Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/382 E. 2022/689 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … ili … ilçesi … Mah. … Ada … -… Parsel nolu taşınmazı üzerinde, toplam kurulu gücü 1000 kwh olan KAF GES adıyla güneş enerjisi santrali bulunduğunu, anılan tesise ilişkin olarak davalı dağıtım şirketi ile müvekkili arasında “Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” imzalandığını, müvekkiline ait tesisat numarasının … olduğunu, teknik ve hukuki açıdan tüm eksiklikleri tamamlanan tesisin 24.05.2017 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını ve tesisin yasal olarak üretime başladığını, tesisin üretime başlamasından sonraki süreçte, davalı tarafça taraflar arasındaki Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması’na istinaden, müvekkilinden her ay düzenli olarak o ay boyunca üretilen toplam enerji miktarı üzerinden sistem kullanım dağıtım bedeli tahsil edildiğini, mevzuat hükümleri uyarınca, lisanssız üreticilere, bir yandan üretilen her bir kwh için döviz üzerinden alım garantisi verileceği öngörüldüğünü, diğer yandan da tıpkı lisanslı üreticilerde olduğu gibi üretilen enerji üzerinden sistem kullanım dağıtım bedeli tahsil edileceğinin kabul edildiğini, 2016 yılı sonuna kadar üreticiler arasında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin lisanslı veya lisanssız tüm üreticilerden, üretilen her kwh için 0,7596 kuruş dağıtım bedeli tahsil edildiğini, bundan sonra başlangıçta mevcut olmamasına rağmen; karşı tarafça tek taraflı, hukuka aykırı bir şekilde ve haksız şart oluşturacak nitelikte lisanssız üreticiler aleyhine bir değişiklik yapıldığını, ilk kez 2017 yılı Ocak ayından itibaren elektrik üreticileri arasında “LİSANSLI” ve “LİSANSSIZ” üretici olarak ikili bir ayrıma gidildiğini, 2017 Ocak ayı tarifesine göre lisanslı elektrik üreticisinden 0,8968 kuruş, müvekkiline ait tesisten ise 2,5627 kuruş dağıtım bedeli tahsil edildiğini, şu an güncel olan (01 Mart 2022 tarihi itibariyle geçerli) en son tarifeye göre, lisanslı üreticilerden 3,8193 kuruş, müvekkilinin de içinde bulunduğu lisanssız üreticilerden ise 28,2765 kuruş sistem kullanım dağıtım bedeli tahsil edildiğini, tüm elektrik üreticilerinin aynı dağıtım hattını kullanmasına ve müvekkiline ait tesisin bu hat üzerinde ek bir maliyeti bulunmamasına rağmen müvekkiline ait tesisten diğer lisanslı üreticilere göre yaklaşık 8 kat fazla sistem kullanım dağıtım bedeli tahsil edildiğini, haksız yere ve fazladan tahsil edilen sistem kullanım dağıtım bedellerinin müvekkiline iadesinin gerektiğini, dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinde taraflarca anlaşma sağlanamadığını, davanın dayanağını oluşturan ve taraflar arasında imzalanan “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” sebebiyle davalı şirketin müvekkilinden haksız yere fazladan tahsil ettiği sistem kullanım dağıtım bedelinin, davalı şirketin ticari gelir olarak elde ettiği bir gelir olduğunu, davalı şirket tarafından bizzat tahsil edildiğini, dağıtım şirketlerinin alınan bedeller için fatura düzenlediğini ve bunları kendi mali kayıtlarına işlendiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmenin 4. maddesi uyarınca elektrik üreticisinin sisteme verdiği ve sistemden çektiği enerji miktarları için ayrı ayrı dağıtım sistem kullanım bedeli ödeyeceğine ilişkin maddenin mevcut olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin tesisinde yapılan üretimin, dağıtım sistemi üzerinde ek bir maliyet oluşturup oluşturmadığı, ek maliyet oluşturması halinde bu maliyetin sistem kullanım dağıtım bedeline hangi oranda eklenmesi gerektiği ve dayanaklarının neler olduğu, ek maliyet oluşturmaması halinde müvekkilden haksız olarak fazladan alınan sistem kullanım dağıtım bedellerinin miktarlarının bilirkişi marifetiyle tespitini, dava tarihine kadar, davalı yanca müvekkilden fahiş olarak alınan sistem kullanım dağıtım bedelleri ve bu bedellere ilave edilen KDV miktarlarının şimdilik 10.000,00- TL’sinin davalı dağıtım şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesini, tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari faaliyetten kaynaklanması nedeniyle müvekkilinin alacağına, alacağın müvekkilinden tahsil edildiği tarihten itibaren en yüksek ticari avans faizi uygulanmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalıya usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesinde talebinin uyuşmazlık konusu tahsilatların tarifeye uygunluk denetimi olmadığının açıkça ifade ettiğini, davacı tarafından davanın dayanağı olarak lisanslı üreticilere uygulanan tarife ile lisansız üreticilere uygulanan tarifenin farklı olmasının gösterildiğini, tarifelerin üstün kamu iradesi tarafından herkes için bağlayıcı nitelikte olmak üzere EPDK tarafından belirlenen idari birer işlem olduğunu, şirketlerin tarifeleri uygulamama yönünde bir takdir yetkisinin olmadığını, bu yönüyle davada idari yargının görevli olduğunu, davanın EPDK tarafından düzenlenen tarifeye dayalı olarak yapılan faturalandırmalara karşı açıldığını, temelde davanın EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin mümkün olmadığını, davacının