Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/565 E. 2023/425 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davacı müvekkili aleyhine, davalı tarafından … E. sayılı Ereğli(Konya) İcra Dairesi dosyası aracılığıyla 17.017,70 TL’lik, … E. sayılı Ereğli(Konya) İcra Dairesi dosyası aracılığıyla da 16.146,37 TL olmak üzere toplamda 33.164,07 TL’lik kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın Sondajcılık işi ile iştigal ettiğini, davalının yapmış olduğu bu işe ilişkin kendisine ait … Su Sondaj firma reklam görseli dilekçe ekinde sunulduğunu, davacı müvekkilinin ise uzun süreden beridir çiftçilik yaptığını, davacı müvekkilinin arazilerini sulamak için 2020 yılı 8. Ayının başında tarlasına kuyu açmak amacıyla sondajcılık işi yapan davalı … ile anlaştığını, davacı müvekkilinin su kuyusu açması için davalı ile 30.000 TL alacak miktarı üzerinden anlaştığını ve davalı tarafın sondajlama hizmeti vererek davacı müvekkiline su kuyusu açmaya başladığını, davacı müvekkilinin davalı alacaklıya nakit ödeme yapacak durumda olmadığı için kendisine parça parça ödeme yapacağını söylediğini, davalının bu durumu kabul etmesi üzerine davacı müvekkilinin davalıya alacağının teminatı olması ve ödemenin tamamı yapılıncaya kadar güvence olarak davalıda kalması amacıyla da düzenleme tarihi 09.08.2020, ödeme tarihi 15 Aralık 2020 olan 15.000 TL’lik senet ile düzenleme tarihi 12.08.2020, ödeme tarihi 30 Mart 2021 olan 15.000TL’lik olmak üzere toplamda 30.000 TL’lik iki senet verdiğini, bunlardan 09.08.2020 düzenleme tarihli senette davacı müvekkilinin abisi olan …’ünde davacıya ödeme konusunda kefil olduğunu, tarafların bu şekilde anlaşması üzerine senetlerin hazırlanarak davalıya verildiğini, halen kuyu işlemi devam ettiği sırada davalı tarafın sondaj yakıtına harcama yapacağını söyleyerek davacı müvekkilinden bu senetlere ilişkin 3.000 TL elden ilk ödemesini aldığını, davacı müvekkilinin senetlere ilişkin borcunun ikinci ödemesini 25.09.2020 tarihinde … Bankası aracılığıyla davalı hesabına EFT yapmış ve EFT açıklama kısmını da ”kuyu taksidi” yazmak sureti ile davalıya 8.000 TL’lik ödeme yaptığını, davacı müvekkilinin 23.02.2021 tarihinde yine … Bankası aracılığıyla senetlerdeki borcuna ilişkin 9.000 TL’yi dekont açıklama kısmına ”kuyu taksidi” yazmak sureti ile davalı hesabına, kuyu borcuna ilişkin 2. EFT’sini yaptığını, davacı son olarak 19.07.2021 tarihinde davalının talebi ve isteği üzerine yine dekont açıklama kısmına ”kuyu taksidi” yazmak sureti ile … Bankası aracılığıyla davalı …’nın eşi … üzerine kayıtlı olan hesaba kalan son 10.000 TL ödemeyi gönderdiğini, söz konusu son ödemenin yapılmış olduğu banka hesabının her ne kadar davalıya ait olmasa da davalının talebi doğrultusunda davalının eşi … üzerine kayıtlı olan hesaba EFT yapıldığını, zaten bu ödeme dekontunun açıklama kısmına da yine diğer dekont açıklama kısımlarında yazılan ”KUYU TAKSİDİ” açıklaması yazıldığını, dekont açıklama kısmında yazılan bu ”kuyu taksidi” açıklaması yine bu ödemenin de diğer ödemeler ile aynı amaçla yapıldığını gösterdiğini, bu sebeple söz konusu bu son ödemenin davalı tarafça inkar edilmesi durumunda davalının kötü niyetli olduğu bu husus sebebi ile de rahatlıkla ortaya çıkacağını, davacı müvekkilinin bu senetlerdeki borcuna ilişkin tüm ödemeyi gerçekleştirdikten sonra davalı taraftan senetlerin iadesini talep ettiğini, ancak davalı tarafın başka yerlerde olduğunu ve kuyu açma işleriyle uğraştığını söyleyerek kendisiyle buluşacak imkanının olmadığını belirttiğini ve davacı müvekkilinin oyalayarak kendisine senetleri teslim etmekten kaçındığını, zaten davacı müvekkilinin son ödemesinin üzerinden çok bir zaman geçmeden de davalı tarafın teslim etmekten kaçındığı söz konusu senetlerin icraya konulduğunu, davacı müvekkilinin iş bu iki senet borcuna ilişkin davalı tarafa banka aracılığıyla 27.000 TL, elden ise 3.000 TL olmak üzere toplamda 30.000 TL ödeme yapmış olmasına rağmen davalı tarafın davacı müvekkilin kendisine yapmış olduğu ödemeleri inkar etmek sureti ile davacıya teslim etmekten kaçındığı söz konusu senetleri icraya koyduğunu ve kötü niyetle hareket ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin söz konusu icra dosyaları kapsamında davalı tarafa şimdilik 100 TL üzerinden (Fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımız saklıdır) borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, iş bu davada, ayrıca yapılan icra tehdidi altında bırakıldıkları bu davayı açmak zorunda bırakıldıkları ve ayrıca davalı tarafa yapılan ödemelere rağmen icra takibi yapmış olmasından dolayı bu icra takibinde kötü niyetli olması sebebi ile davacı lehine asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde bahsedildiği üzere, davacı ile müvekkili arasında kuyu sondajı yapılmasıyla ilgili bir sözleşme olup, müvekkilinin kuyu sondajı yapma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davacı tarafın iddialarının aksine davacı tarafın borcunun tamamını ödemediğini, öncelikle davaya ve takibe konu bonoların teminat senedi olmadıklarını, kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren, usulüne uygun bonolar olduğunu, bu konuda ispat yükü üzerinde bulunan davacının hiçbir bilgi ve belge sunamadığını, kaldı ki davacının iddia ettiği ödemelerin takip konusu bonolara mahsuben yapılmadığını, bononun alacaklının elinde bulunmasının alacağın devam ettiğine karine olduğu, bononun soyut bir borç ikrarı olduğu, ödenen bonoların uzun bir zaman alacaklıdan alınmaması iddiasının hayatın olağan akışına ve ticaret hayatının gerçeklerine aykırı olduğunu, bunun yanında dava konusu bonoların değerleri göz önüne alındığında yazılı delille ispat gerektiğini, davacının 3.000 Türk Lirasını elden ödediği iddiasının da yerinde olmadığını, buna ilişkin yazılı bir delil sunulmadığını, somut olay özelinde ispat yükünü üzerlerine almadıklarını vurgulayarak davacı ile müvekkili arasındaki kuyu işinde bedelin bir kısmının bonoyla, bir kısmının da banka havalesiyle ödenmesi kararlaştırıldığını, buna rağmen davacının ne elden ödeyeceği kısmı ne de bonolara karşılık olan borcunu ifa etmediğini, ayrıca davacının 30.000 Türk Lirası bedelle anlaşıldığı iddiasınğn da doğru olmadığını, zira sondaj işinde kazılan kuyunun boyutlarına ve özelliklerine göre ücret hesaplandığı, kaç metre kazılacağının önceden belli olmaması (suyun beklenenden önce veya sonra çıkması veya hiç çıkmaması gibi riskler nedeniyle) sebebiyle önceden kesin bedel belirlenmesi mümkün olmadığını, kaldı ki davacının yapılan işe ve borca bir itirazı bulunmamakta yalnızca ödediğini iddia ettiğini, nitekim o dönemde kuyu işinde her bir metre kazma işlemi için en az 350 Türk Lirası alınmakta olduğunu, davacının kuyusu için de 200 metre kazıldığını, bu nedenlerle davacının özetle takibe konu bonoları ödediğini iddia etmekteyse de ödeme olarak sunduğu kayıtlarda takibe konu bonolara karşı herhangi bir atıf bulunmadığını, ayrıca doğrudan davacıya yapılmayan ödemelere ilişkin açıklama da yapılmadığını, somut olayda meydana getirilen kuyunun özellikleri ve rayiç fiyatlar dikkate alındığında davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin kuyu bedelinin yarısını bile karşılamadığının da ortada olduğunu, bu nedenle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesini, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın; T.C. Ereğli(Konya) İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı icra takiplerine dayanak bonolar yönüyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle açılan menfi tespit davası olduğu,
Taraflar arasındaki ihtilafın ise dava konusu bonolar yönüyle davacının davalıya herhangi bir borcu olup olmadığı, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin dava konusu bonolara hasren yapılıp yapılmadığı, bonolara istinaden yapılmış ise davacının herhangi bir borcu kalıp kalmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 02/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Menfi tespit davalarının kısmi dava olarak açılması mümkün değildir. Dolayısıyla davacının … Esas sayılı takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ederek, 300.000.-TL üzerinden harç yatırması doğru olmadığından, mahkemece 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 30. maddesi gereğince eksik peşin harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle mahkemece, eksik harcın yatırılması için Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32 maddeleri uyarınca davacıya bu konuda süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik harç tamamlattırılmayarak işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
2.T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 27/12/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Menfi tespit talebi ayrı bir dava olup icra takibinin devamı niteliğinde olmadığından icra dosyasında yer alan vekillere değil asillere tebliğ yapılmasının zorunlu olduğu, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun … Esas … Karar sayılı ilamının da aynı yönde olduğu …” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 03/03/2017 Tarih ve … Esas-… Sayılı İlamında;
“Taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalarda yasa koyucunun taraflara hangi delilin, hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme, yani somutlaşma külfeti getirdiği, bu düzenlemeye göre de açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde, tarafın yemin teklif etme hakkının bulunmadığı sonucuna ulaşmak gerekmektedir. Tarafın ‘sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller’ gibi ibareleri kullanmış olması yemin deliline açıkça dayanmış olduğu biçiminde yorumlanamaz.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 25/04/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Davacı yemin deliline dayanmış ise de bedelsiz senedi kullanmak TCK’da suç olarak düzenlendiğinden yemin delilinin hatırlatılmadığı gerekçesiyle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
5.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” Senette malen veya nakten kısmında ibare olmadığı, davacının yaptığı şikayetler üzerine Cumhuriyet Başsavcılığında yapılan soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandığı, suçlamaların mahiyeti itibarıyla konusu suç teşkil eden konularda yemin teklif edilemeyeceğinden yemin deliline dayanılmasının da söz konusu olamayacağı anlaşıldığı” denilmiştir.
6.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 26/11/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” İİK 72. maddesinin 4. fıkrasında “Dava, alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmüne göre dosyada ihtiyati tedbir nedeni ile davalının alacağını geç alması söz konusu olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.HARÇ EKSİKLİĞİNİN İKMALİ AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE: Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde davanın her bir takip yönüyle 50,00’şer TL olmak üzere 100,00 TL üzerinden kısmi menfi tespit davası olarak açıldığı ve bu tutar üzerinden peşin harcın yatırıldığı ancak yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 02/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında ifade edildiği üzere menfi tespit davalarının kısmi dava olarak açılamayacağı anlaşılmakla Mahkememizin 10/01/2023 tarihli duruşmasının (2) nolu ara kararı gereğince eksik kalan peşin harcın yatırılması için davacı vekiline usulüne uygun olarak süre verilmiş ve davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde harç eksikliğinin ikmal edilmesi üzerine işin esasına geçilmiştir.
2.DAVALININ CEVAP DİLEKÇESİNİN SÜRESİNDE OLUP OLMADIĞI VE DAVA DİLEKÇESİ VE EKLERİNİN İCRA DOSYASINDA YER ALAN VEKİLE Mİ ASİLE Mİ YAPILMASI GEREKTİĞİ HUSUSUNDA YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE: Dava dilekçesi ve eklerinin davalı asile 10/09/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği lakin davalı tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmediği bu sebeple 6100 Sayılı Kanunun 128/1 maddesi gereğince davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayıldığı kabul edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili Mahkememizin 14/03/2023 tarihli duruşmasında icra dosyasında vekil sıfatıyla yer alması sebebiyle dava dilekçesi ve eklerinin davalı asile değil kendisine tebliğ edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de yukarıda detayı verilen T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 27/12/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 26/11/2022 tarih ve 32025 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 03/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da emsal alındığında eldeki menfi tespit davasının icra takibinin devamı mahiyetinde olmadığı, ayrı bir dava olduğu, her ne kadar davalı vekili icra dosyasına vekalet sunup icra takibi başlatmış ise de vekilin, müvekkilin emri olmadan müvekkili adına açılan her davayı takip etmek gibi bir yasal zorunluluğu olmadığı, bu sebeple Mahkememizce görülen menfi tespit davasına vekaletname ibraz edilmeden davanın icra takibindeki vekille takip edileceğinin Mahkememizce bilinmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla tebligatın asile yapılması gerektiğine kanaat edilmekle davalı vekilinin bu yöndeki itirazın Mahkememizce itibar edilmemiştir.
