Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/852 E. 2023/386 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile iki adet bono dayanak gösterilerek icra takibi başlatıldığını, takibe konu bonolardan dolayı müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını, davalı şirket tarafından müvekkilinin isminin ve kimlik numarasının bonoya protestodan sonra eklenerek müvekkilin şahsen borçlandırıldığını, müvekkilinin kimlik numarasının yanında imzasının da bulunmadığını, noterlik tarafından düzenlenen ödememe protestolarında da muhatap ve ödeyecek kişi olarak sadece … San. Tic. Ltd. Şti.’nin yer aldığını, müvekkilinin isminin geçmediğini, protestonun kıymetli evrak hukukunda borçluları gösteren resmi bir evrak olduğunu, davalı şirket yetkilileri hakkında resmi evrakta sahtecilik ve aynı zamanda nitelikli dolandırıcılıktan Konya CBS … sor. sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin takibe konu iki bonodan borçlu olmadığının resmi belgelerle de kanıtlandığını, bu nedenlerle öncelikle sahtelik iddiaları göz önüne alınarak telafisi imkansız zararların önlenmesi bakamında icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat karşılığında icra dosyasına girecek paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, akabinde müvekkilinin Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu iki adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin iptalini, haksız ve kötü niyetli icra takibinden dolayı takibin %20’sinden az olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit istemine ilişkin davada ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğunu, davanın miktarı itibariyle de ancak yazılı kanıtlarla bu ispatın yapılması gerektiğini, ancak dosya kapsamında yazılı herhangi bir delilin ortaya konulmadığını, davacı aleyhinde yapılan icra takibinin icra dosyasında imzaya itiraz edilmeden kesinleştiğini, müvekkili firmanın Konya başta olmak üzere un ürettiğini ve sattığını, davacının ve ailesinin de Karapınar’da fırıncılık yaptığını, bu sebeple ticari olarak tanıştıklarını, aralarında yoğun ve cirolu un alım satımı olduğunu, davacının unların parasını ödememesi üzerine müvekkili firmanın yasal işlemleri başlattığını, bu arada davacının ve ailesinin üzerindeki tüm malvarlıklarını yakın akraba ve tanıdıklarına kaçırdığını, buna istinaden tasarrufun iptali davaları açıldığını, bunun üzerine davacının süreci uzatmak üzerine iş bu davaları açtığını, bir senette iki imza bulunması halinde ikinci imzanın şahsi sonuç doğuracağını, şirket kaşesi yanında iki imza bulunması halinde, imzalardan birinin şirketi temsilen şirket adına, diğerinin şahıs adına aval olarak atıldığının kabulünün yerleşik Yargıtay uygulamasına da uydun olduğunu, protestodan önce düzenleyen kısmında şirket kaşesi ve iki imza bulunması durumunda, icra takibine kaşe altına imza sahibinin ismi yazılarak icraya konu edilmesi durumunda takibin iptal edilmeyeceğini, avalin geçerliliğinin asıl borcun varlığına ve geçerliliğine yalnız şekli anlamda bağlı olduğunu, aval için zaman sınırlaması olmadığını, vade tarihinden sonra da protesto tarihinden sonra da verilebileceğini, davacı tarafın senet üzerinde davacı …’nın isminin olmadığını ileri sürerek bu senetlerden borçlu olmadığını gerekçe gösterdiğini, bilindiği üzere kambiyo hukukunda senet kaşesi dışında ikinci bir imzanın senette olması halinde bu imza sahibinin de şahsen sorumlu olduğunu, bu hususun sıkı şekil şartlarına sahip kambiyo hukukunun en temel niteliklerinden olduğunu, ödememe protestosundan önce ya da sonra bu ismin yazılı olmasının, senedin geçerlilik şartlarına bir engelinin bulunmadığını, davacı tarafın senet üzerindeki imzasının kendisine ait olduğunu zımnen kabul ettiğini, ancak bu senetten dolayı borç olmadığını ileri sürdüğünü, bu hususun hem çelişkili hem de iyi niyetli olmadığını, davacı tarafından ödeme protestosu ile ilgili dilekçesine koyduğu Yargıtay içtihadının somut olayımızla herhangi bir ilgisinin olmadığını, davacı tarafından yaptığı suç duyurusunun tamamen eldeki davaya kanıt oluşturma ve davacı şirketi hukuki cebir ve baskı altına almaya yönelik olduğunu, TTK 690. Maddesi ( Yeni TTK 778. Md ) yollamasıyla TTK 592. Madde ( Yeni TTK 680.m.) hükmüne göre açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle somut olayda borçlunun bonoya keşideci olarak isminin sonradan yazılmış olmasının bonoda imzasının bulunması karşısında bononun bono niteliğine etkisinin olmadığını, yine TTK 690. Maddesi ( Yeni TTK 778. Md ) göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken kanunun 613 ve 614/1 ( Yeni TTK 701 ve 702. Maddeler ) maddeleri gereğince keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imzanın aval şerhi sayılacağı, aval için sadece imzanın yeterli olup ayrıca ad ve soyadının yazılmasının gerekli olmadığı, bu nedenlerle davanın usul ve esastan ayrı ayrı reddini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Eldeki dava; Menfi Tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe konulan 06/07/2022 tanzim tarihli, 10/09/2022 vade tarihli ve 50.000,00-TL’lik bono ile yine 06/07/2022 tanzim tarihli, 17/09/2022 vade tarihli ve 50.000,00-TL bedelli iki adet bonodan sebep davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, Konya CBS … sor. sayılı dosyası, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, takibe konu bonoların okunaklı sureti dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce işbu dosyada 10/01/2023 tarihli ara karar ile takibin durdurulmasına ilişkin talep reddedilmiş, paranın ödenmemesine ilişkin talep ise %15 teminat karşılığı kabul edilmiştir. Ancak tedbir kararı davacı vekiline 15/01/2023 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen bir hafta içinde teminat yatırılıp uygulanması talep edilmediğinden dolayı HMK 393/1 maddesi gereğince kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememizce verilen tedbir ara kararındaki takibin durdurulması talebinin reddine ilişkin olarak Konya BAM . HD’ne başvurulmuş, Konya BAM . HD … E., … K. sayılı ve 14/04/2023 tarihli ilam ile istinaf talebi reddedilmiştir.
