra ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından ölüm nedeniyle kendisine maaş bağlanıp bağlanmadığının sorulması ve bu tazminat ve ödeneğin tenzilinden sonra sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu sebeple yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde bir değerlendirme yapılabilmesi için kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacılara …’in vefatı sebebiyle SGK tarafından rücuya tabi bir gelir bağlanıp bağlanmadığına dair müzekkere yazılmasını talep etmekteyiz. Müvekkil sigorta şirketi tarafından davacılara 20.07.2017 tarihinde yapılan 19.802,87-TL ile 07.08.2017 tarihindeki 75.753,59 TL tutarındaki ödemeler ile davacıların bakiye zararları bulunmamaktadır, anılan ödemeler ile davacıların zararı karşılanmıştır. Sayın Mahkemece de itirazlarımız doğrultusunda aldırılacak ve TRH-2010 tablosuna göre yapılacak bir aktüer raporu sonucunda davacıların bakiye alacakları bulunmadığından haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar vermek gerektiği anlaşılacaktır. Davacılara yapılan ödemenin denetlenmesinde; ödeme tarihi olan 20.07.2017 ve 07.08.2017 tarihindeki verilerin dikkate alınması gerekir, daha ileri bir tarihteki verilerin dikkate alınması halinde davacı yararına haksız kazanıma yol açılacaktır. Ödemeye ilişkin hesaplama yapılmalıdır. Hesaplama yapılırken, bilirkişi raporunda bilinen dönem gelirleri yasal faizi ile güncellenerek rapor tarihine getirilmeli, bilinmeyen dönem geliri ise en son geçerli ücret esas alınarak hesaplanmalıdır. Böylece, müvekkil şirketçe tazminat ödemesi yapılarak sorumluluğun bertaraf edildiği bilinen dönem gelirleri için; paranın zaman değerindeki kaybı kendiliğinden giderilmiş olacaktır. Tarafımızdan yapılan ödeme, yasal faizi ile güncellenerek, rapor tarihine getirileceğinden tüm değişkenler ortak bir tarihte birleştirilmiş olacaktır. Aksi halde, bilirkişi rapor tarihine kadar ikinci kez faiz yürütülmüş olmaktadır. Trafik kazaları esas niteliği itibariyle haksız eylemden sayılan hallerden olduğu halde, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının zarar giderim yükümlülüğünü düzenleyen Karayolları Trafik Kanunu’nun 98/1 ve 99/ 1 maddeleri hükümlerinde sigortacının gerek bedensel, gerekse eşyaya gelen zararları ödeme yükümlülüğünün durumunun sigortacıya ihbarından itibaren sekiz iş gününde ödenmesi gerektiği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu hükümler esasen TTK.nun 1299. maddesinin tekrarı niteliğindedir. Özel dairenin bu konuda birçok kararı bulunmaktadır. 02.06.1997 gün ve … -… sayılı kararında da “ sigortacı kendisine tazminat ödemesi için gerekli ihbar yapılıp, belgelerin ibrazından itibaren 8 işgünü içinde ödeme yapacağı hükme bağlanmıştır. Diğer bir deyişle, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte muaccel hale gelmektedir. davacı, müvekkil şirkete müracaat etmiş, hesaplanan tazminat bedeli davacı vekiline ödemiştir. müvekkil şirket poliçeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğinden temerrüde düşmüş değildir. bu nedenle müvekkil şirketin faiz sorumluluğu ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacaktır. Sigorta şirketleri sigortalılarının sorumlu olduğu şekilde sorumlu olurlar. Sigortalıları, nasıl, ne kadar, hangi türden bir borç altında iseler, araçlarını sigortalayan şirketler de o şekilde bir borç altında olurlar. Bu durum izahtan varestedir. Avans faiz talebi, ticari nitelikte olan para borçlarına işletilen bir faiz türüdür. Davaya konu kaza ticari iş niteliği taşımamaktadır. Haliyle de ticari işlerde istenebilecek avans faizinin huzurdaki davaya konu kaza sonunda hükmedilecek tazminat için de istenebilmesi mümkün değildir. Söz konusu olayın işleten açısından haksız fiilden kaynaklanan bir olay olduğu, müvekkil şirketin de yasal olarak işletene düşen hukuki sorumluluğu üstlendiği göz önüne alındığında haksız fiilden kaynaklanan olaylarda ise ancak yasal faizin talep edilebileceği izahtan vareste olup Yargıtay kararlarıyla da sabittir. Nitekim kazaya karışan sigortalımız araç kullanım tarzı “HUSUSİ” olduğundan, ticari faiz talebi haksızıdır. Bu nedenle kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda da davacı yan ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebilecektir.” şeklinde cevap vermişlerdir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın Ankara ATK’ya gönderildiği ATK tarafından tanzim edilen raporda