Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/493 E. 2022/432 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte bulunan ” Tazminat ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Müvekkilimiz 18/12/2016 tarihinde … Mah. … Cad. … Künefe Isimli işyerinin önünde yol kenarında bulunduğu esnada çok süratli bir şekilde gelen davalılardan … yönetimindeki … plakalı araçla park halinde duran diğer araçlara çarpması sonucunda müvekkilde hayati tehlike ve kemik kırığı olacak şekilde yaralanmıştır. İş bu kazada davalı … tam kusurludur. Hastane kayıtları ve dilekçe ekinde sunduğumuz belgelerden de anlaşılacağı üzere T.C. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen malzeme raporunda da EMİNENTİA KIRIĞI olduğu sabittir Müvekkil evde ve hastanede yatarak tedavi edilmektedir. Hareket edememektedir, bacağını ,ayağını ve parmaklarını hareket ettirememektedir. Sakat kalma durumu ile karşı karşıyadır. Davalı … aleyhine Konya .Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.Sayılı dosyası ile ceza davası açılmış olup dava derdesttir. Araç sürücüsü asli ve tam kusurlu olarak kabul edilmiş olup üstüne üstlük aracın Zorunlu Mali Sigortası’nın da olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Kaza 18/12/2016 gün Saat 14:00 de meydana gelmiş davalı aynı gün kazadan sonra saat:15:34 de sigortasını yaptırmış. Müvekkil kazanın olduğu tarihten itibaren Dr.Necmettin Erbakan Üniversitesi Hastanesinde ,4 gün Kalp damar yoğun bakımında,4 günde öortopedi bölümünde özel odada ,1 ay plastik cerrahi bölümünde enfeksiyon tedavisi ve ameliyat olmuş tabiki bu esnada 26/12/2016 tarihinden Itibaren müvekkile bakıcı olarak … isminde bir bayan tutulmak zorunda kalınmış ve bu bayan 4 ay bayunca müvekkilin bakımı ile ilgilenmiştir .Bu bakıcı bayana da aylık 800.00 TL ücret olarak ödenmiştir.Daha sonra müvekkil 1 ay fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde tedavi görmeye başlamış bu esnada eşinin desteği ile ev işi yapamamış fakat yemekleri yapmaya çalışmıştır. Müvekkil eşinin yardımı ve hastanede öğretllen hareketlere devam etmektedir. Müvekkil tüm yukarıda saydığımız tedaviler için özel ambulans tutulmak suretiyle götürülmüş şu anda da tam anlamı ile yürüyememekte ve tedavisi devam etmektedir. Özel ambulans ile ilgili durum “… LİMİTED ŞİRKETİNDEN “ sorulduğunda bu durum açıklığa kavuşacaktır. Müvekkil ev hanımıdır ev kadını da olsa bir işi ve kazancı olmayan kişiler olarak görmemek gerekir. Ev kadınlığı da bir meslektir. Üstelik hayat boyu yapılır. Ev kadını haksız eylem ve kaza sonucu yaralandığı takdirde, kendi ev hizmetlerini yaparken beden gücündeki eksilme oranında zorlanacağından, bu güç kaybının tazminat olarak ödeneceği kabul edilmiştir. Kalıcı sakatlık söz konusu olmasa bile, yaralanma nedeniyle bir süre ev hizmetlerinin yerine getirilememesi de geçici iş göremezlik olarak değerlendirilecek ve bunun süresi kadar bir zarar hesabi yapılması gerekecektir. Ev hizmetleri yönünden tazminat hesabı yasal asgari ücretler üzerinden yapılacaktır. Çalışanlar için asgari geçim indirimi ev hanımları açısından pasif dönem yani emekli dönemi için indirim yapılmayacaktır. ( YARGITAY . Hukuk Dairesi 6.11.2014 Tarih ESAS NO:… KARAR NO: … ) Açıklanan nedenlerle 5,000,00 TL’nin fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal falzi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline ,müvvekkil iş bu kaza sebebi İle kusurlu değildir ve müvekkil bu kaza sebebiyle iki defa ameliyat olmuştur ve halen de tedavisi devam etmektedir,kaza tarihinden itibaren çektiği sıkıntılar ,acı ve ızdırap dolayısıyla ve tam anlamı ile yürüyememe ihtimali de dikkate alınarak 15.000.00 TL Manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi için iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olmuştur. ” şeklinde dava açmıştır.