Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/37 E. 2022/456 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR: 1-
2-
VEKİLİ :
MÜTEVEFFA : … -…
TASFİYE MEMURU :
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak (İstirdat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememiz 01/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay . Hukuk Dairesinin 29/11/2021 tarih, … esas, … karar sayılı bozma ilamı ile mahkememiz dosyası yukarıdaki yeni esasa kaydedilerek yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa bir miktar para verdiğini, davalı tarafça müvekkiline 198.755,00 DM parasının kaldığına ilişkin belge verildiğini, bu parasının müvekkiline iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından, diğer davalı gerçek kişi
… ‘ın da şirket veya şirketlerin yöneticisi olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından bahisle
müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca davalı tarafa verilen paradan kalan 163.800,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirketler vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın hem … A.Ş. ‘nin hem de … A.Ş. ‘nin pay defterlerinde kayıtlı ortak olduğunu, TTK 417. maddesi gereğince şirket pay defterinde kayıtlı hisse senedi sahibi olması nedeniyle davacı tarafın şirket ortağı sıfatını kazandığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin mümkün olmadığı gibi şirketin de kendi paylarını temellük etmesinin (edinmesinin) de mümkün olmadığını, davacı tarafın şirket ortağı olduğuna dair elinde halen varsa hamiline hisse senetlerini üçüncü şahıslara devretme hakkının olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, bu iddianın bağlayıcı yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, davacı tarafın dayandığı belge veya belgelerdeki imzaların müvekkili şirketle veya şirketlerle hiç bir ilgisinin olmadığını, belge veya belgelerdeki imza veya imzaların müvekkili şirket veya şirketlerin yetkililerine ait olmadığını, belge veya belgelerin içeriğini kabul etmediklerini, bu belge veya belgelerde dahi şirket hisse senedi alındığının yazılı olduğunu, bu belge veya belgelerin delil değerinin olmadığını, davacı tarafın hata veya hileye maruz kaldığı ile ilgili talep ve beyanlarının Borçlar Kanununun 31. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenemeyeceğini, kaldı ki müvekkili şirketin veya şirketlerin davacı tarafa yönelik hata veya hile olgusu içerir bir davranışının olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her hangi bir para vermediğini, sunulan delillere göre davacı tarafın şirket paylarını üçüncü kişilerden edindiğini, davacı tarafın iyi niyet kurallarına aykırı davranarak işbu davayı açtığını, davacı tarafın üçüncü kişilerden aldığı şirket hisseleri nedeniyle şirketin kâr ve zararına ortak olduğunu, iyi niyet kurallarına aykırı davranamayacağını, ayrıca Borçlar Kanununun 126. maddesi gereğince şirket ile ortaklar arasındaki davaların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, varsa davacı tarafın dayandığı belgelerde geçen düzenleme tarihinden veyahut bir an için iddianın doğruluğu halinde bile iddiaya konu paranın verildiği tarihten dava tarihine kadar zaman aşımı süresinin geçtiğini, hatta olayda uygulanması mümkün olmayan sebepsiz zenginleşme ile ilgili Borçlar Kanununun 66. maddesindeki bir yıllık ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin de geçtiğini, yine haksız fiiller ile ilgili zaman aşımı süresinin dahi geçtiğini, davacı tarafın iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkili şirketten veya şirketlerden döviz olarak para istenemeyeceği gibi faiz de istenemeyeceğini, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, şirket ortağı olunmadığının tespiti ile verilen paraların istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkememizin 18/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile;
“Davacı tarafın, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının kabulü ile DAVACI TARAFIN DAVALI ŞİRKETİN ORTAĞI OLMADIĞININ TESPİTİNE.
Davacı tarafın ALACAK DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE;
128.601,00 TL nIn dava tarihi olan 10/10/2006 tarihinden itibaren yıllık %25 ve değişen oranlarda hesaplanacak AVANS faizi ile birlikte DAVALILAR … A.Ş. VE … ‘DAN alınarak davacı tarafa verilmesine.
Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine.” dair karar verildiği,
Verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı 19/02/2020 tarihli kararı ile;
“…Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklindeki düzenlemeler nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmak üzere mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda Mahkememiz 01/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile;
“DAVALI …Ş. YÖNÜNDEN; Resmi Gazete ‘nin 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı nüshasında yayınlanan 7194 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile 25/03/1987 tarihli ve 3332 Sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesindeki “(1)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. (2)Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince;
İŞBU DAVA HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.
DAVALI … YÖNÜNDEN; mahkememizin 18/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararında davanın kısmen kabulü ile 128.601,00 TL nın faiziyle tahsiline ilişkin kararımız davalı … yönünden kesinleştiğinden DAVALI … YÖNÜNDEN YENİDEN BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.” dair karar verilmiştir.
Verilen kararın temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay . Hukuk Dairesinin 29/11/2021 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile;
“1-Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece 18.09.2017 tarihli mahkeme kararının davalı … hakkında kesinleştiği gerekçesiyle bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; mahkemenin 18.09.2017 tarihli kararı hem davacı hem de davalı şirket tarafından temyiz edilmiş ve davacı lehine bozma yapıldıktan sonra davalı …Ş. vekilinin karar düzeltme talebi üzerine 19.02.2020 tarihli kararımız ile bozma ilamından sonra yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesinin değerlendirmesi için mahkeme kararı bozulmuştur. Şu halde 18.09.2017 tarihli mahkeme kararının davacı tarafça da temyiz edildiği nazara alındığında ortada davalı … hakkında kesinleşmiş bir karardan söz etmenin mümkün olmadığı açıktır. Mahkemece Dairemizin 19.02.2020 tarihli kararına uyulmuş ise de bozma kararı gereğince davalı … hakkında da 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken uyma kararı ile bağdaşmayacak şekilde davalı … hakkında 18.09.2017 tarihli kararın kesinleştiğinden bahisle bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu yönden re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin ve davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,” şeklinde verilen karar ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı …’ın 31/10/2021 tarihinde vefat etmesi ve en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasının reddedilmesi sebebiyle Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 07/02/2022 tarihli ek karar ile …’ın terekesini temsil etmek üzere …’nın tasfiye görevlisi olarak atandığı anlaşılmakla adı geçen tasfiye memuru dosyaya dahil edilerek kendisine gerekli tebligatlar yapılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı uyarınca dosya mahkememizin en yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir. Usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulması gerektiği anlaşılmış olup davalı … yönünden 7194 Sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan mahkememizin … Esas, … Karar sayılı 01/07/2020 tarihli kararı davalı …Ş. Yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
7194 Sayılı Kanunun 41. Maddesindeki “….nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince iş bu davada yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı 01/07/2020 tarihli kararı davalı …Ş. yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı … yönünden 7194 Sayılı Kanunun 41.Maddesi gereğince DAVANIN ESASI HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
7194 Sayılı Kanunun 41. maddesindeki “….nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince;
3-Dava açılırken alınan 2.211,30TL peşin harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.130,60TL’nin harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine, (Mahkememizin 18/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararı gereğince … yönünden yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin istenilmesine),
4-Davacı tarafından sarfedilen 12,20TL başvuru harcı, 80,70TL peşin harç, 2,10TL vekalet suret harcı, 170,80TL keşif harcı, 489,30TL temyiz yoluna başvurma harçları, 1.150,00TL bilirkişi ücreti ve 285,60TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.190,70TL yargılama giderinin (mahkememizin 18/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ve mahkememiz 01/07/2020 tarih, … Esas, … Karar sayılı hükmü ile tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) davalı …Ş. den alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafların davaya özgü olarak yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-7194 SK 41. maddesi ve AAÜT’ye göre 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin (mahkememizin 18/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ve mahkememiz 01/07/2020 tarih, … Esas, … Karar sayılı hükmü ile tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) davalı …Ş. den alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davalı …Ş. tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalı …Ş.’nin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı … AŞ. vekilinin yüzüne karşı, tereke tasfiye memuru …’nın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır