Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/457 E. 2022/726 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Konya . Tüketici Mahkemesinin 20/05/2022 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının 21/06/2022 tarihinde kesinleştiği, dosyanın 22/06/2022 tarihinde mahkememize tevzi edildiği ve yukarıda yazılı esasa kaydedildiği anlaşılmış olup mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili Konya . Tüketici Mahkemesine vermiş olduğu 10/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalıya ait olan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, davalının maliki olduğu bu araç ile dava dışı … sevk ve idaresinde 18/06/2020 tarihinde karışmış olduğu kazada … ve …’nın vefat ettiğini, kaza anında aracın hafriyat yüklü olup istiap haddi olan 17 tonu aşkın yük taşıdığının kaza sonrası tutulan tutanakla tespit edildiğini, kaza nedeniyle müvekkili şirket tarafından muris … için 121.207,04TL, muris … için 410.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatları ödendiğini, dava dışı araç sürücüsü …’in kazada %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ayrıca istiap yük sınırını aşkın yük taşıyarak da oluşan kazada ağır kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hakkında yapılan ceza yargılamasında da ceza aldığını, müvekkili adına rücu şartlarının oluştuğunu, müvekkilinin rücudan doğan alacaklarının tahsili için davalı adına Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla öncelikle müvekkilinin alacaklarının tahsilinin güvence altına alınması için davalının taşınmazları üzerine ihtiyati haciz şerhi konulmasına, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, harç yargılama ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili Konya . Tüketici Mahkemesine vermiş olduğu 26/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını öncelikle yasal bir yıllık hak düşürücü süresinde açılmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini, araç sürücüsü …’in oluşan kazada %100 kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, ceza yargılamasında alınan kusur raporunun hukuk hakimini bağlamayacağını, oluşan kazadaki kusur durumunun yeniden tespit edilmesi gerektiğini, kusur durumu tespit edilirken murislerin emniyet kemeri takmadıklarından dolayı kazadaki kusur durumuna ilişkin illiyet bağı kurulması gerektiğini, sürücünün kırmızı ışıkta geçmesinin %100 kusurlu olduğu anlamına gelemeyeceğini, kazaya karışan araçların kazadaki durumlarının tespiti ile kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, oluşan kazada istiap haddi aşılmamış olup davacının bu yöndeki iddialarının somut delile dayanmadığını, bu durumunda mahkememizce uzman görüşü alınarak araştırılması gerektiğini beyanla, açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, davacı sigorta şirketinden yapılan ödemeleri de gösterir hasar dosyası, Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, adli trafik bilirkişisi, makine mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişisi refakatinde mahkememizce keşif yapılarak bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının mahkememiz dosyası davacısı olan sigorta şirketi, borçlularının mahkememiz dosyası davalısı olan … ve dava dışı … olduğu, 544.376,50TL işlemiş faiziyle birlikte toplam alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçluları vekilince ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğünce 02/04/2021 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; sanık … hakkında 01/10/2020 tarihinde taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan neticeden 7 yıl, 9 ay, 10 gün hapis cezası verildiği, verilen mahkumiyet kararının katılanlar vekilince ve sanık vekilince istinaf edildiği, Konya BAM . Ceza Dairesinin 26/11/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile istinaf taleplerinin reddine karar verildiği, istinaf kararının da katılanlar vekili ve sanık vekilince temyiz edildiği, Yargıtay . Ceza Dairesinin 10/02/2021 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile temyiz taleplerinin reddine karar verildiği, mahkemece verilen kararın 15/03/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce adli trafik bilirkişisi, makine mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişisi refakatinde 18/07/2022 tarihnde keşif yapılmış, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 22/09/2022 havale tarihli heyet raporunda özetle; ”
… plakalı Kamyon Sürücüsü …’ bu kazanın oluşumunda
asli kusurlardan 2918 sayılı KTK nun Madde-47/1-B (Kırmızı ışıklı trafik
