Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/288 E. 2023/676 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
DAVA : İtirazın İptali ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete imal ettiği ve montajını yaptığı camlar karşılığında 18/12/2021 tarihli 31.272,36-TL’lik fatura keserek davalıya teslim edildiğini, davalının iş bu fatura bedellerini süresinde ödememesi üzerine davalı aleyhinde Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı borçlu şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise; davacı ile davalı arasında eser sözleşmesine dayalı bir ticari ilişki olup olmadığı , var ise bu ilişkiden kaynaklı olarak düzenlenen faturadan kaynaklı olarak davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve takipteki kadar davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemede; davacı tarafından davalı şirket aleyhine 18.12.2021 tarihli 31.272,36 TL bedelli faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlu vekilinin 27.04.2022 tarihli itiraz dilekçesi üzerine takibin 29.04.2022 tarihinde durdurulduğu görülmektedir.
Mahkememizce davanın taraflarına davaya konu alacağın kayıtlı olduğu 2021 -2022 yıllarına ait tüm ticari defter ve belgelerini ibraz etmeleri veya bulundukları yeri bildirmek için 1 aylık kesine süre verilmiş, kesin süre içerisinde davacının defterlerini bildirdiği, davalı şirketin ise defterlerini ibraz etmediği anlaşılmış olup, akabinde davacının taleplerinin yerinde olup olmadığı, davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı hususunda dosya SMMM bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Davacı defterlerinin üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 29/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davacı firma ticari defterlerine göre, taraflar arasında borç alacak ilişkisinin olduğu, davalı firma ile ilgili işlemlerin 120.036 nolu hesaba kayıt edildiği, dava konusu faturanın, davacının ticari defterlerinde muhasebe usul ve esaslarına göre kayıtlı olduğu, ticari defter kayıtlarının kendi içinde birbirini doğruladığı, vergi dairesi tarafından dava dosyasına sunulan davacıya aft BS formlarında ve davalıya ait BA formlarında dava konusu faturanın her iki tarafça beyan edildiği ve beyanların birbirini teyit ettiği, davacı firma ticari defterlerine göre, davacı firmanın davalı firmadan 10.000,00 TL tahsilat yaptığı ve bu tahsilata karşılık 31.272,36 TL tutarında dava konusu faturayı düzenlediği ve bu işlemler neticesinde davalı firmadan 21.272.36 TL alacaklı olduğu, 31.12.2021 yılı sonunda bu tutarla 2022 yılına devrettiği, 2022 yılı sonunda aynı bakiye ile alacaklı olduğu, dolayısı ile davacı firma ticari defter kayıtlarına göre; davalı firmanın davacı firmaya 21.272,36-TL borçlu olduğu ancak açılan dava turanın ise 31.272,36-TL olduğu şeklinde tespitlerde bulunulduğu rapor edilmiştir.
Mahkememizin görevine ilişkin yapılan değerlendirmede; gelir idaresi başkanlığının yıllık gelir vergisi beyannamelerinde davacı tarafın bilanço usulüne göre defter tuttuğu görülmekle tacir sıfatına haiz olduğu değerlendirilmiştir. Davalı tarafın ise şirket olduğu, davanın tacirler arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığı değerlendirilmekle Mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında; yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı yan ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu, usulüne uygun olarak tutulan davacı defterlerine göre icra takibi tarihi itibari ile davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının görülmesi nedeni ile davacı tarafın defterlerinin aleyhe delil niteliğine haiz olduğu değerlendirilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Mahkememizce ticari defter ve belgelerini sunmak veya yerinde inceleme talep ettikleri takdirde bulundukları yeri bildirmek üzere taraflara kesin süre verildiği; verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın ticari defterlerinin sunulduğu, davalı tarafça ticari defterlerin sunulmamış olması nedeniyle sadece davacıya ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan raporda; taraflar arasında borç alacak ilişkisinin olduğu, davalı firma ile ilgili işlemlerin 120.036 nolu hesaba kayıt edildiği, dava konusu faturanın, davacının ticari defterlerinde muhasebe usul ve esaslarına göre kayıtlı olduğu, ticari defter kayıtlarının kendi içinde birbirini doğruladığı, vergi dairesi tarafından dava dosyasına sunulan davacıya aft BS formlarında ve davalıya ait BA formlarında dava konusu faturanın her iki tarafça beyan edildiği ve beyanların birbirini teyit ettiği, davacı firma ticari defterlerine göre, davacı firmanın davalı firmadan 10.000,00 TL tahsilat yaptığı ve bu tahsilata karşılık 31.272,36 TL tutarında dava konusu faturayı düzenlediği ve bu işlemler neticesinde davalı firmadan 21.272.36 TL alacaklı olduğu, 31.12.2021 yılı sonunda bu tutarla 2022 yılına devrettiği, 2022 yılı sonunda aynı bakiye ile alacaklı olduğu, dolayısı ile davacı firma ticari defter kayıtlarına göre; davalı firmanın davacı firmaya 21.272,36-TL borçlu olduğunun belirtildiği, davalı tarafça bunun aksini ispata yarar başkaca herhangi bir delil de ibraz edilmediği anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline ,takibin (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) alacak aslı 21.272,36 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davacı vekili ayrıca dava dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde; tarafların tacir olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiği görülmekle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varıldığından asıl alacak olan 21.272,36 TL’nin %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
a)T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) alacak aslı 21.272,36 TL üzerinden DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
b)Davalının (borçluların) takibe itirazında haksız olduğu anlaşılmakla 2004 Sayılı Kanunun 67/2. Maddesi gereğince; T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında Mahkememizin kabulü ve itirazın iptali davası sonucu tespit edilen asıl borç miktarı üzerinden %20 oranında hesaplanan 4.254,47 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-)Hazine tarafından karşılanan 3.120,00-TL arabuluculuk giderinin davanın haklılık oranına (21.272,36/31.272,36) göre belirlenen 2.122,31-TL’sinin davalıdan, 997,69-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.453,11-TL harçtan peşin olarak alınan 373,03-TL harç ile icra dosyasına yatırılan 161,03-TL peşin harcın mahsubu ile 919,05-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Harçlar Kanunun 29. maddesi gereğince davacı alacaklının icra müdürlüğüne yatırdığı binde beş tahsil harcı mahkeme harçlarına mahsup edildiğinden bu hususun icra müdürlüğünce resen dikkate alınmasına,
4-)Davacı tarafından yapılan 179,90-TL başvuru harcı, 373,03-TL peşin harç, 161,03-TL icra dosyasına yatırılan peşin harç olmak üzere toplam 713,96-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından sarfedilen 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 25,60-TL vekalet suret harcı, 416,25-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.941,85-TL yargılama giderinin davanın haklılık oranına (21.272,36/31.272,36) göre belirlenen 1.320,90-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 09/11/2023

Katip … Hakim …