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ” Adıma kayıtlı aracı oğlum … kullanırken, 18.12.2016 tarihinde trafik kazası yapmıştır. Bu trafik kazasında oğlum …’nın herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Kaza davacının kusuru neticesinde olmuştur. Öncelikle kaza tespit raporuna itiraz eder bu konudaki başvuru haklarımızı saklı tutarız. Davacı bir kısım maddi zararları olması gerekçeleri ile bu davayı açmıştır. Maddi tazminata ilişkin zararların mahkemenize net bir şekilde izah edilmesi gerekir. Maddi zararların neter olduğu yaptıkları harcamalar ve bu harcamalar karşılığında alınan faturaların mahkemenize sunulması gereklidir. Davacı ymaddi zararları noktasında yaptığı faturalı harcamalarını mahkemenize sunmamıştır. Bu seveple maddi tazminat taleplerinin reddi gereklidir. Davacı yan dava dilekçesinde 26.12.2016 tarihinden itibaren … isminde bir bakıcı tutmak zorunda kaldığını belirtmiştir. …’un kendisine 4 ay süreyle baktığını söylemektedir. … isimli kadının bu tarihler arasında davacımın yanında çalışıp çalışmadığının SGK”dan sorulması halinde …’un davacının yanında çalışmadığı görülecektir. Geçici iş göremezlik durumltarının, iş kazası ve meslek hastalıkları ile doğum olduğu açıktır. Yargitay çeşitli kararlarında, özellikle katkı payı davaları aracılığıyla belirginleşen dosyalarda, farklı farklı katkı oranları belirlemektedir. Yargıtay bir kararlarında ev hanımının katkısını kabul etmekte iken, son kararında ev işlerinin, evlilik birliği içinde kadının doğal görevi olmasından bahisle, “katkı kabul edilemeyeceğini” bildirmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin iş göremezlik sebebiyle tazminat isteminin, hukuki dayanağı olmayıp, duygusal yaklaşmalar sonucu, kanun Maddesinin amacının dışına çıkacak şekilde genişletilmesiyle bu sonuca ulaşılmıştır. Davacı tedaviye dair harcamaları neticesinde maddi tazminat talep etmiştir. Bu tedavi harcamalarının neler olduğunu ayrıntılı belirtmemiştir ve yaptığı harcamalara ilişkin fatura sunamamıştır. Davacı taraf dava dilekçesinin bir yerinde faturalandırılamayan bir kısım harcamaları dahi istemiştir. Maddi tazminat davalarında davacının yaptığı ve talep ettiği maddi harcamaları tek tek ispatlaması gereklidir. Sunduğu rakamlar fahiş olmakla birlikte, faturalandırılmadığı için iddiadan ibarettir.” şeklinde cevap vermiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, SGK’ya müzekkere yazılarak …’un davacının yanında çalışmadığının sorulmasını istediğini, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle: ” Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle Davanın Reddi Gerekmektedir. kazaya karışan … plakalı aracın, kaza tarihini kapsar şekilde, geçerli trafik poliçesi bulunmaktadır. …’nın sorumluluğu kapsamında bulunan, zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların karşılanmasından ibarettir. Rizikonun meydan geldiği tarihte, … Plakalı Araç, başlangıcı kazanın gerçekleştiği tarih olmak üzere … SİGORTA A.Ş. nezdinde sigortalı bulunmaktadır. İlgili poliçenin kaza tarihi ve saatinde geçerli durumda olması halinde müvekkil kurumun hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. Müvekkil kuruma dava öncesinde başvuru yapılmamış olduğundan ve dava dilekçesi ekinde kazaya ilişkin deliller tarafımıza tebliğ edilmediğinden, kaza saati anlaşılamamıştır. İlgili poliçenin bir örneğinin dosyaya alınmasını ve poliçenin kaza saatinde geçerli olduğunun tespiti halinde müvekkil kurum bakımından davanın reddine karar verilmesini talep ederiz. Kazaya Sebebiyet Veren Aracın Kaza Tarihini Kapsar Şekilde Geçerli Trafik Sigorta Poliçesinin Olup Olmadığının Tespiti Gerekmektedir. …’nın sorumluluğu kapsamında bulunan, zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların karşılanmasından ibarettir. Bu sebeple öncelikle Türkiye Sigortalar Birliği’nden kazaya karışan aracın kaza tarihi ve saatini kapsar şekilde geçerli sigorta poliçesinin olup olmadığı sorulmalı, ilgili kurumdan gelecek cevabi yazı neticesince müvekkil kurumun sorumluluğu tespit edilmelidir. Türkiye Sigortalar Birliğine yazılacak müzekkerede, kazaya karışan aracın şasi numarasının da özellikle belirtilmesini ve aracı şasi ve motor numaraları ile de kaza tarihinde geçerli sigorta poliçesinin olup olmadığının sorgulanması geretiğinin belirtilmesini talep ederiz. Davaya Konu Kazanın Oluşumundaki Kusur Oranlarının Tespiti Adli Tıp Vasıtasıyla Yapılmalıdır. Yapılacak yargılamada, müvekkil kurum aleyhine hüküm kurulması halinde, zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Zarar görenin tam kusurlu olması halinde ise davacının tazminat talep hakkı bulunmamaktadır. Sayın davacı vekili kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün ve davacının kusur oranına ilişkin geçerli bir rapor ibraz etmemiştir. Yargıtay’ın da kabul ettiği üzere bilirkişi raporları, çözümü özel ve teknik bilgiye dayanan konularda ve uzman bilirkişilerce yapılmalı ve bu doğrultuda kusur oranına ilişkin raporlar Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınarak tespit edilecek hukuki duruma göre karar verilmelidir. Yargıtay’ın benimsediği görüşler doğrultusunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur durumuna ilişkin rapor alınmasını ve bu doğrultuda hüküm kurulmasını talep ederiz. Davacının Daimi Maluliyet Durumunun Tespiti Adına Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nden Maluliyete İlişkin Sağlık Raporu Alınması Gerekmektedir. Daimi maluliyetin varlığından söz edebilmek için tıbbi tedavinin sona ermesi ve daimi malûliyetin kati surette tespiti gerekmektedir. Davacının kaza sebebiyle duçar olduğu daimi sakatlık sonucu meydana gelen sürekli iş gücü kaybı var ise, bunun Yargıtay içtihatları doğrultusunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca malüliyetin sebebi ve oranı da böylece tespit edilmelidir. Davacının kalıcı sakatlık tazminatı talebi için; “Özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliği”ne göre (Resmi Gazete 30 Mart 2013 -28603) Kişinin kalıcı bir sakatlığının olup olmadığı tespit edilmelidir. Yine aynı yönetmeliğin eklerinde yer alan kas-iskelet sistemi ile ilgili yaralanma modeli veya tanı ilişkili değerlendirme kriterlerine göre, davacının tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olması gerekmektedir.
