Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/87 E. 2022/402 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …
ASIL DAVA BAKIMINDAN :
DAVACI- BİRLEŞEN DOSYA DAVALISI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI- BİRLEŞEN DOSYA DAVACISI : … – …
VEKİLLERİ :
İLİŞKİLİ KİŞİ :
BİRLEŞEN DAVA BAKIMINDAN :
DAVACI-ASIL DOSYA DAVALISI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI- ASIL DOSYA DAVACISI :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte bulunan ” İtirazın iptali ” davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACI VEKİLİ KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE AÇMIŞ OLDUĞU DAVADA İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında bir kısım kahve ürünlerinin Akşehir ilçe merkezinde satışı ile ilgili 5 maddelik satış sözleşmesi akdedildiğini, davalının sözleşme hükümlerine riayet etmediğini, sözleşme hükümleri gereğince 10.000,00 TL tazminat ödemeyi kabul eden davalı hakkında Konya . İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı ile taraflar arasında akdediler sözleşme uyarınca davalının da müvekkili hakkında icra takibi başlattığını ve yaptıkları itiraz neticesinde takibin durması üzerine Konya . ATM Sinin … E. Sayılı dosyasına itirazın iptali davası açıldığını belirterek her iki icra takibi ve akabinde açılan davaların taraflarının aynı olduğunu bu nedenle Mahkememiz dosyasının . ATM si dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı tarafa henüz tebligat yapılmamıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 23/06/2016 tarihinde … Esas, … Karar numarası ile “Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşıldığından bu dosya ile Konya .Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının birlikte incelenmek ve karar verilmek üzere BİRLEŞTİRİLMESİNE,” şeklinde karar verildiği görülmüş ve dosya mahkememiz dosyası arasına gönderilmiştir.
Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde ise özetle; “1-) Davalı| … (… Cafe Restaurant) ile müvekkil … … Pasta ve Esperro kahye ürünlerinin AKŞEHİR ilçe merkezinde sabışı hususunda 01.07.2014 tarihli sözleşme atfedilmiştir. İşbu sözleşme uyarınca taraflar belirli hususlarda anlaşmış olup, davalı sözleşme şartlarırğa aykırı davranarak yüklenmiş olduğu edimleri yerine getirmemiştir. Bunun üzerine davalı hakkında Konya , İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla taraftar arasındaki genel haciz yoluyla takip yapılmıştır. Davalı 17.12.2015 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurmuştur. Davalı böyle bir borçlarının olmadığını iddia etmekte ise de; sözleşme, tarafların hareket dökümleri incelendiğinde müvekkilir 2,403,89 TL alacağı olduğu davalı şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek taraflar arasında imzalanan anlaşmaya aykırı davranmıştır. Sözleşme hükümleri doğruftusunda davalı sözleşme şartlarını yerine getrmediğinden 10.000,00 TL tazminat ödemesi de gerekmektedir. Bu nedenlerle sözleşme uyarınca davalıdan 12.403,89 TL alacaklı olduğumuz sabit olmakla, tarafımızdan başlatılan icra takibine davali haksız olarak itiraz ederek takibi durdurmuştur. Sözünü ettiğimiz nedenlerle davalı borçlunun itirazının iptalini sağlamak için mahkemenize başvurmak zorunlâluğu doğmuştur.” şeklinde dava açmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “verilmiştir. Müvekkilimin üzerine düşen hangi sorumluluğu yerine getirmediği şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlığa kavuşturulmalıdır, HMK madde 119’da dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar (Öm; e bendi;davacının iddiasına dayanağı olan tüm vakıaların sıra Numarası altında açık özetleri) tek tek belirtilmiş olup,söz konusu dava dilekçesi bu hususlar yönüyle eksiktir. Diğer hususlar bir yana, karşı tarafın tanık dinlenilme hakkının (m. 27) zedelenmesi de ortaya çıkacaktır. Karşı farafın bilmediği, bilgisinde olmayan ve somut hakkının ihlalidir” Her ne kadar davanın hangi sebeple açıldığını dava dilekçesinden anlayamasak da; davacıya herhangi bir borcumuzun bulunmadığını, dava dilekçesindeki hususların açıklığa kavuşturulmasından sonra ayrıntılı beyanda bulunacağımızı belirtmek isterim.” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; Raporumda, taraflara ait ticari defter |vf: belgeler ile dosyaya ekli diğer belgeleri inceledim. Her türlü hukuki yorum ve nihai takdirin mahkemenize ait olduğu işaret edilerek,
