Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/729 E. 2022/702 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI-DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ :
DAVALI-DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava üzerine Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2022 tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ve HMK nun 20. maddesindeki iki haftalık yasal süresi içinde başvuruda bulunulması üzerine dava dosyası kararda görevli gösterilen mahkememize gönderilmekle, dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı … vekili dava dilekçesinde, tarafların Konya . Noterliğinin 13/09/2013 tarih ve … yevmiye numaralı adi ortaklık sözleşmesi ile süresiz adi ortaklık kurduklarını, sözleşmede katılım paylarının, kazanç ve zararın % 50 olarak belirlendiğini, sözleşme gereği sauna ve masaj salonunun işletilmeye başlandığını, tarafların işletmenin bir şubesini de … Caddesi … adresinde açtıklarını, gerekli izinlerin ve ruhsatların müvekkili tarafından alındığını, tarafların 8 yıldır birlikte yaşadıklarını, davalının müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunması ile güven ilişkisinin sarsıldığını ve ortaklığın imkansız hale geldiğini, bu ortaklık sürecinde davalının malvarlığı ve gelir elde ettiğini, müvekkili tarafından davalıya gönderilen ihtarname ile işletmenin kar/zarar durumunun ve elde edilen karın % 50’sinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, bu nedenle taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ile ortaklığa konu malların tasfiyesine, 13/09/2013 tarihinden itibaren ortaklıkta kaynaklı müvekkilinin payına düşen kar payının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup karşı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı … vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesinin T.B.K’nun 28, 36, 37 ve 38. maddeleri uyarınca müvekkili yönünden bağlayıcılığı olmadığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacı/karşı davacının işyerine gelip para aldığını, müvekkiline kamyon, kamyonet aldırdığını, bu şekilde malvarlığını artırdığını, davacı/karşı davalının, müvekkilini korkutmak ve aldatmak suretiyle dava konusu sözleşmeyi imzalattığını, davacı/karşı davalının T.T.K. ve T.B.K’da yüklenen sorumluluk ve yükümlülüklerin hiç birini yerine getirmediğini, adi ortaklığa hiç bir emek ve mal katkısı olmadığını, bu nedenle davacı/karşı davalının davasının reddine, açtıkları karşı davanın kabulü ile Konya . Noterliğinin 13/09/2013 tarih ve … yevmiye numaralı adi ortaklık sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın T.C. Konya . Noterliğinin 13/09/2013 Tarih ve … Yevmiye nolu senedine istinaden davacı ile davalı arasında meydana getirilen Adi Ortaklığın feshi, tasfiyesi ve kar payının ödenmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 15/12/2016 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında;
“Dava, adi ortaklığın feshi ve payına isabet eden miktarın ödenmesi istemine ilişkindir. Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda taraflar tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” denilmiştir.
2.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Her ne kadar davalı şirket ise de davacının gerçek kişi olduğu, tacir kaydının bulunmadığı, 6102 sayılı TTK 11/2 maddesi ile Esnaf ve Sanatkarlar ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin 18/06/2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı gereğince 2013 sayılı VUK mükerrer 177.maddesi gereğince bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadlerine göre esnaf olduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, bu sebeple davanın TTK 4.maddesi gereğince ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla Konya Asliye . Ticaret Mahkemesince açılan davada genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 15/12/2016 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında da ifade edildiği üzere davaya dayanak Adi Ortaklık İlişkisinin 6098 Sayılı TBK’nın 620. Ve devamı maddelerinde düzenlenmesi sebebiyle eldeki dava 6102 Sayılı Kanunun 5. maddesinden kaynaklanan mutlak ticari dava mahiyetinde değildir.
2.Tarafların gerçek kişi olması sebebiyle Mahkememizce ilgili ticaret sicil müdürlüğüne, esnaf ve sanatkarlar odasına, ilgili vergi dairelerine müzekkereler yazılarak taraflara ilişkin tacir araştırması yapılmış, davacının herhangi bir tacir kaydı olmadığı, davalının ise davanın açıldığı 2020 tarihine kadar işletme hesabına göre defter tuttuğu, dava tarihinden sonra bilanço hesabına göre defter tutma hadlerine ulaştığı anlaşılmıştır.
3.Bir davanın ticari dava olup olmadığı 6100 Sayılı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
4.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
5.Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
6.Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Somut olayımızda yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 15/12/2016 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında da ifade edildiği üzere davaya dayanak Adi Ortaklık İlişkisinin 6098 Sayılı TBK’nın 620. Ve devamı maddelerinde düzenlenmesi sebebiyle eldeki dava 6102 Sayılı Kanunun 5. maddesinden kaynaklanan mutlak ticari dava mahiyetinde değildir. Mahkememizce yapılan araştırmalar neticesinde ise davacının herhangi bir tacir kaydı olmadığı, davalının ise davanın açıldığı tarihte işletme hesabına göre defter tutma hadlerinde olması sebebiyle tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Medeni usul hukukuna egemen olan ve Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir. Dolayısıyla davacının tacir olmadığı ve dahi davalının ise davanın açıldığı 06/02/2020 tarihinde işletme hesabına göre defter tutması sebebiyle tacir olmadığı, T.C. Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2022 Tarih ve … Esas- … Karar sayılı ilamı ile davanın açılmasından 2 yıl sonra davalının bilanço esasına göre defter tutma hadlerine ulaştığından bahisle görevsizlik kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, eldeki davanın mutlak veya nispi ticari davaya vücut vermediği anlaşılmakla davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan usulden reddine, davaya bakmakla görevli Mahkemenin T.C. Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, iki mahkeme arasındaki görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın MERCİ TAYİNİ İÇİN T.C. KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, davaya bakmakla yetkili ve görevli Mahkemenin T.C. KONYA . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Görevsizlik Kararımız Kesinleştiğinde; iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı çıktığından her iki mahkemenin de T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesinin yargı yetkisi çevresinde olduğundan dosyanın MERCİ TAYİNİ İÇİN T.C. KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Mercii tayini kararı kesinleştiğinde ve Mahkememizin görevsiz olduğu yönünde hüküm kurulması durumunda; 6100 Sayılı Kanunun 20/1. Maddesi gereğince iki haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talepte bulunulması halinde DOSYANIN GÖREVLİ VE YETKİLİ T.C. KONYA . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde dava açılmamış sayılacağının ve bu konuda resen karar verileceğinin İHTARINA,
4-6100 Sayılı Kanunun 331/2. Maddesi gereğince yargılama giderlerinin GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMECE DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Tarafların yokluğunda, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2022

Katip … Hakim …