Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/483 E. 2022/650 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 28/03/2013 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 19/02/2014 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kararımız onanmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı davacının karar düzeltme kanun yoluna başvurması üzerine yine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 31/10/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davacının başvurduğu karar düzeltme talebi kabul edilerek, onama kararının kaldırılarak kararımızın bozulması üzerine mahkememiz yeni esasına kaydedilerek mahkememizin 17/06/2015 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 08/03/2017 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kararımız bozulmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı davalının karar düzeltme kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 17/04/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebi reddedilmekle dava dosyası mahkememizin yeni esasına kaydedilerek 17/06/2020 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kararımız bozulmakla karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı davalının karar düzeltme kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 26/05/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebi reddedilmekle dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda;
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 16/12/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıllardır muhasebecilik yaptığını, davalının muhasebe kayıtlarını da yıllardır müvekkilinin tuttuğunu, 2010 yılında dava dışı … Tic. A.Ş. nin kurulduğunu, Akören ilçesi yolu üzerindeki maden arama ruhsatı ve mermer ocağı işletmesi olan … , … ve müvekkilinin bu ocağı faaliyete geçirdiklerini, bilahare davalı ile dava dışı … , … ve … ‘ i 1.500.000,00 USD karşılığı şirkete ortak ettiklerini, verilecek bu para ile şirketin 500.000,00 USD miktarındaki eski borçlarının ödeneceğinin, diğer 500.000,00 USD ile yeni ekipman ve teçhizat alınacağının ve kalan 500.000,00 USD nin de şirkete sermaye olarak kalacağının kararlaştırıldığını, 2010 yılının Aralık ayında davalı, müvekkilini çağırarak müvekkilinin şirket için yaptığı harcamaların izahatını istediğini, müvekkilinin yaptığı izahata rağmen davalının bu izahatı kabul etmeyerek müvekkiline kabul etmediğimiz harcamaları düşerek hisse bedelini değerlendireceğiz diyerek yıllardır davalının şirketlerinin muhasebe kayıtlarını tutan müvekkilinin bu maddi ve manevi baskı karşısında her biri 100.000,00 TL bedelli 5 adet bonoyu müvekkiline imzalattırarak ve bu bonoların müvekkilinin şirket harcamaları karşılığı olduğuna ilişkin bir yazıyı da müvekkilinden alarak baskı altında müvekkilinin bonoları ve sözleşmeyi ve şirket hisse devir senedini imzaladığını ve müvekkilinin şirketteki %20 payını bu baskı ile davalının müvekkilinin elinden aldığını, müvekkilinin %20 pay karşılığının değeri nominal olarak 400.000,00 TL ise de şirketin mal varlığı değerlerinin 200.000.000,00 USD civarında olduğunu, 400.000,00 TL şeklindeki şirket hisse devri sözleşmesindeki bedelin reel/gerçek olmadığını, şirket genel kurulunun 21/05/2011 tarihli toplantı tutanağının 4. maddesinde müvekkilinin zimmetinden söz edildiğini, bu karar nedeniyle ayrıca tazminat davası açacaklarından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik müvekkilinin sahibi olduğu ve davalıya devredilen şirket hisse senetlerinin nominal değerleri olan 400.000,00 TL nin hisse devir tarihi olan 30/12/2010 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 08/02/2012 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın cevap dilekçesindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, maden ocağının 2008 yılında faaliyete geçmiş olup yurt içinde ve yurt dışında fuarlara iştirak ettiğini, siparişler alınıp mal bağlantıları yapıldığını, işletmenin eski borçlarının olduğunun davalı tarafından bilindiğini, müvekkilinin diğer ortaklar ile birlikte faal olan maden ocağı şirketini sermaye olarak koyduğunu, bunun dışında sermaye olarak bir ödemesinin olmadığını, davalının devraldığı hisse bedelinin nominal bedelinin ne şekilde ödendiğinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, davaya konu edilen şirketin muhasebecesi olan müvekkilinin şirket defterlerini tutarken zimmetine para geçirdiği iddiasının da gerçek dışı olup suç teşkil ettiğini, müvekkili tarafından