Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/53 E. 2023/62 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Kar Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememiz … esas sayılı dosyasında 25/01/2023 tarihinde yapılan duruşma sırasında alınan dava konusu kâr payı talebi yönünden tefrik kararı uyarınca mahkememiz yukarıda belirtilen esasına kaydedilen dava dosyasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 11/11/2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirket ortağı ve şirketin dava dışı ortağı tarafından müvekkilinin sürekli yok sayıldığını, müvekkiline şirketle ilgili hiçbir döküman ve bilgi verilmediğini, şirketin karlılığının gizlendiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğratıldığını, şirketin her biri 1.000,00 TL olmak üzere 600 paylı bir şirket olduğunu ve dava dışı …’ın kendi payı olan 240 payından 120 payını 21/10/2020 tarihinde müvekkiline devrettiğini, şirket müdürünün 06/08/2021 tarihine kadar davalı … olduğunu, bu tarihten itibaren de genel kurul yapılmadığını, şirket müdürlüğü yapan davalının kanunen üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, şirket menfaatlerini gözetmediğini, müvekkili aleyhine işlemler yaptığını, müvekkilinin kişisel menfaatlerini ve mallarını kötüye kullandığını, gelinen aşamada ortaklar arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalktığını, şirketin iyi yönetilmediğini, şirketin kanunen gerekli organlarının oluşturulmadığını, şirketin genel kurulunun yapılmadığını, bu nedenlerle şirketin tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini beyanla öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek karar verilip kesinleşinceye kadarki süre için yönetici kayyımı atanmasına, temsil ve yönetim yetkisinin atanacak kayyıma verilmesine mahkeme aksi kanaatte olursa şirketin borçlandırılması ve mal varlığının azaltılması işlemlerinin yapılamaması için tedbiren denetici kayım atanmasına, davalı şirket müdürünün TTK’nun 630/2 maddesi gereğince müdürlük görevinden kaynaklı yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, ortaklık tarihinden bu yana ödenmeyen şimdilik 10.000,00TL olmak üzere kar payı ve kar payı avansının hesaplanarak avans faizi ile birlikte şirketten alınarak müvekkile verilmesine, aksi kanaat olursa TTK’nin 636 maddesi uyarınca şirketin tasfiyesi ile gerçek ortaklık payının hesaplanarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili mahkememize vermiş olduğu 06/12/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; usul açısından davanın arabulucuğa tabi olan mutlak ticari bir dava olduğunu bu nedenle öncelikle arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili Mertcan Mermer’in tanınan ve bilinen tenis hocası olup birçok öğrencisinin olduğunu, kurulan şirkette %60 hisse sahibi ile hakim ortak olduğunu, şirketin kuruluşunda %40 ortaklığı olan dava dışı …’ın hissesinin yarısını davacıya devretmesi sonucu hem davacının hem de dava dışı …’ın %20 payla şirket ortağı olduğunu, şirket ana sözleşmesi gereğince yapılması planlanan tenis kortlarının yapımı diğer ortak …’ın edimine yerine getirmemesi ve geç getirmesi nedeni ile zamanında yapılmadığını, müvekkilinin bu dönemde kendisinin şahsi ödeme yaparak inşaat işlerinin bitirilebildiğini, üzerine düşen mali sorumluluğu zamanında yerine getiremeyen dava daşı …’ın finans sağlamak amacıyla davacıya hisse devri yaparak davacının şirket ortağı olduğunu, sözleşme gereğince yine açık kortlardan birinin kapalı hale getirilmesi zamanı geldiğinde davacının önce noter ihtarı gönderdiğini daha sonra iş bu davayı açtığını, davacının noter ihtarına yine usulünce noter ihtarı ile cevap verildiğini, davacının şirketin işleyişinden haberdar olmadığı iddiasının gerçek dışı olup her türlü işleyişten bilgilendirildiğini ve mali açıdan tüm kayıtların açık olduğunu, davacının 24/07/2022 tarihinde kızı ile korta gelip kızına tenis oynatmak istediğini ancak geldiği sırada kortta öğrenci eğitimi olduğunu, korta girmek için müvekkili ve dava dışı ortak ile tartıştığını, hem öğrencileri hem de orada bulunanları rahatsız ettiğini ve sonrasında iş bu dava sürecinin başladığını, müvekkilinin dilekçe ekinde sunulan telefon yazışmalarından da anlaşılacağı üzere sürekli haftalık toplantı yapılması gerektiğini, hesapların açık ve şeffaf olduğunu, tüm kayıtların ulaşılabilir olduğunu davacı tarafa söylediğini, davacının yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi iş bu haksız davayı açtığı için sözleşme gereği tazminat ve alacak davası ile muhatap olacağının açık olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz … esas sayılı ana dosyasında 25/01/2023 tarihli duruşmada verilen ara karar ile; “Dava dilekçesindeki talep sonucunun 3.bendinde yer alan kar payı talebi yönünden davanın tefrik edilerek mahkememiz yeni esas sayısına kaydına, yeni esaslı dosyada arabuluculuk dava şartının dosya üzerinden bir karara bağlanmasına, iş bu davaya dava dilekçesindeki diğer talep ve iddialar yönünden devam edilmesine, ” karar verildiği, tefrik edilen davanın yukarıda yazılı esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, limited şirketteki ortaklık kar payının tahsili davasıdır.
Usul ekonomisi gereği dava şartlarının öncelikle değerlendirilmesi gerektiğinden, davanın arabuluculuğa tabi olup olmadığı, açılan davada arabuluculuk dava ön şartının yerine getirilip getirilmediği üzerinde durmak gerekmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere kanuna eklenen “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinin 1. fıkrasına göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna Dördüncü Bölümden sonra gelmek üzere eklenen “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesine göre “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesinde ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Davacı, dava açmadan önce arabuluculuğu başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi dosya içerisinde de arabuluculağa başvurulduğuna (ve sona ermesine) ilişkin belge de bulunmamaktadır. Bu durumda 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90TL başvuru ve 179,90TL karar ve ilam harcı toplamı 359,80TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Kararın dayandığı gerekçe ve mahiyetine göre yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı şirket vekili yararına AAÜT’nin 7/2 maddesine göre hesaplanan 1.600,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan bir masraf olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-İş bu karar duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda verildiğinden ve talep olmadan gerekçeli karar tebliğe çıkarılamayacağından dosyanın tefrik edildiği Mahkememiz … esas sayılı dosyasındaki gider avansından harcama yapılarak davanın 25/01/2023 tarihinde karara bağlandığı ve talep halinde gerekçeli kararın tebliğe çıkarılabileceği hususlarının tüm taraflara tebliğine,
Dair ; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.25/01/2023

Başkan Üye Üye Katip