İstinaf talebinin değerlendirildiği ve reddedildiği kararda özetle;
“Davacı taraf, dava konusu bono üzerine davacının isminin sonradan eklendiği iddiası ile menfi tespit talep etmektedir. Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası niteliğinde olduğundan İİK 72/3. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi mümkün değildir. Davacı taraf, olayda HMK 209. maddesinin uygulanması gerektiğini ileri sürmekte ise de davacının dava konusu bonodaki imzaya yönelik herhangi bir itirazı bulunmamaktadır. TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 701. ve 702/l. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılacağından ve aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir. Buna göre bu aşamada HMK 209. maddesinin uygulanması yönünden yaklaşık ispat şartının sağlandığını söylemek mümkün değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince reddi gerektiği” şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Davacı vekili davaya konu bonolardaki imzaların müvekkiline ait olmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu bonolarda keşideci olarak yer alan … şirketinin müdürü olduğunu ifade etmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da TTK 701 ve 702. maddelerinin uygulanması gerekecektir.
Bu nedenle avale ilişkin hükümlerin düzenlendiği;
Aval;
I – Aval verenler
MADDE 700- (1) Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya kısmen teminat altına alınabilir.
(2) Bu teminat, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II – Şekil
MADDE 701- (1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
III – Hükümler
MADDE 702- (1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.
(2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.
(3) Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder.” hükümlerini havidir.
Yukarıdaki madde metinlerinden de anlaşılacağı üzere bononun ön yüzüne düzenleyen haricinde atılacak imzanın aval şerhi olarak kabul edildiği görülmektedir. Burada dikkat edilecek hususun ise imza olmasıdır. Yoksa ad ve soyadın da yazılı olmasını kanunumuz aramamaktadır.
Yine TTK’nın 702. maddesinin ikinci fıkrasında; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” hükmünü havidir.
Yine benzer hususların değerlendirildiği Konya BAM . HD.’nin … E., … K. Sayılı ve 03/03/2020 tarihli ilamında özetle; “Türk Ticaret Kanunu’nun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 678.maddesi gereğince, şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 701 ve 702. maddeleri uyarınca, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir. Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Özetle şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için, şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması yeterlidir. Her iki imzanın da kaşe üzerinde bulunması halinde ise, yetkili temsilcinin sorumluluğundan bahsedilemez. Bir diğer ifade ile senetteki her iki imza da şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemez.” şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde dosya kül halinde incelendiğinde; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davada Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe konulan 06/07/2022 tanzim tarihli, 10/09/2022 vade tarihli ve 50.000,00-TL’lik bono ile yine 06/07/2022 tanzim tarihli, 17/09/2022 vade tarihli ve 50.000,00-TL bedelli iki adet bonodan sebep borçlu olmadı talebinde bulunulmuş olup, davacı vekilinin müvekkilinin imzasına herhangi bir itirazının olmadığı, öte yandan az yukarıda ifade edilen TTK 701 ve 702. Madde hükümleri gereğince bononun ön yüzüne keşidecinin imzası haricinde bir imza olması halinde bunun aval olarak değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle davacının söz konusu bonolardan sebep avalist olarak sorumluluğunun olduğu, öte yandan ödememe protestosunun bono ya da poliçelerde keşideci dışındaki sorumlulara başvurabilmek için getirilmiş bir düzenleme olduğu, davacıya bu protestonun çekilmemesinin başvuru bakımından herhangi bir olumsuzluk teşkil etmediği, TTK 680.m. hükmüne göre açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının hamile karşı ileriye sürülemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacının davasının REDDİNE
2-)Şartlar oluşmadığından davalı lehine tazminat takdirine yer olmadığına,
3-)Peşin alınan 1.707,75-TL harçtan alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.527,85-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Hazine tarafından karşılanan 3.200-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davalı tarafından yapılan 25,60-TL vekalet harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 16.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi.25/05/2023

Katip … Hakim …