eski borçlara ilişkin yapılan 500.000,00TL’nin şirket ortağı … tarafından yapıldığı iddiasının da davalı tarafından ispat edilmesi gerektiğini beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 16/01/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların bir kısmının şirkete yönelik iddialar olması nedeniyle müvekkiline husumet düşmeyeceğini, ekonomik sıkıntıya düşen şirkete müvekkili ile bir kısım yakınlarının ortak edilmesi teklifinin gelmesi üzerine müvekkilinin şirkete ortak olduğunu, müvekkilinin şirkete yönelik tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalının 400.000,00 TL karşılığı 16.000 adet hissesinin olduğunu, davalının şirket işlerini yürütürken şirketin bir kısım paralarını zimmetine geçirmesi nedeniyle zimmetine geçirdiği paralar nedeniyle güç duruma düşen davacının şirkete verdiği dilekçe ile şirketteki paylarını devredeceğini ve şirket ortaklarının ön alım haklarını kullanmalarını istediğini, bunun üzerine şirket ortağı olan müvekkilinin davacıya ait şirketteki tüm paylarını 400.000,00 TL bedel karşılığında devraldığını, bu konuda yazılı belge düzenlendiğini, davacının sözünü ettiği bonoların müvekkili ile ilgisi olmayıp ortağı olduğu şirkete yönelik zimmet borçları karşılığı verdiği bonolar olduğunu, bonoların müvekkili ile ilgisi olmadığını, davacının imzasını taşıyan belgeden de anlaşılacağı üzere davacının hiç bir hak ve alacağı kalmadığını, her hangi bir baskının olmasının söz konusu olmadığını, davacının serbest mali müşavir olması ve hatta milletvekilliğine aday olmuş birisi olması ve yanında işçiler çalıştırması ve 50 yaşlarında olması nedeniyle maddi ve manevi baskıya maruz kalmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin davacının patronu olmayıp bilakis müvekkilinin davacıdan muhasebe hizmeti alan birisi olduğunu, davacının zimmetine geçirdiği paralar nedeniyle şirkete verdiği bonolar ile ilgili bu konuda şirkete yazılı bir belge dahi verdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 01/03/2012 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davanın belirli alacak davası olup bu hususun dava şartı olduğunu, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesindeki beyan ve iddialarının hayal ürünü olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin hisse devir sözleşmesiyle davacının hisselerini devraldığını bu durumun aksini iddia eden davacının bu durumu yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, yapılan sözleşme ile hisse bedelinin teslim alındığını ve hiçbir alacaklarının kalmadığının açıkça beyan edildiğini, davacı tarafın kendi hisselerinin diğer hissedarlar tarafından devralınması için şirkete dilekçe dahi verdiğini, şirkete ayni sermaye koyan kişinin müvekkili olmadığını ve ayni sermaye koyan ortağa karşı bu iddialarını ileri sürmesi gerektiğini, şirketin ortaklık şartları ve hisse oranlarının şirketin ana kuruluş sözleşmesinde açıkça belirtildiğini, ortakların şirkete karşı taahhütlerinin açıkça belirlendiğini, davacının şirketin %20 hissesi karşılığı ödemesi gereken 400.000,00TL’yi ödemediğini, müvekkilinin kendi üzerine düşen taahhüdün tamamını yerine getirdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce; dava dışı … isimli kişinin yine dava dışı … A.Ş. aleyhine maden ocağında yaptırdığı ayni sermaye değerinin tespitine konu Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası, dava dışı … Tic. A.Ş. nin ticaret sicili dosyası örneği, taraf vekillerinin sundukları belgeler, davacının dava dışı … A.Ş.’ ne verdiği 30/12/2010 tarihli şirketteki paylarını satmak istediğine ilişkin dilekçe, davacı ile davalının imzalarını taşıyan davacının dava dışı … A.Ş.’ deki 16.000 adet hisse senedini 400.000,00 TL bedel karşılığı davacının davalıya satıp devrettiğine ve davacının bir hak ve alacağının olmadığına ilişkin 30/12/2010 tarihli hisse devir ferağı belgesi, davacının dava dışı … A.Ş.’ ye verdiği 31/12/2010 tarihli 5 adet toplam 500.000,00 TL miktarlı senetleri şirketin parasını geçmiş borçlara kullanması nedeniyle bu borçlarına karşılık bu bonoları verdiğine ilişkin dilekçe, 5 adet bononun örneği, dava dışı … A.Ş.’ nin davacı aleyhine 5 adet toplam 500.000,00 TL bedelli bonoların ve ferilerinin tahsili için giriştiği icra takibine konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası örneği ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler incelenmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, şirket pay devrinden doğan alacağın tahsili davasıdır.
Mahkememiz … Esas … Karar sayılı 17/06/2020 tarihli kararı ile;”….Davacının 400.000,00 TL lık davasının 300.000,00 TL lık kısmının kabulüne karar verilmesi gerekir ise de;
Konya . Noterliğinin 01/12/2015 tarih … yevmiye sayılı alacağın devri sözleşmesi ile dava dışı … Tic. A.Ş., Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki 659.419,75 TL miktarındaki alacağının tamamını ve bütün ferilerini davalımız … ‘e devir ve temlik etmiştir. İşbu temlikname gereğince sözü geçen icra dosyasındaki takip konusu edilen miktardan davacı borçlu … ‘ın davalı temlik alacaklısı … ‘e borçlu olduğunun kabulü gerekmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği dilekçe ve sözlü beyanları ile işbu dava dosyasındaki alacaktan dolayı bir borçları olması halinde sözü geçen icra dosyasındaki temlik alacakları nedeniyle takas mahsup definde bulunduklarını ve temlik alacaklarının olası borçlarından düşülmesini talep ve beyan etmiştir. Her ne kadar davacı vekili takas mahsup definin eldeki davanın niteliği gereği yerinde olmaması nedeniyle bu taleplerin nazara alınmamasını talep etmiş ise de takas mahsup define konu edilen husus da dava konusu husus da birer miktar paraya ilişkin olup her ikisinin de vadesi geçmiş olduğundan davacı vekilinin yasal dayanaktan yoksun itirazlarına itibar edilmemiştir. Davacının alacağının varlığı halinde takas mahsuba konu miktarın nazara alınması gerekmiştir. Çünkü icra takibi kesinleşmiş ve icra takibi bonolara dayalı alacağa dayalıdır.
Temlikname ve takas mahsup definden sonra mahkememizce 08/03/2017 tarihli bozma ilamına uyulduktan sonra Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas (yenileme öncesi … Esas) sayılı dosyasındaki alacaklıya yapılmış ödemeler varsa ödeme belgelerinin gönderilmesi istenilmiştir. Ayrıca bu konuda icra dosyası alacaklısı şirkete veya temlik alacaklısı davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında beyanda bulunmak üzere taraf vekillerine süre verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden 23/05/2013 tarihinde 5.615,00 TL, 23/05/2013 tarihinde 300,00 TL,13/07/2015 tarihinde 8.511,05 TL ve 12/08/2015 tarihinde 5.912,30 TL olmak üzere toplam 20.338,35 TL icra dosyası alacaklısına ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Takip talebine göre icra dosyasındaki alacak; 500.000,00 TL asıl alacak ve faiz ve ferileriyle birlikte toplam 520.234,71 TL ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanacak avans faizi kadardır. Takip 5 adet bonoya dayalıdır.
İcra dosyasına yapılan kısmi ödemeler icra takibindeki faiz ve ferilere mahsup edilmelidir. İcra hesap uzmanı bilirkişi Mehmet İnce den 02/01/2020 tanzim ve havale tarihli bilirkişi raporu temin edilmiş olup, bilirkişi raporunda icra takibine kesinleştiği gibi faiz uygulamış ve kısmi ödeme tarihlerindeki borç miktarları belirlenmiş ve kısmi ödemeler icra takibindeki faiz ve ferilere mahsup edilmiş ve TBK 100. maddesine göre ve mahkememizin ve Yargıtay ın denetimine elverişli bir şekilde hesaplama içerir rapor hazırlanmış ve ayrıca hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereğince işbu davada hüküm altına alınması gereken 300.000,00 TL sine davalı davadan önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmış ve temliknamenin düzenlendiği 01/12/2015 tarihi itibariyle davalının davacıdan icra takibindeki alacak nedeniyle 836.376,14 TL alacağının olduğu, temlikname tarihi itibariyle davacının davalıdan olan dava konusu 300.000,00 TL alacağının işlemiş faizi ile birlikte 460.214,38 TL olduğu (icra dosyasına yapılan tüm kısmi ödemelerin temliknameden önce yapıldıkları ve takip konusu 5 adet bononun 100.000,00 er TL bedelli oldukları takip konusu bonolardan 4 adetinin işbu davadan önce vadesinin geçtikleri ve dava tarihi itibariyle bonoların muaccel oldukları, 5. bononun vade tarihinin davadan sonraki bir tarih olan 30/11/2011 vade tarihli olduğu hususları anlaşılmıştır) ve böylelikle davacının davalıdan olan 300.000,00 TL asıl alacak 160.214,38 TL işlemiş reeskont faizi olmak üzere 460.214,38 TL alacağına karşılık davacının davalıya 500.000,00 TL si asıl alacak olmak üzere ferileriyle birlikte toplam 836.376,14 TL borcunun olduğu ve temlikname tarihi itibariyle davalının davacıya bir borcunun kalmadığı/olmadığı bilakis takas mahsup sonrası Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılındaki takip nedeniyle davalının davacıdan takas mahsup sonrası bakiye 376.161,76 TL alacağının kaldığı/olduğu ve davacının takas mahsup nedeniyle davalıdan bir alacağının olmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İş bu karara karşı davacı vekilinin temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar Sayılı 21/06/2021 tarihli ilamı ile; “….Takas, hukuki mahiyeti itibariyle bir defi niteliğinde olup, defiler, ilk itirazlardan farklı olarak esasa cevap süresi geçtikten sonra da ileri sürülebilirler. Ancak 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesi hükmüne göre, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra savunma genişletilemeyeceğinden takas definin dilekçeler teatisinden sonra ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi anlamına gelir. Mahkemece böylesi bir definin dikkate alınabilmesi için ise yine aynı yasa hükmüne göre karşı tarafın buna açıkça muvafakat etmesi gerekir. Ancak esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülmeyen bir definin cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle ileri sürülmesi mümkündür.
Somut olayda, davalı yanca esasa cevap süresi içerisinde takas defi ileri sürülmemiş olup, defi, bozmadan sonra verilen 16.07.2019 tarihli dilekçeyle ileri sürülmüştür. Davacı yanca, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olan bu hususa karşı açıkça muvafakat edilmemiştir. Ayrıca huzurdaki dava dolayısıyla verilen kararın Dairemizce bozulduğu ve takas definin bozmadan sonra ileri sürüldüğü de gözetildiğinde, HMK’nın 7251 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile değişik 177/2. maddesinin son cümlesi gereğince bozmaya uyulmakla ortaya çıkan hukuksal durumu ortadan kaldırılması mahiyyette olacak şekilde davalı yanca takas definin cevap dilekçesinin ıslah edilmesi suretiyle dahi ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereği olarak davanın 300.000 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmeyen takas define dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir..” gerekçesiyle yukarıda anılan Mahkememiz kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Bozma ilamından belirilen hususlar mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunmakla bozma ilamına uyulmuştur. Bozma ilamına mahkememizce uyulmakla 400.000 TL alacak isteminin olduğu eldeki davada, 300.000 TL’lik kısım yönünden davacı lehine, 100.000 TL’lik kısım yönünden davalı lehine kazanılmış hak oluşmuştur.
Somut olayda, Yargıtay’ın bozma ilamlarında da belirtildiği üzere, hisse devir sözleşmesinde, davaya konu hisselerin 400.000 TL bedelle tüm hak ve borçları ile davalıya devredildiği yazılı olup, her ne kadar hisseleri devralan davalı, hisse devir bedeli yerine davacının şirkete karşı olan sermaye taahhüt borçlarını ödediği yönünde savunmada bulunmuş ise de, taraflar arasında imzalanan 30.12.2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde, davacının şirkete karşı ödemekle yükümlü olduğu sermaye taahhüt bedelinin hisse devir bedelinden mahsup edileceği yönünde bir hüküm bulunmadığı, 6762 sayılı TTK’nın 419/1. madde hükmüne göre de bedeli tamamen ödenmemiş hisse senedini iktisap eden kimsenin pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan bedeli ödemek ve varsa tali borçları yerine getirmekle mükellef olduğu, bu durumda, davalının sermaye taahhüt borcunu devir bedeline mahsuben ödediği savunmasını kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, ancak davalının bu konuda yazılı bir belge sunmadığı gibi yemin de teklif etmeyeceğini beyan ettiği ve böylelikle davalının savunmasını ispat edemediği, davacının 17.06.2015 tarihli duruşmadaki beyanlarına göre devir bedelinin 100.000 TL’sinin kendisine ödenmiş kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatlerine varılmakla; davanın 300.000 TL üzerinden kabulü, 100.000 TL yönünden ise reddi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 300.000,00TL’nin 30/12/2010 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 20.493,00TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 5.940,00TL ve yargılama sırasında alınan 5.915,70TL tamamlama harcı (Bu miktardan haczedilen 5.912,30TL, daha sonra davacı tarafından 07/04/2020 tarihinde yatırılmıştır.) toplamı olan 11.855,70TL harcın mahsubu ile bakiye 8.637,30TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 18,40TL başvuru harcı, 2,90TL vekalet suret harcı, 5.940,00TL peşin harç ve 5.915,70TL tamamlama harcı toplamı olan 11.877,00TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen 300,00TL bilirkişi ücreti, 575,20TL temyiz kanun yoluna başvurma ve karar düzeltme harçları ile 432,95TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.308,15TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (300.000,00/400.000,00) 981,11TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 500,00TL bilirkişi ücreti ve 173,85TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 673,85TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (100.000,00/400.000,00 ) 168,46TL’lik kısmının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 45.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 16.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …