Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/721 E. 2022/738 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … ile … arasında 1(Bir) adet 300 TP 5 tipi hidrolik sepetli insan kaldırma platformu yapımı konusunda 23.11.2021 tarihinde sözleşme yapıldığını, bahse konu sözleşmede 100.000 TL sözleşme esnasında, 25.12.2021 tarihinde 100.000 TL, araç teslim (30.03.2022) esnasında 70.000 TL ve teslim tarihinden itibaren geriye kalan 100.000 TL’nin aylık 10.000 TL olacak şekilde 10 taksit olarak ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, davacı müvekkilinin sözleşmenin taraflarca imza altına alındığı tarihte (23.11.2021) sözleşmede de belirtildiği üzere 100.000 TL’yi …’ın vermiş olduğu … adına ait … numaralı hesaba gönderdiğini, 25.12.2021 tarihindeki 100.000 TL’lik ödemeyi için whatsapptan mesajlaşma yoluyla …’dan hesap numarası istediğini, … ın bahse konu ödeme için yine …’e ait aynı hesap numarasını vererek bu hesaba ödeme yapmasını istediğini, davacı müvekkili … …’ın isteği üzerine 100.000 TL’yi aynı hesaba gönderdiğini, sözleşmede platformun monte edileceği aracın müvekkili tarafından 28.02.2022 tarihinde … sahasına teslim edileceğinin belirtilmiş olduğunu, davacı müvekkilinin bahse konu platform için yapılmış olan sözleşmeye güvenerek 20.12.2021 tescil tarihli … Plakalı … marka aracı almış olduğunu, … sahasına 11.01.2022 tarihinde teslim ettiğini, müvekkili … in 30.03.2022 tarihinde … ile yapmış olduğu sözleşme gereği vincin tarafına teslim edilmesini istediğini, fakat anlaşma gereği müvekkiline teslim edilmesi gereken vinçin müvekkilinin tüm girişimlerine rağmen davalı şirketin müvekkilini sürekli oyaladığını, müvekkilinin söz konusu vincin teslimi adına davalı şirket tarafından sürekli ertelendiği ve neticesinde teslim edilmediğine dair whatsapp yazışmalarının mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete ihtarname keşide ettiğini ve sözleşmeden doğan ifayı yerine getirilmesini ve bundan doğan zararın giderilmesini istediğini aksi halde yasalardaki haklarını kullanacağını ihtar ettiğini, bu nedenlerle sözleşme hükümlerine aykırı davranarak müvekkilini zarara uğratan davalı şirketten dekontları ile birlikte belirtilen (davalıya gönderilen) 200.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, müvekkiline teslim edilmeyen ve güncel değeri hali hazırda taraflarınca belirlenemeyen vincin (sözleşmeye uygun olarak şirkete teslim edilen müvekkiline ait araca uygun olarak projelendirilerek, çeşitli testler sonucu döküm yapılarak üretilen ve montaja uygun hale getirildikten sonra montajı yapılan), güncel değeri ile sözleşmede belirtilen değer arasındaki farkın mahkememizce yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şuan için asgari tutar olan 10.000 TL’nin ( fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalmak kaydı ile ) davalı şirketten tahsiline karar verilmesini, sözleşmenin ihlali neticesinde müvekkilinin mal varlığı artışının engellendiğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen teslim tarihinden itibaren engellenen aylık kârının mahkememizce bilirkişi incelemesi neticesinde zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şuan için asgari tutar olan 10.000 TL’nin ( fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalmak kaydı ile ) davalı şirketten faizi ile birlikte tespit edilip davalı şirketten tahsiline karar verilmesini, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davalı müvekkili şirketin husumet sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin davacı tarafından dayanılan sözleşmeyi imzalamadığını, bu konuda başkaca bir sözleşme dahi müvekkili tarafından imzalanmadığını, bu konuda müvekkilinin söz konusu sözleşmede herhangi bir taahhüdü de söz konusu olmadığı gibi herhangi bir sorumluluğu da bulunmadığını, davacı tarafından keşide edilen gerek ihtarnameler gerekse de arabuluculuk işlemlerinde müvekkili şirketin taraf olarak gösterilmediğini, bu konuda bu güne kadar müvekkilinin muhatap olarak hiç dikkate dahi alınmadığını, bunlar yanında iddia olunan para ödemesinin de müvekkili şirkete de hiçbir suretle yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin söz konusu ticari ilişkinin hiçbir alanında yer almadığını, müvekkilinin söz konusu bu ticari ilişkide taraf sıfatı bulunmadığından davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı yanın eser sözleşmesinin varlığını ispat ile yükümlü olduğunu, müvekkili ile davacının herhangi bir eser sözleşmesi oluşturmadığını, husumet yönünde ki itirazlarını tekrar ile davacı yanın dayanak teşkil ettiği sözleşmede ki hükümlere göre davacı yanın edimlerini yerine getirmeden karşı taraftan edimlerini istemesinin hukuka aykırı olduğundan davanın reddinin gerektiğini, davacının taleplerinin yasal olarak bir biri ile çeliştiğini, davacının müspet zarar yanında menfi zarar da talep etmekle bu iki zarar kaleminin aynı davada talep edilemeyeceğini, bu nedenlerle fazlaya dair hertülü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın 1(Bir) adet 300 TP 5 Tipi Hidrolik Sepetli İnsan Kaldırma Platformu yapımına dair eser sözleşmesinden kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşme bedelinin, menfi ve müspet zararların tazmini talepli alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İÇTİHATLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında;
“Dosya içeriğinden, davalı kiracı Mustafa Demirbaş gerçek kişi olduğundan tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar kamu düzenine ilişkin olduğu halde davalının Ticaret Sicili ve Odasında kaydının bulunup bulunmadığı, Vergi Dairesi veya Mal Müdürlüğünden bilanço esasına göre defter tutup tutmadığı hususları sorulup gerektiğinde davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir olup olmadığı araştırılmamıştır.” denilmiştir.
2.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Her ne kadar davalı şirket ise de davacının gerçek kişi olduğu, tacir kaydının bulunmadığı, 6102 sayılı TTK 11/2 maddesi ile Esnaf ve Sanatkarlar ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin 18/06/2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı gereğince 2013 sayılı VUK mükerrer 177.maddesi gereğince bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadlerine göre esnaf olduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, bu sebeple davanın TTK 4.maddesi gereğince ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla Konya Asliye . Ticaret Mahkemesince açılan davada genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
3.T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 19/10/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda, Esenyurt Vergi Dairesi Müdürlüğünün 02/12/2019 tarihli cevabi yazısından, davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, 2. sınıf tüccar olduğu ve limitleri dahilinde olduğu anlaşılmış, Vergi Usul Kanunu’ nun 177. Maddesinde belirlenen limitlerin yarısından az beyanda bulunduğu ve mükellefin 2018 yılında birinci sınıf tüccar olmasını gerektirecek tutarda alım ve satımının bulunmadığı bildirilmiş olup, bu haliyle davacının tacir olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve esnaf olarak kabulü gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.” denilmiştir.
4.T.C. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 08/04/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda; Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı Mimarsinan Vergi Dairesi Müdürlüğünün 28/04/2021 tarihli yazısına göre davalı Kamil Türk’ün 02/08/2019 tarihinde faaliyetini terk ettiği, işletme hesabı esasına tabi olduğu, 2. sınıf tüccar olduğu ve tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Taraflar arasındaki davaya dayanak sözleşmesinin eser sözleşmesi mahiyetinde olması ve 6098 Sayılı TBK’da düzenlenmesi sebebiyle 6102 Sayılı Kanunun 5. maddesinden kaynaklanan mutlak ticari dava mahiyetinde olmadığı anlaşılmıştır.
2.Dava dosyasının incelenmesinde davalının 6102 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişi tacir olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacının gerçek kişi olduğunun anlaşılması üzerine tacir sıfatı bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılmıştır.
3.Dosya içerisinde yer alan T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara/Sincan Vergi Dairesi Müdürlüğünün 15/11/2022 tarihli müzekkere cevabında davacının 213 Sayılı Kanunun 178. Maddesi gereğince II. Sınıf tüccar olup işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu bildirilmiş, ilgili müzekkere ekinde yıllık gelir vergisi beyannameleri de gönderilmiştir. Yine T.C. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/11/2022 Tarihli müzekkere cevabı ile T.C. Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğünün 15/11/2022 tarihli müzekkere cevabında davalının tacir kaydının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
4.Bir davanın ticari dava olup olmadığı 6100 Sayılı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
5.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
6.Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
7.Yukarıda yapılan açıklamalar, detayı verilen Yüksek Mahkeme ilamları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Taraflar arasında görülmekte olan davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, her ne kadar davalı tüzel kişi tacir ise de davacının gerçek kişi olduğu, T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara/Sincan Vergi Dairesi Müdürlüğünün 15/11/2022 tarihli müzekkere cevabı ile T.C. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/11/2022 Tarihli müzekkere cevabı ve T.C. Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğünün 15/11/2022 tarihli müzekkere cevabından davacının 213 Sayılı Kanunun 178. Maddesi gereğince II. Sınıf tüccar olup işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve tacir olmadığının anlaşıldığı, yukarıda detayı verilen T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 19/10/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 08/04/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından anlaşıldığı üzere davanın TTK 4.maddesi gereğince TİCARİ DAVA NİTELİĞİNDE DE OLMADIĞI görülmekle davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan usulden reddine, davaya bakmakla görevli Mahkemenin T.C. Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, davaya bakmakla görevli Mahkemenin T.C. KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Görevsizlik Kararımız Kesinleştiğinde ve Mahkememizin görevsiz olduğu yönünde hüküm kurulması durumunda; 6100 Sayılı Kanunun 20/1. Maddesi gereğince iki haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talepte bulunulması halinde DOSYANIN GÖREVLİ T.C. KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde dava açılmamış sayılacağının ve bu konuda resen karar verileceğinin İHTARINA,
3-6100 Sayılı Kanunun 331/2. Maddesi gereğince yargılama giderlerinin GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMECE DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Tarafların yokluğunda, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2022

Katip … Hakim …