Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/482 E. 2023/52 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
“Kısmen Direnme Kararı”
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İstirdat (Şirket Hisse/Pay Senetlerinin ve Fazladan Ödenen Paranın İstirdadı)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizin 20/02/2019 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kısmen direnme ilamı Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 02/05/2019 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile dairenin daha önce verdiği 19/12/2016 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamının usul ve yasaya uygun olduğu ve direnme kararının yerinde olmadığı değerlendirmesi ile temyiz incelemesinin yapılması için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/04/2022 tarih ve … E., … K. sayılı ilamı kararımızın bozulmasına karar verilmekle dosyanın mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılmış olup, yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirkete ait 4. tertip … seri nolu 40’lık, 4. tertip … seri nolu 200’lük, 4. tertip … seri nolu 400’lük, 4. tertip … seri nolu 400’lük, 4. tertip … seri nolu 400’lük ve müvekkili şirket ile birleşmiş olan eski … İnş. A.Ş.’ye ait 4. tertip … seri nolu 100’lük olmak üzere toplam 1.540 adet şirket hisse/pay senedine sahip olması nedeniyle müvekkili ile davalı arasında ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunu, taraflar arasındaki bu ortaklık ilişkisine rağmen davalının Federal Almanya Cumhuriyeti Essen Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesine müracaat ederek, kasıtlı olarak yanıltıldığını belirterek, dava dilekçesindeki iddialara dayanarak ve ortaklık durum belgesini delil olarak göstererek müvekkili şirket aleyhine alacak davası açtığını, adı geçen mahkemenin 18 O 143/07 sayılı kararı ile davalıdaki şirket hisse senetlerinin iadesine karar verilmeksizin 61.613,23 EURO’nun 01/01/1999 tarihinden itibaren %4 faiziyle birlikte müvekkilinden alınarak davalıya ödenmesine karar verildiğini, işbu yabancı mahkeme kararının ülkemizde infaz edilebilmesi için davalının müvekkili şirket aleyhine tenfiz davası açtığını, Konya Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/04/2011 tarih, … Esas … Karar sayılı kararı ile yabancı mahkeme kararının içeriği ve sonuçları tartışılmadan kararın tenfizine karar verildiğini, işbu kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek tenfiz kararının 21/09/2012 tarihinde kesinleştiğini, tenfiz kararının kesinleşmesi üzerine banka EFT/havale yoluyla davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30/11/2012 tarihinde 115.012,27 EURO karşılığı 267.518,53 TL ödemede bulunduklarını, davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilamındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini bugüne kadar müvekkiline iade etmeyerek davalının sebepsiz zenginleştiğini, gerek yabancı mahkemece gerekse tenfize karar veren Türk Mahkemesince davalının elinde kalan şirket hisse senetlerinin iadesine karar verilmediğinden işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, işbu şirket hisse senetlerinin davalının elinde kalması nedeniyle davalının şirket ortaklığının ortaklara bahşettiği haklardan yararlanma ihtimalinin olduğunu ve davalının bu şekilde sebepsiz zenginleşmesi müvekkilinin zarara uğramasına yol açtığından bahisle yukarıda sözü geçen şirket hisse/pay senetlerinin bedelsiz olarak davalıdan alınarak müvekkiline aynen iadesine ve ayrıca aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereği müvekkilinin davalıya 95.907,89 EURO ödeme yapması gerekirken zuhulen 19.104,38 EURO fazla ödemede bulunduğunu, davalının fazladan aldığı bu miktar kadar daha sebepsiz zenginleştiğinden bahisle 19.090,00 EURO’nun banka yoluyla gönderildiği 30/11/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hisse senetlerinin ve fazladan yatırılan 13.433,00 EURO’nun dava açılmasından sonra davacıya iade edildiğini, kalan kısmın ise yabancı mahkemenin ek kararında belirtilen ve tenfiz edilen yargılama masraflarına ilişkin olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşbu dava; sebepsiz zenginleşme nedeniyle şirket hisse senetlerinin iadesine ve fazladan ödenen paraların iadesine yönelik istirdat davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesinde geçen yabancı mahkeme ilamı ve işbu yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/04/2011 tarih, … Esas … Karar sayılı dava dosyası, davacı şirketin davalı vekiline tenfiz kararındaki ve yabancı mahkeme ilamındaki alacak ve ferileri ödediğine ilişkin banka EFT/havale dekontu örneği ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı havuz dosyası arasındaki 08/06/2017 tarih 9343 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 291. sayfasındaki ilana göre; 24/05/2017 tarihli genel kurulda alınan karar gereğince …’nin ünvanının da … HOLDİNG A.