Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/511 E. 2022/679 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 19/09/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın kabulüne ilişkin istinaf kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine KONYA Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile kararımızın kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkememize gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi üzerine mahkememize gelen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize tevzi edilen 03/12/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını; davalının takibe itiraz ettiğini ve icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini; davalının itirazının tamamen yersiz ve mesnetsiz olduğunu; davalının icra takibine yapmış olduğu yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira dava konusu para alacağının götürülecek borçlardan olması nedeniyle B.K.’nun 89. maddesi uyarınca takibin davacı müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu yetkili Konya icra müdürlüğünde açıldığını; yerleşik Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu; davalı ile müvekkili şirket arasında bir ticari ilişki bulunduğunu; müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirerek ürünleri teslim ettiğini; buna karşılık 11/01/2018 tarihli 960,11 TL.’lık ve 22/01/2018 tarihli 4.461,73 TL.’lık toplam 5.421,84 TL. tutarında elektronik fatura düzenlediğini ve elektronik ortamda davalıya tebliğ ettiğini; davalının ise faturaları itirazsız olarak kabul ettiğini, ancak bu faturalardan doğan borcunu ödemediğini; alacağın tahsili için başlatılan icra takibine ise haksız suretle itiraz ettiğini beyanla itirazın iptali ile Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibinin devamına; davalının itiraz %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 30/01/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını; yetkili icra dairesi ve mahkemelerin Eskişehir icra dairesi ve Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu; taraflar arasında davaya konu borca ilişkin bir ticari ilişki olmadığını; takibe konu faturalarda müvekkilinin kaşe ve imzası bulunmadığı gibi bu faturaların müvekkiline tebliğ de edilmediğini; davacı tarafça faturaya konu böyle bir hizmet sağlanmadığını; sadece fatura düzenlenmiş olmasının alacağın varlığını gösteremeyeceğini; faturaya konu malın teslim edildiğinin davacı tarafından ispatlaması gerektiğini; icra inkar tazminatının kanuna koyuluş amacının da borçluların geçerli bir sebep olmaksızın borcu inkar ederek alacağı geciktirmesinin önlenmesi olduğunu; ortada böyle bir alacak bulunmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin de şartlarının olmadığını beyanla davanın reddine; davacı tarafın %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın, davacı tarafından faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise dava konusu fatura dolayısıyla davacının herhangi bir alacağı olup olmadığı, var ise miktarı ve davalıdan tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İÇTİHATLARI
1.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bu kapsamda, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış icra takibi bulunması dava şartı olup, HMK’nın 138 ve 140. maddeleri gereğince dava şartlarının öncelikle incelenmesi gerekmektedir. (Yargıtay . Hukuk Dairesi … Esas – … Karar sayılı ilamı)
Davalı vekilince usulünce icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğine göre itirazın iptali davasını gören mahkemece, öncelikle yetkiye dair genel hükümler ve TBK’nın 89/1.maddesi hükmü çerçevesinde icra dairesinin takipte yetkili olup olmadığının incelenerek karara bağlanması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı tarafça, alım satım akdine dayalı hukuki ilişkinin varlığı kabul edilmediği ve davalının alım satım akdine dayalı hukuki ilişkinin varlığını mevcut delillerle ispatlayamadığı, ancak; davacının delilleri arasında yemin delilinin de açıkça belirtildiği nazara alınmadan ve yemin delili ile ilgili bir değerlendirme yapılmadan davanın esası ile ilgili karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. (YHGK 09/12/2015 tarih, … Esas … Karar)” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 24/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Yetki itirazının incelemesi neticesi mahkeme yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceleme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir. (06.10.2004 tarih E:… K:… karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı)” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2017 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“”Eldeki dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesine göre HMK hükümleri çerçevesinde hadise şeklinde incelenip değerlendirilmelidir.
Eş söyleyişle, mahkemece davalı tarafın yetki itirazı hadise şeklinde incelenip taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun tespiti hâlinde, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek TBK’nın 89/1. maddesi ve HMK’nın 10. maddesi hükümleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Bursa İcra Dairelerinin de yetkili olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken; mahkemece yargı çevresi içinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1. Mahkememizin 19/09/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı dosyasında yapılan esnasında taraf vekillerinden bilirkişi incelemesine esas olmak üzere taraflara ait ticari defter ile belgelerin bulunduğu yerin bildirilmesi istenilmiş, davalı vekilleri tarafından verilen 27/05/2019 Havale tarihli dilekçe içeriğinden anlaşıldığı üzere davalı ticari defter ve belgelerini ibrazdan açıkça kaçınmış ve kendisine ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi talebinden vazgeçmiştir.
2.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2017 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından açıkça anlaşıldığı üzere davalının ticari defter ve belgeleri ibrazdan kaçınması ve davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesin içerir 31/05/2019 Tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defter ve belgelerinin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, kendisine ait defterlerin birbirlerini doğrular mahiyette olduğu ve davacı lehine delil olma özelliğine haiz olduğu ifade edilmiş dolayısıyla taraflar arasındaki akdi ilişki kanaatimizce davacıya ait ticari defterler ile sabit olmuştur.
3.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, 6098 Sayılı TBK’nın 89/1. maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nın 10. maddesi hükümleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Konya İcra Dairelerinin de yetkili olduğu kanaati Mahkememizde hasıl olmuştur.
4.Nitekim Davalının yetki yönüyle yapmış olduğu itiraz ise Mahkememizin 19/09/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı dosyasında 09/05/2019 Tarihli duruşma ile reddedilmiştir.
5.LAKİN YUKARIDA DETAYI VERİLEN T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı KALDIRMA ilamında açıkça “Somut olayda, davalı tarafça, alım satım akdine dayalı hukuki ilişkinin varlığı kabul edilmediği ve davalının alım satım akdine dayalı hukuki ilişkinin varlığını mevcut delillerle ispatlayamadığı, ancak; davacının delilleri arasında yemin delilinin de açıkça belirtildiği nazara alınmadan ve yemin delili ile ilgili bir değerlendirme yapılmadan davanın esası ile ilgili karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. (YHGK 09/12/2015 tarih, … Esas … Karar)” denilmiştir.
6.6100 Sayılı Kanunun emredici hükümleri gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kaldırma İlamının kesin nitelikte ve bağlayıcı olduğu anlaşılmakla Mahkememizin 27/07/2022 Tarihli tensip zaptının 4-5 nolu maddeleri gereğince davacıya usulüne uygun olarak yemin hakkı hatırlatılmış, usulüne uygun tebliğe rağmen davacı tarafından yemin deliline dayanılmamıştır
7.Yukarıda yapılan açıklamalar, T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/06/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı kaldırma ilamı ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davaya dayanak icra takibinin yapıldığı Konya İcra dairelerinin yetkili olmadığı, takipte yetkili dairenin davalının ticaret merkezi olan Eskişehir İcra Dairelerinin yetkili olduğu, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 24/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında davanın yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından REDDİNE,
2-Peşin alınan 35,90 TL ve icra dosyasından alınan 68,21 TL harçtan alınması gereken 80,70TL’nin mahsubu ile fazla alınan 23,41 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfedilen 148,60TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 6,40TL vekalet harcı olmak üzere toplam 155,00TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.421,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda dava değeri yönüyle 6100 Sayılı Kanunun 341/2 maddesi ve 6763 Sayılı Kanunun 44. Maddesiyle eklenen Ek Madde 1 uyarınca her takvim yılı başından itibaren yeniden değerleme oranı uygulanarak belirlenen parasal sınır nazara alındığında miktar itibariyle KESİN OLMAK ÜZERE Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2022

Katip … Hakim …