kendisinin ne miktarda üretim yaptığını ve buna isabet eden dağıtım bedelini bilebilecek durumda olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının ve görülmesinin mümkün olmadığını, dava konusu uyuşmazlığın temeli niteliğindeki idari işlemin iptali için açılan davada Danıştay . Dairesi’nin verdiği … Esas ve … Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, hukuk mahkemelerinde idari yargının ya da EPDK’nın yerine geçerek dağıtım bedeli katkı payını belirlemesinin ya da kaldırmasının mümkün olmadığını, davacının baştan itibaren kendisine uygulanan dağıtım miktarından haberdar olduğunu, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın sonunda sona ereceğinden davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, ayrıca davacının faturalara TTK 21. maddesinde gösterilen sekiz günlük süre içinde itirazda bulunmadığını, davacının lisansız güneş enerjisi santrali (GES) işletmecisi olduğunu, davacının lisanssız santral için başvuru yaptığı Mart 2016 yılında kwh başına alım garantisi 6,99 dolar/cent civarında iken 2021 yılında ise YEKA kapsamında kurulan lisanslı tesisler için alım garantisi birim fiyatlarının 20 kuruş/kwh civarında olduğunu, davacı tesisin kuruluş aşamasında TEİAŞ’a herhangi bir katkı payı ödemesi yapmadığını veya tavan fiyatın düşürülerek yarışmaya girmemesinden dolayı lisanslı tesis kapsamında değerlendirilmesinin söz konusu olmadığını, lisanssız üretim tesisleri ile lisanslı üretim tesisleri arasındaki farkın lisanlı üretim şirketlerinin sahip oldukları lisansa bağlı olarak lisans hükümleri ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak faaliyet gösterme yükümlülüklerinden kaynaklandığını, lisanslı üretim tesislerinin yapacağı üretim miktarı için günlük program oluşturulduğunu ve bu program dahilinde üretim gerçekleştirme yükümlü olduklarını, programdan sapmalar olması halinde başta dengesizlik maliyetleri olmak üzere cezai işlemlere maruz kalabildiklerini, dengesiz maliyetlerin en çokta geslerde ortaya çıktığını, lisanslı tesisler için Elketrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 30/6 maddesi uyarınca trasformatör ve/veya hat kaybı uygulanması söz konusuyken davacının lisansız tesisinde böyle bir uygulamaya tabi olmadığını, davacının lisanssız GES’e yatırım yapmayı lisanslı/lisanssız ayrımını avantajlı dezavantajlı yönlerini bilerek basiretli bir tacir olarak tercih ettiğini ve kendi tercih ettiği statü üzerinden hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirlik içinde EPDK tarafından bir idari işlem olarak belirlenen tarife ile fiyatlandırıldığını, davacının durumu itibariyle baştan itibaren lisanslı GES’lere göre lisansız GES’lerin ilgili farklılıklar baştan itibaren davacı açısından hukuki öngörülebilirlik ve bunun getirdiği hukuki güvenlik ilkesinin bir yansıması olarak nasıl bir hukuki muamele ile karşılaşacağını bildiğini, davaya konu talebin hukuki öngörülebilirlik ve hukuk güvenliği yönüyle kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında bağlantı anlaşmanın uyuşmazlığın çözümüne bir etkisinin bulunmadığını, dava konusu bedel farklılığının sözleşmeden değil, tarifelerden kaynaklandığını, davacının faiz talebinin hukuki bir dayanağının olmadığını, bu nedenlerle öncelikle davacının davasının husumet nedeniyle reddini, bunun mümkün olmaması halinde davcının taleplerinin haksız olması sebebiyle esastan reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İşbu davanın yargılaması sırasında davacı vekili 10/11/2022 tarihli dilekçesinde vekâletnamesindeki davadan feragat özel yetkisine dayalı olarak davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
HMK nun 307. maddesi “(1)Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 309. maddesi “(1)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” hükmünü amirdir.
HMK nun 310. maddesi “(1)Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 311. maddesi “(1)Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 312. maddesi “(1)Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2)Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” hükmünü amirdir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 312/1 maddesi gereğince feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet, ona göre belirlenir. 492 sayılı Harçlar Kanunu 22. maddesinde; davadan feragat muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınacağı açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda feragat ilk celseden sonra vukuu bulmuş olduğundan karar ve ilam harcının üçte ikisi alınmıştır. Davacının davasından feragat etmesi nedeniyle davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin olarak aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Dava açılırken alınan 170,78-TL peşin harçtan alınması gereken 53,80-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 116,98-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.540,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 11,50-TL vekalet harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; doya üzerinde yapılan inceleme sonucu, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 18/11/2022

Katip Hakim