Ş. olarak değiştirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 06/07/2015 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararında; “………Mahkememizce; dava dilekçesinde geçen yabancı mahkeme ilamı ve işbu yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin Konya Mahkemesine ait dava dosyası, davacı şirketin davalı vekiline tenfiz kararındaki ve yabancı mahkeme ilamındaki alacak ve ferileri ödediğine ilişkin banka EFT/havale dekontu örneği ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği 31/07/2013 havale tarihli dilekçesi ile; davaya konu şirket hisse senetlerinin davadan sonra müvekkiline iade edildiklerini bu yönden davanın konusunun kalmadığını, ancak davalının dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunu bildirmiştir.
Ayrıca davacı vekili duruşmadaki beyanları ile davalının dava konusu 19.090,00 EURO nun 13.433,00 EURO sunu da davadan sonra davalının müvekkiline iade ettiğini, bu yönden de davanın konusunun kalmadığını, ancak davalının davaya sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili bakiye dava konusu 5.657,00 EURO nun dava dilekçesindeki gibi hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Böylelikle dava konusu şirket hisse senetlerinin iadesi ve ayrıca dava konusu paranın 13.433,00 EURO luk kısmı hakkındaki davalar konusuz kalmıştır. Davalı konusuz kalan kısımları davadan sonra davacıya iade ettiğinden ve dava açılmasına sebebiyet verdiğinden ve ayrıca dava açılmasına sebebiyet vermese bile davanın bu kısımlarını ön inceleme aşamasında açıkça kabul etmediğinden davalı konusuz kalan kısımlarla ilgili yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumludur.
Davalı vekili dava konusu kalan 5.657,00 EURO ile ilgili parayı tenfiz edilen yabancı mahkeme kararının masraf tespit kararına özgü olması nedeniyle davacıya iade etmediklerini savunmuş ise de yabancı mahkemenin masraf tespit kararlarının da Türk Hukukuna göre tenfizine karar verilmedikçe yabancı mahkemenin masraf tespit kararları ülkemizde infaz edilemez ve davalı tenfiz edilmeyen bu karara bağlı olarak bir hak iddiasında bulunamaz. Bu nedenle davalı dava konusu kalan bu miktarı davacıya iadeden sorumlu olduğu anlaşıldığından dolayı davacının davasının tamamen kabulü gerekir ise de bir kısmı konusuz kaldığından o kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 5.657,00 EURO yönünden ise davasının kabulüne ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
İşbu davanın tamamen kabulü gerekir ise de; dava konusu 1540 adet hamiline yazılı hisse senetlerinin tamamı ile dava konusu 19.090,00 EURO’ nun 13.433,00 EURO’ luk kısmının davadan sonra davalı tarafından davacıya iade edildikleri anlaşıldığından DAVANIN BU KISIMLARI YÖNÜNDEN KONUSU KALMAYAN DAVANIN ESASI HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
Dava konusu 5.657,00 EURO’nun 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek oranda ve değişen oranlarda hesaplanacak döviz faizi ile birlikte AYNEN DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
Alınması gereken 910,93 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.257,70 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 346,77 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
Yargılama giderinden ayrı olarak davacının peşinen karşıladığı 24,30 TL başvuru harcı, 910,93 TL peşin karar ve ilam harcı ile 3,75 TL vekaletnâme suret harcı olmak üzere toplam 938,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davacının yaptığı 166,00 TL taraf davetiye gideri ve 90,00 TL yazı posta gideri olmak üzere toplam 256,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince dava konusunun tamamı üzerinden takdir ve hesaplanmış olan 8.291,58 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan 18,00 TL karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” denilerek davanın 13.433 EURO luk kısmının konusu kalmadığından bu kısım yönünden karar verilmesine gerek bulunmadığına ve davanın 5.657 EURO luk kısmının kabulü ile bu miktarın döviz faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş idi.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin 19/12/2016 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında; “…Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıda yazılı (2) ve (3) nolu bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin karar uyarınca yapılan fazla ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı … dava dilekçesinde yabancı mahkeme kararı ile birlikte ayrıca yargılama masraflarına ilişkin tespit kararının da tenfizini talep etmiş olup, mahkemece 19/04/2011 tarih ve … sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiş olması karşısında davanın kabulü kararının masraf tespit kararını da kapsadığının kabulü gerekmektedir.