3.DAVAYA DAYANAK İCRA DOSYASI VE BONOLARIN İNCELENMESİNDE;
(a)T.C. Ereğli(Konya) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde özetle; Takip alacaklısının …, takip borçlularının … ile … olduğu, takip dayanağının 09/08/2020 Tanzim, 15/11/2020 vade ve 15.000,00 TL bedelli bonodan kaynakla alacak aslı, 1.972,70 TL takip öncesi işlemiş faiz, 45,00 TL komisyon olmak üzere 17.017,70 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi olduğu, bu takibe dayanak bononun incelenmesinde özetle; Tanzim tarihinin 09/08/2020, vade tarihinin 15/11/2020, bedelinin 15.000,00 TL, keşidecisinin …, kefilinin …, lehtarının … olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 776 ve devamı maddeleri gereğince bononun kambiyo vasfına haiz olduğu, bono altında bulunan imzalara yönelik olarak herhangi bir itiraz bulunmadığı anlaşılmıştır.
(b)T.C. Ereğli(Konya) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde özetle; Takip alacaklısının …, takip borçlusunun … olduğu, takip dayanağının 12/08/2020 Tanzim, 30/03/2021 vade ve 15.000,00 TL bedelli bonodan kaynakla alacak aslı, 1.101,37 TL takip öncesi işlemiş faiz, 45,00 TL komisyon olmak üzere 16.146,37 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi olduğu, bu takibe dayanak bononun incelenmesinde özetle; Tanzim tarihinin 12/08/2020, vade tarihinin 30/03/2021, bedelinin 15.000,00 TL, keşidecisinin …, lehtarının … olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 776 ve devamı maddeleri gereğince bononun kambiyo vasfına haiz olduğu, bono altında bulunan imzalara yönelik olarak herhangi bir itiraz bulunmadığı anlaşılmıştır.
4.CEZA SORUŞTURMASI, TANIK DELİLİ, ÖDEME BELGELERİ VE TİCARİ DEFTER VE BELGELER AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
(a)Ceza Soruşturması Açısından Yapılan Değerlendirmede; Davacının, dava ve takip konusu bonoların bedelinin ödenmesine rağmen davalı tarafından icra takibine konu edildiği iddiası üzerine Mahkememizin 06/06/2023 Tarihli duruşmasında davacı vekilinden açıkça sorulmuş, davacı vekili alınan beyanında davalı hakkında yapmış oldukları herhangi bir adli müracaat olmadığı, bir başka ifade ile dava konusu iddialar sebebiyle davalı hakkında herhangi bir adli tahkikat olmadığı anlaşılmıştır.
(b)Tanık Delili Açısından Yapılan Değerlendirmede; Her ne kadar davacı vekili tarafından dava ve takip konusu bonoların bir kısmının elden ödendiği iddiasında bulunmuş ise de 6100 Sayılı Kanunun 200/1-2 ve 201/1 maddeleri karşısında davacının elden ödeme iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, kural olarak tanık delili ile ispatının mümkün olmadığı, davalı vekilinin de davacının tanık dinletmesine Mahkememizin 06/06/2023 tarihli duruşmasında “açıkça” müvafakat etmemesi sebebiyle davacının tanık dinletme talebi Mahkememizce kabul edilmemiştir.
(c)Ödeme Belgeleri/EFT’ler Açısından Yapılan Değerlendirmede; Davacı tarafından ibraz edilen ve dava konusu bonolara ilişkin olarak yapıldığı iddia edilen ödeme dekontlarının suretleri ilgili bankalara müzekkere yazılarak dosyamız arasına celp edilmiş, ilgili dekontların incelenmesinde EFT’lerin “Kuyu Taksidi” olarak gönderildiği, dava konusu bonolara istinaden yapıldığına ilişkin bir açıklama olmadığı ve dahi davalı tarafından EFT ödemelerinin dava konusu bonolara istinaden yapıldığının kabul edilmemesi karşısında söz konusu EFT ödemelerinin dava ve takip konusu bonolara istinaden yapıldığı Mahkememizce kabul edilmemiştir.
(ç)Ticari Defter ve Belgeler Açısından Yapılan Değerlendirmede; Dosya içerisinde yer alan kurum cevaplarından tarafların tacir olmadığı anlaşılmakla herhangi bir ticari defter incelemesi yapılmamıştır.
