Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/716 E. 2021/666 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
KARAR YAZMA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinden yapılan değerlendirmesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Su ve Kanalizasyon İdaresi (… ) tarafından ihale edilen ve müvekkil şirket tarafından ihale sonucu yapım işi alınan … Atıksu Arıtma Tesisi İkmali işinin elektrik ile ilgili tüm kısımlarının imali için davalı şirket ile 01.08.2018 tarihinde Anahtar Teslim Elektrik Yüklenici Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede yer alan işlerin davalı şirket tarafından belirlenen sürede tamamlanmadığını, bunun üzerine müvekkil şirketin taahhüt altında olduğu … süre uzatım talebinde bulunulduğunu ve 1 aylık ek süre verildiğini, verilen ek süre içerisinde de sözleşmede yer alan işlerin bitirilmediğini, söz konusu eksik işler süre bitiminde … tarafından tespit edilerek tutanak altına alınarak müvekkili şirkete bildirildiğini, işlerin süresi içinde tamamlanmaması sebebiyle … tarafından müvekkil şirkete gecikme cezası uygulanması yönünde ihtarda bulunulduğunu, davalı şirketle müvekkili arasında akdedilen sözleşmenin 6. maddesinde “yüklenicinin işin süresi içinde tamamlanmaması veya teslim edilmemesi halinde geciken her gün için sözleşme bedelinin %1’i kadar ceza ödeneceği, ceza bedelinin sözleşme bedelinin %20 si ile sınırlı olduğu” hususunda anlaşma sağlandığını, davalı şirket tarafından bu gecikme cezası bedelinin ödenmediğini, ayrıca ilgili sözleşmenin 7.maddesinde “yüklenicinin sözleşme ve ekleri hükümlerinden herhangi birine uymaması veya ihlal etmesi durumunda, işin sözleşmede belirtilen sürede ve verilecek ilave süreye rağmen tamamlanmaması durumunda Çevre Yapı tarafından yükleniciye yazılı ihtarda bulunulacağı, yüklenicinin bu ihtarı müteakip söz konusu ihlali 5 gün içerisinde düzeltmez veya ihlale devam ederse 5 günün sonunda, süre verilmeksizin faydasız kalacağının anlaşılabildiğini, bir ihlal ise derhal sözleşmeyi haklı nedenle feshetme hakkına sahip olduğunu, bu durumda yüklenicinin fesihten kaynaklanan her türlü zarar ziyanını karşılamak ve sözleşme bedelinin %10’unu cezai şart olarak Çevre Yapı’ya ödemekle yükümlü olduğu” hükmünün bulunduğunu, davalı şirket cezai şart bedelini de müvekkil şirkete ödemediğini, bu sebeple davalı şirkete Bursa 2. Noterliği 00774 Yevmiye numaralı 30.01.2019 tarihli ihtarnamesi ile, sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle sözleşmenin müvekkil şirket tarafından haklı nedenle tek taraflı olarak feshedildiği, bitirilmeyen işler sebebiyle müvekkilin uğrayacağı zararı, gecikme bedeli ve sözleşmede yer alan cezai şart bedelinin tazmini hususunda ihtarda bulunulduğunu, taraflarınca Seydişehir Sulh Hukuk Mahkemesi … D. İş ve … D. İş dosyaları ile davalı şirketin sözleşme uyarınca yaptığı eksik işler ve müvekkilinin uğradığı zararların tespit ettirildiğini, ilgili dosyaların bilirkişi raporları ekte sunulduğunu raporlar incelendiğinde de görüleceği üzere, müvekkili şirketçe davalı şirketin süresi içinde tamamlamadığı, işlerin tamamlanması için bir başka taşeron ile sözleşme yaptığını ve davalıyla aralarında imzaladıkları sözleşme bedeli dışında ayrıca KDV dahil 188.800,00-TL bedelle bir başka taşerona tamamlattırdığını, sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar davalı’ya sözleşme bedeli olarak toplam 433.200,03-TL ödeme yapıldığını, sözleşme kapsamında ödenmesi gereken toplam bedelin 560.500,00-TL olduğunu, işin tamamlanması için toplam 560.500,00-TL ödemesi gereken müvekkili şirketin, işi bir başkasına tamamlatmak durumunda kalması sebebiyle 622.000,00-TL ödediğini, bu durumda müvekkilin, davalı’nın kusuru sebebiyle 61.500,00-TL fazladan bedel ödeyerek işi tamamlattığını, bu kapsamda sözleşmede yer alan edimlerini gereği gibi yerine getirmeyen davalının Müvekkil Şirket’in fazladan sözleşmede belirlenen tutardan fazlası bir başka yükleniciye ödenmesine sebep olarak zarara uğrattığını, taraflarınca dava şartı olan arabulucuğa Şeydişehir