Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/36 E. 2022/414 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR: 1-
2-
3-
4-
VEKİLİ :
MÜTEVEFFA : … -…
TASFİYE MEMURU :
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak (İstirdat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememiz 03/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/12/2021 tarih … Esas, … Karar sayılı bozma ilamı ile mahkememiz dosyası yukarıdaki yeni esasa kaydedilerek yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 79.815,00 DM para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını,
diğer davalı gerçek kişi
…,
… ve
… ‘in de şirket veya şirketlerin yöneticisi olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca
fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik
davalı tarafa verilen para nedeniyle 7.500,00 TL nin paranın davalı tarafa verildiği tarihten (ödeme tarihinden) itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu ıshah dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ile parasal talepleri ile ilgili olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, parasal taleplerini artırmak istediklerinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili davacı tarafın davalı tarafa verdiği bakiye 37.230,13 EURO ‘nun karşılığı olan 116.530,30 TL den ilk davada istedikleri 7.500,00 TL ‘nin düşülmesi ile kalan 109.030,30 TL nin paranın davalı tarafa verildiği tarihten (ödeme tarihinden) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR:
Davalı şirketler vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın … A.Ş. ‘nin pay defterinde kayıtlı ortak olduğunu, TTK 417. maddesi gereğince şirket pay defterinde kayıtlı hisse senedi sahibi olması nedeniyle davacı tarafın şirket ortağı sıfatını kazandığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin mümkün olmadığı gibi şirketin de kendi paylarını temellük etmesinin (edinmesinin) de mümkün olmadığını, davacı tarafın şirket ortağı olduğuna dair elinde halen varsa hamiline hisse senetlerini üçüncü şahıslara devretme hakkının olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, bu iddianın bağlayıcı yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, davacı tarafın dayandığı belge veya belgelerdeki imzaların müvekkili şirketle veya şirketlerle hiç bir ilgisinin olmadığını, belge veya belgelerdeki imza veya imzaların müvekkili şirket veya şirketlerin yetkililerine ait olmadığını, belge veya belgelerin içeriğini kabul etmediklerini, bu belge veya belgelerde dahi şirket hisse senedi alındığının yazılı olduğunu, bu belge veya belgelerin asıllarının sunulması gerektiğini, bu belge veya belgelerin delil değerinin olmadığını, davacı tarafın hata veya hileye maruz kaldığı ile ilgili talep ve beyanlarının Borçlar Kanununun 31. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenemeyeceğini, kaldı ki müvekkili şirketin veya şirketlerin davacı tarafa yönelik hata veya hile olgusu içerir bir davranışının olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her hangi bir para vermediğini, sunulan delillere göre davacı tarafın şirket paylarını üçüncü kişilerden edindiğini, davacı tarafın iyi niyet kurallarına aykırı davranarak işbu davayı açtığını, davacı tarafın üçüncü kişilerden aldığı şirket hisseleri nedeniyle şirketin kâr ve zararına ortak olduğunu, iyi niyet kurallarına aykırı davranamayacağını, ayrıca Borçlar Kanununun 126. maddesi gereğince şirket ile ortaklar arasındaki davaların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, varsa davacı tarafın dayandığı belgelerde geçen düzenleme tarihinden veyahut bir an için iddianın doğruluğu halinde bile iddiaya konu paranın verildiği tarihten dava tarihine kadar zaman aşımı süresinin geçtiğini, hatta olayda uygulanması mümkün olmayan sebepsiz zenginleşme ile ilgili Borçlar Kanununun 66. maddesindeki bir yıllık ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin de geçtiğini, yine haksız fiiller ile ilgili zaman aşımı süresinin dahi geçtiğini, davacı tarafın iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkili şirketten veya şirketlerden döviz olarak para istenemeyeceği gibi faiz de istenemeyeceğini, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket adına verilen cevap dilekçesindeki hususları tekrarla davalı şirketin veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticisi olan gerçek kişi müvekkillerinin, şirket yöneticisinin sorumluluğu kuralı gereğince herhangi bir sorumluluklarının olmadığını ve davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, şirket ortağı olunmadığının tespiti ile verilen paraların istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkememizin 11/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile;
“Davacı tarafın, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının kabulü ile DAVACI TARAFIN DAVALI ŞİRKETİN ORTAĞI OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Davacı tarafın ALACAK DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE;
7.500,00 TL nın dava tarihi olan 09/07/2010 tarihinden itibaren yıllık %16 ve değişen oranlarda hesaplanacak AVANS faizi ile birlikte kalan 65.471,05 TL nın da dava tarihi olan 09/07/2010 tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi halinde değişen oranlarda hesaplanacak YASAL faizi ile birlikte olmak üzere TOPLAM 72.971,05 TL nın belirtilen kısımlarına belirtilen tarihlerden itibaren belirtilen şekilde faiz uygulanmak suretiyle DAVALILAR … A.Ş., …,… VE … ‘DEN alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine.” dair karar verildiği,
Verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara BAM . Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı kararı ile, istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının temyizi üzerine ise Yargıtay . Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı 19/02/2020 tarihli kararı ile;
“…Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır…” şeklindeki düzenlemeler nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmak üzere mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda Mahkememiz 03/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile;
“DAVALILAR … A.Ş., … ve … YÖNÜNDEN; Resmi Gazete ‘nin 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı nüshasında yayınlanan 7194 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile 25/03/1987 tarihli ve 3332 Sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesindeki “(1)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. (2)Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince;
İŞBU ISLAH TALEPLİ DAVA HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.