Davaya Konu Maluliyet Tazminatının Uzman Bilirkişilerce Hesaplanması Gerekmektedir. Davacı yan tarafından müvekkil kuruma yöneltilen talep; davacının daimi maluliyetinden kaynaklanan tazminat istemi olup, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na dayanılarak hazırlanan 15.08.2007 tarih ve 26614 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01.01.2008 tarihinde yürürlüğe giren ‘’Aktüerler Yönetmeliği’nin‘’15. maddesinde Hazine Müsteşarlığı nezdinde tutulan sicile kayıtlı olmadan Aktüer meslek unvanının kullanılamayacağı ve ilgili hesapların yapılamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca şu hususu da önemle belirtmek isteriz ki; Söz konusu tazminat hesaplaması yapılırken Hazine Müsteşarlığı’nın … sayılı Genelgesi’ne uygulanmalıdır Bu Genelgeye uyulması sigorta şirketleri ve … bakımından zorunlu olup, uyulmaması halinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 34. Maddesinin (j) bendine göre idari para cezası yaptırımı bulunmaktadır. Bu nedenlerle sayın mahkemece huzurdaki dosya için uzman “aktüer” bilirkişilerce hesaplama yapılmasını; yapılacak hesaplamada, hesaba esas teşkil edecek bilgilerin ve davacının kazanç durumunu gösterir belgelerin tartışmasız şekilde ispat edilmesi zorunlu olduğundan söz konusu belgeler dosyanıza geldikten sonra dosyanın aktüer bilirkişisine verilmesini talep ederiz. Geçici İş Göremezlik Nedeni İle Doğan Zararlara İlişkin Maddi Tazminat ve Rücu Talepleri Teminatı Dışında Olup Müvekkil Kurumun Bu Talepler Nedeniyle Sorumluluğu Bulunmamaktadır. Geçici iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin maddi tazminat talepleri Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi teminatı kapsamına girmemektedir. Öte yandan, geçici iş göremezliğe ilişkin talepler tedavi giderleri altında Trafik Sigortası kapsamında SGK’nın sorumluluğundadır. Tedavi giderleri kapsamında, Güvence Hesabının, motorlu araç işletmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü 6111 Sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, dava konusu kaza nedeniyle yapılan tedavi masraflarının müvekkil kurumdan talep edilmesi mümkün değildir. Yasa Koyucu tarafından trafik kazası nedeniyle sağlık hizmeti sunularınca verilen tedavi hizmetlerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren maddeler vardır. Davacının müvekkil kurumdan talep etmiş olduğu tedavi ve bakıcı giderlerine bağlı maddi tazminat isteklerinin reddi gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Davacıya Ödenmiş veya Ödenen Rücuya Tabi Tazminat Miktarı Tespit Edilerek Müvekkil Kurum Tarafından Ödenecek Tazminattan Mahsup Edilmelidir. …’nın Sorumluluğu Kaza Tarihinde Poliçedeki Teminat Limiti ve Kusur Oranı İle Sınırlıdır. Yapılacak yargılama neticesine aleyhe hüküm kurulması halinde, …’nın sorumluluğu kaza tarihi itibariyle maluliyet hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı tutulmalı, zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılmalıdır. Aleyhimize karar verilmesi durumunda …’nın sorumluluğu kaza tarihindeki poliçedeki teminat limitini aşamaz. Davacı Tarafın Başvurunun 8. Gününden İtibaren Avans Faizi Talebi Haksız Olup, Ancak Dava Tarihinden İtibaren Yasal Faiz Talep Edilebilir. Tazminata konu olay haksız fiilden kaynaklanmakta olup, ticari herhangi bir unsur taşımamaktadır. Müvekkil kurum haksız fiilin gerçekleşmesinde taraf değildir, sorumluluğu kanundan kaynaklanmaktadır. … aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerekmektedir.” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın Hasar ve Kusur Uzmanı Bilirkişi … tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; dava konusu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’nın %100 oranında asli kusurlu olduğu, park halindeki … plaka sayılı aracın kural ihlalinin olmadığı ve kusursuz olduğu, yaya …’nun yaya olarak kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca maluliyet raporu amacıyla dosyanın NEÜ’ye gönderildiği, bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen raporda; davacının iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği, bu sürenin 6 ayında bir başkasının bakım ve yardımına ihtiyaç duyacağı, davacı şahsın fatura edilemeyen tedavi giderlerinin 13.500,00 TL olduğu, bakıcı giderleri kapsamında yaptığı harcamaların 10.598,80 TL olarak değerlendirildiği, fatura edilen tedavi giderlerinin 2.941,34 TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyasının Aktüeryal hesap uzmanı bilirkişi Av. … ‘a tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 23.845,08 TL olduğu, Sürekli iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 74.498,80 TL olduğu, İyileşme döneminde bakıcı giderinden doğan maddi zararının 26.346,59 TL olduğu, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararının ise 16.441,34 TL olduğu bildirilmiştir.
Aynı bilirkişinin mahkememize gönderildiği ek raporda özetle; davacının geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 23.845,08 TL, sürekli iş göremezlik zararının 58.080,79 TL, iyileşme döneminde bakıcı giderinden doğan maddi zararının 26.346,59 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararının 16.441,34 TL olduğu bildirilmiştir.