varılan sonuçlar şu şekildedir. : Davacı …? e ait incc!enm 2014 yılı ticari defterinin açılış tasdikinin süresinde yapıldığı, davacının 2014 yılı ticari defteri işletme defteri olduğundan T.T.K.’ nun 64. maddesine göre kapanış tasdikinin aranmayacağı, 2014 yılı işletme defterinin tasdikli sayfalarının yeterli olmadığı ve tasdikli sayfalnriı sığmayan kayıtlarının tasdiki bulunmayan arka sayfalara yazdırıldığı, bu durumun VUK hükümlerine aykırı olduğu, 2015 yılı yevmiye defterinin açılış tasdikinin süresinde yapıldığı, 2015 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de süresinde yapıldığı, 2015 yılı yevmiye defterinin muhasîebe usul ve esaslarına uygun şekilde tutulduğu tespit edilmiştir. Davalı …’ın 2016 yılı defter-i kebir ve yevmiye defterine 2015 yılı yevmiye kayıtlarının yazdırıldığı, bu durumun VUK hükümlerine aykırı olduğu tespit edilmiştir. Davacı … 2015 yılı yevmiye defterinde, taraflar arasında mal alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişkinin var olduğu, Konya , İcra müdürlüğü … E. Nolu dosyasında takip tarihi olan 11.12.2015 itibari ile davalının davacıya 4.450.82 TL tutarında bakiye borcunun bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı … 2015 yılı kayıtları bulunan 2016 yılı yevmiye defterinde, taraflar arasında mal alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişkinin var olduğu, söz konusu ticari ilişkide davalının, davacının faturalarını nakit ödeme yaparak kapattığı, bu nedenle davalı ticari defterlerinde, Konya . İcra müdürlüğü … E. Nolu dosyasında – takip tarihi olan 11.12.2015 itibari davalının davacıya bakiye borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacının talebi doğrultusunda, davacının davalıya sözleşme tarihinden itibaren her ayın 1 ila 30’u arasında 5.000,00TL mal satıp satamadeğı hususunda yaptları incelemede, davacının davalıya taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre 2015 yılı nisan ayı hariç, her ayın 1 ila 30 u arasında minimum 5.000,00TL tutarında satış yapamadığı tespit edilmiş olup, Davacı tarafından dosyaya sunulan 01.07.2014 tarihli sözleşmenin; T.T.K ve B.K’ ya göre sözleşme asgari şartlarını taşıyıp taşımadığı, sözleşmede belirtilen şartlara tarafların uyup uymadığı, sözleşme cezaj şartının uygulanıp uygulanmayacağı hususları sayın mahkemenizin takdirindedir.” şeklinde rapor tanzim ettiği görülmüştür.
Mahkememize … tarafından sunulan raporda özetle; “Taraflar Arasındaki Sözleşme Davacı tarafından dosyaya sunulan “SÖZLEŞME” başlıklı 01.07.2014 tarihli bir sözleşmenin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu sözleşmenin “TARAFLAR” alt başlığında; davacı … San Tic …” in satıcı, davalı … Restaurant Cafe …’ in alıcı olduğu, davacı ve davalı arasında … Pasta ve Esperro Kahve ürünlerinin Akşehir ilçe merkezinde satışı ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu sözleşmenin “ŞARTLAR” alt başlığında; satıcının Akşehir ilçe merkezinde alıcı haricinde 3. Şahıslara belirtilen ürünleri verimeyeceği, alıcının het ayın 1i ile 30 u arasında 5,.000 TL bedelli Ürün alacağı, alıcının 5.002 TL ile 10.000 TL arasındaki alışverişlerinde % 4,10.001 TL ve üzeri alışverişlerinde % 8 iskonto hak etmiş olacağı, alıcının her ayın 5 inde bir önceki ayın hesabını nakit veya kredi kartı ile kapatacağı, belirtilen şartları yerine getirmeyen tarafin 10.000 TL tazminat ödeyeceği konularında anlaştığı tespit edilmiştir. Davacının talebi doğrultusunda, davacının davalıya sözleşme tarihinden itibaren her ayın 1 ila 30’u arasında 5.000,00TL mal satıp satamadığı hususunda yapılan incelemede, davacının davalıya taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre 2015 yılı nisan ayı hariç, her ayın 1”i ila 30 u arasında minimum 5.000,00TL tutarında satış yapamadığı tespit edilmiş olup, bu durumun taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre cezai şart kapsamında olup olmayacağı hususu Sayın mahkemenizin takdirindedir. Bu sözleşmenin en alt kısmında davacı ve davalının kaşe imzalarının bulunduğu tespit edilmiştir. Birleşen davanın davacısı … 21.06.2016 havale