Arabuluculuk Bürosu … Büro Dosya, … Arabuluculuk dosya numarası ile başvurulduğunu, ancak davalı tarafla herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, anlatılan nedenlerle davalarının kabulü ile sözleşmenin 6. maddesi gereği gecikme cezası olarak şimdilik 20.000,00-TL, sözleşme’nin 7.maddesi gereği ceza-i şart bedeli olarak şimdilik 47.500,00-TL ve sözleşme bedeli ile müvekkil şirket tarafından işin tamamlanması için fazladan ödeme yapılmak suretiyle uğradığı maddi zarar olarak şimdilik 61.500,00-TL’nin yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile aleyhine tespit istenen karşı taraf şirket arasında 01/08/2018 tarihli, … Atıksu Arıtma Tesisi İkmal işine ait bir takım elektrik işlerinin yapımına ilişkin Anahtar Teslim Elektrik Yüklenici sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede yapımı kararlaştırılan ve işlerin tamamının müvekkil şirket tarafından yerine getirildiğini, işveren karşı şirket tarafından sözleşmede yer alan ödemeye ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, müvekkilinin sözleşme gereği olan yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen işveren şirket tarafından her hak ediş ödemesinde sorunlar çıkartıldığını, bugüne kadar ödenmesi gerekli olan hak edişleri ile teminat kesintilerinin müvekkiline halen ödenmediğini, müvekkil şirket tarafından sözleşmede kararlaştırılan işlere ilişkin olarak … Genel Müdürlüğü, … Teknik ve İşveren şirket yetkililerinden oluşan komisyon tarafından 27/11/2018 ve 29/11/2018 tarihlerinde … Atık Su arıtma tesisinde yapılan incelemeler neticesinde müvekkil şirket tarafından imal edilen elektrik ve otomasyon işlerindeki eksiklikler müvekkil şirket tarafından yerine getirilerek eksiksiz olarak tamamlandığını, sözleşmede kararlaştırılan ve açıklamada belirttikleri komisyon tarafından tespiti yapılan eksikliklerin müvekkil şirket tarafından hatasız olarak yerine getirilmesine rağmen, işveren şirket sırf müvekkili şirketin hak edişlerini ödememek ya da geç ödemeyebilmek için müvekkilin Anahtar Teslim Elektrik Yüklenici sözleşmesine göre işlerin süresinde tamamlanmadığından bahisle 29/01/2019 tarihinde göndermiş olduğu ihtarname ile müvekkil şirketin sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, müvekkil şirket tarafından herhangi bir şekilde sözleşmeye aykırı davranışın söz konusu olmadığını, bilakis işveren şirket tarafından sözleşmeye göre yapılması gereken hak ediş ödemelerinin zamanında yapılmadığını, halen ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, buna rağmen müvekkili tarafından sözleşme ediminin yerine getirildiğini, sözleşme eki ‘Seydişehir Aat İkmal İşi Elektrik İşleri Fiyat Teklifimiz’’de yazılan açıklamalar 2 .satırında ‘’ Teklifimiz kabulü durumunda Sözleşme aşamasında 75.000.-TL Peşin, 150.000.-TL 30-60 gün çek alınacaktır ‘’ ve 3 satırda ise; ‘’Kalan miktar Hakedişe göre yapılacak hakediş onaylandıktan sonra 1 hafta içinde nakit ödenecektir’’ denildiğini, sözleşme imzalandıktan sönra 75.000.-TL nakit ödenmesine karşın, 150.000.-TL. 30- 60 günlük çek defalarca istenmesine rağmen çeşitli bahanelerle ödenmediğini, buna rağmen şirketin işin bitirilmesi için şantiyede yoğun çalıştığını ve 13.10.2018 tarihinde 164.481,20.-TL. + KDV. lik 1 Nolu Hakediş yapılmış ve 13.10.2018 tarihinde faturasının kesildiğini, bu ödemede büyük ısrarlara karşın 19.10.2018 tarihinde hesaplarına geçirildiğini; Sözleşmenin Madde: 4 İşin Bedeli ve Ödeme Planı 4.4 de ‘’ ….. her ay hakediş düzenlenir. Takip eden ayın 5. Gününe kadar işverene sunar. İşveren’in en geç 10 gün içinde onayladığı hakediş idareye sunar….’’ denildiğini, işin kısa sürede bitirileceği göz önüne alınarak tekliflerindeki 150.000.-TL. avans miktarının hiç ödenmediğini, her ay yapılması gereken hakedişlerinin 2.5 ay geçmesine rağmen onaylanmadığını ve ancak 1. Hakedişin işin başlamasından 72 gün sonra faturası kesildiğini ve fatura kesildikten 7 gün sonra ödendiğini, bir başka durumda sözleşmelerine göre işin bitim tarihinden 11 gün sonra ancak 1. Nolu hakedişin faturasının kesildiğini ve sözleşmeleri gereği iş bitim tarihinden 18 gün sonra 1 nolu Hakedişin ödemesinin yapılabildiğini, ödeme ile birlikte çalışmaların hızlandığını, … Donanım ve yazılım işlerinin bitirildiğini, 07.11.2018 tarihinde 148.657,51.