Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine, müvekkili ile ticari ilişkisi olduğunu ve taraflar arasında alım-satım ilişkisinden kaynaklanan ve tanzim edilen faturalar ile sabit bakiye kalan 133.327,02 TL bedelli borçlarının tahsili amacıyla Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takip başlattıklarını, başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davalı tarafından bu takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının 18/08/2021 tarihinde 5.000,00 TL haricen ödeme yaptığını, buna rağmen davalının kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, davalının müvekkilinin düzenlediği, gönderdiği ve beyan ettiği faturalara itiraz etmediğini, taraflar arasındaki ihtilafın çözümü için arabuluculuk bürosuna başvuruda bulunulduğunu, ancak yapılan görüşmeler sonucunda anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini, takibin aynen devamını, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından, müvekkili aleyhinde Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak iş bu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yasal süresi içerisinde taraflarınca borca itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, müvekkilinin davacı tarafa borçlu olmadığını, müvekkilinin davacı taraftan almış olduğu tüm malzemelerin bedelini peşinen ödediğini, söz konusu bedelin müvekkilinden tahsil edilmesi halinde davacı tarafın sebepsiz zenginleşeceğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafın üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının takipteki kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraf vekillerine davaya konu alacağın kayıtlı olduğu tüm defter ve belgeleri ibraz etmeleri veya bulundukları yeri bildirmek için süre verilmiş olup, akabinde davacının taleplerinin yerinde olup olmadığı, davalının takipteki kadar davacıya borcunun bulunup bulunmadığı hususunda dosya SMMM bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Davacı defterlerinin üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 04/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirketin incelenen 2021 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, davacı şirket Ticari Defter Kayıtlarına göre; icra takibine konu olan raporu içerisinde detayları verilen iki adet faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin her iki faturayı da BS formunda beyan ettiği, davacı şirketin davalı ile olan cari hesap ilişkisinde açık hesap olarak çalışıldığı, davalı tarafından yapılan ödemelerin fatura bazında olmadığı, davalı tarafından düzenlenen iade faturası bulunmadığı, davacı şirketin 2 adet faturadan kaynaklı 133.327,02 TL tutarındaki alacağına takip başlattığı, takibe konu edilen faturaların öncesinde ve sonrasında da faturaların olduğu, davalı ödemelerinin ise fatura bazında yapılmadığı bu nedenle takibe konu faturalar nedeniyle ayrıca bakiye hesaplanamamakla birlikte, takip tarihi 20.08.2021 itibariyle davalı taraftan 154.457,17 TL cari hesap bakiyesi kadar alacaklı olarak göründüğü, takip tarihinden sonraki kayıtlarda ise, 50.000,00-TL tutarındaki daha önce cari hesaptan mahsup edilen senetin iade edilmesi ile 204.457,17 TL alacaklı olarak göründüğü, sonuç olarak davacı şirketin ticari defterlerinde, icra takibine konu faturalar nedeniyle icra takip tutarı olan 133.327,02 TL kadar alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
Akabinde davalı defterlerinin üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 27/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı vekilinin dosya ekine ibraz etmiş olduğu 2021 Yılına ait ticari defter incelenmesinde, davalı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yapılmadığı, yevmiye defteri kapanış tasdikinin bulunmadığı, kebir ve envanter defterlerinin boş olduğu, davalı defter kayıtlarında; takibe konu faturaların kayıtlı olduğu ve bu faturaların kasadan nakit ödeme şeklinde kapatıldığı, takibe konu edilmeyen faturaların da aynı şekilde kasadan nakit olarak kapatıldığından davacı şirkete borçlu olarak görünmediği, söz konusu işlemlerin dayanak belgesinin bulunmadığı rapor edilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında; yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı yan ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu, davalı defterlerinin ise delil kabiliyetini haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir. Somut dava dosyasında da borçlu taraf cevap dilekçesinde satın alınan malzemelerin tüm bedellerinin peşinen ödendiği defini ileri sürmekle ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki alacak ile davaya konu alacağın aynı alacak olduğunu ve aynı alacağın ödendiğini ispat etmelidir. Davalının kendi ticari defterleri bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere usulüne uygun olarak tutulmadığından delil kabiliyetine haiz değildir. Dosyadaki deliller itibari ile davalı ödemeye dair herhangi bir yazılı delil sunmamış, cevap dilekçesinde delil olarak yemin deliline açıkça dayanıldığından Mahkememizce davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış, yemin metnini hazırlayıp sunmak ve karşı tarafa tebliğ ettirmek suretiyle 2 haftalık kesin süre verilmiş, davalı vekili tarafından süresinde sunulan yemin metni davacı şirket yetkilisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı şirket yetkilisi 26.10.2023 tarihli duruşmada davalı tarafın yemin metni doğrultusunda davaya konu borca ilişkin faturalar ile düzenlenen davalı tarafından satın alınan malzemelerin bedelinin peşin olarak ödenmediği, sabit bakiye kalan borcu tahsil etmediklerine dair yemin etmiştir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda ; davalı taraf ödeme iddiasını ispat edemediğinden Konya .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine karşı davalı tarafın itirazında haksız olduğu değerlendirilmiş, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı tarafın dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri olan 128.327,02 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde; tarafların tacir olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiği görülmekle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varıldığından asıl alacak olan 128.327,02 TL’nin %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Açılan davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak miktarı olan 128.327,02 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 128.327,02 TL’ye takip tarihinden itibaren alacağın tahsili tarihine kadar tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla avans faizi işletilmesine,
2-)Davalı(borçlunun) takibe itirazında haksız olduğu anlaşılmakla 2004 Sayılı Kanunun 67/2. Maddesi gereğince; asıl alacak miktarı olan 128.327,02 TL’nin %20 si oranında hesaplanan 25.665,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 8.766,02-TL harçtan dava açılırken alınan 2.191,51-TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 708,02-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.866,49-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından sarfedilen 80,70-TL başvuru harcı, 2.191,51-TL peşin harç, icra dosyasına yatırılan 708,02-TL peşin harç, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti, 11,50-TL vekalet suret harcı ve 144,20-TL yazışma ve tebligat gideri olmak üzere toplam 5.535,93-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 20.532,32-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekilleri ile davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 26/10/2023
Katip Hakim