özetle; meydana gelen trafik kazasında sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’nün kusursuz olduğu, … …’in ise kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın Aktüeryal Hesap Uzmanı bilirkişi Av. … ‘a tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; Anne …’in destekten yoksun kalma tazminatının 42.176,85 TL olduğu, davacı boşanmış eş …’in destekten yoksun kalma tazminatının 221.488,43 TL olduğu, …’ın destekten yoksun kalma tazminatının ise 4.483,98 TL olduğu, … ‘nın destekten yoksun kalma tazminatının 972,65 TL olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının 16.621,28 TL olduğu, dava dışı oğlu …’ın ise destekten yoksun kalma tazminat tutarının 42.462,20 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Aynı bilirkişinin ek raporunda özetle; Davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatının bulunmadığı, …’in tazminat alacağının kalmadığı, …’in 13.240,26 TL olduğu, …’ın 201.203,28 TL olduğu rapor edilmiştir.
Aynı bilirkişinin 2. Ek raporunda özetle; …’in destekten yoksun kalma tazminatının 6.218,86 TL Davacı …’nın 7.505,52 TL, …’in 19.085,48 TL, … ın ise 155.471,57 TL tazminat alacağının bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyasına aynı bilirkişi tarafından ibraz edilen ek raporda özetle; …’in tazminat alacağının 5.568,61 TL, …’in 6.343,33 TL, …’in 16.113,48 TL, …’ın ise 167.538,99 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Dosyanın Hesap Uzmanı bilirkişi Av. … ‘e tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; Meydana gelen kazadan dolayı anne …’in 20.845,47 TL olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının 159.002,53 TL olduğu ve bu tazminatın mahkemenin takdirinde olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının bulunmadığı, …’nın tazminat alacağının bulunmadığı, …’in tazminat alacağının bulunmadığı ve dava dışı oğul …’ın tazminat alacağının 27.720,32 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacılar vekili davalı aleyhine Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Konunun 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, KTK.85. Maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde;”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi );”Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği görülmüştür.
…’in … olarak bulunduğu, … sevk ve idaresindeki, … adına kayıtlı … plaka sayılı araç İle, … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı ticari minibüsün çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’in yaşamını yitirdiği, …’in … olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası davalı … tarafından, … poliçe numarası ile yaptırılmıştır.
Ayrıca konu ile ilgili olarak 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, (haksız fiil, doktrinde hukuka aykırı zarar verici eylem olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı olarak belirlenmektedir, bu durumda haksız fiilden söz edebilmek için “1) hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, 2)eylemden kaynaklı bir zararın olması, 3)zarar veren kişinin kusuru bulunması” ya da yasaca sorumlu olması” zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir) KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporlarında sırasıyla; meydana gelen trafik kazasında sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’nün kusursuz olduğu, … …’in ise kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüş, anne …’in destekten yoksun kalma tazminatının 42.176,85 TL olduğu, davacı boşanmış eş …’in destekten yoksun kalma tazminatının 221.488,43 TL olduğu, …’ın destekten yoksun kalma tazminatının ise 4.483,98 TL olduğu, … destekten yoksun kalma tazminatının 972,65 TL olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının 16.621,28 TL olduğu, dava dışı oğlu …’ın ise destekten yoksun kalma tazminat tutarının 42.462,20 TL olduğunun bildirildiği, davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatının bulunmadığı, …’in tazminat alacağının kalmadığı, …’in 13.240,26 TL olduğu, …’ın 201.203,28 TL olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının 6.218,86 TL Davacı …’nın 7.505,52 TL, …’in 19.085,48 TL, … ın ise 155.471,57 TL tazminat alacağının bulunduğu, …’in tazminat alacağının 5.568,61 TL, …’in 6.343,33 TL, …’in 16.113,48 TL, …’ın ise 167.538,99 TL olarak hesaplandığı ek raporunda ise özetle; Meydana gelen kazadan dolayı anne …’in 20.845,47 TL olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının 159.002,53 TL olduğu ve bu tazminatın mahkemenin takdirinde olduğu, …’in destekten yoksun kalma tazminatının bulunmadığı, …’nın tazminat alacağının bulunmadığı, …’in tazminat alacağının bulunmadığı ve dava dışı oğul …’ın tazminat alacağının 27.720,32 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 15/02/2022 tarihli duruşmadaki beyanında ” PMF 1931 yaşam tablosuna göre alınan raporun güncellenerek hesap yapılmasını istemiyoruz, davalının sigorta şirketi olması ve limit dahilinde sorumlu olması ve her halükarda değişen şeyin yalnızca davacıların tazminat miktarları olduğu dikkate alınarak hesap yapılmasını istemiyoruz, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalmasını isteriz, diğer taraftan biz uyarlama dilekçemiz ile TR 2010 a göre talep ettik dedi.” demiştir.
Mahkememiz dosyasının ayrıntılı incelenmesi neticesinde; birlikte kusur yönünden itiraz var ise de; bu konuda bir bilgi ve belge olmadığı, ATK raporunda müteveffanın kusursuz olduğu anlaşılmakla bu itiraza itibar edilmemiştir.
Hatır taşıması yönünden defi var ise de; somut olayın özelliklerine baktığımızda hakkaniyet kurallarına (hak ve nesafet (nasfet) kurallarına) göre hatır taşıması indirimine takdiren gidilmemiştir.
07/01/2019 Tarihli emniyet araştırma tutanağında da belirtildiği gibi 2014 yılında boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri şeklinde rapor edildiği, dolaysıyla boşanmadan sonra müteveffa ile davacı eş birlikteliği devam ettiğinden ve bu birlikteliklerinden bu aşamada müşterek çocukları olduğundan resmen eş olmasalar bile fiilen birbirlerine destek olduklarının devam ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Kaza zaptı ile ATK raporu uyumlu olduğundan kusur yönündeki itiraza itibar edilmemiştir.
Olay tarihinden itibaren avans faiz talep edilmişse de davalı yan sigorta şirketi olduğundan ve başvuru tarihinden 8 gün sonra temerrüte düşeceğinden, temerrüt tarihinden itibaren kazaya neden olan araç hususi olduğundan yasal faize hükmedilerek davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı … (velayeten annesi …) için 6.218,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … (velayeten annesi …) için 7.505,52 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … (velayeten annesi …) için 19.085,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … için 155.471,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … … yönünden usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
DAVACININ DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-Davacı … (velayeten annesi …) için 6.218,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davacı … (velayeten annesi …) için 7.505,52 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davacı … (velayeten annesi …) için 19.085,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Davacı … için 155.471,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-… … yönünden usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 12.861,50 TL karar ve ilam harcından 68,31 TL peşin harç ve 13/02/2020 tarihli 6 adet 54,40 TL lik başvurma harcı, 11/02/2021 tarihli 629,41 TL lik ıslah harcı ile 25/05/2022 tarihli 24,88 TL lik ıslah harcı TOPLAMI 1.049,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.812,50 TL harcın davalı …’nden tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
3-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan toplam 109,41 TL ilk yargılama harcı ve 13/02/2020 tarihli 6 adet 54,40 TL lik başvurma harcı, 11/02/2021 tarihli 629,41 TL lik ıslah harcı ile 25/05/2022 tarihli 24,88 TL lik ıslah harcı TOPLAMI 1.090,1 TL’nin davalı …’nden tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan 2.792,73 TL yargılama giderinin davalı …’nden alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden … YÖNÜNDEN A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden … YÖNÜNDEN A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden … YÖNÜNDEN A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden … YÖNÜNDEN A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 18.719,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya …’a VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan …’dan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı davacı … ve … açısından KESİN diğerleri yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/07/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.