5.YEMİN DELİLİ AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE: Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı tarafından açıkça “Yemin” deliline dayanılmamıştır. Bu sebeple yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 03/03/2017 Tarih ve … Esas-… Sayılı İlamı da emsal alındığında davacının yemin deliline dayanmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Bir an için davacının dava dilekçesinde deliller kısmında “Tüm Kesin ve Takdiri Deliller” ibaresinin “Yemin Delilini” kapsadığı kabul edilse dahi;
6100 Sayılı Kanunun 226/1-c maddesinde; “Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemin konusu olamaz” denilmiştir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 156/1. Maddesinde; “Bedelsiz kalmış bir senedi kullanan kimseye, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.” amir kanun hükmü yer almaktadır.
Eldeki davada davacının iddiası dava ve takip konusu bonoların bedellerini ödenmesine rağmen davalı tarafından bonolar iade edilmemek suretiyle icra takibine konu edildiği ve bu sebeple borçlu olmadıklarıdır. Bu haliyle dava konusu bonolara ilişkin olarak ödendiği iddiasıyla yönüyle davalıya yemin teklif edilmesi davalının 5237 Sayılı TCK’nın 156/1 maddesi gereğince ceza soruşturması ve akabinde ceza kovuşturmasına muhatap edebilecek mahiyette olduğundan yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 25/04/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak 6100 Sayılı Kanunun 226/1-c maddesi gereğince somut olayda yemin deliline dayanılamayacağına kanaat edilmekle Mahkememizin 06/06/2023 tarihli duruşmasında davacıya YEMİN HAKKININ HATIRLATILMASINA YER OLMADIĞINA karar verilmiş ve yemin hakkı hatırlatılmadan hüküm tesis edilmiştir.
6.NETİCE: Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, banka EFT kayıtları, icra dosyası, Yüksek Mahkeme ilamları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ne kadar davacı tarafından T.C. Ereğli(Konya) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına dayanak 09/08/2020 Tanzim, 15/11/2020 vade ve 15.000,00 TL bedelli bono ile T.C. Ereğli(Konya) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına dayanak 12/08/2020 Tanzim, 30/03/2021 vade ve 15.000,00 TL bedelli bono bedellerinin ödendiği iddiasıyla eldeki menfi tespit davası açılmış ise de ödeme iddiasının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, davacının bir kısım ödemeleri elden yaptığını ifade ettiği, bu hususta tanık dinletme talebinde bulunduğu lakin 6100 Sayılı Kanunun 200/1-2 ve 201/1 maddeleri gereğince ödeme iddialarının yazılı olarak ispatlanması gerektiği, davacının tanık dinletme talebine davalı tarafından muvafakat edilmediği, yine davacı tarafından bir kısım ödemelerin EFT yoluyla yapıldığı iddia olunmuş ise de EFT açıklamalarında ödemelerin takip konusu bonolara hasren yapıldığına dair bir açıklama bulunmadığı ve davalının da EFT yoluyla yapılan ödemelerin takip konusu bonolara hasren yapıldığını kabul etmediği, ödeme iddiası, 6100 Sayılı Kanunun 226/1-c maddesi, 5237 Sayılı TCK’nın 156/1 maddesi gereğince ödeme iddiasına ilişkin olarak davalıya yemin teklif edilmesinin mümkün olmadığı ve dahi davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
7.KÖTÜNİYET TAZMİNAT AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE: 2004 Sayılı Kanunun 72/4 maddesi gereğince davanın alacaklı lehine neticelenmesi halinde talep olmasa dahi şartların gerçekleşmesi halinde alacaklı lehine tazminata hükmolunması gerektiğinin düzenlendiği lakin somut olayımızda davacı tarafından talep edilen bir tedbir olmadığı gibi Mahkememizce verilen bir tedbir kararı bulunmadığı, dolayısıyla davalı/alacaklının alacağına geç kavuşması söz konusu olmadığından yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 26/11/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak davalı lehine bir tazminat takdir olunmamış ve Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Yasal şartların oluşmadığına kanaat edilmekle 2004 Sayılı Kanunun 72/4. Maddesi gereğince davalı lehine KÖTÜNİYET TAZMİNATINA HÜKMEDİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Dava açılırken peşin olarak alınan 80,70 TL ve 486,00TL tamamlama harcından alınması gereken 179,90 TL maktu harcın mahsubu ile fazla alınan 386,8‬0‬TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 25,60TL vekalet harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ NEZDİNDE istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.06/06/2023

Katip … Hakim …