DAVALI … YÖNÜNDEN; mahkememizin 11/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı kararında davanın kısmen kabulü ile 72.971,05 TL nın faiziyle tahsiline ilişkin kararımız davalı … yönünden kesinleştiğinden DAVALI … YÖNÜNDEN YENİDEN BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.” dair karar verilmiştir.
Verilen kararın temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/12/2021 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile;
“1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi gereğince dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermekle yetinilmesi gerekirken davalı tarafın ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin ve hak düşürücü süre itirazının incelenmesinin sonuca etkili olmamasına göre, davalı şirket, … ve … vekilinin bütün, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece 11.09.2017 tarihli mahkeme kararının davalı … hakkında kesinleştiği gerekçesiyle bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki ; ilk derece mahkemesinin 11.09.2017 tarihli kararına karşı hem davacı hem de … dışındaki davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermesinden sonra karar aynı taraflarca temyiz edilmiş olup 19.02.2020 tarihli Dairemiz kararı ile 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesinin değerlendirmesi amacıyla mahkeme kararı bozulmuştur. Şu halde 11.09.2017 tarihli mahkeme kararına ve istinaf mahkemesinin esastan ret kararına karşı davacı tarafça da yasa yoluna başvurulduğu nazara alındığında ortada davalı … hakkında kesinleşmiş bir karardan söz etmenin mümkün olmadığı açıktır. Mahkemece Dairemizin 19.02.2020 tarihli kararına uyulmuş ise de bozma kararı gereğince davalı … hakkında da 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken uyma kararı ile bağdaşmayacak şekilde davalı … hakkında 11.09.2017 tarihli kararın kesinleştiğinden bahisle bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket, … ve … vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA,” şeklinde verilen karar ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı …’ın 31/10/2021 tarihinde vefat etmesi ve en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasının reddedilmesi sebebiyle Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 07/02/2022 tarihli ek karar ile …’ın terekesini temsil etmek üzere …’nın tasfiye görevlisi olarak atandığı anlaşılmakla adı geçen tasfiye memuru dosyaya dahil edilerek kendisine gerekli tebligatlar yapılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı uyarınca dosya mahkememizin en yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir. Usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulması gerektiği anlaşılmış olup davalı … yönünden 7194 Sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan mahkememizin … Esas, … Karar sayılı 03/07/2020 tarihli kararı davalılar … A.Ş., … ve … yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
7194 Sayılı Kanunun 41. Maddesindeki “….nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince iş bu davada yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı 03/07/2020 tarihli kararı davalılar … A.Ş., … ve … yönünden kesinleştiğinden bu hususta yeniden BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı … yönünden 7194 Sayılı Kanunun 41.Maddesi gereğince DAVANIN ESASI HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
7194 Sayılı Kanunun 41. maddesindeki “….nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince;
3-Dava açılırken alınan 111,40TL peşin harç ve yargılama sırasında alınan 1.862,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.973,40TL harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.892,70TL’nin harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine, (11/09/2017 tarih … Esas … karar sayılı kararı gereğince … yönünden yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin istenilmesine),
4-Davacı tarafından sarfedilen 17,15TL başvuru harcı, 80,70TL peşin harç, 2,75TL vekalet harcı, 85,70TL İstinaf Kanun Yoluna başvurma harcı, 486,30TL temyiz yoluna başvurma harçları, 250,00TL bilirkişi ücreti ve 213,70TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.136,30TL yargılama giderinin (mahkememizin 11/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı karar ve mahkememiz 03/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı hükmü ile tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) davalı …Ş. den alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafların davaya özgü olarak yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-7194 SK 41. maddesi ve AAÜT’ye göre 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin (mahkememizin 11/09/2017 tarih … Esas … Karar sayılı karar ve mahkememiz 03/07/2020 tarih, … esas, … karar sayılı hükmü ile tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) davalı …Ş. den alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davalı …Ş. tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalı …Ş.’nin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, tereke tasfiye memuru …’nın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …