Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/158 E. 2022/543 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR: 1-
VEKİLİ :
: 2-
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in müvekkiline ait … Petrol ünvanlı iş yerinde pompacı (ön saha görevlisi) olarak çalışmakta olduğunu, şirketin otomasyon kayıtlarının incelenmesi esnasında …’in toplam 59.737,80-TL açık verdiğinin tespit edildiğini, bu durumun tutanakla kayıt altına alınmış olduğunu, davalının tutulan tutanağa vermiş olduğu savunmasında 20/07/2017-26/09/2017 tarihleri arasında satış esnasında otomasyon sistemini kapatmak suretiyle elde ettiği 59.737,80-TL satışın bedelini şirket muhasebesine teslim etmeyerek şahsına aldığını ve yine şahsi menfaatleri doğrultusunda kullandığını beyan ederek hesap açığını doğruladığını, … hakkında yaptıkları şikayet üzerine kamu davası açıldığını, yargılamanın devam etmekte olduğunu, Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davalının müvekkili firmayı toplam 59.737,80-TL zarara uğrattığının açıklığa kavuşturulmuş olduğunu, Borçlar Kanunu madde 49’da düzenlenen “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Hükmü gereğince davalılardan …’in eylemi sonucu zarar gören müvekkili şirketin zararının … tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, öte yandan müvekkili firmanın davalılardan … Sigorta Şirketi tarafından … poliçe numarası ile 20/09/2016-20/09/2017 tarihleri arası için sigortalandığını, müvekkili firmanın “Emniyeti Suiistimal” durumları karşısında uğrayacağı maddi zararın yasal faizi ile birlikte, muafiyet hükmü saklı kalmak kaydı ile, poliçede yazılı teminatı geçmemek kaydı ile Hırsızlık Sigortası Genel Şartları çerçevesinde sigorta şirketince teminat altına alındığını, bu nedenle davalılardan … Sigorta Şirketi’nin de poliçe kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın sigorta şirketinden poliçe limitleri uyarınca sorumlu olduğu 50.000,00-TL üzerinden tazminini talep ettiklerini, arabuluculuk sisteminden bir sonuç alınamaması üzerine müvekkilinin uğradığı zarar bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etme zorunluluğunun doğduğunu ifade ederek, yukarıda arz edilen ve resen dikkate alınacak hususlar doğrultusunda davalı …’in haksız fiili sonucunda zarara uğrayan müvekkili şirketin uğradığı zararın sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş. yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, davalı … yönünden ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı … Sigorta Şirketi’ne usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikte yetki itirazında bulunarak davada İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile sigortacı arasında … no.lu ve 20/09/2016-20/09/2017 vadeli akaryakıt servis istasyonları sigorta poliçesi mevcut olduğunu, davacı ile davalı … arasındaki iş sözleşmesi incelendiğinde …’in iş yerinde işe başlangıç tarihinin 20/07/2017 ve 2 ay deneme süresi olduğunun belirlenmiş olduğunu, dava konusu edilen bedellerin ayrıştırılması sonucu; 20/07/2017 ile 20/09/2017 tarihleri arası toplam 55.612,48-TL, 20/09/2017 tarihi ile işten çıkışının yapıldığı gün 27/09/2017 arası için 4.350,86-TL hasar meydana geldiğinin ceza dosyasında yer alan beyanlardan ve bilirkişi raporundan anlaşılmakta olduğunu, poliçede yer alan özel şart uyarınca çalışanın deneme süresi içerisinde işlemiş olduğu emniyeti suiistimal eyleminden doğan hasar miktarının teminat dışı olduğunu, bu nedenle davacının 55.612,48-TL tutarındaki hasar talebinin poliçe teminatı kapsamında değerlendirilemeyeceğini, poliçedeki “Emniyet Suiistimal” sigortası kapsamında hasar toplamının %10’u oranında muafiyet uygulanacağının düzenlenmiş olduğunu, dolayısıyla davalı çalışanın eylemi sonucu deneme süresinden sonraki dönemde meydana gelen 4.350,86-TL tutarındaki hasar kaleminden %10 muafiyetin düşülmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte poliçe kapsamında sigortalı şirkete ödenmesi gereken toplam tazminat tutarının 3.915,78-TL olduğunu, eksper tarafından teminat kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda da; talebi kabul anlamına gelmemek üzere hasar tazminat miktarının 3.915,78-TL olarak belirlenmiş olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirketi temerrüde düşürmeden iş bu davayı açmış olduğunu, kaldı ki müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğinden hakkında faize hükmedilmesinin haksız olduğunu, zira yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda sigorta şirketinin temerrüdünün ihbar tarihinden, hatta hasarın teminat kapsamına girip girmediğini incelemeye yeterli belgelerin tebliğinden 45 iş günü sonra başlaması gerektiğini, ayrıca faizi kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili firma aleyhine faize hükmedilecek olsa bile faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini, nitekim poliçenin 10. sayfasında dava konusu hasar tazminatının yasal faiziyle birlikte ödeneceğinin düzenlenmiş olduğunu, poliçe özel şartı uyarınca davacı tarafın avans faizi talebinin de reddinin gerektiğini ifade etmiş bu nedenlerle öncelikle davanın yetki itirazı yönünden usulden reddini, davanın görülmeye devam edilmesi halinde ise zamanaşımı ve esasa ilişkin diğer beyanlar uyarınca reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …’ne usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak açılan davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; uğranılan maddi zararın tazmini davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalılardan …’in davacı şirkette çalıştığı dönemde 20/07/2017 tarihinden hesap açığının tespit edildiği, 26/09/2017 tarihine kadar otomasyon sisteminin devre dışı bırakılması neticesinde uğradığı zararın davalılardan haksız fiil ve sigorta poliçesi kapsamında tazmini hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası, olayla ilgili tutanaklar, sigorta poliçesi, sigortacıya yapılan bildirim evrakları, akaryakıt istasyonu vardiya raporları ve tüm belgeler celbedilmiştir.
Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … E., … K. sayılı dosyasının yapılan incelemesinde katılanın davacı şirket, sanığın ise davalı …, suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma olduğu, yapılan yargılamada suçun sabit olduğu ve sanığın cezalandırılmasına karar verildiği ve cezanın ertelendiği görülmüştür.
Yine dosyada mevcut tutanaklara göre davalı …’in suçunu ikrar ettiği ve çalıştığı dönemlerde davacı firmayı 59.737,80-TL zarara uğrattığını kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davalı sigortacı vekili tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de, yapılan yetki itirazının reddi gerekmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesinde, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir hükmü yer almaktadır. Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de zarar gören davacının yerleşim yeri ile zararın meydana geldi yer Konya’dır. Bu nedenle yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigortacı vekilinin zamanaşımı itirazının da reddi gerekmiştir. Nitekim 6102 saylı Türk Ticaret Kanunu MADDE 1420- (1) “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” Hükmünü amirdir. Öte yandan söz konusu fiilin ceza kanunu mucibince suç teşkil etmesi halinde Ceza Kanunundaki uzatılmış zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiği de bilinen bir gerçektir. Dolayısı ile olaya tüm mevzuat bakımından bakıldığında zamanaşımı itirazının da reddine karar vermek gerekmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde dosyanın tarafların iddia ve savunmaları, davalı sigorta şirketi vekilinin zararın teminat dışı olduğuna yönelik itirazları ve tüm dosya kapsamı ve dosyadaki tüm belgeler ile poliçe hükümleri de değerlendirilmek suretiyle sigorta hukuku konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış olup sunulan 17/03/2021 tarihli raporda özetle; Davalı sigorta şirketi tarafından Akaryakıt Servis İstasyonları Sigorta Poliçesi kapsamında … poliçe no.lu ve 20/09/2016-20/09/2017 tarihleri arası için davacı ile poliçe akdedildiği, emniyeti suistimal başlığı altında teminat miktarının 50.000,00-TL olduğu, muafiyet hükümleri saklı kalmak kaydı ile rizikonun teminat altına alındığı, meydana gelen olayın poliçe kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davalı çalışan …’in deneme süresi ve de bu sürenin dolması sonrasında da çalıştığı, dolayısı ile meydana gelen parayı zimmetine geçirme durumunun poliçe teminat kapsamında olduğu, sigorta şirketinin teminat limitinin 50.000,00-TL olduğu, bu miktardan sigorta poliçesindeki muafiyet tutarı olan %10’un indirilmesi yani 5.000,00-TL muafiyet indirimi neticesi sigorta şirketinin 45.000,00-TL’den sorumlu bulunduğu, toplam zarar miktarının dosya