-TL+KDV. lik 2 Nolu Hakediş yapılarak 08.11.2018 tarihinde faturasının kesildiğini, haftalar geçmesine rağmen ancak 06.12.2018 tarihinde 32.928,63.-TL. şirket hesabına yatırıldığını, kalan miktarın ise 29.12.2018 tarihli çekle ısrarlarıyla ödenebildiğini, hakediş faturasının kesilmesi ile ödeme yapılan tarih arasında yaklaşık 52 gün geçtiğini, bu olumsuzluklara rağmen işlerin büyük bir kısmının bitirildiğini ve 12.12. 2018 tarihinde geçici kabul yapıldığını, 21.12.2018 tarihinde ise Genel Müdür tarafından onaylandığını, kabulde yazan bazı eksiklikler ile ilgili firmanın sözleşme gereği her ay hakediş yapma isteğinin sürekli ertelenerek yalnız işlerin bitirilmesi için 23.02.2018 tarihli 60.000.-TL. lik çek verildiğini, işveren firma işlerin büyük bir kısmının tamamlanması, malzemelerin hepsinin şantiyeye gelmesini ve montajlarının tamamlanması üzerine kalan ödemeyi yapmamak için fesih ihtarnamesi yazdığını ve ihtarnamede bile şartlara uymadığını; İşveren ‘’7 Sözleşmenin Feshi; 7.1 Çevre Yapı, iş bu sözleşme’yi her halükarda 15 (onbeş) gün öncesinden ihbarda bulunmak kaydıyla herhangi bir tarihte, sebep göstermeksizin feshedebilir. Bu durumda çevre yapı, yüklenici‘ ye fesih tarihine kadar sözleşmeye uygun olarak tamamlanan iş bölümlerinin bedellerini ödeyecektir. İş bu halde yüklenici, söz konusu tamamlanan işlerin haricinde, her ne ad altında olursa olsun herhangi bir tazminat , ek ödeme vb. talep hakkı olmayacağını gayrikabili rücu kabul eder’’ maddesine uymadığını, sözleşmeyi fesih etmeden 15 gün öncesi ilgili herhangi bir ihbarda bulunmamış ve o güne kadar yapılan işler ile ilgili ve kalan bakiye ile ilgili hiç bir ödeme yapmadığını, işin bitirildiğini, kabul işlemlerinin yapıldığını, tüm ekipmanlar ve malzemelerin şantiye sahasına indirildiğini ve montajlar yapılmışken bu tür fesih yoluna gitmesinin tamamen art niyet ilişkisi olduğunu, amacın 137.224,73.-TL. … Şti. tarafından hakedilmiş alacağın ödememesi olduğunu; İşin Geçici Kabule kadar olan sürede İşin keşif bedeli 450.000.-TL+KDV. Tekliflerinin firmalarını hesabına ancak bu miktarın %51,32 sinin geçtiğini, normalde geçici kabulü yapılmış işin % 95‘inin bitirildiğini, (Firma hesabına geçen para Geçici kabul tarihine kadar ; 75.000.-TL Sözleşme avansı+164.606,62.-TL, 1 nolu Hakediş ve 2 Hakedişten ise ancak 06.12.2018 de 32.928,63.-TL ) işin geçici kabul onay tarihinin 21.12.2018 olduğu, … Ltd. Şti. tarafından firmaya fesih İhtarnamesi yazılıp Şantiyeye sokulmama tarihinin 29.01.2019 olduğu, işin süresinin geçici kabuldeki bitim süresinin ise 12.03.2019 olduğu, firmanın işi bitirmesi gereken sürenin 40 gün olduğu, … Ltd. Şti. firmasının fesih kararının tek amacının işin bitirilmiş tüm malzemelerin şantiyede olduğu bir durumda yalnızca firmaya karşı hakettiği ödemenin yapılmaması olduğunu, tek amacı açıkça belli işin en az % 95’i bitirilmişken ve işin süresi 90 gün uzatılmışken ve hiçbir koski tarafından cezai işlem yokken, firmaya ödeme yapmamak için işin fesih yoluna gidildiğini, ‘’ 7.2 de ki maddede Yüklenici fesih bildiriminden itibaren sözleşmenin feshedilmiş olacağı tarihe kadar Sözleşme’de yazılı yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edecektir. Yapı Çevre ‘’ yazılmasına rağmen işveren noterden ihtarname çektiğini, henüz … Müh. adresine tebliğ yapılmadan (Noterden ihtarname çektiği gün) … Ltd. Şti. ‘yi aynı gün şantiyeye girmesine izin verilmediğini; Tesis, ihtarname çekilmeden 2 ay öncesinden otomatik çalışıyor durumunda iken yapacak ve şantiye için alınacak hiçbir malzeme kalmamışken yüklenici tarafından yapılan ihtarname tamamen maksat dışı olarak firmanın alacağını ödememek için yapıldığını, geçici kabul yapıldığında sözleşme ve konuşmalarda olmadığı halde koski ye verilmesi gereken … Elektrik Projelerini de herhangi bedel almadan Firmamız Elektrik Mühendisi …’a imzalatıp … ye verildiğini, bu nedenle müteahhit firmanın alabildiğini alarak, sonunda ödeme yapmamak için ihtarname çekip sözleşme şartlarına bile uymadan işi feshettiğini, dava konusu sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafın talep etmiş olduğu gecikme cezası ve ceza-i şart iddialarını kabul etmediklerini, yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında tek taraflı düzenlenen ceza-i şart hükümleri geçersiz olduğunu, her iki tarafa yönelik olarak düzenlenmediğinden hukuken kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, tüm açıklanan nedenlerle davacı tarafın haksız ve yersiz olan davasının reddine, yargılama harç ve giderler ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Açılan dava (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Seydişehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sırasına kaydedilmiş, Seydişehir .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09/11/2021 gün ve … Esas … Karar sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Somut olayda; Seydişehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına gerekçe teşkil eden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Dosya (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Seydişehir . Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından gönderilmiş ise de;
Samsun BAM . HD’nin 02/11/2021 gün ve E. K. sayılı emsal kararında, “Medeni Kanunun 1. maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır.
Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır…
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara BAM . HD’nin 17/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararına göre de, “İlk derece mahkemesince “…Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığın 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile “Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi” olarak belirlenmesine karar verildiği…” gerekçesiyle davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 114/1-ç maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın re’sen Ankara Batı Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir…
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar…
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.” değerlendirmesi yapılmıştır.
Konya BAM . HD’nin 06/12/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında da özetle;
“Mutlak Ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan Ticari davada yetkili mahkemenin belirlenmesinden ibarettir. Yukarıda açıklamalarımız ve Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince, doğal hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için, bu alana ilişkin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez. Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerekir. Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” ” olmaya da yer verilmiştir.
Hülasa Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada DOĞAL HAKİMLİK İLKESİ GEREĞİNCE uygulama yeri yoktur. Hattı zatında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça İş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de çok açıktır. Davacılar tarafından 06/01/2017 tarihinde açılan bu ticari davada yetkili ve görevli olan Konya (Ereğli) .Asliye Mahkemesinde görülmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir…
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır…”
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. Ayrıca, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve Samsun BAM . HD’nin, Ankara BAM . HD’nin ve Konya BAM .HD’nin emsal kararlarında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırı olduğundan Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) SEYDİŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
3-H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına, görevsizlik kararından sonra dosyanın Seydişehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama, harç giderleri hususunun karara bağlanmasına,
Dair; kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 16/12/2021

Katip … Hakim …