Aynı bilirkişi 11/03/2022 tarihli ek raporunda özetle; geçici iş göremezlik zararının 23.845,08 TL, sürekli iş göremezlik zararının 250.694,42 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinin 33.354,00 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararının ise 16.441,34 TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilinin 16/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ibraz ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalılar aleyhine Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalılar yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Ayrıca konu ile ilgili olarak 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, (haksız fiil, doktrinde hukuka aykırı zarar verici eylem olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı olarak belirlenmektedir, bu durumda haksız fiilden söz edebilmek için “1) hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, 2)eylemden kaynaklı bir zararın olması, 3)zarar veren kişinin kusuru bulunması” ya da yasaca sorumlu olması” zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir) KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, görülmüştür.
Davacının 18/12/2016 tarihinde … Mah. … Cad. … Künefe Isimli işyerinin önünde yol kenarında bulunduğu esnada davalılardan … yönetimindeki … plakalı araçla park halinde duran diğer araçlara çarpması sonucunda yaralandığı görülmektedir.
Ayrıca konu ile ilgili olarak 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, (haksız fiil, doktrinde hukuka aykırı zarar verici eylem olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı olarak belirlenmektedir, bu durumda haksız fiilden söz edebilmek için “1) hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, 2)eylemden kaynaklı bir zararın olması, 3)zarar veren kişinin kusuru bulunması” ya da yasaca sorumlu olması” zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir) KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarında sırasıyla; dava konusu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’nın %100 oranında asli kusurlu olduğu, park halindeki … plaka sayılı aracın kural ihlalinin olmadığı ve kusursuz olduğu, yaya …’nun yaya olarak kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüştür. Davacının iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği, bu sürenin 6 ayında bir başkasının bakım ve yardımına ihtiyaç duyacağı, davacı şahsın fatura edilemeyen tedavi giderlerinin 13.500,00 TL olduğu, bakıcı giderleri kapsamında yaptığı harcamaların 10.598,80 TL olarak değerlendirildiği, fatura edilen tedavi giderlerinin 2.941,34 TL olduğu, davacının geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 23.845,08 TL, sürekli iş göremezlik zararının 58.080,79 TL, iyileşme döneminde bakıcı giderinden doğan maddi zararının 26.346,59 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararının 16.441,34 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili mahkememizin 06/07/2022 tarihli duruşmasında “… ile anlaşma olmuş ise de bir neticeye gidemedik sigortaya başvuru yapmadan iş bu davayı açmıştık zaman aşımı süresinin az bir süre kaldığından dosyanın üzerinden karar verilmesini manevi tazminat yönünden karar verilmesini talep ediyoruz” demiştir.
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; 2918 s. Karayolları Trafik Kanunu’nun 14/04/2016 gün ve 6704 sayılı kanunla değiştirilen ve 26/04/2016 tarihinde değişikliği yürürlüğe giren 97. maddesine göre, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.”
Ankara BAM . HD.nin 20.12.2016 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, “KTK’nın 97. maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ise, her hangi bir dava açılmadan önce davadaki talebe ilişkin olarak ilgili birime başvuru yapılmasına ilişkin olarak getirilen düzenlemeler, mahiyeti gereği mutlaka davadan önce yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır. Çünkü bununla amaçlanan dava yoluna başvurmadan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak, yargı yolu ile taleplerin karşılanmasının maliyetini azaltmak ve yargıdaki iş yükünü azaltmaya yöneliktir. Bu yol ile çözüm sağlanamadığı taktirde ancak dava yoluna gidilmelidir. Bu sebepledir ki dava açıldıktan sonra, bu dava şartının tamamlanabileceğinin düşünülmesi halinde kanun maddesinin mahiyetine ve amacına aykırı bir durum söz konusu olacak ve yasanın amaçladığı hususu genişleterek yorumlamak kanun maddesini amacından uzaklaştırabilecektir.”