tarihli dava dilekçesinde, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre müvekkili dışında Akşehir ilçe merkezinde 3. Şahıslara ürün verilmeyeceğinin belirtilmesine rağmen, müvekkili dışında bazı işletmelere ürün verildiğini ve bu durumun sözleşmenin ihlali sayılacağını, buna göre sözleşme şartlarını yerine getirmeyen davalı …’in 10.000,00TL tazminat ödemesi gerektiğini belirtmiştir. Birleşen davanın davacısının vekili, gerek birleşen davanın dava dilekçesinde gerekse ana davada bilirkişi raporuna karşı 18.04.2017 tarihli dilekçesinde, “birleşen davanın davalısı …’in sözleşme şartlarına aykırı olarak Akşehir ilçe merkezinde müvekkili haricinde, … … , … Köfte, … Petrol isimli işyerlerine ürün verdiğini” iddia etmektedir. Birleşen davanın davalısı …’e ait ticari defterlerde davacının iddiası çerçevesinde Akşehir İlçe merkezinde olduğu belirtilen …, … Köfte, … Petrol isimli işyerlerine mal verilip verilmediği hususunda araştırma yapılmıştır. Ancak; davacının belirttiği …, … Köfte, … Petrol isimli işyerleri tespit edilememiştir. Zira; davacının belirtiği isimler söz konusu işletmelerin tabela isimleri olup Ticari ünvanlarının başka olması muhtemeldir. Davacının tabela isminin “… Cafe Resteurant” olup ticari ünvanının … olması gibi.. Bu nedenle birleşen davada, davacınım iddialarının değerlendirilebilmesi için davacını bahsettiği …, … Köfte, … Petrol isimli işyerlerinin ticari unvanlarının dosyaya bildirilmesi gerekecektir. Ancak bu sayede, ana davanın davacısının bu işletmelere mal verip vermediği hususu netleştirilebilir.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Aynı bilirkişinin 26/04/2019 havale tarihli raporunda özetle; ” davacının belirttiği …, … Köfte, … Petrol isimli işyerleri tespit edilememiştir. Zira; davacının belirtiği isimler söz konusu işletmelerin tabela isimleri olup Ticari ünvanlarının başka olması muhtemeldir. Davacının tabela isminin “… Cafe Restauranf” olup ticari ünvanının … olması gibi.. Bu nedenle birleşen davada, davacınım iddialarının değerlendirilebilmesi için davacını bahsettiği …, … Köfte, … Petrol isimli işyerlerinin ticari unvanlarının dosyaya bildirilmesi gerekecektir. Ancak bu sayede, ana davanın davacısının bu işletmelere mal verip vermediği hususu netleştirilebilir. Yukarıdaki tespitler ışığında, Sayın mahkeme, …, … Köfte, … Petrol isimli işletmelerin ticari unvanlarının ve faal olup olmadıkları hususlarının tespiti için Akşehir Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve Akşehir Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkereler yazmıştır. Akşehir Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından müzekkereye verilen 09.11.2018 tarihli cevapta, … Akşehir Sofrasının … Sos. Hiz. Gıda İnşaat San. ve Ticaret Ltd Şti, … Köfte’nin …, … Petrol’ün … Ürünleri San ve Tic Ltd Şti olduğu ve ortaklarının … ile … … olduğu belirtilmiştir. Dolayısı ile birleşen davanın davalısı … ticari defterlerinde, … Sos. Hiz. Gıda İnşaat San. ve Ticaret Ltd Şti(… Akşehir Sofrası), … (… Köfte) ve … Ürünleri San ve Tic Ltd Şti (… Petrol) unvanlı işletmelere fatura kesilip kesilmediği ve ticari ilişki olup olmadığının tespitinin yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda …’e ait ticari defterler incelenmiş olup, …’in … Ltd Şti ile ticari ilişkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir yevmiye kayıt fotokopileri yer almaktadır. …’in … Ltd Şti’ye mal satması hususunun davalı ve davacı arasındaki sözleşmeye aykırılık teşkil edip etmeyeceği hususu Sayın Mahkemenizin takdirindedir. ” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Aynı bilirkişinin ek raporunda özetle; ” 26.04.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere …’in … Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir yevmiye kayıt fotokopileri EK:1’de yer almaktadır. Bu ticari ilişkiyle ilgili taraf beyanları yine mabkemenizin takdirindedir. Yukarıdaki tespitler dışında görüş ve kanaatlcrim diğer 27.03.2017 havale tarihli kök, 16.05.2018 ve 26.04.2019 tarihli ek raporlarda belirtilmiştir.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan tüm bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davası açmış, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmişlerdir.
