Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/556 E. 2023/669 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, birtakım mahcuzların satışı konusunda müvekkili şirket ile anlaştığını, müvekkili şirket tarafından mal/hizmet bedeline karşılık faturalar düzenleyerek davalı şirkete gönderilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından üzerine düşen edimler yerine getirilmiş olmasına rağmen davalı şirketin fatura bedellerini ödemediğini, müvekkili şirketçe borçlu davalı şirkete muavin defterlerindeki kayıtlar ve cari hesaptan kaynaklı 745,00 TL alacağın tahsili için müracaat edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak davalı-borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durduğunu, davalı-borçlunun icra takibi dosyası nezdinde belirtmiş olduğu borcu olmadığına dair iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, bu itirazın süreci uzatmaya ve müvekkilinin alacağını geciktirmeyi amaçladığını, nitekim müvekkili şirketin cari hesapları ve ticari defterlerinin incelenmesinde yine ayrıca dava seyrinde gerekli görüldüğü takdirde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda da davalının itirazının haksız olduğunun ve müvekkili şirketin alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkilinin alacağını alamamış olduğunu, borçlunun kendisine düzenlemiş olan faturaya herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi faturaya ilişkin olarak kısmi ödeme yapıldığını, hal böyle iken fatura içeriğinin davalı borçlu tarafından kabul edildiğini ve müvekkili şirketin alacağının sabit olduğunun mahkememizce yapılacak incelemeler sonucunda da görüleceğini, bu nedenlerle Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynen devamına, davalının itirazının haksız olması sebebiyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, müvekkili şirket ve davacı şirket arasındaki var olduğu iddia olunan fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından davacı şirketin tahsile yetkili çalışanına elden ödendiğini, kısmı ödemelerinin davacı vekili tarafından kabul edildiğini, bu nedenlerle huzurda açılan davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve takipteki kadar davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Taraf vekillerine davaya konu alacağın kayıtlı olduğu tüm defter ve belgeleri ibraz etmeleri veya bulundukları yeri bildirmek için süre verilmiş, davacının defterlerini bildirdiği davalı şirketin ise defterlerini ibraz etmediği anlaşılmış olup, akabinde davacının taleplerinin yerinde olup olmadığı, davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı hususunda dosya SMMM bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Davacı defterlerinin üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 14/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Taraflar arasında 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleşmiş bir ticari ilişkinin olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket ile olan alışverişin; davalı şirkete fatura düzenlendiğinde davalı borçlandırılmak, tahsilat yapıldığında ya da davalı şirketten fatura geldiğinde de davalı şirket alacaklandırılmak suretiyle açık hesap şeklinde izlenmiş olduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, açık cari hesap şeklinde izlenmiş olan alışveriş sonucunda icra takip tarihi olan 08.07.2021 tarihi itibariyle taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin -0- (sıfır) olduğu, başka bir ifade ile icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten herhangi bir alacağının görünmemekte olduğu, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine göre tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere, yapılan tebligata rağmen davalı tarafından ticari defterler sunulmadığından ya da bulundukları yer bildirilmemiş olduğundan davalı şirkete ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı rapor edilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında; yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı yan ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu, usulüne uygun olarak tutulan davacı defterlerine göre icra takibi tarihi itibari ile davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının görülmesi nedeni ile davacı tarafın defterlerinin aleyhe delil niteliğine haiz olduğu değerlendirilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Davacının kendi ticari defterleri bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davacı aleyhi delil kabiliyetine haizdir. Bu nedenle Mahkememizce davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığından kesin delil niteliğindeki yemin delili hatırlatılmış, yemin metnini hazırlayıp sunmak ve karşı tarafa tebliğ ettirmek suretiyle 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından süresinde sunulan yemin metni davalı şirket yetkilisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı şirket yetkilisi 09.11.2023 tarihli duruşmaya gelmeyerek yemini eda etmekten kaçınmıştır. Davalı taraf davacı tarafça sunulan yemini eda etmediğinden HMK’nun 228. Maddesi uyarınca yemin konusu vakaaları ikrar etmiş sayılmaktadır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda ; davacı tarafın kesin delil niteliğine haiz yemin deliline dayanarak davasının haklı olduğunu ispatladığı değerlendirilmekle Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine karşı davalı tarafın itirazının haksız olduğu değerlendirilmiş, dava değeri olan 745,00 TL tutarında davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davacı vekili ayrıca dava dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde; tarafların tacir olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiği görülmekle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varıldığından asıl alacak olan 745,00 TL’nin %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Açılan davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak miktarı olan 745,00TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 745,00 TL’ye takip tarihinden itibaren alacağın tahsili tarihine kadar tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yasal faiz işletilmesine,
2-)Davalı(borçlunun) takibe itirazında haksız olduğu anlaşılmakla 2004 Sayılı Kanunun 67/2. Maddesi gereğince; asıl alacak miktarı olan 745,00 TL’nin %20 si oranında hesaplanan 149,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin olarak alınan 80,70-TL harç ile icra dosyasına yatırılan 4,12-TL peşin harcın mahsubu ile 185,03-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Harçlar Kanununun 29. maddesi gereğince davacı alacaklının icra müdürlüğüne yatırdığı binde beş tahsil harcı mahkeme harçlarına mahsup edildiğinden bu hususun icra müdürlüğünce resen dikkate alınmasına,
5-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvuru harcı, 80,70 TL peşin harç, 4,12TL icra dosyasına yatırılan peşin harç, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 11,50 TL vekalet suret harcı, 85,25 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.162,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 745,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda miktar itibari ile KESİN olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 09/11/2023

Katip Hakim