Somut olayda ; Davacı vekiline, 2918 s. KTK’nun 97. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 26/04/2016 tarihinden sonra bu davanın açılmış olması nedeniyle; 2918 s. KTK’nun 97. maddesi gereğince dava açmadan önce, davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunup, 15 günlük bekleme süresi geçtikten ya da bu süre içerisinde taleplerinin karşılanmayacağına dair olumsuz cevap aldıktan sonra dava açılması gerekirken kaza tarihinin 18/12/2016 olduğu, dava tarihinin ise 27/07/2017 olduğu anlaşılmakla dava açılmadan önce sigortaya müracaat edilmediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili, dava açıldıktan sonra davalı sigorta şirketine müracaat edildiğini beyan edilerek 6100 sayılı HMK’nin 115/2. maddesi gereğince bu dava şartı eksikliğinin dava içerisinde giderilmiş olduğunu bildirmiş ise de ; 2918 s. KTK’nun 97. maddesinin, dava açmadan önce başvuruyu zorunlu kılması, dava açıldıktan sonra sigorta şirketine başvurulması suretiyle, dava şartı eksikliğinin giderilebileceğini kabul etmenin 2918 s. KTK’nun 97. maddesiyle getirilen düzenlemenin amacına da uygun düşmeyeceği ve yasanın bu maddesini uygulanamaz hale getireceği, sigorta şirketinin davadan sonra başvuru üzerine kısmi ödeme yapmasının da bu yasal zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı kanaatine varıldığından, dava açıldıktan sonra davacının sigorta şirketine yaptığı başvurunun dava şartı eksikliğini gidermediği kabul edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine karşı tazminat davası açılmadan önce, 2918 s. KTK’nun 97. maddesi gereğince yazılı olarak başvuruda bulunulması, 15 gün beklenilmesi, 15 gün içerisinde sigorta şirketi tarafından tazminat talebine olumlu cevap verilmediği takdirde dava açılması (2918 s. KTK’nun 97. maddesi ile 6100 s. HMK.nın 114/2. maddesi gereğince) dava şartı olup, bu şartın yerine getirilmediği, dava şartının (6100 s. HMK.nun 115/1. maddesi gereğince de) her aşamada ve re’sen gözönünde bulundurulması gerektiği anlaşıldığından, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca manevi tazminatlar bakımından yapılan incelemede ise; davacı …’nun meydana gelen kaza nedeniyle zor günler geçirdiğini ve bununla birlikte manevi zarara uğradığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur durumu ve diğer hususlar dikkate alınarak aynı zamanda”hükmedilcek bu para, zarara uğrayandan manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amcına göre belirlenmelidir, takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” (Yüksek Yargıtay . HD’nin 06/06/1999 Tarih, … ; . HD’nin 18/06/1998 tarih, … ), “hükmedilcek bu para, zarara uğrayandan manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amcına göre belirlenmelidir, takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” (Yüksek Yargıtay . HD’nin 06/06/1999 Tarih, … ; . HD’nin 18/06/1998 tarih, … ), Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebi ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde bulundurularak hak ve nesafet çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır, zira TMK’nın 4. Maddesinde kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre takdir edeceği öngörülmüştür.( Yüksek Yargıtay . HD’nin 23/02/2015 Tarih … Esas … Karar) anılan emsal kararların da dikkate alınması ve Yüksek Yargıtay . HD’nin 23/02/2015 Tarih … Esas … Karar yine HGK’nın 23/06/2004 tarihli, … -… sayılı kararında “22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır” şeklinde hüküm geçtiği, anılan emsal kararların da dikkate alınması ve kaza tarihi ile karar tarihi arasında geçen süre de dikkate alınarak manevi tazminatlar bakımından davanın kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 18/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının davalılar aleyhine açtığı maddi tazminat yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2- 15.000,00 TL manevi tazminatın 18/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3- MADDİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN; Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 260,85 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-MADDİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-MADDİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
6-MADDİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’na VERİLMESİNE,
7- MANEVİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN; Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.024,65 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
8-MANEVİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN Yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, (SED araştırmaları zimmet ile gönderilmiştir.)
9-MANEVİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
10-MANEVİ TAZMİNATLAR BAKIMINDAN Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/07/2022

Katip Hakim

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.