kapsamına göre 59.737,80-TL olduğu, bu miktardan davalılardan …’in ve yukarıda belirtilen miktarda sigortacının sorumluluğunun bulunduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde sigorta şirketi bakımından avans faizi, diğer davalı bakımından ise yasal faiz talep etmiş ise de; sigorta poliçesinin 10. sayfasında sigorta şirketinin zararı yasal faiz ile birlikte temin ettiği belirtildiğinden tüm davalılar bakımından yasal faize hükmetmek gerekmiş, ayrıca faiz başlangıç tarihleri açısından ise davalı … bakımından en son zarar belirlemesinin yapıldığı 26/09/2017 tarihi, sigorta şirketi bakımından ise poliçede ihbar tarihi olarak görülen 21/10/2017 tarihinden itibaren TTK 1427. maddesi gereği 45 günlük sürenin ilavesi suretiyle 06/12/2017 tarihinde temerrütün gerçekleştiği kanaati ile bu tarihlerden itibaren faize hükmedilmesi kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; Davacı vekilince davalılar aleyhine açılan işbu davada, 59.737,80-TL şirket zararının sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini talep edilmiş, yapılan yargılama ve değerlendirme ve de alınan bilirkişi raporuna göre davacının zararının 59.737,80-TL olduğu, davalılardan …’in bu miktarın tamamından, sigorta şirketinin sorumluluğu ise poliçe teminat tutarından muafiyet indiriminin tenzili suretiyle 45.000,00-TL’sinden sorumlu olduğu kanaati ile davacının davasının kısmen kabulüne dair mahkememizin … E., … K. Sayılı ve 20/05/2021 tarihli ilamı ile karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı sigorta şirketi bakımından istinaf edilmesi üzerine; Konya BAM . HD … Esas … Karar sayılı ve 24/02/2022 tarihli ilamı ile verilen karar davada iş mahkemelerinin görevli olduğu kanaati ile kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle;” 4857 Sayılı İş Kanunu ve 6098 sayılı TBK’da yer alan tanımlar dikkate alındığında iş sözleşmesinin unsurlarını “iş”, “ücret” ve “bağımlılık” oluşturmaktadır. İş sözleşmesinin belirtilen unsurları, aynı zamanda söz konusu sözleşmenin ayırt edici özellikleri olup, sözleşmenin taraflarının kararlaştırmış oldukları ilişkinin iş ilişkisi olarak tasnif edilip edilemeyeceği noktasında önem taşımaktadır.
İşçi niteliğinin belirlenmesine gelince, çalışan kişinin işverene ait bir organizasyon kapsamında iş görme borcunu yerine getirip getirmediği önem taşımaktadır (… .: İş Hukuku, İstanbul 2016, s. 251-252).
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olaya gelindiğinde, dava dilekçesinde davalı …’in davacının işçisi olduğu dönemde zimmet iddiası ile davacı işverenin uğradığı zararın tazmini için açılmıştır. Tüm dosya kapsamına, ceza dosyası kapsamına, taraf beyanları ile sabit olduğu üzere davacı şirket ile davalı … arasında hizmet akdi veya işçi işveren ilişkisi bulunduğu, zararın hizmet akdinin yerine getirilmesi sırasında gerçekleştiği nazara alındığında, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleri’dir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.” Gerekçesi ile verilen karar kaldırılmıştır.
Yargıtay . H.D.’nin … E., … K. Sayılı ve Yargıtay . H.D.’nin … E., … K. Sayılı ilamlarında da görüleceği üzere; İşçi dışında başka davalıların da olması durumunda, davalılar ile işçi olan diğer davalılar arasında aynı olaydan sorumlu olmaları nedeniyle ihtiyari dava arkadaşlığının olduğu ve aynı konuda birbiri ile çelişik kararların çıkmasını engellemesi ve usul ekonomisine daha uygun olduğundan dolayı davaların ayrılmaması ve birlikte görülmesi ve davalıların da işçilerle birlikte aynı davada davalı olarak yargılanmaları gerektiği, hakeza işçi dışındaki davalıların da davasının adı geçen diğer davalılara bağlı olarak özel yetkili mahkemede görülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde Konya BAM . HD … Esas … Karar sayılı ve 24/02/2022 tarihli kaldırma ilamı, Yargıtay . H.D.’nin … E., … K. Sayılı ve Yargıtay . H.D.’nin … E., … K. Sayılı ilamları birlikte değerlendirilmek suretiyle davada Konya Nöbetçi İş Mahkemeleri görevli olduğundan bahisle açılan davanın H.M.K.’nun 114/1-c maddesi ve H.M.K.’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
3-H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına, görevsizlik kararından sonra dosyanın Konya Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama, harç giderleri hususunun karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 22/09/2022

Katip Hakim