Bu halde, masraf tespit kararı yönünden de tenfiz kararı verildiği ve bu kararın tenfiz edildiği anlaşıldığından masraf tespit kararına konu bölüm yönünden istirdat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Dava dilekçesinde, 19.090,00 Euro’nun davalıdan tahsiline ve hisse senetlerinin iadesine karar verilmesi talep edilmiş, davalı vekili esasa cevap süresi içerisinde sunduğu 20.06.2013 günlü cevap dilekçesi ile 13.454,05 Euro yönünden davayı kabul ettiklerini bildirmiş, kabul edilen bu miktarın 13.06.2013 tarihinde iade edildiğine ilişkin dekont örneği cevap dilekçesi ekinde sunulmuş, davacı vekili de 12.07.2013 günlü cevaba cevap dilekçesinde ödemeyi kabul etmiş, hisse senetlerinin de 11.07.2013 tarihinde iade edildiği davacı vekilinin 23.07.2013 günlü dilekçesi ile bildirilmiş, mahkemece hisse senetlerinin iadesi ve 13.433,00 Euro yönünden konusu kalmayan davada karar ittihazına yer olmadığına ve davacı lehine tarife hükümlerine göre hesaplanan tam vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesinde, anlaşmazlığın davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilmesi durumunda Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, anlaşmazlık ön inceleme tutanağı imzalanmadan giderildiğinden Tarife’nin 6. maddesi hükmü gereğince davacı lehine Tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına hükmolunması gerekirken, vekalet ücretinin yazılı şekilde takdir edilmesi de isabetli bulunmamıştır.
4-(2) nolu bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 19/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilerek sözü geçen kararımız davalı yararına bozulmuş ve davacı vekilinin yaptığı karar düzeltme başvurusu da esastan reddedilmiştir.
Bozma ilamından sonra mahkememizde yapılan açık yargılamada 20/02/2019 tarihli duruşmada vekalet ücreti ile ilgili bozma kısmına uyulmasına, kararımızın diğer kısımları usul ve yasaya ve dosya kapsamına uygun olduğundan bozma ilamının diğer kısımlarına karşı direnilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasında örneği mevcut pek çok Yargıtay . Hukuk Dairesinin emsal kararlarında da belirtildiği üzere yabancı mahkemelerce esas hakkındaki karardan ayrı olarak verilmiş masraf tespit kararlarının Türk Mahkemelerince tenfizi talep edilmediği müddetçe esas hakkındaki kararın tenfizi halinde masraf tespit kararının da tenfiz edildiği kabul edilemez. Yabancı mahkemelerce ayrı bir karar olarak oluşturulan masraf tespit kararları da ayrıca tenfiz davasına konu edilmelidir. Masraf tespit kararı tenfiz edilmediği müddetçe ülkemizde icra edilemez. Yargıtay . Hukuk Dairesinin bu yöndeki oturmuş pek çok emsal kararına rağmen 19/12/2016 tarihli bozma ilamında Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/04/2011 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile Essen Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesinin 18 O 143/07 sayılı alacak içeren kararının tenfizine karar verilmiş olması tenfiz edilen karardan ayrı bir karar olarak oluşturulmuş olan aynı mahkemenin aynı sayılı masraf tespit kararının da tenfiz edildiğinin kabulü gerektiğine ilişkin bozma görüşünün maddi hata olduğu veya davadan davaya kararlara farklı anlam yükleme niteliğinde olduğu ve bunun da mahkememizce yerinde görülmediği anlaşıldığından davalı vekilinin masraf tespit kararına özgü mahsup talebinin masraf tespit kararı tenfiz edilmediğinden yerinde olmadığı anlaşıldığından bozma ilamının esasına yönelik kısmına karşı mahkememizce direnilmiştir.
