Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/573 E. 2022/797 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 29/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillinin yurtdışında yaşadığını, davalı şirket yetkililerince kandırılarak şirkete hissedar yapılmak suretiyle parasının alındığını, müvekkilinin vermiş olduğu paraya karşılık şirket hissesine ilişkin hisse senetleri verildiğini, müvekkilinden o dönemde 250.000DM (mark) şimdiki parayla yakşalık 120.000EURO para alındığını, sonraki süreçte defalarca davalı şirketten parasının iadesini isteyen müvekkiline davalı şirketçe para ödemesi yapılmadığını, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, davalıların haksız fiilde bulunduklarını, müvekkilinin para vermiş olduğu … şirketinin son olarak isim değişikliği ve devredilmeler sonucu davalı şirket olduğunu, her ne kadar çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile dava açılmasının önü kapatılmış ise de bu kararın Anayasaya aykırı olduğunu, bu kararın iptali için Anayasa Mahkemesine dava açıldığını ve bu durumun bekletici mesele yapılmasını, müvekkilinin alacağının ödenmesi için davalı şirkete Ankara . Noterliğinin 18/12/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile ihtarname gönderildiğini ancak noter ihtarına rağmen ödeme yapılmadığını beyanla müvekkilinin davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, müvekkilinin davalı şirkete 125.000EURO (250.000DM-mark) borç para vermiş olup fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 500EURO’dun davalı şirketten temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 15/09/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dosya kapsamındaki belgelere ve SPK listelerine göre davacının şirket ortağı olduğunu, öncelikle davanın açıldığı tarihten önce 07/12/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7194 Sayılı Kanun’un 41.maddesine göre yürürlülük tarihinden sonra açılan iş bu davada davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi kanaat olursa davacının iddialarının aksine taraflar arasında müvekkili şirketi borç altına sokacak bir sözleşme, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme ilişkisinin mevcut olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin fotokopi olup müvekkil şirket yetkililerince imzalınmış bir belge olmadığını, müvekkili aleyhine delil kabul edilemeyeceğini, davacının tüm taleplerinin kanun hükümlerine açıkça aykırı olduğunu ayrıca davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından yüksek kar payı verileceği, dava açma haklarının engelleneceği gibi bir açıklama ve vaatte bulunulmadığını, davanın açık bir şekilde hak düşürücü süresi içinde açılmadığını beyanla öncelikle 7194 Sayılı Kanun’un 41.maddesi gereğince davanın esastan reddine, aksi kanaat olursa cevap dilekçelerindeki açıklamalar dikkate alınarak davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
6102 Sayılı TTK’nın 379/1 maddesinde “…Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir….” hükmünün, 480/3 maddesinde; “…Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır…” hükmünün yer aldığı,
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davanın 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi yürürlüğe girdikten sonra açıldığı, bu madde uyarınca davacının şirket ortağı olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 379/1 (6762 Sayılı Kanun’un 329/1) maddesi uyarınca, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyeceği gibi rehin olarak kabul edemeyecekleri, 6102 Sayılı TTK’nın 480/3 (6762 Sayılı Kanun’un 405/2) maddesi uyarınca, hissedarların sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyecekleri, bu durumda davacının hissedarı olduğu davalı şirketten hisselerini dava yoluyla isteyemeyeceğinden davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/2 maddesinde yer alan diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır hükmü uyarınca, aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Peşin alınan 154,90TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 74,20TL bakiye karar harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 11,50TL vekalet ücreti yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı vekili yararına AAÜT’nin 7/2 ve 13. maddesi gereğince hesaplanan 1.360,51TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2022

Başkan Üye Üye Katip