Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/48 E. 2023/63 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı …’ün 1997 yılında evlendiklerini, aralarında meydana gelen şiddetli geçimsizlik neticesinde Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.07.2006 tarih, … E. ve … K. sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma sonrası davalı, müvekkilinin telefon görüşmelerini izinsiz olarak ses kaydı alma cihazı ile dinleyip CD’ye kaydettiğini, bu CD’leri çevredeki insanlara dinlettiğini, bu şekilde davalının müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunması nedeni ile müvekkili tarafından Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edildiğini, davalının Ereğli Sulh Ceza Mahkemesinin … E. ve … K. Sayılı kararı ile cezalandırıldığını, davalının müvekkilinin evlilik birliği içinde kendisine sadakatsiz davrandığını ileri sürdüğünü, asılsız iddiaları nedeniyle müvekkilinin manevi çöküntü yaşamasına sebep olan davalı hakkında manevi tazminat davası açıldığını ve Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.07.2008 tarih, … E. ve … K. sayılı kararı ile davacı lehine manevi tazminata hükmedildiğini, boşanmadan sonraki bir tarihte … … Şubesinden verilme ve müvekkili adına ek kart olan … numaralı kart ve … numaralı kredi kartlarının davalı tarafından kullanıma kapattırıldığını ve müvekkilinin de bankaya bir yazı göndererek bu kartlarla ilgisinin kalmadığını bildirdiğini boşanmadan hemen sonra müvekkilinin tayininin Konya/Çumra ilçesine aldırdığı ve Konya’ya anne ve babasının yanına yerleştiğini tarafların evlilik birliklerinin devam ettiği dönemde müvekkilinin … … Şubesinden … numaralı kredi kartını 2002 yılı mart ayı içerisin de davalı eşinin istek ve ısrarı üzerine ancak kendi adına talep ederek aldığını, ancak bu kartı sürekli olarak ve fiilen davalının kullanmakta olduğunu ayrıca hesap eksterelerinin de davalının çalışmakta olduğu işyeri adresine geldiğini, boşanma tarihinden sonra müvekkilinin Konya’ya yerleştiğinden dolayı Ereğli ile bağlantısının kalmadığını, 2007 yılı Ocak ayı içerisinde banka şubesi tarafından müvekkilinin aranarak … nolu asıl karta bağlı … nolu ek karttan dolayı birikmiş borcu olduğunu ve bu ek kartın davalıya ait olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin bankadan kredi kartı ve ek kart talep formu suretlerini isteyip incelediği ve incelemesi sonucunda formdaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını gördüğünü, … … şubesi ek kartla yapılan harcamaların sorumluluğunun asıl karta bağlı olduğu gerekçesiyle müvekkili aleyhine 20/02/2007 tarihin de Ereğli İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlayarak ödeme emri gönderdiğini, ancak ödeme emrinin davalının işyeri adresine çıkarıldığını davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin adresini bildirmeyerek zararın artmasına sebep olduğunu müvekkilie ödeme emrinin ancak 25/07/2009 tarihinde tebliğ edildiğini ve müvekkilinin de borcu 28/11/2007 tarihinde 14.337,59 YTL ve dosyaya tahsil harcı olarakta 29/11/2007 tarihinde 135,30 YTL olmak üzere toplam 14.472,89YTL ödenerek dosyanın kapatıldığı, bu borcun ödenebilmesi için müvekkilinin çevresine borçlandığını ve ekonomik açıdan yıkıma uğradığını, müvekkilinin bu sebep nedeniyle davalıya açtığı Ereğli-Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2012 tarih, … E. ve … K. sayılı kararı ile müvekkili lehine davanın kabulüne karar verildiğini, müşterek çocuğun velayetinin davalı tarafta olduğunu, müvekkilinin müşterek çocuğu icra kanalı ile görebildiğini, tarafların evlilik birliği içinde olduğu süreçte, davalının müvekkiline boş senet imzalattığını, müvekkilinin davalıya güvenerek boş senede imza attığını, senetteki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, boş bonoyu doldurarak Ereğli(Konya) . İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu yaptığını, müvekkilinin uzun yıllardan beri bu dosyanın borcunu ödediğini, her ay maaşından düzenli olarak kesinti