Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/602 E. 2023/585 K. 09.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Davacı taraflar vekilinin, davalı taraf aleyhinde açtığı Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası mahkememizin … Esas sırasında dava olarak görülmekte iken yapılan yargılama sırasında mahkememizin 05/10/2023 tarihli duruşma zaptının 3 nolu ara kararı ile davalı sigorta şirketi yönünden dava dosyasından ayrılmasına ve ayrı bir esas sırasına kaydına karar verilmekle, asıl dosyadaki lüzumlu belgelerin örneklerinin dosyamız arasına konulduğu, ayırma kararına konu dava Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, Mahkememizce duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacıların mahkememize vermiş olduğu 09/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin müşterek çocuğu olan … doğumlu … , 24/04/2021 günü asıl davada davalı … sevk ve idaresindeki … araç ile Ankara istikametinden Aksaray istikametine seyir halinde ilerlerdiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yolun sağ tarafında bulunan şarampole düşerek takla atması nedeni ile vefat ettiğini, kaza sırasında araç içerisinde bulunan … , … yaralanarak hastaneye kaydırıldığını, kaza sırasında hastaneye kaldırılan … kafa travmasına bağlı olarak hayatını kaybettiğini, bu nedenlerle müvekkillerinin her biri adına davalı Ferit Yasa’dan 100.000,00-TL olmak üzere toplam 200.000,00-TL manevi tazminat ile müvekkilleri adına daha sonradan yapılacak bilirkişi incelemesinde artırılmak üzere şimdilik her bir müvekkili adına 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan alınarak müvekkillerine ödenmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sigorta vekili mahkememiz vermiş olduğu 24/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, dava dilekçesinde 6100 sayılı HMK’nun 119. Maddesinde belirtilen dava dilekçesinde bulunması zorunlu hususlarda eksiklik bulunduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesine göre ticari uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvuru dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta poliçesi bir zenginleşme aracı olmayıp sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, kusura ilişkin yeterli inceleme yapılmaksızın sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olacağını, kusur oranının tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, müteveffanın kazaya neden olan ve zararı doğrudan kusurları müterafik kusur indirimi olarak göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları hususunun tespit edilmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesi Kararıyla Genel Şartların açıkça iptal edilmediğini, kanunlarda açıkça hüküm bulunmayan hallerde genel şartların uygulanması gerektiğini, müteveffanın öğrenci olduğunu fiili olarak çalışmadığını, davacılara yönelik maddi bir desteği bulunmadığını, aksine davacılardan destek alan kişi konumunda olduğunu, dolayısıyla açılmış olan davada destekten yoksun kalma tazminatının temel unsuru oluşmadığını, gerçek zararın tespiti adına davacı taraflara söz konusu kaza sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumları veya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının kesin olarak tespitinin gerektiğini, soruşturma veya kavuşturma dosyası kapsamında taraflar arasında uzlaşma sağlanıp sağlanmadığı, sağlandı ise şartlarının ne olduğu hususlarının araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, aksi halde bu eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa kesin süre verilmesini, mahkememiz aksi kanaatte ise davanın esastan reddini, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Huzurda açılan dava, davacıların desteği Derin Yılmaz’ın trafik kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları maddi zararlarının ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ) davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24/04/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde … plaka sayılı araçta yolcu olarak seyahat halinde iken kaza sebebiyle hayatını kaybeden müteveffa destek … anne ve babası tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise 24/04/2021 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle davacıların herhangi bir maddi kaybı olup olmadığı, var ise miktarı ve zararlarının davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı, tahsili mümkün ise hangi oranda tahsil edilebileceği hususlarında olduğu görüldü.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir….” hükmü getirilmiştir.
01/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari davalarda arabuluculuğa başvurunun dava şartı haline geldiği, yine 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre de, zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davalarda, arabulucuya başvurulduğuna dair son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretinin sunulmasının dava şartı olduğu, bu tutanak sunulmadan açılan davalarda, mahkemece, tutanağın sunulması için davacı tarafa 1 haftalık kesin mehil verileceği, süreye rağmen tutanağın sunulmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamından davacılar vekili tarafından 09/01/2023 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunmuş olduğu dava şartı Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Oturum Tutunağı’nın başvuru tarihinin 21/12/2022 olduğu, davalı sigorta şirketi açısından dava şartı arabulucuya başvurulmadan eldeki davanın 09.09.2021 tarihinde açıldığı, Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2022 tarih … Esas, 2022/98 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememizde 13.12.2022 tarihinde esas aldığı , Mahkememizce düzenlenen 14.12 .2022 tarihli tensip zaptı ile arabuluculuk son tutanağının sunulması için davacı vekiline kesin süre verildiği, davacılar vekili tarafından sunulan Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Oturum Tutunağı’nın başvuru tarihinin 21/12/2022 olduğu görülmekle, arabuluculuk dava şartının bu aşamadan sonra tamamlanması mümkün olmadığından eldeki davanın 6100 Sayılı Kanunun 114/2 maddesi delaletiyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-2 ve 6102 Sayılı Kanunun 5/A-1 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı Kanunun 114/2 maddesi delaletiyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-2 ve 6102 Sayılı Kanunun 5/A-1 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Her bir davacıdan peşin harç olarak alınması gereken 269,85’er TL olmak üzere toplam 539,70TL karar ve ilam harcı ile 539,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.079,40TL ‘nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı vekili yararına AAÜT’nin 7/2 maddesine göre hesaplanan 320,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 8,50-TL vekalet suret harcı yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/10/2023

Katip Hakim