Davalı vekili dava konusu kalan 5.657,00 EURO ile ilgili parayı tenfiz edilen yabancı mahkeme kararının masraf tespit kararına özgü olması nedeniyle davacıya iade etmediklerini savunmuş ise de yabancı mahkemenin masraf tespit kararlarının da Türk Hukukuna göre tenfizine karar verilmedikçe yabancı mahkemenin masraf tespit kararları ülkemizde infaz edilemez ve davalı tenfiz edilmeyen bu karara bağlı olarak bir hak iddiasında bulunamaz. Bu nedenle davalı dava konusu kalan bu miktarı davacıya iadeden sorumlu olduğu anlaşıldığından davacının davasının tamamen kabulü gerekir ise de bir kısmı konusuz kaldığından o kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 5.657,00 EURO yönünden ise davasının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

Bozma ilamındaki vekalet ücretinin yarı oranında takdiri gerektiğine ilişkin husus doğrudur ve mahkememizce de davalı konusuz kalan kısmın iadesini ön inceleme duruşma tutanağı imzalanmadan gerçekleştirdiğinden dolayı davacı yararına yarı oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kanaati ile bu defa mahkememizin 20/02/2019 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kısmen direnme kararı verilmiştir. Kararda;
İşbu davanın tamamen kabulü gerekir ise de; dava konusu 1540 adet hamiline yazılı hisse senetlerinin tamamı ile dava konusu 19.090,00 EURO’ nun 13.433,00 EURO’ luk kısmının davadan sonra davalı tarafından davacıya iade edildikleri anlaşıldığından DAVANIN BU KISIMLARI YÖNÜNDEN KONUSU KALMAYAN DAVANIN ESASI HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA.
Dava konusu 5.657,00 EURO’ nun ödeme tarihi olan 30/11/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek oranda ve değişen oranlarda hesaplanacak döviz faizi ile birlikte AYNEN DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE.
Konusuz kalan kısım yönünden harç alınmaksızın kısmen kabul edilen kısım üzerinden alınması gereken 910,93 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.257,70 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 346,77 TL harcın talep halinde davacıya iadesine.
Yargılama giderinden ayrı olarak davacının peşinen karşıladığı 24,30 TL başvuru harcı, 910,93 TL peşin karar ve ilam harcı ile 3,75 TL vekaletnâme suret harcı olmak üzere toplam 938,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davacının yaptığı 252,00 TL taraf davetiye gideri, 90,00 TL yazı posta gideri ve 80,00 TL temyiz ve karar düzeltme posta gideri olmak üzere toplam 422,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davalının yaptığı temyiz giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince dava tarihindeki 1 EURO nun Merkez Bankası kur karşılığı 2,3573 TL olduğundan buna göre konusuz kalan kısım yönünden yarı oranında, kabul edilen kısım yönünden tam olarak takdir ve hesaplanmış olan (3.492,02 TL konusuz kalan kısım nedeniyle ve 1.600,22 TL kabul edilen kısım nedeniyle olmak üzere) toplam 5.092,24 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan 28,00 TL karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İşbu son verilen kısmen direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesi 02/05/2019 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilam ile dairenin daha önce verdiği 19/12/2016 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamının usul ve yasaya uygun olduğu ve direnme kararının yerinde olmadığı değerlendirmesi ile temyiz incelemesinin yapılması için dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/04/2022 tarih ve … E., … K. sayılı ilamı kararımızın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında özetle;
“Somut olay bakımından; istirdat istemine dair eldeki davada ilk olarak mahkemece davanın tamamen kabulü gerekmekle birlikte dava konusu 1540 adet hamiline yazılı hisse senetlerinin tamamı ile dava konusu 19.090 EURO’nun 13.433 EURO’luk kısmının davadan sonra davalı tarafından davacıya iade edildikleri anlaşıldığından bu kısımlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 5.657 EURO’nun 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek oranda ve değişen oranlarda hesaplanacak döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuştur.