Mahkememiz dosyasına SMMM bilirkişi … tarafından kazandırılan ve hükme esas alınan nihai raporda özetle; 26.04.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere …’in … Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir yevmiye kayıt fotokopileri EK:1’de yer almaktadır. Bu ticari ilişkiyle ilgili taraf beyanları yine mabkemenizin takdirindedir. Yukarıdaki tespitler dışında görüş ve kanaatlcrim diğer 27.03.2017 havale tarihli kök, 16.05.2018 ve 26.04.2019 tarihli ek raporlarda belirtilmiştir.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
I.KAVRAM:
1-)Alacaklı, borçlunun edimi hiç veya gereği gibi ifa etmeme ihtimaline karşı alacağını güvence altına alma, kuvvetlendirme yolları arayabilir. Bu yollar arasında alacaklı rehin ve kefalet gibi teminat sözleşmelerine başvurulabilir; sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde borçluya belirli miktar para ödeme taahhüdünü de kabul ettirebilir. Bu son halde ceza koşulu söz konusu olur.
2-) Ceza koşulu, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi üstlendiği, hukukî işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir . Ceza koşulu zararı tazmin amacı değil, sözleşmeden doğan borcun ifasını sağlama amacı güder. Ceza koşulunda kararlaştırılan ceza miktarı ilke olarak tazminat miktarından yüksek tutulduğu için borçlu sözleşmeden doğan borcunu ifa etmek için daha çok çaba sarfeder. Ceza koşulunun bir diğer yararı da ifa etmeme halinde alacaklının uğramış olduğu zararı ispat etme zorunda kalmamasıdır. Bu bakımdan ceza koşulu çoğu zaman borçlunun borçlandığı aslî edime eklenen veya onu çoğaltan bir borçtur.
3-)Ceza koşuluna ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Tek istisna cezanın indirilmesiyle ilgili hükümdür.
4-)Ceza koşulu ekonomik değer taşıyan bir edimdir. Bu edim genel olarak bir miktar paradan ibarettir . Ceza koşulunun miktarı taraflarca TBK. m. 182’nin sınırları içinde serbestçe tayin edilir. Para dışındaki mameleki edimler de ceza koşulunun konusu olabilir. Manevî değerlerin ceza koşulu olarak kararlaştırılması söz konusu olmaz. Zira manevî değerlerin cebri icra yoluyla takibi mümkün değildir. Ceza koşuluyla kuvvetlendirilen borç, para borcu olabileceği gibi diğer bir borç da olabilir.
II.HUKUKÎ NİTELİĞİ:
1-) Ceza koşulu, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan ceza koşulu, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasım gerektirir. Asıl borç yoksa ceza koşulu da söz konusu olmaz. Bu niteliği itibariyle ceza koşulu asıl borca bağlı bir yan borçtur . Asıl borç hukukî işlemden doğabileceği gibi, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden ve hatta nafaka borçlarında olduğu gibi aile hukukundan doğması da mümkündür. Asıl borcu içeren hukukî işlem ilke olarak bir sözleşmedir. Bu nedenle, ceza koşuluna “sözleşme cezası” da denilmektedir . Bununla birlikte, asıl borcun yer aldığı hukukî işlem tek taraflı bir hukukî işlem veya bir ortaklık ya da dernek tüzüğü de olabilir. Bu sonuncu halde “dernek cezası” söz konusu olur . Ticarî veya sınaî işletmelerin yönergeleri de ceza koşulu içerebilir. Buna karşılık ölüme bağlı tasarruflarda ceza koşulu kararlaştırılamaz. Aynı şekilde, kanunla da ceza koşulunun düzenlenmesi mümkün değildir. Bunun sebebi, ceza koşulunun taraf iradelerine dayanmasıdır. Ayrıca ceza koşulu, sağlararası hukukî işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır.
Asıl borç geçerli olarak meydana gelmemişse veya sonradan ifa, ibra, takas veya yenileme yoluyla ortadan kalkmışsa, yan nitelikteki ceza koşulu da meydana gelmez veya ortadan kalkar. Örneğin asıl borcu içeren sözleşme tarafların irade beyanlarının birbirine uygun olmaması nedeniyle kurulamamışsa, böyle bir sözleşmede yer alan borcu teminat altına alan ceza koşulu da meydana gelmez. Keza sözleşmenin hukuka veya ahlâka aykırılık başlangıçtaki imkânsızlık,tarafların fiil ehliyetsizliği veya şekil noksanlığı nedeniyle geçersiz olması halinde de böyle bir sözleşmeden doğan borç için öngörülen ceza koşulu da geçersiz olur .
2-) Ceza koşulu, borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi hali için kararlaştırılır. Bu bakımdan ceza koşulu, koşula bağlı bir edim taahhüdüdür. Burada geciktirici koşul söz konusudur. Şart, muaccel bir aslî edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesidir . Bu nedenle, asıl edim hiç veya gereği gibi ifa edilmediği takdirde koşul gerçekleşir ve kararlaştırılan ceza koşulu, yani yan edim (fer’i borç) muaccel hale gelir. Ceza koşulunun yan borç niteliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder; ceza koşulu muaccel olduktan sonra bağımsız bir alacak niteliği kazanır. Ceza koşulunun teminata bağlanması mümkündür.
III. CEZA KOŞULUNUN BAĞLI OLDUĞU ŞEKİL:
Ceza koşulu ya asıl sözleşmenin yapıldığı sırada onun bir parçası olarak onun içinde yer alır ya da sonradan bağımsız bir sözleşme ile kararlaştırılır. Asıl sözleşme içinde kararlaştırılan ceza koşulu, sözleşmenin bir parçası olduğu için buna “sözleşme kaydı=Sözleşme şartı” da denilmektedir . Kanun ceza koşulunun tâbi olduğu şekil hakkında herhangi bir hüküm içermemekle birlikte, asıl borcun tâbi olduğu şeklin burada da geçerli olması gerekir. Örneğin taşınmaz satışını kuvvetlendirmek için öngörülen ceza koşulu da satış sözleşmesinin tabi olduğu resmi şekilde yapılmalıdır. Taşınmaz satış vaadi de resmi şekle bağlı olduğundan böyle bir borcu sağlama amacı güden ceza koşulunun da resmi şekilde yapılması gerekir. Buna karşılık asıl borç şekle tabi değilse, ceza koşulu da şekle bağlı değildir.
IV. CEZA KOŞULUNUN AMACI VE ÇEŞİTLERİ :
Ceza koşulunun başlıca üç amacı vardır. Bunlar ; teminatla birlikte ceza amacı, tazminat amacı ve sözleşmeden dönme amacıdır. Ceza koşulu, seçimlik ceza koşulu ifaya eklenen ceza koşulu ve ifayı engelleyen ceza koşulu olmak üzere üçe ayrılır. Bunda yukarıdaki amaçlar rol oynamaktadır.
1-) Seçimlik ceza koşulu : TBK. M. 179/I seçimlik ceza koşulu düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde ödenmek üzere bir ceza kararlaştırılmışsa , aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını ödenmesini isteyebilir. Seçimlik ceza koşulunda alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o, koşulun gerçekleşmesi yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep eder. Seçimlik ceza koşulunda alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini isteyemez.
2-) İfaya eklenen ceza koşulu : TBK. M. 179/II ifaya eklenen ceza koşulunu düzenlemiştir. Buna göre borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi haline ödenmek üzere ceza kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça vazgeçmiş ya da ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte kararlaştırılan cezanın ödenmesini de isteyebilir. İfaya eklenen ceza koşulunda koşul gerçekleştiği takdirde alacaklı hem ifayı hem de cezayı talep eder. Burada taleplerin yığılması (toplanması) söz konusudur. İfaya eklenen ceza koşulu uygulamada özellikle rekabet yasağında görülür. İfaya eklenen ceza koşulu tarafların özel bir anlaşmasına veya bir kanun hükmüne dayanır. İfaya eklenen ceza koşulu taraflarca yapılan özel bir anlaşmaya dayanıyorsa alacaklının bunu ispat etmesi gerekir. İfaya eklenen ceza koşulu kanun hükmüne de dayanabilir. TBK. M.179/II bu anlamda özel bir hükümdür. Buna göre önce, asıl borcun ifa zamanı veya ifa yeri belirlenmiş olup da borçlu borcu bu zamanda ya da yerde hiç veya greği gibi ifa etmemelidir. Sonra da alacaklı, ceza koşulundan vazgeçmemiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş olmalıdır. Alacaklı ifayı bir çekince koymadan kabul ederse, ceza koşulundan vazgeçmiş sayılır. Böylece alacaklının asıl edimin ifasını çekince koymadan kabul etmesini, ceza koşulunun ödenmesini istemekten vazgeçme yönünde, aksi katıllanabilir bir karine değil , kesin bir delil saymak gerekir. Alacaklının çekince koyma yetkisi, ceza koşulunun ödenmesini isteme hakkını saklı tutması demektir. Dolayısıyla, alacaklının asıl edimin ifasını bir çekince koyarak kabul etmesi halinde, ceza koşulunun ödenmesini talep hakkı da devam eder.
3. İfayı engelleyen ceza koşulu (Wandelpön =dönme cezası ) :
TBK. M.179/III’te ifayı engelleyen ceza koşulu hükme bağlanmıştır. Buna göre, borçlunun kararlaştırılan cezayı ödeyerek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır. Bu suretle borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece belirlenen cezayı ödemeyi kararlaştırabilir. Buna ‘ifayı engelleyen ceza koşulu’ veya ‘dönme cezası’ da denilmektedir. (Borçlar hukuku genel hükümler- Prof. Dr. ….)
TBK’nın 97. Maddesinde ise; ” VI. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde
1. İfada sıra
MADDE 97- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. ” hükmü bulunmaktadır.
Karşılıklı sözleşmelerde kendi edimini ifa etmeyen karşı taraftan edimin yapmasını isteyemez. (ödemezlik def’i)
Somut olayımızda; karşılıklı edimlerini içeren (sinallagmatik) bir sözleşme vardır. Her iki tarafta edimini yerine getirmemiştir. (Davacı-birleşen dosya davalısı başkaca kişilere (3. Kişilere) satış yapmış, davalı/birleşen dosya davacısı da aylık 5.000 TL lik alış yapmamıştır). Her ne kadar davalı sözleşmenin geçersiz kaldığını iddia edip iadeli taahhütlü mektup gönderdiğini ifade edip savunma yapmışsa da, dosyadaki tarafa (davacı yana) gönderilmediğinden itibar edilmemiştir.
Kabul yönünden faturaya dayalı bir alacak olduğundan bu durum tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde var olduğu anlaşılmıştır ( davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı anlaşıldığından davalı yanın borcum yoktur savunmasına itibar edilmemiştir). Tüm deliller dosya kapsamı ve bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde Yüksek Yargıtay . H.D’nin 16/01/2017 tarih, …; … sayılı kararı da dikkate alındığından ve alacak likit olduğundan davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; asıl dava yönünden Davacının, davalı aleyhine açtığı itirazın iptali nedeniyle; Konya .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile 2.403,89 TL üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte takibin devamına, Hükmedilen 2.403,89 TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının, davalı aleyhine açtığı 10.000,00 tl lik itirazın iptali-tazminat davasının reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine, birleşen dava yönünden (konya . atm’nin … esas, … karar sayılı dosya) Birleşen dosya davacısının davalı … aleyhine açtığı 10.000,00 TL itirazın iptali- tazminat davasının reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1-Davacının, davalı aleyhine açtığı itirazın iptali nedeniyle; Konya .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile 2.403,89 TL üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte TAKİBİN DEVAMINA,
2-Hükmedilen 2.403,89 TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının, Davalı Aleyhine Açtığı 10.000,00 TL lik İtirazın İptali-tazminat Davasının REDDİNE,
4-Davalının kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
2-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN (Konya . ATM’nin … Esas, … Karar sayılı dosya)
1-Birleşen dosya davacısının davalı … aleyhine açtığı 10.000,00 TL itirazın iptali- tazminat davasının REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 164,209 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 149,81 TL nin mahsubu ile eksik 14,39 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 183,312 TL ilk yarılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7- Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan 635,00 TL yargılama giderinden 123,06 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8- Davalı tarafından sarfına mecbur kalınan 633,00 TL yargılama giderinden 122,67 TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, geri kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
9- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 2.403,89 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
11-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının, 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 90,08 TL harcın davacıya İADESİNE,
12-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
13- Davalı tarafından yapılan 635 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
14- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
15- Taraflarca dava başında depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı asıl davada kabul edilen miktar yönünden KESİN, reddedilen miktar yönünden ve birleşen dava yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/07/2022

Katip … Hakim …

* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.