yapıldığını, senedin tanzim tarihinin 15.03.2011’de davacı ile eski eşi davalının aralarındaki kin, öfke ve husumet olması nedeniyle görüşmelerinin imkansız olduğunu müvekkilinin dava konusu senedi davalıya vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu olduğunu, davalının müvekkiline ait kredi kartına bağlı ek kartını kötü niyetle kullandığını davalının borçlandırdığı ve icra tebliğini davalının haber vermeyerek daha fazla zarara uğramasına sebep olduğu müvekkili ile davalı arasında 80.000,00 TL tutarında bir maddi ilişki olmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin paranın o tarihteki değeri de göz önünde bulundurularak 80.000,00 TL borçlanmasını gerektiren herhangi bir harcamasının da bulunmadığının aşikar olduğunu, kambiyo senedi bononun 15.03.2011 tanzim tarihli olduğunu, vade tarihi bir yıl sonra yani 15.03.2012 tarihi olduğunu, Ereğli(Konya) . İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası kapsamında tanzim edilen ödeme emrinin 09.07.2014 tarihli olduğunu, müvekkilinin boş olarak imzaladığı söz konusu senedi teminat olarak kullanacağını beyan eden davalı eski eşine evlilik birliği devam ederken güvenerek verdiğini, aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra eski eşi tarafından doldurulmak suretiyle icra takibine istinaden kendisine gönderilen ödeme emri ile maalesef hatırladığını, senet incelendiği takdirde imza atılan mürekkeple gerek tanzim tarihi gerekse vade tarihi ve alacaklı bölümlerinin sonradan doldurulduğu açık olduğunu, evlilikleri esnasında müvekkilinin tecrübesiz olmasından faydalanarak müvekkilinden aldığı açığa imzalı adi senedi 6 yıl sonra tanzim tarihini ve diğer kısımları doldurarak takibe koymasının davalının kötü niyetli olduğunun ve müvekkiline karşı kin ve nefret duyduğunun kanıtı olduğunu, açıklanan nedenlerle davalı tarafından davacıya haksız ve hakkaniyet dışı yöntemlerle ödetmek suretiyle müvekkilinin maaşından Ereğli(Konya) . İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında kesilen miktarın belirlenen avans faizi ile birlikte istirdat hükümlerine dayanarak iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava;İstirdat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya (Ereğli) . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davacı aleyhine başlatılan icra takibi neticesi davacı yanca ödenen miktarın istirdadı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya (Ereğli) . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelenmek üzere UYAP üzerinden dosya arasına alınmış, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Gelir İdaresi Başkanlığı Cevabi yazısı ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının belirlenmesi icap etmektedir.
Görev hususu kamu düzeninden olup ve de dava şartları arasında düzenlendiğinden dolayı açılan davada mahkememizin görevli olup olmadığının tetkiki gerekmektedir. Aşağıda ayrıntılı olarak Ticaret Mahkemelerinin görevleri ile alakalı izahatlar yapılacaktır. Lakin bu açıklamalar evvelinde dava yanları tacir değildir. Nitekim Ereğli Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Vergi Dairesi Müdürlüğü Cevabi Yazısı ile bu durum açıklığa kavuşmuştur.
Ticaret Kanunumuz ise ticari iş esasını değil ticari işletme esasını baz almış olup, görev hususunun da bu meyanda değerlendirilmesi gerekmektedir.
İşbu davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının üzerinde durulması gerekmiştir.
H.M.K.’nun görev-görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesi; “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü amirdir.
H.M.K.’nun görev-asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 2. maddesi; “(1)Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2)Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun görev-sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4. maddesi; “(1)Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a)Kiralanan taşınmazların, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmünü amirdir.
H.M.K.’nun dava şartları başlıklı 114. maddesi; “(1)Dava şartları şunlardır: a)Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b)Yargı yolunun caiz olması. c)Mahkemenin görevli olması. ç)Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d)Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e)Dava takip yetkisine sahip olunması. f)Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g)Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ)Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h)Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı)Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i)Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2)Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünü amirdir.
H.M.K.’nun dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesi; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü amirdir.
Türk Ticaret Kanununun ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri başlıklı 4. maddesi; “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a)Bu Kanunda, b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c)11.01.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. (2)Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü amirdir.
Türk Ticaret Kanununun ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler başlıklı 5. maddesi; “(1)Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (2)Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir. (3)(Değişik: 26.06.2012–6335/2 md.)Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (4)(Değişik: 26.06.2012–6335/2 md.)Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” hükmünü amirdir.
T.T.K.’nun ticari işletme başlıklı birinci kitabının tacir başlıklı birinci kısmının ticari işletme-bütünlük ilkesi başlıklı 11. maddesi; “(1)Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. (2)Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir. (3)Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.” hükmünü amirdir.
T.T.K.’nun ticari işletme başlıklı birinci kitabının tacir başlıklı birinci kısmının tacir-gerçek kişiler-genel olarak başlıklı 12. maddesi; “(1)Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2)Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3)Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmünü amirdir.
T.T.K.’nun ticari işletme başlıklı birinci kitabının tacir başlıklı birinci kısmının tacir-gerçek kişiler-esnaf başlıklı 15. maddesi; “(1)İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.” hükmünü amirdir.
T.T.K.’nun ticari işletme başlıklı birinci kitabının tacir başlıklı birinci kısmının tacir-tüzel kişiler başlıklı 16. maddesi; “(1)Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. (2)Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” hükmünü amirdir.
T.T.K.’nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; T.T.K.’ndan, T.M.K.’nun 962–969. maddelerinden, T.B.K.’nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
T.T.K. ‘nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. T.T.K.’ nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da T.T.K.’nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut T.T.K. 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Eldeki davada taraflar tacir değildir. Bu nedenle tacir olmayan veya tacir sayılması mümkün olmayan gerçek ya da tüzel kişinin ticari işletmesinin olması da mümkün değildir.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına asliye ticaret mahkemeleri bakar. Lakin taraflar tacir olmadığından, ticari bir işletmeden de söz edilemez.
Eldeki dava TTK nda düzenlenmiş bir dava ve iş de değildir.
Eldeki dava TTK nun 4/1-b-c-d-e-f maddelerinde sayılan dava ve işlerden de değildir.
Eldeki dava özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden de değildir.
Asliye ticaret mahkemeleri ile asliye ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. İşbu davaya sulh hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin H.M.K.’nun 4. ve 382. maddelerinde ve diğer kanunlarda bir hüküm olmadığından, dava çekişmesiz yargı işi de olmadığından ve davaya bakacak görevli mahkemeyi kanun belirlediğinden, işbu davaya bakmaya sulh hukuk mahkemeleri de görevli değildir. İşbu davaya bakmaya genel görev kuralı gereğince asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Dava tarafların tacir olmadığı, İstirdat davasıdır.
İşbu davaya bakmaya taraflar tacir olmadığından dolayı mahkememiz görevsiz olup davaya Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. H.M.K.’nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. H.M.K.’nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Her ne kadar Ereğli (Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiş ise de; tarafların tacir olmadığı anlaşıldığından; görevli Mahkeme Ereğli(Konya) .Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan dolayı mahkememizce karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114/1-c maddesi ve 115/2. maddesi gereğince açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Daha önceden görevsizlik kararı veren EREĞLİ (KONYA) . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-Mahkememiz ile adı geçen mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan dolayı işbu görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde GÖREV UYUŞMAZLIĞININ ÇÖZÜMÜ İÇİN DOSYANIN KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA RESEN GÖNDERİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderleri hususunun görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 30/01/2023

Katip … Hakim …