Bozma kararı sonrasında mahkemece verilen direnme kararının hüküm fıkrasında, ilk karardan farklı olarak ikinci paragrafta “…Dava konusu 5.657,00 EURO’ nun ödeme tarihi olan 30/11/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek oranda ve değişen oranlarda hesaplanacak döviz faizi ile birlikte AYNEN DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE…” şeklinde karar verildiği anlaşılmakla hükmedilen meblağ için faiz başlangıç tarihi bakımından ilk karar ile direnme kararı arasında çelişki oluşturulmuştur. Oysa direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken, HMK’nın 294 ve 297. maddelerine uygun olarak verilen ilk karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
Bu şekilde ilk karardan farklı hüküm tesis edildiği anlaşıldığından usule uygun bir direnme kararının varlığından bahsedilemez. Hukuk Genel Kurulunca inceleme yapılabilmesi için öncelikle usulüne uygun şekilde tesis edilmiş bir direnme kararının varlığı şart olup bu husus re’sen gözetilebilecek niteliktedir.
O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı nitelikleri haiz hüküm oluşturulmasıdır.
Hâl böyle olunca, açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde usulünce oluşturulmuş bir direnme kararı bulunmadığından, sair yönler incelenmeksizin direnme kararının salt usulî gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklindeki değerlendirme ile verilen karar bozulmuştur.
Bozma ilamında da görüldüğü üzere hükmedilen meblağ için faiz başlangıç tarihi bakımından ilk karar ile direnme kararı arasında çelişki oluşturulduğu, bu nedenle kararın usuli gerekçe ile bozulduğu, direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gerekenin, HMK’nın 294 ve 297. maddelerine uygun olarak verilen ilk karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmak olduğu ifade edilmekle buna uygun olarak bozma sonrası 2022/482 E. sayılı numarayı alan dosyamızda daha önceki bozulan karardaki direnilen hususlardaki gerekçeler baki kalmak üzere kısmen direnme kısmen uymaya yönelik olarak bu defa aşağıdaki şekilde bozmaya uygun hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)İşbu davanın tamamen kabulü gerekir ise de; dava konusu 1.540 adet hamiline yazılı hisse senetleri ve dava konusu 19.090,00 EURO’ nun 13.433,00 EURO’ luk kısmı davadan sonra davalı tarafından davacıya iade edildikleri anlaşıldığından davanın bu kısımları yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında BİR KARAR VERİLMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
2-)Dava konusu 5.657,00 EURO’ nun 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince; devlet bankalarının bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği en yüksek oranda ve değişen oranlarda hesaplanacak döviz faizi ile birlikte aynen DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
3-)Konusuz kalan kısım yönünden harç alınmaksızın kısmen kabul edilen kısım üzerinden alınması gereken 910,93-TL harcın peşin olarak alınan 1.257,70-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 346,77-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 24,30-TL başvuru harcı, 910,93-TL peşin yatırılan harç, 313,55-TL yazışma ve tebligat gideri, 3,75-TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam 1.252,33-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince dava tarihindeki 1 EURO nun Merkez Bankası kur karşılığı 2,3573 TL olduğundan buna göre konusuz kalan kısım yönünden yarı oranında, kabul edilen kısım yönünden tam olarak takdir ve hesaplanmış olan (4.600,00 TL konusuz kalan kısım nedeniyle ve 9.200,00 TL kabul edilen kısım nedeniyle olmak üzere) toplam 13.800,00TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
6-)Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-)Dosyada artan gider avansının yatırana iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 19/01/2023

Katip … Hakim …