işaretinde geçmek.) Asli kural ihlali olup % 100 (yüzde yüz) ORANINDA KURAL
İHLALİNİN olduğu;

… plakalı Kamyonet Sürücüsü … ’ ise bu kazada her hangi bir kural ihlali yapmadığı,
Kazaya karışan … Plakalı kamyonun teknik verilerine göre taşıma
kapasitesini 15.600 kg, tescil bilgilerine göre istiap haddini 17.000 Kg aştığı, aşırı
yüklemenin frenleme mesafesini uzattığı, davaya konu kaza incelendiğinde
kazanın oluşumunda aracın aşırı yüklü olmasının tek etken olmadığı, sürücü
…’ in kusurları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği, mevcut kazada
sürücünün kavşağa yaklaşırken yapmış olduğu hataların kazayı önleyecek
frenleme mesafesini kısalttığı,” kanaatleri bildirilmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında sigortacı tarafından dava dışı üçüncü kişiye yapılan ödemenin, itirazın iptali yoluyla sigortalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, davalıya ait olan aracın istiap haddinden fazla yük taşıması ve davalının aracını kullanan sürücünün ağır kusurlu olması sebebiyle kazanın meydana geldiğini ileri sürerek, rücu hakkına dayalı başlattıkları icra takibindeki itirazın iptalini dava etmiştir. Davalı taraf yukarıda özetlendiği gibi davanın reddini savunmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) (dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan) 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Poliçenin düzenlendiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (KZMSS) Genel Şartlarının A.1. maddesi, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” düzenlemesini getirmiş iken; “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.3. maddesinde ise; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dâhilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır… Bu sigorta, sigortalının haksız taleplere karşı savunmasını bu genel şartların B.2.4. maddesi hükmü çerçevesinde temin eder.” ibarelerine yer verilmiştir.
Yine, Kanun’un 95. maddesi ile sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin Kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada düzenlenen rücu hakkı kaynağını sigorta sözleşmesi ilişkisinden almaktadır. Eş söyleyişle; bu rücu hakkının kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve Yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacının, bu hakka dayanarak kendi akidine dönmesini sağlamaktadır (… : Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s:1010 ).
Hangi hâllerin sigortalıya rücu hakkı vereceği Genel Şartlar’ın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve İşletene Rücu Hakkı” başlıklı B.4. maddesinde düzenlenmiş ve bu madde ile de sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin Kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği bir kez daha vurgulanmıştır.
Somut olayda davacı sigortacı; araca istiap haddinden fazla yük yükleyerek aracın dikkatsiz ve tedbirsiz kullanıldığını, sigortalı tarafından gerekli trafik önlemlerinin alınmadığını, kazanın oluşunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirtmiş, kendi akidi olan sigortalısından rücuen tazminat isteminde bulunmuştur. Bir başka anlatımla davacı sigortacı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a ve B.4.e maddelerine dayanmıştır.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümü için bu maddelerde düzenlenen “ağır kusur veya kasıt hâli” ile “ istiap haddinin aşılması vb.” hâllerin açıklanması gerekmektedir.
Taraflar arasında akdi ilişkiyi düzenleyen sigorta poliçesinin sigortacının işletene rücu hakkını düzenleyen B.4/a maddesi; sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Görüldüğü gibi maddede tam kusurdan değil, kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir.
Kast, ceza hukukunda suçun manevi unsuru olup, yasanın suç saydığı bir fiili bilerek ve isteyerek işlemek iradesi anlamına gelir. Kast, özel hukukta ise kusur çeşitlerinden olup, haksız bir sonucun elde edilmesi için bilerek ve isteyerek yapılan iradi faaliyettir. Kusur ise, tazminatı (ödenceyi) veya cezalandırılmayı gerektiren hukuka aykırı davranış biçimidir. Kusur, ihmal veya tedbirsizlik sonucunda ortaya çıkar. Ayrıca borçlunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi akdi kusurdur. İhmal; haksız sonuca yönelmemekle birlikte, durumun ve koşulların gerektirdiği dikkat ve özeni göstermeme hâli, dikkatsizlikten ve/veya özensizlikten kaynaklanan kusur; savsama ve gerekli özeni göstermeme durumudur (… : Hukuk Sözlüğü, Ankara 1996, s:363, 451, 490).
Öğretide ve yargısal uygulamada yerleşik şekliyle sadece kusurun “ihmal türü” kusur sözcüğü ile ifade edilmekte, “kast türü” ise yine “kast” olarak anılmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nda, Yönetmelikte ve Tüzükte, karayolundan yararlanan motorlu araç sürücüleri, yayalar ve hayvan güdücülerin hâl ve hareketleri belli kurallara bağlanmıştır.
Bu kurallar kusurun belirlenmesinde önemli bir unsur olup, bunlara aykırı davranış, sorumluluk hukuku açısından kusurlu davranış olarak kabul edilir. Trafik kuralları nitelik açısından iki grupta toplanır. Bunlardan ilkinde, karayolundan yararlanacakların davranış biçimi teknik ve objektif olarak tüm kapsamıyla belirlenip tanımlanmış ve objektif hukuk normu hâline getirilmiştir. İkincisi ise; karayolundan yararlananlara belli durum ve koşullarda özen yükleyen kurallardır. Ayrıca, her kusur, sorumluluk için mutlak bir değer ifade etmez; zararın uygun sebebi olan ve zarar tehlikesi ihtimalini artıran kusurlar önemlidir.
İşte bu noktada “ağır kusur” kavramı ve somut olayda ağır kusurun varlığından söz edilip edilemeyeceği irdelenmelidir.Ağır kusur, yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel (basit) dikkat ve özenin gösterilmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla ağır kusurda; hâl ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre de ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olarak; kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun varlığını ifade etmektedir.
Yukarıda da açıklandığı gibi, trafik kurallarının büyük çoğunluğu, karayolundan yararlanan sürücü ve yayalara belli durumlarda kesin olarak belirlenmiş (objektif) nitelikte bir hareket tarzı emreder. Bu kurallar karşısında kişinin bir takdir ve değerlendirme hakkı yoktur. Ne emredilmişse ona uymak zorunluluğu vardır; özenin ölçüsü kuralın kendisidir. Ancak, kusurun derecelendirilmesinde somut olayın özelliği de gözetilmelidir; belli bir hareket tarzını emreden mutlak nitelikteki bir trafik kuralı ihlal edilmesine rağmen, ağır kusur kavramından ayrılmak gerekebilir. (Hukuk Genel Kurulunun 10.12.2003 tarihli ve … E., … karar sayılı kararı)
KZMSS poliçesi genel şartlarının B.4.e maddesi göre ise, tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilâkı yüzünden meydana gelmiş ise, bu takdirde de sigortacı üçüncü kişilerin bu sebeplerle oluşan zararlar karşılandıktan sonra kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebilme hakkına sahip olacaktır (… : s:1034 vd.).
Uygulamada bu konudaki uyuşmazlık genellikle istiap haddi ile ilgili olmaktadır. Bu hâllerde de istiap haddinin aşılması ile riziko arasında uygun bir illiyet bağının mevcudiyeti şarttır. Sigortacının bu madde hükmünden yararlanabilmesi için istiap haddinden fazla yük taşınması ve istiap haddinden fazla yük taşınması hâlinin de münhasıran kazanın oluşumunda etken olması gerekmektedir. (Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2001 tarihli ve … E., … K. sayılı kararı)
Mahkememizce keşfen yapılan inceleme sonucu aldırılmış olan uzman bilirkişi heyetinin denetime açık raporunda da tespit edildiği üzere, somut olayda, davalı şirkete ait … plakalı kamyon sürücüsünün kazanın oluşumunda
asli kusurlardan kırmızı ışıklı trafik
işaretinde geçmek kuralını ihlali sebebiyle tam kusurlu olduğu,Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; ZMMS Genel Şartlarında belirtilen ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği, bu itibarla ışık ıhlalinin ağır kusur olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, diğer yandan davalıya ait … Plakalı kamyonun teknik verilerine göre taşıma
kapasitesinin 15.600 kg olduğu, istiap haddinin kaza sırasında 17.000 Kg aşıldığı,
kazanın oluşumunda aracın aşırı yüklü olmasının tek başına etken olmadığı, hal böyle olmakla sigortalıya rücu şartlarının oluşmadığı vicdani kanısına varılmakla, davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine haksız takip tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Peşin alınan 6.574,71TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 6.494,01TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 11,50TL vekalet harcı masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına AAÜT’nin 13/4 maddesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır